TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET HOCAOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/3207)
|
|
Karar Tarihi: 15/10/2015
|
R.G. Tarih ve Sayı: 25/12/2015-29573
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan
ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Murat
AZAKLI
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet
HOCAOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1.
Başvuru, Mahkeme kararının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından
uygulanmaması nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği
iddiaları hakkındadır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2.
Başvuru 8/5/2013 tarihinde Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde
başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3.
İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 20/10/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4.
Bölüm tarafından 31/10/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5.
Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvuru konusu olay ve olgular bildirilmiş,
başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir. Bakanlığın
25/11/2014 tarihli görüş yazısı başvurucuya tebliğ edilmiş; başvurucu, Bakanlık
görüşüne karşı beyanlarını sunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6.
Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit
edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak
Türkiye’ye gelmiş; 5/1/1998 tarihinde sözleşmeli öğretmen olarak, 11/2/1998
tarihinde ise kadrolu öğretmen olarak göreve başlamıştır.
8. Başvurucu, Kırklareli ili Babaeski ilçesinde öğretmen
olarak görev yapmakta iken Bulgaristan'da öğretmen olarak geçen hizmet
sürelerinin kazanılmış hak aylığı intibakının tespitinde değerlendirilmesi
amacıyla Kırklareli Valiliği aleyhine Edirne İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
9. Mahkeme, 17/9/2003 tarihli ve E.2003/400, K.2003/794
sayılı kararı ile başvurucunun Bulgaristan’da öğretmen olarak görev yaptığı
sürelerin kazanılmış hak aylık derecesinin tespitinde değerlendirilmesine yönelik
başvurusunun davalı tarafından reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık
bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiş ve Mahkeme
kararının kesinleşmesi üzerine buna ilişkin emekli keseneği ve karşılık
farkları ilgili kurumdan tahsil edilmiştir.
10. Başvurucu, Bulgaristan'da geçen ve Mahkeme kararı
uyarınca kazanılmış hak aylığı intibakında değerlendirilen sürelerin Emekli
Sandığı hizmetleri ile de birleştirilmesi talebiyle SGK'ya
müracaat etmiş ancak bu talebi reddedilmiştir.
11. Başvurucu, redde ilişkin işlemin iptal edilmesi istemiyle
SGK aleyhine Edirne İdare Mahkemesinde iptal davası açmıştır.
12. Mahkeme, 25/9/2007 tarihli ve E.2007/187, K.2007/1096
sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.
13. Davalının temyizi üzerine Danıştay Onbirinci
Dairesi, 16/1/2008 tarihli ve E.2009/2080, K.2011/1416 sayılı ilamı ile "... Uyuşmazlık konusu olayda işlem tesisine
yetkili makam Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (devredilen T.C. Emekli Sandığı
Genel Müdürlüğü) olduğundan, uyuşmazlığın Sosyal Güvenlik Başkanlığının
bulunduğu yer idare mahkemesi olan Ankara İdare Mahkemesince görülüp
çözümlenmesi gerekmekte olup, genel yetki kurallarına aykırı olarak açılan
davayı işin esasına girerek çözümleyen Edine İdare Mahkemesi kararında hukuki
isabet görülmemiştir..." gerekçesiyle yer yönünden yetkisizlik
nedeniyle kararı bozmuştur.
14. Yargılamaya devam eden Ankara 4. İdare Mahkemesi,
25/6/2008 tarihli ve E.2008/1234, K.2008/1639 sayılı kararında "... 657 sayılı Kanun’a göre yurt dışında
öğretmenlikte geçen hizmetlerin 12 yılı geçmemek üzere 2/3’ünün intibaklarında
değerlendirileceği, Türk soydaşı olan ve Bulgaristan'da öğretmen olarak görev
yapmakta iken zorunlu göç kapsamında Türkiye'ye gelip Türk vatandaşlığına geçen
ve 657 sayılı Kanun'a tabi öğretmen kadrosunda görev yapan davacının,
Bulgaristan'da öğretmen olarak geçen hizmet sürelerinin anılan Kanun hükümleri
karşısında emeklilik intibakında değerlendirilmemesine ilişkin işlemde hukuka
uyarlık bulunmamaktadır" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptal
edilmesine karar vermiştir.
15. Davalının temyizi üzerine Danıştay Onbirinci
Dairesi, 18/5/2010 tarihli ve E.2008/5294, K.2010/4328 sayılı ilamı ile hükmü
onamıştır.
