logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yalçın Yanık [1.B.], B. No: 2013/3718, 20/1/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YALÇIN YANIK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/3718)

 

Karar Tarihi: 20/1/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör

:

Hüseyin MECEK

Başvurucu

:

Yalçın YANIK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, cezaevinde infaz ve koruma memurlarının hükümlüyü darp etmeleri nedeniyle işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/5/2013 tarihinde İskilip Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 28/2/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 5/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 13/11/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla (kapatılan) Tokat 2. Sulh Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) E.2012/125, K.2012/272 sayılı dosyasından temin edilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvuru tarihinde 24 yaşında olan ve İskilip Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucu, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencisidir.

9. Başvurucu, Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunduğu sırada yanında beş hükümlüyle birlikte sınavlara girmek için 27/5/2011 tarihinde Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) getirilmiştir.

10. Görevli infaz ve koruma memurları sınava girecek hükümlülerin İnfaz Kurumunda tecrit odasında kalacaklarını söylemişlerdir. Hükümlü B.A. tecrit odasında sınava hazırlanmalarının zor olduğunu, koğuşta daha rahat ders çalışabileceklerini söyleyerek buna karşı çıkmıştır.

11. Başvurucunun iddiasına göre infaz ve koruma memurları ile B.A. arasında bu nedenle çıkan tartışma sırasında görevliler hükümlü B.A.yı darp etmişler, başvurucunun görevlileri uyarması üzerine onu da darp etmişlerdir.

1. Hükümlüler B.A. ve R.İ. ile Başvurucunun Şikâyeti Üzerine Yapılan Soruşturmalar

12. Bu olayla ilgili olarak başvurucunun 27/6/2011 tarihinde Tokat Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) suç duyurusunda bulunması üzerine Başsavcılığın S.2011/4034 numaralı dosyası üzerinden soruşturma başlatılmıştır.

13. Başvurucu 27/6/2011 tarihinde aynı olayla ilgili olarak Zile Cumhuriyet Başsavcılığına da suç duyurusunda bulunmuş, 11/8/2011 tarihli ve S.2011/1423, K.2011/101 sayılı yetkisizlik kararıyla dosya Tokat Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının 24/11/2011 tarihli ve S.2011/4944, K.2011/131 sayılı kararıyla dosya 2011/4034 sayılı soruşturma ile birleştirilmiştir.

14. Başvurucu ile hükümlüler R.İ. ve B.A., 7/6/2011 ve 27/6/2011 tarihli dilekçeleriyle Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğüne suç duyurusunda bulunmuşlar; Genel Müdürlüğün 8/7/2011 tarihli yazısı ile dilekçeler Tokat Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Dosya, Başsavcılığın 4/10/2011 tarihli ve S.2011/4254, K.2011/98 sayılı kararıyla 2011/4034 sayılı soruşturma ile birleştirilmiştir.

15. Hükümlü B.A. da aynı olayla ilgili olarak Zile Cumhuriyet Başsavcılığına 27/6/2011 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştur. Zile Cumhuriyet Başsavcılığının 29/6/2011 tarihli ve S.2011/1203, K.2011/86 sayılı yetkisizlik kararıyla dosyanın Tokat Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir. Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının 13/7/2011 tarihli ve S.2011/4264, K.2011/68 sayılı kararıyla dosya 2011/4254 sayılı soruşturma ile birleştirilmiştir. Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının 4/10/2011 tarihli ve S.2011/4254, K.2011/98 sayılı birleştirme kararıyla bu dosya da 2011/4034 sayılı dosya ile birleştirilmiştir. Tüm soruşturmalara S.2011/4034 sayılı dosya üzerinden devam edilmiştir.

