logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(B.K. [1.B.], B. No: 2013/3334, 14/10/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

B. K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/3334)

 

Karar Tarihi: 14/10/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Bahadır YALÇINÖZ

Başvurucu

:

B. K.

Vekili

:

Av. Mehmet SAĞLAM

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, zabıt kâtipliği sınavında başarısız sayılmaya ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası hakkındadır.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 21/5/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 25/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 11/07/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve başvuru belgelerinin bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular Bakanlığa bildirilmiştir. Bakanlık, görüşünü 13/8/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş başvurucuya 21/8/2014 tarihinde bildirilmiş; başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 17/5/2008 tarihinde yapılan zabıt kâtipliği sınavında, belirlenen süre içinde yazması gereken kelime sayısını yazmasına rağmen verilen metne sadık kalmadığı, yazdığı metinde anlam bütünlüğü bulunmadığı, kelime ve satır atlamalarının çoğunlukta olduğu gerekçesiyle başarısız sayılmıştır.

9. Başvurucunun, anılan işlemin iptali istemiyle açtığı davada, Ankara 15. İdare Mahkemesinin 3/12/2008 tarihli ve E.2008/582, K.2008/1613 sayılı kararıyla ilgili Yönetmelik’te üç dakikada yanlışsız en az 90 kelime yazma şartı dışında başka şarta yer verilmediği gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.

10. Bakanlık tarafından temyiz edilen karar, Danıştay Onikinci Dairesinin 10/10/2011 tarihli ve E.2009/2842, K.2011/4627 sayılı oyçokluğu kararıyla bozulmuştur. Karar gerekçesi şöyledir:

“Adalet Bakanlığı Memur Sınav ve Atama Yönetmeliği’nin olay tarihinde yürürlükte bulunan 6. maddesinin 1. fıkrasının 6-c bendinde, zabıt katibi atanabilmek için aranan özel şartlar arasında “Meslek liselerinde okutulan daktilografi ders kitabından seçilip yazılı olarak verilen bir metinden daktilo veya bilgisayar ile üç dakikada yanlışsız en az doksan kelime yazmak” koşuluna yer verilmiştir.

Davacının uygulama sınavında yazdığı metnin incelenmesinden, kelime ve satır atlamalarının fazla olduğu, yazılan yanlış kelimeler göz ardı edildiğinde metnin bütünlüğünün bozulduğu görülmüş olup, uygulama sınavının amacının zabıt katipliğine atanacakların doğru ve hızlı yazı yazıp yazmadıklarının değerlendirmesi olduğu ve yukarıda alıntısı yapılan yönetmelik hükmünde öngörülen "daktilo ve bilgisayar ile üç dakikada yanlışsız en az doksan kelime yazmak" şartının yazılacak metnin verilen metine uygun olarak yazılması hususunu da içerdiği göz önüne alındığında dava konusu işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten sonra 9.10.2010 günlü ve 27724 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Adalet Bakanlığı Memur Sınav-Atama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile Yönetmeliğin 6-c bendinin sonuna eklenen parantez içi ifade ile, bu bende göre yapılacak uygulamalı sınavda başarılı sayılabilmek için verilen metne sadık kalınıp kalınmadığının, yanlış yazılan kelime sayısı ile yazı içerisindeki kelime ve cümle tekrarları nedeniyle metnin anlam bütünlüğünün bozulup bozulmadığının göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir.

Sonuç itibariyle dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan aksi yoldaki kararda isabet görülmemiştir. ”

11. Anılan karara katılmayan üye ise “Usul ve hukuka uygun kararın onanması gerektiği oyuyla karara karşıyım.” şeklinde karşıoy gerekçesini belirtmiştir.

12. Bu karara yapılan karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 16/11/2012 tarihli ve E.2011/10122, K.2012/8791 sayılı kararıyla reddedilmiş, aynı üye yine karara karşı olduğunu belirterek karar düzeltme talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının onanması gerektiği yönünde görüş bildirmiştir.

13. Ankara 15. İdare Mahkemesi, bozma kararına uyarak 14/4/2013 tarihli ve E.2013/564, K.2013/526 sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Anılan karar başvurucu vekiline 2/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup karara karşı temyiz yoluna gidilmemiştir.

14. Başvurucu 21/5/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

15. Başvurucunun sınava girdiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan 10/7/2003 tarihli ve 25164 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Adalet Bakanlığı Memur Sınav ve Atama ve Nakil Yönetmeliği’nin 6. maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi şöyledir:

“Zabıt katibi, cezaevi katibi ve daktilograf kadrolarına atanabilmek için;

c)Meslek liselerinde okutulan daktilografi ders kitabından seçilip yazılı olarak verilen bir metinden daktilo veya bilgisayar ile üç dakikada yanlışsız en az doksan kelime yazmak.”

16. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun uyuşmazlığın devamı sırasında yürürlükte bulunan hâliyle 49. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Temyiz incelemesi sonunda Danıştay:

a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması,

Sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar.”