16. Davalının karar düzeltme talebi, aynı Dairenin 27/6/2012
tarihli ve E.2010/8757, K.2012/4592 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
17. Diğer taraftan başvurucunun 9 aylık 4/1-a (SSK)
kapsamındaki sigortalı hizmeti ile 15 yıl 1 aylık 4/1-c kapsamındaki hizmeti
olmak üzere toplam 15 yıl 10 aylık hizmet süresi üzerinden 15/3/2013 tarihinden
itibaren 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu hükümlerine göre emekli aylığı SGK tarafından bağlanmıştır.
18. Başvurucunun aylık bağlamaya esas alınan hizmet süresine
-Ankara 4. İdare Mahkemesinin 25/6/2008 tarihli kararına rağmen- Bulgaristan'da
geçen öğretmenlik hizmetlerinin ilave edilmemesi üzerine başvurucu, 10/4/2013
tarihli dilekçesi ile SGK'ya müracaat ederek Mahkeme
kararının uygulanmasını ve Bulgaristan'da geçen hizmetlerinin emekliliğine esas
hizmet süresinin tespitinde dikkate alınmasını talep etmiştir.
19. Başvurucunun talebi SGK'nın
17/5/2013 tarihli işlemi ile reddedilmiştir.
20. Başvurucu 8/5/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
21. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun 36. maddesi şöyledir:
“…
C) 1 - Teknik hizmetler sınıfına girenlerden
memurluğa girmeden önce yurt içinde veya yurt dışında mesleklerini serbest
olarak veya resmi veya özel müesseselerde ifa edenlerle memuriyetten
ayrıldıktan sonra bu işlerde çalışarak yeniden memuriyete girmek isteyenlerin
teknik hizmetlerde geçen süresinden bu kanun ve bu kanunun 87 nci maddesinde sözü edilen kurumlarda geçen sürenin tamamı ve
geri kalan sürenin 3/4 ü toplamı memuriyette geçmiş sayılarak bu süreler her
yılı bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl için bir derece yükselmesi verilmek
suretiyle değerlendirilir.
2 - Sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık
hizmetleri sınıfına girenlerden memurluğa girmeden önce yurt içinde veya yurt
dışında mesleklerini serbest olarak veya resmi veya özel kurumlarda yapanlarla,
memurluktan ayrıldıktan sonra bu işlerde çalışarak yeniden memurluğa girmek
isteyenlerin sağlık hizmetlerinde geçen süresinden, bu kanun ve bu kanunun 87 nci maddesinde sözü edilen kurumlarda geçen süreleri ile
196 ncı maddede belirtilen şekilde tespit edilecek
mahrumiyet bölgelerinde en az 3 yıl çalışanların veya çalışacak olanların
sürelerinin tamamı ve geri kalan sürelerinin 3/4 ü toplamı memurlukta geçmiş
sayılarak bu sürelerin her yılı için bir kademe ilerlemesi ve her üç yılı için
bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir.
…”
22. 657 sayılı Kanun’un ek geçici 2. maddesi şöyledir:
“1/3/1970 tarihi ile 30/11/1970 tarihi
arasında görevde bulunmaları nedeniyle intibakı yapılmış olanlar ile
30/11/1970'den 1/3/1975 tarihine kadar olan sürede göreve alınanlardan bu madde
gereğince değerlendirmeye esas alınan, hizmetlerde öğrenim durumları değişmemiş
olanların derece ve kademelere intibakı aşağıdaki esaslara göre yapılır.
…
C) Aşağıda gösterilen görevlerde başarılı
olarak geçen süreler (B) fıkrasındaki sürelere eklenir.
…
k) Yabancı memleketlerde öğretmen olarak Türk kültürüne
hizmet edenlerden Türk vatandaşlığına geçmiş ve Devlet memuru olmuş olanların,
yurt dışında öğretmenlikte geçen hizmetlerinin, (12 yılı geçmemek üzere 2/3'ü)”
23. 657 sayılı Kanun’un ek geçici 59. maddesi şöyledir:
“Bu kanuna tabi kurumlarda halen sürekli işçi statüsü veya sözleşmeli
statüde çalışmakta olan Ahıska Türkleri ve Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi
tutulan soydaşlardan Türk vatandaşlığına geçmiş olup bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren 1995 yılı sonuna kadar memurluğa geçmek için yazılı olarak
başvuranlar, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydı
ile bu Kanunun Ek Geçici 1, 2 ve 3 üncü maddeleri hükümlerine göre; 458 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname hükümleri de dikkate alınarak derece ve kademeleri tespit
edilmek suretiyle sınav şartı aranmaksızın boş memur kadrolarına intibak
ettirilebilirler.