2. Başvurucu ile Diğer Müştekiler B.A. ve R.İ.nin Beyanları

16. Başvurucunun soruşturmadaki 16/8/2011 tarihli ifadesi şu şekildedir:

“…27. 05.2011 tarihinde Açık Öğretim Fakültesi sınavı için Tokat Cezaevine yanımda mahkûmlar B.A., S.S., H.H.D, Cihan isimli şahıs ve adını hatırlayamadığım bir şahıs ile birlikte gittik. Cezaevine ulaştığımızda gardiyanlar ilk gelenlerin bizler olması sebebiyle bizleri tecrit odasına alacaklarını söylediler. B.A. buna karşı geldi. Daha doğrusu şartların kötü olduğunu sınava gireceğimizi, koğuşta daha rahat ders çalışma ve dinlenme imkânı bulacağımızı, bu nedenle talebi için müdür ile görüşmeyi talep etti. Bu sırada gardiyanlar ile Bilal arasında ağız dalaşı yaşandı. Kemal ve Yadigar isimli başgardiyanlar Bilal'i dövmeye başladılar. Diğer gardiyanlar ise bu şahsı tutuyorlardı. Ben ‘yapmayın’ deyince, aynı şekilde beni de darp ettiler. Diğer dört mahkum bizim dayak yiyişimizi izlediler. Daha sonra Bilal ile beni ayrı, diğer dört şahsı ayrı tecrit odasına aldılar. Kitaplarımızı, çamaşırlarımızı vermediler, kötü muameleye maruz kaldık. şikayetçi olmamız durumunda hakkımızda kendilerine saygısızca harekette bulunduğumuzu belirtilerek tutanak tuttuklarını ve tutanağı işleme koyacaklarını söylediler. Ertesi gün ilk sınava girdim, gerek gördüğüm muamele gerekse dayağın etkisi ile başarılı olamadım. Bir sonraki günkü sınavda kısmen başarılı olabildim. Ertesi gün bizi koğuşlara aldılar. Gerek şantaj, gerekse yeniden dövülme korkusu ile olaylar nedeniyle şikayetçi olmadığım konusunda dilekçe yazmak zorunda kaldım ve savunma verdim. Bizi bir ay boyunca Tokat Cezaevinde tuttular. Bu süre zarfında yaralarımız iyileşti. Şahısların bize yaptıkları bütün eylemler kameralarda kayıtlıdır. Kamera kayıtlarının incelenmesini talep ediyorum. Ben, beni yaralayan ve şantaj yapan şahıslardan şikayetçi ve davacıyım. Ayrıca şikayetlerimizi kurum müdürüne aktarınca bu şahıs da tekrar bizi darp edeceklerini ve ceza vereceklerini söyleyerek bizi tehdit etmiştir. Bu şahıstan da şikayetçiyim.”

17. Başvurucu; başvuru formuna eklemiş olduğu Zile Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazdığı 8/9/2011 tarihli dilekçeyle açık öğretim sınavlarına gireceği için Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gideceğini, daha önce meydana gelen olaylarla ilgili olarak suç duyurusunda bulunduğunu, şikâyetçi olmaması hususunda tehdit edildiği için sınavlarının Zile M. Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yapılmasını talep ettiğini, ancak bu dilekçelerine yanıt verilmediğini, orada başına gelebilecek muhtemel olaylardan dolayı görevli infaz ve koruma memurları ile dilekçesiyle ilgili işlem yapmayan kamu görevlileri olduğunu belirtmiştir. Bu iddia da Savcılığın S.2011/4034 sayılı dosyasında incelenmiştir.

18. Müşteki B.A. da soruşturmada 18/8/2011 tarihinde başvurucuyla aynı içerikte beyanda bulunmuştur.

19. Başvurucu, Zile Sulh Ceza Mahkemesinde 28/2/2012 günlü celsede istinabe yoluyla alınan beyanında sanıklardan şikâyetçi olmadığını ve davaya katılmak istemediğini beyan etmiştir.

20. Soruşturmada hükümlü R.İ. başka bir işkence iddiasıyla ilgili şikâyette bulunmuştur. Müştekinin bu şikâyeti de aynı soruşturma üzerinden yürütülmüştür. Müştekinin soruşturmada 7/10/2011 tarihli ifadesinin başvuru konusu olayla ilgili kısımları şöyledir:

