TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSA YILDIRIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/2845)
|
|
Karar Tarihi: 3/2/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Abuzer YAZICIOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Musa YILDIRIM
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, çalışılan Kurum tarafından sosyal denge yardımının
ödenmemesi ve bunun üzerine 2008 yılında Kocaeli 1. İdare Mahkemesinde açılan
iptal ve tam yargı davasının reddedilmesi nedeniyle hukuk devleti ve eşitlik
ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/4/2013 tarihinde Kocaeli 1. İdare Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 26/12/2013 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
5. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı (Belediye) ile
Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-BİR-SEN) arasında,
1/1/2008 ile 31/12/2009 tarihleri arasında geçerli olmak üzere "Sosyal Denge Sözleşmesi"
düzenlenmiştir.
6. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığında
memur olarak çalışan başvurucu, Belediyeye başvurarak sosyal denge yardımı adı
altında diğer çalışanlara verilen ücretin kendisine de ödenmesini talep
etmiştir.
7. Belediye, 6/3/2008 tarihli ve 1422 sayılı yazı ile
başvurucunun talebini reddetmiştir.
8. Başvurucu, 26/3/2008 tarihinde Belediye aleyhine Kocaeli 1.
İdare Mahkemesinde açtığı davada 6/3/2008 tarihli ve 1422 sayılı işlemin ve
dayanağı olan 11/1/2008 tarihli Sosyal Denge Sözleşmesi'nin 14. maddesinin 3.
fıkrasındaki düzenlemenin eşitliğe aykırı olması nedeniyle iptalini ve yoksun
kaldığı sosyal denge yardımının ödenmesini talep etmiştir.
9. Mahkemece, 28/1/2011 tarihli ve E.2008/579, K.2011/80 sayılı
kararla Anayasa'nın 128. maddesine göre memurların ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atamaları, görev ve yetkileri, hak ve yükümlülükleri, aylık ve
ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği vurgulandıktan sonra
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 146. maddesi gereği
memurlara kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerin tayin ettiği görevler
karşılığında bu Kanun'la sağlanan haklar dışında ücret ödenemeyeceği, hiçbir
yarar sağlanamayacağı, dolayısıyla kamu görevlileri sendikalarına bu kapsamda
üyeleri adına toplu sözleşme yapma hakkı verilmediğinden yasaların memurlara
tanımış olduğu haklar dışında ne ad altında olursa olsun herhangi bir ödeme
yapılması olanağı bulunmadığından dava konusu Sözleşme'nin yok hükmünde olduğu
ve davacının talebinin reddine yönelik işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle
davanın reddine karar verilmiştir.
10. Temyiz üzerine Danıştay Onuncu Dairesinin 27/9/2012 tarihli
ve E.2011/9407, K.2012/4188 sayılı ilamıyla, karar usul ve hukuka uygun olup
dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek
mahiyette görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile hükmün onanmasına karar
verilmiştir.
11. Karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 19/2/2013 tarihli ve
E.2012/9236, K.2013/1458 sayılı ilamıyla, kararın düzeltilmesi dilekçesinde
ileri sürülen hususların 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 54. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirine uymadığı gerekçesiyle
reddedilmiştir.
12. Karar 17/4/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 29/4/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
14. Anayasa'nın 51. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları
şöyledir:
"Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin
çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve
geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma,
bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir.
Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik,
kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla
sınırlanabilir.
...
İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu
alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine
uygun olarak kanunla düzenlenir."
15. Anayasa'nın, 7/5/2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanun ile
yapılan değişiklikten önceki mülga 53. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"128 inci maddenin ilk fıkrasına giren
kamu görevlilerinin kanunla kendi aralarında kurmalarına cevaz verilecek olan
ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları ile 54 üncü
madde hükümlerine tabi olmayan sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına
yargı mercilerine başvurabilir ve İdareyle amaçları doğrultusunda toplu görüşme
yapabilirler. Toplu görüşme sonunda anlaşmaya varılırsa düzenlenecek mutabakat
metni taraflarca imzalanır. Bu mutabakat metni, uygun idari veya kanuni
düzenlemenin yapılabilmesi için Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur..."
16. Anayasa'nın 53. maddesinin, 5982 sayılı Kanun ile
değiştirilen üçüncü fıkrası şöyledir:
"Memurlar ve diğer kamu görevlileri,
toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 3/2/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; Belediyede memur olarak görev yaptığını, 1/1/2008
ile 31/12/2009 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Belediye ile BEM-BİR-SEN
arasında düzenlenen "Sosyal Denge
Sözleşmesi" gereği Belediyedeki diğer kamu görevlilerine ödeme
yapıldığını, fakat emekliliği hak edenlere ödeme yapılmadığını, kendisinin de
emekliliği hak edenler grubunda olduğunu, eşitliğe aykırı uygulamanın
giderilmesi ve sosyal denge yardımından faydalandırılması için Belediyeye
yaptığı başvurunun 6/3/2008 tarihinde reddedildiğini, Kocaeli 1. İdare
Mahkemesinde açtığı davanın Anayasa ve milletlerarası sözleşme hükümleri
dikkate alınmaksızın reddedildiğini, temyiz üzerine Danıştay Onuncu Dairesince
hükmün onandığını, karar düzeltme isteminin aynı Dairece reddedildiğini,
Sözleşme'nin “Emekliliği hak etmiş memurlar”
ayrımının eşitliğe ve sosyal denge yardımının amacına aykırı olduğunu
belirterek Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
19. Somut olayda başvurucunun açtığı davada davalı Belediye, "Sosyal Denge Sözleşmesi"nin 14. maddesinin 3.
fıkrasında “emekliliği hak etmiş memurlar”
istisna olarak belirlendiğinden yasal kritere uygun durumda olmayan davacıya
ödeme yapılmadığını, ayrı bir muameleye tabi tutmanın söz konusu olmadığını
savunmuş ve davanın reddini istemiştir.