Bu
Kanunun yayımı tarihinden sonra hizmete alınan Ahıska Türkleri ve
Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulan soydaşlardan Türk vatandaşlığına
geçmiş olanlardan göreve başladıkları tarihten itibaren 6 ay içinde memurluğa
geçmek için yazılı olarak başvuranlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü
uygulanır.”
24. 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik
Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 4.
maddesi şöyledir:
“Kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış
olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre
aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir.
Ancak, hizmet süreleri toplamının aylık
bağlanmasına yeterli olmaması halinde, bu Kanun hükümleri uygulanmaz.”
25. 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesi şöyledir:
“Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı
olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz
yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve
belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her
birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak
geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim
ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal
güvenlikleri bakımından değerlendirilir.”
26. 3201 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesi şöyledir:
“Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerden 1/1/1989
tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar zorunlu göçe tabi
tutulan, Türk vatandaşı olup Türkiye’de ikamet eden ve 1/7/1976 tarihli ve 2022
sayılı Kanun dahil olmak üzere sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık
almamak koşulu ile yurt dışında geçen ve belgelendirilen çalışma süreleri bu
Kanuna göre borçlandırılmak suretiyle yaşlılık aylığı bağlanmasında sosyal
güvenlikleri bakımından değerlendirilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
27. Mahkemenin 15/10/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 8/5/2013 tarihli ve 2013/3207 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu, Mahkeme kararına rağmen Bulgaristan'da
öğretmen olarak geçen hizmet sürelerinin Türkiye'de çalıştığı hizmet süresine
eklenmeden emekli aylığının bağlandığını, Bulgaristan'da geçen hizmetlerinin
emekliliğine esas hizmet süresinin tespitinde dikkate alınmadığını, konu ile
ilgili olarak SGK'ya yaptığı müracaatların
reddedildiğini, emekli maaşı ve emekli ikramiyesinin ödenmesinde Mahkeme
kararına rağmen eksik ödeme yapıldığını, emeklilik hizmet süresine dâhil
edilmeyen 12 yıl için ödeme yapılması gerektiğini belirterek sosyal güvenlik
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; Bulgaristan’daki hizmetinin karşılığı
olan emekli ikramiyesi ve emekli maaşına yansıyacak tutarın faiziyle birlikte
ödenmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
29. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde başvurucunun,
Ankara 4. İdare Mahkemesinin kararına rağmen Bulgaristan'da geçen hizmetlerinin
emekliliğine esas hizmet süresinin tespitinde SGK tarafından dikkate
alınmadığını, emekli maaşı ve emekli ikramiyesinin eksik ödendiğini belirterek
sosyal güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü görülmüştür. Anayasa
Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile
bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, §
16). Bu kapsamda, başvurucunun iddialarının Mahkeme kararının yerine
getirilmemesine yönelik olduğu anlaşılmış olup ihlal iddiaları, adil yargılanma
ve mülkiyet haklarının ihlali iddiası kapsamında değerlendirilmiştir.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
30. Başvurucunun, Bulgaristan’da geçen hizmet sürelerinin
Mahkeme kararına rağmen emekliliğe esas hizmet süresine eklenmemesiyle ilgili
şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi bu şikâyet için diğer kabul
edilemezlik nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
31. Başvurucu, Bulgaristan’da geçen hizmet sürelerinin
Mahkeme kararına rağmen emekliliğe esas hizmet süresine eklenmediğini, bu
şekilde emekli maaşı ve emekli ikramiyesinin eksik ödendiğini belirterek
mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. Bakanlık görüş yazısında, başvurucunun kesinleşmiş ve
infaz edilebilir mahkeme kararının infazının sağlanmadığına dair ihlal
iddialarının, adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlali iddiaları
kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
33. Bakanlığın görüşüne karşı başvurucu beyanda
bulunmamıştır.
34. Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrası şöyledir:
"Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme
kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir
suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
35. Başvurucunun ihlal iddiaları iki ayrı başlık altında
değerlendirilmiştir.
a. Adil Yargılanma
Hakkının İhlali İddiası
36. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir."
37. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili
uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda
karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme
tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini isteme hakkına sahiptir."
38. Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa'nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı bir çok kararında ilgili hükmü,
Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle kapsamına
dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer
vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).
39. Anayasa'nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama
özgürlüğü, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını
ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte
aynı zamanda toplumsal barışı güçlendiren; bireyin adaleti bulma, hakkı olanı
elde etme, haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Hak arama özgürlüğü ve adil
yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia
ve savunmada bulunma hakkını değil, yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi
de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
40. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin
yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme hakkı ve bunun doğal
sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına
alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı,
kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve
özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını
sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın, yasama ve
yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve
mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının
geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının
kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B.
No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).
41. Sözleşme'nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6.
maddesinde açıkça kararların icrasından bahsedilmediği için AİHM, mahkemeye
erişim hakkından yola çıkarak kararların icrası hakkını adil yargılanma
hakkının unsurlarından biri olarak kabul etmektedir. Mahkemeye erişim hakkı,
bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın
uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması,
yargılama sürecini tamamlayan ve yargılamanın sonuç vermesini sağlayan bir
unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır (Hornsby/Yunanistan, B. No: 18357/91, 19/3/1997, §
40).
42. Yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması
yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir.
Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını, taraflardan birinin aleyhine sonuç
doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme
kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde
"mahkemeye erişim hakkı" da anlamını yitirir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144,
2/10/2013, § 28).
43. AİHM, kesinleşmiş ve bağlayıcı bir yargı kararının,
lehine karar verilen tarafın zarar görmesine rağmen infaz edilmemesi durumunda,
Sözleşme'nin 6. maddesinin teminat altına aldığı mahkemeye erişim hakkının bir
anlam ifade etmeyeceğini vurgulamaktadır. Hangi yargı makamı verirse versin bir
yargı kararının veya hükmünün infaz edilmesi, 6. madde anlamında "dava"nın tamamlayıcı unsuru olarak değerlendirilmelidir
(Burdov/Rusya, B. No: 59498/00, 7/5/2002, § 34).
44. Davaya taraf olan kişinin etkin korunması ve hukuka
uygunluğun sağlanması, idarenin kendisi hakkında verilebilecek nihai yargı
kararlarına uymasını gerektirmektedir. Şayet idare, yargı kararını uygulamayı
reddediyor veya ihmal ediyor ya da onu uygulamayı geciktiriyorsa bu durumda
davada taraf olan kişinin davanın safahatı süresince yararlandığı Sözleşme'nin
6. maddesinde öngörülen teminatlar, her türlü varlık nedenini kaybetmektedir (Süzer ve Eksen Holding A.Ş. /Türkiye, B.
No: 6334/05, 23/10/2012, § 115).
45. AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesi kapsamında bir yargı yerine
ulaşma hakkının, sadece teorik olarak bu hakkın tanınmasını değil, aynı zamanda
o yargı yerinden alınan nihai kararın icrasına yönelik meşru bir beklentiyi de
koruduğunu kabul etmiştir (Apostol/Gürcistan, B. No: 40765/02, 28/2/2007, §
54).
46. Anayasa’nın 138. maddesinde mahkeme kararlarına uyma, bu
kararları değiştirmeksizin yerine getirme hususunda yasama ve yürütme organları
ile idare makamları lehine herhangi bir istisna kurala yer verilmemiştir. Yargı
kararlarının ilgili kamu otoritelerince zamanında yerine getirilmediği bir
devlette, bireylerin yargı kararıyla kendilerine sağlanan hak ve özgürlükleri
tam anlamıyla kullanabilmeleri mümkün olmaz (Arman
Mazman, § 61).
47. Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında düzenlenen
yargı kararlarının geciktirilmeksizin uygulanması yükümlülüğü, hukukun genel
ilkelerinden biri olarak da kabul edilen kesin hükme saygı ilkesinin de bir
gereğidir. Çünkü bir hukuk sisteminde yargının verdiği ve bağlayıcı olan kesin
hüküm, zarar gören taraflardan biri açısından işlevsiz duruma getirilmişse adil
yargılanma hakkının sağladığı güvencelerin bir anlamı kalmayacaktır (Arman Mazman, §
65).