“Ben halen Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak kalırım. Bana göstermiş olduğunuz 7/6/2011 tarihli dilekçe bana aittir … Dilekçe yazdığım tarihten bir ya da iki hafta önce top oynarken ayağım sakatlandı ve şişti. O esnada hücre cezamı da çekiyordum. H.Ç. isimli infaz ve koruma başmemuruna ayağımın şiştiğini belirterek benimle ilgilenmelerini söyledim. O beni hücreden çıkardı. Süleyman isimli, vardiyasında görevli infaz koruma memuru beni memurların gezdiği, kameraların bulunmadığı bahçeye çıkardı. Beni sırt üstü yatırdı. Hangi ayağın sağlam diye sordu. Ben sağ ayağımın sağlam olduğunu söyledim. Ayağımı havaya kaldırmamı söyledi ve sağlam ayağımın altına sopayla vurdu. Beni sonra tekrar hücreme götürdüler. Hücre cezamı tamamladıktan sonra C-1/9 koğuşunda koğuş arkadaşlarımla anlaşamadığım için geçici koğuşa verilmiştim. Geçici koğuşta bulunduğum esnada açık öğretim sınavı nedeniyle Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan bizim ceza infaz kurumuna gelen B.A. ve Yalçın YANIK isimli mahkûmların kuruma giriş yaptıkları esnada Yadigar ve Kemal isimli infaz koruma başmemurları ile onların vardiyasında görevli infaz koruma memurları tarafından dövüldüklerini gördüm...”

Müşteki R.İ.nin kovuşturmada 21/3/2012 tarihli celsede tanık olarak beyanları alınmış, olayı görmediğini söylemiştir. Önceki beyanlarıyla çelişkisi sorulduğunda ise bunalımda olduğu için ilk ifadesinde infaz ve koruma memurlarının müştekileri darp ettiğini söylediğini açıklamıştır.

3. Sanık Savunmaları

21. Sanık Y.B.nin soruşturmadaki 14/12/2011 tarihli savunması şöyledir:

“Ben Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz ve koruma başmemuru olarak görev yaparım. Olay tarihinde vardiya infaz koruma başmemuru olarak görevliydim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben ve diğer infaz ve koruma memuru arkadaşlarım B.A. ve Yalçın Yanık’ı darp etmedik. Müştekiler açık öğretim sınavı nedeniyle Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan bizim Ceza İnfaz Kurumumuza sevkli olarak gelmişlerdi. Kuruma aldığımız esnada kendilerinin özel koğuşa verilmesini istediler. Kendilerini arattırmayacaklarını söylediler. Kurum 1. müdürü ile görüşmek istediklerini söylediler. Mesainin bittiğini, kurum müdürünün kurumdan ayrıldığını söyledik. Mutlaka arama yapmamız gerektiğini belirttik. İdare ve gözlem kurulu kararıyla suçlarına uygun koğuş tespit edilene kadar geçici koğuşta kalmaları gerektiğini söyledik. Önce B.A., daha sonra da Yalçın Yanık isimli mahkûmlar bizlere hakaret ettiler. Sonra da bizi Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna geri gönderin diye ısrar ettiler. O sırada ben kendilerine kızdım. Beni diğer infaz ve koruma memuru arkadaşlarım sakin olmam gerektiği konusunda uyardılar ve mahkûmları tuttular. Önce mahkûmları havalandırma boşluğuna aldık. Bir süre orda sakinleşmelerini sağladıktan sonra koğuşlarına verdik. Müştekileri havalandırma boşluğuna kendilerine ve bizlere zarar vermemeleri için aldık, çünkü kapı-pencere camı kırıyorlardı. Hatta Bilal' in elinde kemer vardı. Ben elinden kemeri almaya çalıştım. Daha sonra müştekiler infaz ve koruma başmemurluğu odasında bizlerden özür dilediler. Birlikte çay içtik. Haklarında tutanak düzenlenmemesini talep ettiler. Yine müştekiler hastaneye sevk edilerek raporlarının alınmasını talep etmediler. Ayrıca müştekilere karşı yasanın bana ve görevli infaz ve koruma memuru arkadaşlarıma vermiş olduğu zor kullanma yetkisini kullandık. Bu yetkiyi ölçülülük dâhilinde kullandık. Müştekiler koğuşlara girmemek konusunda ısrarlı tavır sergilemeleri üzerine İnfaz Tüzüğü’nün 22. maddesinde düzenlenen zor kullanma yetkisini kullandık. Ayrıca bir önceki ceza infaz kurumu cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleştirilen 17/6/2010 tarihli toplantı tutanağının 11.maddesinde; idare ve gözlem kurulu kararı alınmadan hükümlü ve tutukluların koğuşlarının değiştirilmemesi talimatı verilmişti. Bu talimat doğrultusunda müştekilere istedikleri özel koğuşa verme yetkimin olmadığını, ancak geçici koğuşa yerleştirip daha sonra suç türüne göre idare ve gözlem kurulu kararı uyarınca herhangi bir koğuşa verilebileceklerini söyledim, dedi.