20. Kocaeli 1. İdare Mahkemesi, farklı bir yaklaşımla Anayasa'nın
128. maddesine göre kamu görevlilerinin hak ve yükümlülüklerinin, aylık ve
ödeneklerinin ve özlük işlerinin kanunla düzenlenebilecek hususlar olduğunu ve
657 sayılı Kanun'un 146. maddesi gereği yasaların memurlara tanımış olduğu
haklar dışında ne ad altında olursa olsun hiçbir ödeme yapılması olanağı
bulunmadığından Sendika ile Belediye arasında yapılan Sosyal Denge
Sözleşmesi'nin yok hükmünde olduğunu vurgulayarak bu bağlamda dava konusu
işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
vermiştir.
21. Başvuruya konu yargılama kapsamında Mahkemece verilen
kararın mevcut yasal mevzuata dayanılarak verildiği ve “Sosyal Denge Sözleşmesi” içeriği dikkate
alınmadan talebin değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Aksi kabulde ise Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve diğer uluslararası insan hakları andlaşmaları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM)
güncel içtihatlarına göre geçerli kabul edilmesi gereken Sosyal Denge
Sözleşmesi'nin 14. maddesinin 3. fıkrası gereğince düzenlenen “emekliliği hak etmiş olmama” ölçütünün
eşitlik, hak ve nesafet kuralları kapsamında
değerlendirilmesi ve buna göre bir sonuca varması gerekmektedir. Nitekim bu
tartışmaya Mahkemenin kararına eklenen “karşıoy”da
yer verilmiş ancak Mahkeme heyetinin çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
Kanun yolu incelemesinde ise dosyadaki her iki görüş değerlendirilmek suretiyle
onama kararı verilmiştir.
22. 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (3) numaralı
fıkrası şöyledir:
"(3) Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve
varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal
nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa
hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin
aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru
dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem
veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin
eklenmesi şarttır."
23. 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(1)Bireysel
başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.
(2) Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve
yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi
açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı
başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar
verebilir."
24. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59.
maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer
alır:
...
d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan
hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere
ait özlü açıklamalar.
e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel
hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.
...
h) Başvurucunun talepleri.
..."
25. Anılan hükümler uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu
olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve
dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda
bulunarak iddialarını kanıtlama yükümlülüğü başvurucuya aittir (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §
19).
26. Başvurucunun; kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali
nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde
belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, § 20).
27. Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde
Anayasa Mahkemesi başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul
edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa
Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların niteliğine
bağlıdır. Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı
verilmesini önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici
belgeleri sunması, kamu gücünün ihlale neden olduğunu iddia ettiği hak ve
özgürlüklere ilişkin gerekli açıklamaları yapması zorunludur (İrfan Sarı, B. No: 2014/1397, 30/6/2014, §
24).
28. Somut başvuruda başvurucu, Anayasanın 2. ve 10. maddelerinde
düzenlenen eşitlik ve hukuk devleti ilkelerinin ve sendikal hakların
bölünmezliğinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, eşitsizlik
temelinde Sosyal Denge Sözleşmesi'nin sendikal haklarını nasıl etkilediğini
açıklayamamıştır. Başvurucu; talebinin reddedildiği kararda hangi kanun
hükümlerine aykırı davranıldığını, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini, buna ilişkin
gerekçeler ile delillere ait açıklamaları başvuru dilekçesinde göstermemiş,
gerekli açıklamaları yapmamış, soyut biçimde eşitliğe aykırı davranıldığını
vurgulamıştır.
29. Bu yöndeki ihlal iddialarının ciddiye alınabilmesi için
başvurucunun, kendisiyle benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile
kendisine yapılan muamele arasında bir farklılığın bulunduğunu ifade etmesi
yeterli olmayıp ayrıca bu farklılığın meşru bir temeli olmaksızın ırk, renk,
cinsiyet, din, dil vb. bir ayrımcılık temeline dayandığını makul delillerle
ortaya koyması gerekir (Şahin Karaman,
B. No: 2012/1205, 8/5/2014, § 41).
30. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda
başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri
vardır. Bu yükümlülüğün bir gereği olarak başvurucu, Anayasa hükmünün ihlal
edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle iddialarını kanıtlamak
zorundadır. Başvurucu tarafından soyut şekilde anayasal haklarının ihlal
edildiğinin ileri sürülmesi iddiaların ispatlandığı anlamına gelmez. Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru yolu, Anayasa'ya aykırılığının soyut biçimde ileri
sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir (İrfan Sarı, § 27).
31. Somut başvuruda başvurucu, yukarıda sayılan koşulları yerine
getirmeyerek ihlale ilişkin iddialarını temellendirmediğinden başvurusunun
esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır.
32. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen
ihlal iddialarının başvurucu tarafından kanıtlanamamış olması nedeniyle
başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Sendikal hakların ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
3/2/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.