48. Yargı kararlarının icrasındaki gecikmenin başvurucunun
adil yargılanma hakkına bir müdahale olduğu kabul edilmekle beraber kararların
icrasında yaşanan gecikmenin hangi sürelere ulaştığında hak ihlali
sayılacağının somut davanın koşullarına göre incelenmesi gerekir (Arman Mazman, §
66). Bu koşulları; davanın konusu, dava konusu bir alacağın veya tazminatın
ödenmesiyse alacak veya tazminatın mahiyeti, başvurucunun kararın icrasındaki
menfaati, yargı kararının icrasının başvurucu için önemi, ödeme ile sorumlu
idarenin bütçe imkânları ve ödeme konusundaki tutumu, alacak veya tazminatın
ödemenin gecikmesi nedeniyle değer kaybedip kaybetmediği, davanın kararın icra
safhasıyla beraber toplam süresi ile kararın icrasında geçen süre gibi unsurlar
belirleyebilir.
49. Nitekim AİHM, mahkeme tarafından verilen hükmün yerine
getirilmesini, Sözleşme’nin 6. maddesi bakımından yargılamanın bütünleyici bir
parçası olarak görmekte ve yargılamanın uzunluğuyla ilgili davalarda da
incelemektedir (Di Pede/İtalya, B.
No: 15797/89, 26/9/1996, §§ 20-24).
50. Başvuru konusu olayda başvurucunun Bulgaristan’dan
zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiği, 5/1/1998 tarihinde sözleşmeli
öğretmen olarak göreve başladığı, 11/2/1998 tarihinde ise kadrolu öğretmen
olarak atandığı, Türkiye’deki 15 yıl 10 aylık hizmet süresi sonunda 15/3/2013
tarihinde yaş haddi nedeniyle emekliye ayrıldığı ve başvurucuya 15 yıl 10 aylık
hizmet süresi üzerinden emekli aylığı bağlandığı anlaşılmıştır.
51. Başvurucu, kazanılmış hak aylık derecesinin tespitinde
değerlendirilen Bulgaristan’da geçen öğretmenlik süresinin, emekliliğe esas
hizmet süresinin tespitinde de değerlendirilmesi talebiyle SGK’ya
başvuruda bulunmuş; SGK tarafından bu talep reddedilmiştir.
52. Başvurucu, anılan işlemin iptali amacıyla SGK aleyhine
İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Davalı SGK savunmasında, Bulgaristan ile
Türkiye Cumhuriyeti arasında sosyal güvenlik anlaşması imzalanmadığını, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı gibi işlem görerek devlet memurluğuna atanan kişilerin
Bulgaristan vatandaşı olarak Bulgaristan’da görev yapmak suretiyle geçen
hizmetlerinin gerek kazanılmış hak aylıklarının gerekse emekli keseneğine esas
aylıklarının tespitinde değerlendirme olanağının bulunmadığını belirterek
davanın reddini talep etmiştir.
53. Ankara 4. İdare Mahkemesi, iddia ve savunma ile tüm
delilleri inceleyerek 25/6/2008 tarihinde, yurt dışında öğretmenlikte geçen
hizmetlerin 12 yılı geçmemek üzere 2/3’ünün intibak işlemlerinde
değerlendirilebileceği ve başvurucunun Bulgaristan’da öğretmenlik yaptığı
hizmet sürelerinin emeklilik intibakında değerlendirilmemesine ilişkin işlemde
hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle SGK’nın
işleminin iptaline karar vermiştir. Davalı SGK’nın
temyiz ve karar düzeltme talepleri Danıştay Onbirinci
Dairesince reddedilerek 27/6/2012 tarihinde karar kesinleşmiştir.
54. Başvurucu, Ankara 4. İdare Mahkemesinin 25/6/2008 tarihli
kararının kesinleşmesinden sonra 15/3/2013 tarihinde emekli olmuş ve SGK’ya başvurarak Mahkeme kararının uygulanmasını,
Bulgaristan’da geçen öğretmenlik süresinin emekliliğe esas hizmet süresinin
tespitinde dikkate alınmasını ve bu doğrultuda emekli ikramiyesi ve emekli
maaşı ödenmesini talep etmiştir.