Şüpheliye kamera görüntülerinin aktarıldığı CD izleme tutanağı içeriği okundu, soruldu. Şüpheli devamla; tutanak içeriğinde açıklandığı gibi müştekileri darp etmedik, havalandırma boşluğuna götürüp dövmedik. Müştekileri sakinleştirmek için havalandırma boşluğuna aldık, sonra da koğuşlarına verdik. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, dedi.”

Sanık soruşturmadaki savunmalarına ek olarak 21/3/2012 tarihli duruşmada; müştekileri orantılı güç kullanarak geçici koğuşa götürdüklerini, bu sırada onlara sert müdahalede bulunmadıklarını, onları yaralamadıklarını, sadece etkisiz hâle getirmeye çalıştıklarını, kendilerinden özür diledikleri için müştekiler hakkında disiplin soruşturması yapılmadığını belirtmiştir.

22. Diğer sanıklar E.O., K.T., H.K., M.T.E., E.A., M.E., M.K., S.C., S.G., N.Y., A.Y. ve A.O. soruşturmada sanık Y.B.nin beyanları ile aynı doğrultuda savunma yapmışlardır.

23. Tüm sanıklar Tokat 2. Sulh Ceza Mahkemesinde 21/3/2012 tarihli duruşmada önceki ifadelerini tekrarladıklarını belirtmişlerdir.

4. Tanık Beyanları

24. Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen infaz ve koruma memuru tanık M.M.nin 14/12/2011 tarihi savunması şöyledir:

“Ben Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurum nda infaz ve koruma memuru olarak görev yaparım. Olay tarihinde de Y.B. isimli infaz ve koruma başmemurunun vardiyasında görevliydim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Olay esnasında ben dış nizamiye görevlisiydim. Akşam yemeği yemek amacıyla kuruma girdiğimde görevli arkadaşlar müştekilerle yaşanan olayı anlattılar. Geçici koğuşa girmemek için zorluk çıkardıklarını, özel koğuş istediklerini, kendilerine hakaret ettiklerini, üzerlerini aratmak istemediklerini, bunun üzerine tutanak düzenlediklerini, tutanağı da vardiyada görevli personelin imzasını açtıklarını söylediler. Benim olaydan bu şekilde haberim oldu. Ben müştekileri darp etmedim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.”

25. Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen infaz ve koruma memuru tanık M.O. ve M.S., sanık Y.B.nin savunması ile aynı şekilde ifade vermiştir.

26. Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen infaz ve koruma memuru tanık B.A., A.Ş. ve N.K.nin 9/12/2011 tarihi savunmaları şöyledir:

“Ben Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz ve koruma memuru olarak görev yaparım. Olay tarihinde de Y.B. isimli infaz koruma başmemurunun vardiyasında görevliydim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben idari bina giriş kapısında … ile birlikte görevliydim. İnfaz ve koruma başmemurluğu odasına görevlendirme kağıdını imzalatmak için gittiğimde B.A. ve Yalçın Yanık isimli mahkûmların odada oturduklarını, Bilal'in infaz ve koruma memurlarından özür dilediğini duydum. Kendilerinin darp edilmiş halleri yoktu. Öncesinde neler yaşandığını bilmiyorum. Görev yaptığım yerde bağırma sesleri duymuştum. Ancak belirttiğim gibi müştekiler ile görevli personel arasında ne geçtiğini bilmiyorum. Hatta infaz ve koruma başmemurluğu odasına gittiğimde Y.B., müştekilere niçin istedikleri koğuşa veremediklerini uzun uzun anlatıyordu. Suçlamayı kabul etmiyorum.”