17. 2577 sayılı Kanun'un (mülga) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde taraflarca;

a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması,

b) Bir kararda birbirine aykırı hükümler bulunması,

c) Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması,

d) (Değişik: 5/4/1990 - 3622/23 md.) Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekarlığın ortaya çıkmış olması,

Hallerinde kararın düzeltilmesi istenebilir."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 14/10/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvurucunun 21/5/2013 tarihli ve 2013/3334 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu, sınav tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik’te var olmayan bir şartın aranılması sonucu sınavda başarısız sayıldığını belirtmiştir. Danıştay Onikinci Dairesinin bozma kararının, hukuki güvenlik ilkesi ile adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerini ihlal ettiğini, Derece Mahkemesinin bozmaya uyarak verdiği ret kararının temyize tabi bir karar olmasına rağmen dosyanın yine bozma kararını veren aynı Daire tarafından inceleneceğini, dolayısıyla temyizde hukuki bir yarar bulunmadığını, davanın 2008 yılında açıldığı da göz önüne alındığında temyiz ve karar düzeltme yolundan lehe bir beklentisi bulunmayan başvurucudan tekrar yıllarca beklemesini istemenin ayrı bir hukuksuzluğa yol açacağını, bu nedenle bireysel başvuru için aranılan başvuru yollarının tüketilmesi koşulunun somut olayda yerine getirilmiş olduğunun kabulü gerektiğini belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

20. Başvurucu, temyiz merciinin verdiği karara uymak suretiyle verilen İlk Derece Mahkemesi kararının ardından bireysel başvuru yapabilmek için yeniden kanun yollarının tüketilmesinin gerekmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı üzerine bireysel başvuruda bulunmuştur.

21. Bakanlık görüş yazısında, 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yapılmadan önce ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerektiği, oysa başvurucunun İlk Derece Mahkemesi kararına karşı kanun yollarına başvuru yapmaksızın bireysel başvuruda bulunduğu belirtilerek bu durumun kabul edilebilirlik incelemesi aşamasında göz önünde bulundurulması gerektiği ifade edilmiştir.

22. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“... Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

23. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”

24. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

25. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).

26. Başvuru konusu olayda başvurucu tarafından, zabıt kâtipliği uygulama sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada İlk Derece Mahkemesi, belirlenen süre içinde başvurucunun yazması istenilen kelime sayısına ulaştığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiş, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Onikinci Dairesi, kelime ve satır atlamalarının fazla olduğu, yazılan yanlış kelimeler göz ardı edildiğinde metnin bütünlüğünün bozulduğu, uygulama sınavının amacının zabıt kâtipliğine atanacakların doğru ve hızlı yazı yazıp yazmadıklarının değerlendirilmesi olduğu, yazılacak metnin verilen metne uygun olması gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararını bozmuş; ayrıca ilgili Yönetmelik’te yapılan değişiklik ile metne sadık kalınıp kalınmadığının, yanlış yazılan kelime sayısı ile yazı içerisindeki kelime ve cümle tekrarları nedeniyle metnin anlam bütünlüğünün bozulup bozulmadığının göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir.

27. İlk Derece Mahkemesi, anılan bozma kararına uymuş ve başvurucunun uygulama sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın reddine karar vermiştir. Başvurucu ise bu karara karşı olağan kanun yollarına başvuru yapmaksızın adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

28. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) içtihadına göre genel bir kural olarak başvurucu, dava konusuyla ilgili ulusal içtihada göre yapacağı bir temyiz başvurusunun başarısız olacağını ispat ederse başvurucunun iç hukuk yollarını tüketmiş olduğu kabul edilecektir (Kleyn ve diğerleri/Hollanda, B. No: 39343/98, 6/5/2003, § 156).

29. Temyiz mahkemesinin yakın zamanda vermiş olduğu ve başvurucunun davasına da uygulanacak nitelikte bir karar varsa ve temyiz mahkemesinin bu kararını değiştirmesi ihtimal dâhilinde görünmüyorsa başvurucu, iç hukuk yollarını tüketmiş sayılacaktır (Deniz Baykal, B. No: 2013/7521, 4/12/2013, § 30).

30. Somut olayda, Danıştay Onikinci Dairesinin temyiz incelemesi yaptığı ve oyçokluğu ile bozduğu bir karardan sonra İlk Derece Mahkemesinin bozma kararına uymak suretiyle verdiği karara karşı başvurucunun olağan kanun yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu ancak olayda içtihat niteliğinde verilmiş bir kararı bulunmadığı gibi İdari Dava Daireleri Kurulunca alınmış ve İlk Derece Mahkemesi ile ilgili Danıştay Dava Dairesini bağlayan bir Yüksek Mahkeme kararı da bulunmamaktadır.

31. Bu durumda, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin ilgili Dairenin farklı bir sonuca ulaşmasına engel ulusal düzeyde bir içtihat nedeniyle temyiz başvurusunun başarısız olacağı ispat edilmediği gibi ilgili Dairenin kararını değiştirmesi ihtimalinin de bulunması göz önünde bulundurulduğunda başvurucunun idari işlem aleyhine ileri sürdüğü şikâyetini yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmeden yani kanunda öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamını tüketmeden doğrudan bireysel başvuruda bulunduğu ve bu nedenle başvurunun, 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik kriterlerini taşımadığı anlaşılmaktadır.

32. Açıklanan nedenlerle ihlale neden olduğu ileri sürülen karar için kanunda öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamı bireysel başvuru yapılmadan önce usulüne uygun şekilde tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına

14/10/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(B.K. [1.B.], B. No: 2013/3334, 14/10/2015, § …)
   
Başvuru Adı B.K.
Başvuru No 2013/3334
Başvuru Tarihi 21/5/2013
Karar Tarihi 14/10/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, zabıt kâtipliği sınavında başarısız sayılmaya ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası hakkındadır.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 54
49
Yönetmelik 10/7/2003 Adalet Bakanlığı Memur Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği 6
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi