TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NACİ KARAKOÇ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/2767)
|
|
Karar Tarihi: 2/10/2013
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Recep ÜNAL
|
Başvurucu
|
:
|
Naci KARAKOÇ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, ikamet ettiği
kamu konutunda yaşanan hırsızlık olayı nedeniyle uğradığı maddi ve manevi
zararların tazmini istemiyle açtığı davada taleplerinin reddedilmesi nedeniyle
anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 29/4/2013
tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış
ve Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 9/7/2013 tarihinde başvurunun karara
bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden,
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3)
numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar
verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki
ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Cumhurbaşkanlığı Muhafız
Alayı Bando Komutanlığında subay olarak görev yapmakta olan başvurucu, görevi
nedeniyle kendisine tahsis edilen kamu konutunda ikamet etmektedir.
6. Başvurucu, 8/6/2011 tarihli dilekçe ile idareye başvuruda bulunarak,
ikamet ettiği konutun dış kapısının emniyetsiz ve yetersiz olduğunu bildirmiş
ve değiştirilmesini talep etmiştir.
7. Milli Savunma Bakanlığı
Lojman Bakım Onarım Destek Komutanlığının 14/7/2011
tarih ve 4230-740-11 sayılı yazısı ile başvurucunun bu talebi reddedilmiştir.
Anılan yazının ilgili kısımları şöyledir:
“…
2. Yapılan incelemede;
…
b. Dış kapının kullanıma engel bir durumu
bulunmadığı teknik rapor ile tespit edilmiştir.
… Kullanıma engel bir durumu bulunmayan dış kapının
bakım-onarımı söz konusu tebliğ gereğince konutta oturanlarca karşılanacak
giderler kapsamında bulunduğundan işlem yapılamayacaktır.
…”
8. 4/1/2012 tarihinde başvurucunun
ikamet ettiği dairenin dış kapısı sert bir cisimle zorlanmak suretiyle açılmış
ve 15.000 TL tutarında olduğu beyan edilen ziynet eşyası çalınmıştır.
9. Başvurucu, bağlı olduğu
askeri birliğe hitaben yazdığı 11/1/2012 tarihli
dilekçe ile uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazminini talep etmişse de
bu dilekçesine cevap verilmemiştir.
10. Başvurucu, hırsızlık olayı
öncesinde dış kapının değiştirilmesi talebinin reddedilmesi, güvenlik
hizmetinin eksik ifa edilmesi ve bunlar sonucunda meydana geldiğini iddia ettiği
hırsızlık olayı nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazmini
talebiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) İkinci Dairesinde tam yargı
davası açmıştır.
11. AYİM Başsavcılığının 21/9/2012 tarih ve 2012/3313 sayılı düşünce yazısı ile başvurucunun
zararlarının idarece hizmet kusuru esasına göre karşılanmasının uygun olacağı
sonuç ve kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
12. AYİM İkinci Dairesi, 5/12/2012 tarih ve E.2012/442, K.2012/1145 sayılı kararı ile
davayı reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
“… idarenin gerek hizmet kusuru ve gerekse kusursuz
sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için idarenin zarar doğurucu bir
davranışının olması, zarar doğurucu eylem veya işlemin idareye yüklenebilir
olması, zarar ile idarenin eylem ve işlemi arasında illiyet bağının birlikte
bulunmasının gerektiği ve bunlardan birinin olmamasının idarenin hukuki
sorumluluğunu ortadan kaldıracağı, olayda idarenin sorumluluğu gerektirecek,
zarar ile illiyet bağı kurulabilecek idarenin zarar doğurucu bir davranışının
bulunmadığı, idareye izafe edilebilecek herhangi bir hizmet kusuru
bulunmadığından sorumluluğun da bulunmadığı, ayrıca kusursuz sorumluluk
şartlarının da oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
…”
13. Başvurucunun karar düzeltme
talebi de, aynı Dairenin 10/4/2013 tarih ve
E.2013/494, K.2013/442 sayılı kararı ile reddedilmiş olup bu karar, başvurucuya
25/4/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu, 29/4/2013
tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
14. 4/7/1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 43. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların Askeri
Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmadan önce, bu eylemlerin yazılı bildirimi
üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde
eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde yetkili makama başvurarak haklarının
yerine getirilmesini istemeleri lazımdır. Bu isteklerin kısmen veya tamamen
reddi halinde bu konudaki işlemin tebliği tarihinden ve altmış gün içinde cevap
verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren altmış gün içinde tam
yargı davası açabilirler.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 2/10/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
29/4/2013 tarih ve 2013/2767 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
16. Başvurucu, hırsızlık olayı
meydana gelmeden önce, ikamet ettiği konutun dış kapısının emniyetsiz ve yetersiz
olduğu için değiştirilmesi talebinde bulunmasına karşın talebinin kabul
edilmediğini, hırsızlık neticesinde uğradığı zarara idarenin sebebiyet
verdiğini ve zararının Anayasa'nın 125. maddesi uyarınca karşılanması
gerektiğini, tüm bu hususlara rağmen tazminat talebiyle açtığı davada, AYİM’nin Anayasa'ya ve hakkaniyete aykırı karar verdiğini
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Anayasa’nın 148. maddesinin
dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlarda inceleme yapılamaz.”
18. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan
yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
19. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın
148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular
kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin
şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
20. Anılan kurallar uyarınca, ilke
olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların
kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve
uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas
yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun
tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve
sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik içermesi ve bu durumun
kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş
olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça
keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (B. No:
2012/1027, 12/2/2013, § 26).
21. Başvuru konusu olayda
başvurucu, hırsızlık olayının yaşanmasında idarenin hizmet kusurunun olduğunu
ve zararının karşılanması gerektiğini, bu talep ile açtığı davada Anayasa’ya ve
hakkaniyete aykırı karar verildiğini iddia etmiş, AYİM ise dava dosyasında
bulunan belge ve bilgilere göre hırsızlık olayının yaşanmasında idareye
yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı, kusursuz sorumluluk şartlarının ise
oluşmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Başvurucunun iddialarının
mevzuatın yorumlanmasına, delillerin değerlendirilmesine ve esas itibarıyla
yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
22. Adil yargılanma hakkı
bireylere dava sonucunda verilen kararının değil, yargılama sürecinin ve
usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu
nedenle, bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin
incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı
gösterilmediğine, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde
itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya
da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi
tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının
oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya
da açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir. Somut
olayda başvurucunun yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir
bilgi ya da belge sunmadığı, aksine yargılama sonucunda verilen kararın
içeriğinin adil olmadığı şikâyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu, derece mahkemesi kararının açık bir keyfilik de içermediği
anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun
olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun,
“açıkça dayanaktan yoksun olması”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 2/10/2013
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.