55. SGK, 17/5/2013 tarihli yazısıyla Bulgaristan ile Türkiye
Cumhuriyeti arasında Sosyal Güvenlik anlaşması imzalanmadığı, bu nedenle
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi işlem görerek devlet memurluğuna atanan
kişilerin Bulgaristan’da görev yapmak suretiyle geçen hizmet sürelerinin,
gerek kazanılmış hak aylıklarının gerekse emekli keseneğine esas aylıklarının
tespitinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. Bu nedenle
başvurucunun Bulgaristan’da geçen hizmetlerinin intibakta ve hizmet kapsamında
değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirterek talebi reddetmiştir.
56. Başvuru dosyasının incelenmesinden SGK tarafından, Ankara
4. İdare Mahkemesinin kesinleşen kararının hâlen uygulanmadığı, başvurucunun
anılan kararın uygulanması talebinin reddedilmesine ilişkin yazıda belirtilen
hususların Derece Mahkemelerinde de ileri sürüldüğü ve bu savunmalar yerinde
görülmeyerek işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Bu şekilde
başvurucunun lehine olan ve 27/6/2012 tarihinde kesinleşen Mahkeme kararının,
başvurucunun emekli olduğu 15/3/2013 tarihinden Anayasa Mahkemesince kararın
verildiği 15/10/2015 tarihine kadar iki yıl yedi aydır uygulanmadığı, anılan
kararın niteliği dikkate alındığında bu sürenin makul olmadığı açıktır.
57. Öte yandan SGK tarafından gönderilen 27/8/2015 tarihli
yazıda, anılan Mahkeme kararı uyarınca yapılacak borçlanma işlemi sonrasında
Bulgaristan’da geçen hizmet süresinin emekliliğe esas hizmet süresinde dikkate
alınması gerektiği belirtilmiştir. Ancak bu iddianın, başvurucunun ilk talebi
üzerine SGK tarafından verilen cevapta yargılama sırasında savunma, temyiz ve
karar düzeltme dilekçelerinde, Mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra kararın
uygulanmasına yönelik başvurucunun talebinin reddine dair yazıda ileri
sürülmediği, Mahkeme kararının uygulanıp uygulanmadığını belirlemek amacıyla
Anayasa Mahkemesince yazılan yazı üzerine bildirildiği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla sonradan ileri sürülen bu iddianın somut başvuru açısından kararın
uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği kabul edilmiştir.
58. Açıklanan nedenlerle SGK’nın,
aleyhine verilen ve infaz edilebilir yargı kararını uygulamamasının
başvurucunun mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği dolayısıyla Anayasa'nın 36.
maddesini etkili sonuçları bakımından konusuz bıraktığı anlaşılmış olup
başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
b. Mülkiyet Hakkının
İhlali İddiası
59. Anayasa'nın 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı
olamaz."
60. Sözleşme'ye Ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi
şöyledir:
"Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk
dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak
kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun
genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına
uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların
veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları
uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez"
61. Anayasa'nın 35. maddesi ve Ek 1 No.lu Protokol'ün 1.
maddesi paralel düzenlemelerle mülkiyet hakkına yer vermiştir.
62. Sözleşme'ye Ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi
üç temel kuraldan oluşmaktadır. Birinci kural genel olarak mülkiyetten barışçıl
yararlanma veya mülkiyete saygı ilkesidir. Bu husus, birinci fıkranın ilk
cümlesinde düzenlenmiştir. İkinci kural mülkiyetten yoksun bırakmayı düzenler
ve bunu belirli koşullara bağlı kılar. Bu da aynı fıkranın ikinci cümlesinde
düzenlenmiştir. Üçüncü kural ise devletlerin kamu yararına uygun olarak ve bu
amacın gerektirdiği ölçüde yasaların uygulanması yoluyla mülkiyetin kullanımını
kontrol etme yetkisini tanır, bu ise ikinci fıkrada yer almaktadır (Sporrong ve Lönnroth/İsveç, B.
No: 7151/75, 7152/75, 23/9/1982, § 61).
63. Anayasa'nın 35. maddesi de Sözleşme'ye
Ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesindeki düzenlemeye paralel şekilde, birinci
fıkrasında mülkiyet hakkını tanımış, ikinci ve üçüncü fıkralarında ise mülkiyet
hakkının sınırlandırılması ve bu sınırlandırmanın ölçütü belirtilmiştir (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No:
2013/711, 3/4/2014, § 59).
64. AİHM, yargı kararlarının icrasının gecikmesini,
"mülkten barışçıl yararlanma" hakkına
müdahale olarak kabul etmektedir (Burdov /Rusya, §
40).