27. Hükümlü tanık T.A.nın soruşturmada 25/10/2011 tarihli ifadeleri şöyledir:

“Bana sormuş olduğunuz B.A.ve Yalçın YANIK'ı tanırım. Kendileri Zile Ceza İnfaz Kurumunda ben, H.H.D, ZC.A. ve S.S. ile birlikte açık öğretim sınavı için 27/5/2011 tarihinde Tokat Kapalı Cezaevine gittik. Saat 17:00 sıralarında araçtan indik, hep birlikte mahkûm kabulden geçtik. Daha önce birkaç kez sınav için gittiğimizde normal koğuşlara dağıtım yapıldı. Biz de tekrar aynı gün normal koğuşlarda kalmak istediğimizi, tecrit koğuşuna girmek istemediğimizi söylediğimizde isimlerini bilmediğimiz ve o an vardiyasını yapmakta olan infaz koruma memurları tarafından B.A. ve Yalçın YANIK koridorda ve bahçede darpa maruz bırakıldı. Her ikisine vuran toplam on kişi olduğunu hatırlıyorum, her ikisini de el yordamı ile darp ettiklerini gördüm. Benim bu hususta bilgim ve görgüm bundan ibarettir.”

28. Hükümlü tanık S.S. de tanık T.A. ile aynı içerikte ifade vermiştir.

5. CD İzleme Tutanağı

29. Olayın meydana geldiği 27/5/2011 tarihindeki görüntüleri içeren CD cumhuriyet savcısı tarafından 24/11/2011 tarihinde izlenerek tutanak altına alınmıştır. Tutanak içeriği şöyledir:

“27/05/2011 tarihinde, saat: 17:17'de Ceza İnfaz Kurumu maltasında infaz ve koruma başmemurları Y.B. ve K.T. ile kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir kısım infaz ve koruma memurlarının siyah takım elbiseli ve gri tişörtlü iki sivil kişiyi getirdikleri, siyah takım elbiseli sivil kişinin infaz ve koruma başmemurları Y.B. ve K.T. ile kimlik bilgileri tespit edilemeyen 6 -7 infaz koruma memurunun ortasında yer aldığı, o esnada bir kaç kimliği tespit edilemeyen infaz ve koruma memurunun ortasında gri tişörtlü sivil kişinin bulunduğu, siyah takım elbiseli sivil kişiyi infaz koruma başmemurları ile infaz ve koruma memurlarının büyük maltadan ara maltaya açılan memurlara ait havalandırma boşluğunun kapısı önünde yere yıktıkları, sonra Y.B. isimli infaz ve koruma başmemurunun ani bir hareketle gri tişörtlü sivil kişiye yöneldiği, bu kişiye önce suratına bir kaç tokat vurduğu, sonra memurların tuttuğu gri tişörtlü sivil kişinin suratına kafa attığı, infaz ve koruma başmemurları Y.B., K.T. ve kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir kısım infaz koruma memurlarının siyah takım elbiseli ve gri tişörtlü iki sivil kişiyi memurlara ait havalandırma boşluğuna götürdükleri, saat 17:18:46'da yaklaşık havalandırma boşluğunda 1,5 dakika kaldıktan sonra infaz ve koruma başmemurları Y.B. ve K.T. ile bir kısım infaz ve koruma memurlarının maltaya çıktıkları, Y.B.nin sinirli bir halinin bulunduğu ve bir kısım infaz ve koruma memurlarının kendisini sakinleştirmeye çalıştığı görüldü. Saat 17:32'de infaz ve koruma başmemurları Y.B. ve K.T. ile bir kısım infaz ve koruma memurlarının havalandırma boşluğunun kapısını açarak içeri girdikleri, siyah takım elbiseli ve gri tişörtlü sivil iki kişiyi havalandırma boşluğundan çıkardıkları ve koridorda ilerledikleri esnada kamera görüntüsünden kayboldukları görüldü.”