65. Bu kapsamda öncelikle mülkiyet hakkının kapsamına dâhil
olabilecek mal varlığı değerlerinin belirlenmesi gerekir. Anayasa'nın 35.
maddesi ile 1 No.lu Ek Protokol'ün 1. maddesinin koruma alanı içinde yer alan
menfaatlerin kapsamına, mevcut bir mülk girebileceği gibi kesin bir şekilde
tanımlanmış alacak hakları da girebilir (AYM, E.2000/42, K.2001/361,
10/12/2001; AYM, E.2006/142, K.2008/148, 24/9/2008).
66. Bir mahkeme hükmünden doğan alacak, icra edilebilir
olduğunun kanıtlanması durumunda mal ve mülk olarak kabul edilebilir (Burdov/Rusya, § 40).
67. Ancak somut olayda olduğu gibi Bulgaristan’da öğretmenlik
yapan başvurucunun, orada geçen hizmet sürelerinin Türkiye’deki emeklilik
intibakında değerlendirilmemesine ilişkin işlem nedeniyle mülkiyet hakkına
müdahale olup olmadığının belirlenmesi için bu durumun mülkiyet hakkı
kapsamında bir hak teşkil edip etmediğinin belirlenmesi gerekir.
68. AİHM’in, Sözleşme'ye
Ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi kapsamında genel olarak uyguladığı tüm
ilkeler, sosyal haklar için de geçerlidir. Dolayısıyla Sözleşme'ye
Ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi gelecekte bir mülkü edinme hakkını garanti
altına almadığı gibi belli miktarda emekli aylığı alma hakkını da garanti
altına almamaktadır. Benzer şekilde, Sözleşme'ye Ek 1
No.lu Protokol'ün 1. maddesi, Sözleşme’ye taraf olmayan
bir devletteki çalışma karşılığı hak edilen emekli aylığı alma hakkını da
garanti altına almaz. Ayrıca Sözleşme'ye Ek 1 No.lu
Protokol'ün 1. maddesi, Sözleşme’ye taraf olan
devletlere, herhangi bir sosyal güvenlik programına sahip olup olmama veya böyle
bir program kapsamında sağlanacak hakların türünü veya miktarını belirleme
konusundaki karar verme özgürlüğüne de sınır koymamıştır. Ancak Sözleşme’ye taraf olan devlet, bir sosyal hak olarak emekli
aylığı ödemesini yasal bir hak olarak kabul etmişse (bu hakka sahip olmak, daha
önce ödenen katkı paylarına bağlı olsun ya da olmasın) bu yasal hakkın,
şartları sağlayan kişiler için Sözleşme'ye Ek 1 No.lu
Protokol'ün 1. maddesi kapsamında maddi bir menfaat oluşturduğu kabul
edilmelidir (Andrejeva/Letonya, B. No: 55707/00, 18/2/2009, §
77).
69. AİHM demokratik bir toplumda hukukun üstünlüğü ilkesine
atıfla, alacak hakkı bulunduğunu gösteren yargı kararlarının uygulanmaması
nedeniyle mülkiyet hakkının da ihlal edildiğini kabul etmektedir (Süzer ve Eksen Holding A.Ş./Türkiye, §
155).
70. Başvuru konusu olayda Ankara 4. İdare Mahkemesince
başvurucunun yurt dışında öğretmenlikte geçen hizmetlerinin 12 yılı geçmemek
üzere 2/3’ünün intibaklarında değerlendirilebileceği ve başvurucunun
Bulgaristan’da öğretmenlik yaptığı hizmet sürelerinin emeklilik intibakında
değerlendirilmemesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle
işleminin iptaline karar verilmiştir. Başvurucuya SGK tarafından Türkiye’deki
görev süresi olan 15 yıl 10 aylık hizmet süresi üzerinden emekli maaşı
bağlanmış, Bulgaristan’da geçen görev süreleri emeklilik ikramiyesi ve maaşının
hesaplanmasında dikkate alınmamıştır. Ankara 4. İdare Mahkemesi kararında
belirtildiği şekilde Bulgaristan’daki hizmet sürelerinin dikkate alınmamasının,
başvurucunun daha fazla emekli ikramiyesi ve maaşı almasına engel olabileceği,
kararın uygulanmamasının başvurucunun maddi menfaatini etkilediği, Mahkeme
kararı ile belirlendiği üzere başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamındaki bir
menfaatinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
71. Bir mahkeme kararını uygulamakla görevli kamu makamları,
bu kararın uygulanmasını engellemekte ya da kararın uygulanması için gerekli
özeni göstermemekteyse bu durum Anayasa'nın 35. ve 36. maddelerinin ihlali
anlamına gelir (Kenan Yıldırım ve Turan
Yıldırım, § 66).