6. Soruşturma ve Kovuşturma Kapsamında Yapılan Diğer İşlemler

30. Savcılık tarafından İnfaz Kurumundaki kamera kayıtları getirtilmiştir. Olay tarihi olan 27/05/2011’de İnfaz ve Koruma Başmemurları K.T. ve Y.B.nin vardiyasında görevli personellerin kimlik bilgileri ve nöbet çizelgesinin talep edilmesi üzerine nöbet çizelgesi ve ekinde 19 kişilik liste gönderilmiştir. İnfaz Kurumu tarafından ayrıca olaydan sonra müştekilerin adli rapor aldırılması yönünde bir başvurularının olmadığı, sağlık kayıtları ve vizite defterinde de böyle bir kaydın bulunmadığı, infaz ve koruma memurları hakkında disiplin tahkikatı başlatıldığı, bunun Tokat Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığına bildirildiği belirtilmiştir.

31. İnfaz Kurumunun 23/11/2011 tarihli ve 2011/16779 sayılı yazısıyla hükümlülerin kalacakları odayla ilgili olarak “9- Psikolojik rahatsızlığı olan ve anti sosyal ve hasta mahkûmların yanında tutulduğu savı ise; doğru olmadığı, kabul odasında bulunan diğer hükümlüler olduğu, kabul odasında bulundurulmanın da 5275 sayılı yasanın 21. maddesi, tüzüğün ise 67. maddesinin 4. fıkrasında kuruma gelen her hükümlü kabul odasına alınır ve bu odada üç gün tutulur, tanzim edilen rapora ve edinilen izlenime göre suç türü, ceza süresi, tutuklu hükümlü olup olmadığı, kamu görevlisi, asayiş ile ilgili görevli ve farklı cinsel yönelme gibi kriterlere göre odaya yerleştirilme cihetine gidildiği, 10- Odaya yerleştirmenin, oda değiştirmenin tamamen idare ve gözlem kurulunun görev kapsamında olduğu, infaz ve koruma memurlarının veya bir başka görevlinin bu kurulun görevi ve kararı olmadan odaya yerleştirmek, oda değiştirilmesinin mevzuata göre uygun olmadığı, ancak bu kurulun dokuz kişiden müteşekkil olduğu, bu karar olmadan odaya yerleştirilmediği, bunun bir yanlış anlaşılmadan ileri gelerek İnfaz ve Koruma Başmemurları Y.B. ve K.T.nin odaya vermediği ve üç gün kabul odasında tuttuğu iddiasının da bu kapsamda doğru olmadığı” bildirilmiştir.

32. Başsavcılığın 3/1/2012 tarihli ve 2011/4021 sayılı yazısıyla yapılan disiplin soruşturması sonucunda ilgili memurlar hakkında ceza verilmediği bildirilmiştir.

33. Dosya kapsamında başvurucuyla ilgili olarak herhangi bir adli rapor bulunmamaktadır.

34. Başvurucunun adli raporunun aldırılması için başvurduğunda tekrar darp edilmekle tehdit edildiği iddiasıyla hakkında suç ihbarında bulunduğu İnfaz Kurumu Müdürü Y.C. ile birlikte diğer bazı şüphelilerle ilgili olarak Savcılık tarafından 29/12/2011 tarihli ve 2011/4034 soruşturma No.lu ek kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karar 13/1/2012 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu tarafından karara itiraz edildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi bulunmaktadır.

35. İnfaz ve Koruma Başmemurları K.T. ve Y.B.nin de aralarında bulunduğu toplam 13 şüpheli hakkında Başsavcılığın 30/12/2011 tarihli ve 2011/4034 soruşturma ve 2011/1367 sayılı iddianame ile basit yaralama suçundan Tokat 2. Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır. İddianamede dile getirilen iddialar şöyledir:

“Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükmen tutuklu bulunan müşteki Bilal ile hükümlü olarak bulunan diğer müşteki Yalçın'ın olay tarihinde açık öğretim sınavı nedeniyle Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevkli geldikleri, müştekilerin, kurumda görevli şüpheli personel tarafından kuruma teslim alınma işlemleri esnasında müştekilerin geçici koğuşa verileceklerini söyledikleri, müştekilerden Bilal'in rahat ders çalışamayacakları, dinlenme imkanı bulamayacakları ve sınava hazırlanamayacaklarını gerekçe göstererek kabul etmediği, görevli şüphelilerin müştekileri geçici koğuşa alma konusunda ısrarlı davranmaları üzerine müşteki Bilal'in kurum 1. müdürü ile görüşmeyi talep ettiği, görevli şüpheli personelin mesainin sona erdiğini, kurum müdürüyle görüşemeyeceklerini belirtmelerine rağmen müştekilerin kuruma giriş yapmayarak Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna geri gönderilmelerini talep ettikleri, şüpheli görevli personel ile müştekiler arasında ağız münakaşası meydana geldiği, müştekilerin şüpheli personel tarafından kurumun malta kısmına alındıkları, burada sinirine hakim olamayan infaz koruma başmemuru Y.B. tarafından yumruk ve kafa vurulmak suretiyle darp edildikleri, şüpheli personel Y.B. tarafından müştekilere yönelik darp eylemi gerçekleştirildiği esnada müştekileri diğer şüpheli görevlilerin tuttukları, bu durumun kurumda bulunan kamera tarafından kayda alındığı, daha sonra müştekilerin şüpheli personel tarafından kamera kayıtlarının bulunmadığı personele ait havalandırma boşluğuna çıkarıldıkları, kamera kayıtlarına göre müştekiler ile görevli personelin havalandırma boşluğunda yaklaşık 1,5 dakika kaldıktan sonra şüpheli personelin havalandırma boşluğundan çıktıkları, yaklaşık 14 dakika sonra şüpheli personelin müştekilerin bulunduğu havalandırma boşluğuna yeniden girdikleri, buradan müştekileri alarak birlikte çıktıkları ve müştekileri geçici koğuşa koydukları, müştekiler Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna döndükten ve olayın üzerinden zaman geçtikten sonra şikayet dilekçesi verdikleri için adli muayene raporlarının aldırılamadığı,

Şüphelilerin üzerlerine atılı suçları yukarıda anlatıldığı şekilde işledikleri, müştekilere ait şikayet dilekçesi ve iddia, şüphelilerin inkarı, tanık beyanı, Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna ait müzekkere cevabı, CD izleme tutanağı, emanet makbuzu, nüfus ve sabıka kaydı ile tüm soruşturma dosyası kapsamından anlaşılmakla…”

36. Mahkemenin 2012/125 sayılı esasına kaydedilen dosyada 21/3/2012 tarihli duruşmada sanıkların savunmaları ve tanık R.İ.nin beyanları alınmıştır. Aynı celsede tüm sanıkların başvurucuya karşı işledikleri eylem nedeniyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesi uyarınca basit yaralama suçundan 3.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmalarına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili bölümleri şöyledir:

“…

İddia, müştekilerin aşamalardaki tutarlı beyanı ve bu beyanı destekler nitelikteki tanık R.İ.nin soruşturmadaki beyanı, tanıklar S.S. ve A.A.’nın beyanları, CD izleme tutanağı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükmen tutuklu bulunan müşteki Bilal ile hükümlü olarak bulunan diğer müşteki Yalçın'ın olay tarihinde açık öğretim sınavı nedeniyle Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevkli geldikleri, müştekilerin, kurumda görevli sanık personeller tarafından kuruma teslim alınma işlemleri esnasında müştekilerin geçici koğuşa verileceklerini söyledikleri, müştekilerden Bilal' in rahat ders çalışamayacakları, dinlenme imkanı bulamayacakları ve sınava hazırlanamayacaklarını gerekçe göstererek kabul etmediği, görevli sanıkların müştekileri geçici koğuşa alma konusunda ısrarlı davranmaları üzerine müşteki Bilal'in kurum 1. müdürü ile görüşmeyi talep ettiği, görevli sanık personelin mesainin sona erdiğini, kurum müdürüyle görüşemeyeceklerini belirtmelerine rağmen müştekilerin kuruma giriş yapmayarak Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna geri gönderilmelerini talep ettikleri, sanık görevli personel ile müştekiler arasında ağız münakaşası meydana geldiği, müştekilerin sanık personel tarafından kurumun malta kısmına alındıkları, burada sinirine hakim olamayan İnfaz ve Koruma Başmemuru sanık Y.B. tarafından yumruk ve kafa vurulmak suretiyle darp edildikleri, sanık personel Y.B. tarafından müştekilere yönelik darp eylemi gerçekleştirildiği esnada müştekileri diğer sanık görevlilerin tuttukları ve vurdukları, bu durumun kurumda bulunan kamera kayıtlarınca tespit edildiği, bu şekilde sanıkların suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmeyerek üzerlerine atılı müştekilere yönelik kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle basit yaralama suçunu işledikleri kanaatine varılmıştır.