72. Başvuru konusu olayda başvurucunun, Bulgaristan’da
öğretmen olarak geçen sürelerin emekliliğe esas hizmet süresinde
değerlendirilmesi talebiyle SGK’ya yaptığı başvurunun
reddedilmesi üzerine SGK aleyhine açtığı davada Ankara 4. İdare Mahkemesi,
başvurucunun yurt dışında öğretmenlikte geçen hizmetlerinin 12 yılı geçmemek
üzere 2/3’ünün intibaklarında değerlendirilebileceği, Bulgaristan’da
öğretmenlik yapan başvurucunun orada geçen hizmet sürelerinin emeklilik intibakında
değerlendirilmemesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle SGK’nın işleminin iptaline karar vermiş, SGK’nın temyiz ve karar düzeltme talebinin Danıştay Onbirinci Dairesince reddedilmesi üzerine 27/6/2012
tarihinde karar kesinleşmiş ve başvurucu da 15/3/2013 tarihinde emekli
olmuştur.
73. Başvurucu, anılan kararın kesinleştiğini belirterek karar
doğrultusunda işlem yapılmasını ve Bulgaristan’da geçen görev sürelerinin
emekliliğe esas fiilî hizmet süresinin tespitinde değerlendirilmesini talep
etmiş; SGK tarafından bu talep 17/5/2013 tarihinde reddedilmiştir. Bu şekilde
başvurucunun lehine olan kesinleşmiş Mahkeme kararının, başvurucunun emekli
olduğu 15/3/2013 tarihinden itibaren uygulanmaması, kararı etkili sonuçları
bakımından konusuz bırakmıştır.
74. Açıklanan gerekçelerle Mahkemece verilen ve kesinleşen
karar doğrultusunda işlem yapılmaması nedeniyle başvurucunun, Anayasa'nın 35.
maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
75. Başvurucu Bulgaristan’daki hizmetinin karşılığı olarak
emekli ikramiyesi ve emekli maaşına yansıyacak tutar olan 21.600 TL’nin
faiziyle birlikte ödenmesini talep etmiştir.
76. Bakanlık görüşünde, başvurucunun tazminat talebi
konusunda değerlendirme yapılmamıştır.
77. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesi şöyledir:
“Esas inceleme
sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar
verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi
yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
78. Başvurucunun maruz kaldığı zarar, Derece Mahkemesinin
kararı doğrultusunda işlem yapılmaması ile ilişkilidir. Başvurucunun emekli
olduğu 15/3/2013 tarihinden Anayasa Mahkemesince karar verilen 15/10/2015
tarihine kadar geçen iki yıl yedi aylık sürenin makul olmadığı ve başvurucunun
mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği belirlenmişse de
başvurucunun, yalnızca emekli ikramiyesi ve emekli maaşının faiziyle ödenmesine
yönelik maddi tazminat talebinde bulunduğu, manevi tazminat talebinin olmadığı
anlaşılmıştır.
79. Başvurucunun talep ettiği maddi tazminatın, Ankara 4.
İdare Mahkemesince verilen karar doğrultusunda yapılacak işleme ilişkin olduğu
dolayısıyla aynı konuda yeniden maddi tazminata hükmedilmesinin mümkün olmadığı
dikkate alınarak maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
80. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
81. Başvuruya konu yargılama sonunda verilen kararın icra
edilmediği ve bu hususun başvurucunun mülkiyet ve adil yargılanma haklarını
ihlal ettiği gözetilerek hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla Mahkeme kararlarının mümkün olan en
kısa sürede yerine getirilmesini teminen, kararın bir
örneğinin SGK’ya gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A.
Başvurucunun, Mahkeme kararının yerine getirilmemesi nedeniyle mülkiyet ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Başvurucunun,
1. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C.
Başvurucunun tazminata ilişkin taleplerinin REDDİNE,
D.
198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E.
Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru
tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması hâlinde
bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz
uygulanmasına,
F.
Kararın bir örneğinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına gönderilmesine
15/10/2015
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.