Sonuç olarak sanıkların, müşteki Yalçın Yanık'a yönelik kasten yaralama eylemleri nedeni ile 5237 Sayılı TCK.nun 86/2, 86/3-d, 62 ve 52.maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmaları … gerekmiş ve sanıklara verilen cezaların tür ve miktarına, sanıkların sabıkasız oluşuna, ileride suç işlemekten çekinecekleri konusunda mahkememizde kanaat edinilmiş bulunulmasına, kişilik özelikleri duruşmadaki tutum ve davranışları itibari ile bir cezaya hükmolunmasına gerek bulunmamasına göre 5271 sayılı Yasa’nın 231.maddesi uyarınca hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”

37. Hükümler 3/4/2012 tarihinde kesinleşmiş, 10/4/2012 tarihinde ise tali karar fişi düzenlenmiştir.

7. Hükmün Kesinleşmesinden Sonra Başvurucunun Talepleri

38. Başvurucu, Zile Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazdığı 5/4/2012 tarihli dilekçesiyle Zile Sulh Ceza Mahkemesinde 28/2/2012 günlü duruşmada üzerinde oluşan baskı nedeniyle sanıklardan şikâyetçi olmadığını söylediğini fakat birkaç gün sonra Mahkemeye tekrar başvurarak korkunun ecele faydasının olmadığını, sanıkların geceleri rüyalarına girdiğini, tekrar şikâyetçi olduğunu, kararın temyizi kabil olmak üzere verilmesini talep ettiğini belirten yazı sunduğunu ve bu yazıyı Mahkeme hâkimine gönderdiğini belirtmiş, suçu tespit edilen sanıklardan şikâyetçi olduğunun Savcılık aracılığıyla Mahkemeye bildirilmesini talep etmiştir.

39. Başvurucunun ibraz ettiği belgeler ve İlk Derece Mahkemesinin UYAP sisteminde bulunan belgeleri arasında Mahkeme hâkimine hitaben başvurucu tarafından yazılmış bir dilekçe ya da mektup bulunmamaktadır.

40. Başvurucu 27/8/2012 tarihinde Zile Cumhuriyet Başsavcılığına 24/12/2012 tarihinde de Tokat 2. Sulh Ceza Mahkemesine davanın akıbetinin bildirilmesi talepli dilekçeler vermiştir.

41. Başvurucu Zile Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığı 27/2/2013 tarihli dilekçeyle şikâyetten vazgeçmesi için tehdit edildiği iddialarıyla ilgili olarak daha önce yazdığı dilekçelerin mevcudiyetine dair Tokat Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine bilgi verilmesini istemiştir.

42. Başvurucu 27/2/2013 tarihli Tokat Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine hitaben yazdığı dilekçeyle sanıklar hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra şikâyetini geri alması konusunda defalarca tehdit edildiğini, tehditler nedeniyle can güvenliğinin bulunmadığını düşünerek yargılamada talimat Mahkemesinde şikâyetçi olmadığını ve acilen başka bir ceza infaz kurumuna naklini istediğini, bundan amacının ise Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan nakledilerek kendini güvende hissetmek olduğunu, şu anda İskilip Kapalı Cezaevinde kendini güvende hissettiğini belirtmiş; itiraz dilekçesinin tekrar incelenerek sanıkların hak ettikleri cezayı almalarını talep etmiştir.

43. Başvurucunun 3/1/2013 tarihinde karara karşı yaptığı itiraz Tokat 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 1/4/2013 tarihli ve 2013/164 Değişik İş sayılı kararla başvurucunun sanıklardan şikâyetçi olmadığı ve katılma talebinde bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

44. Ret kararı başvurucuya 24/4/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, 17/5/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur

45. Başvurucu Mahkemeye yazmış olduğu 18/3/2013 tarihli dilekçeyle sanıkların kendisini tehdit etmeleri nedeniyle kaldığı Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda can güvenliği bulunmadığından şikâyetçi olmadığını belirtmiştir.

B. İlgili Hukuk

46. 5237 sayılı Kanun’un “Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması” kenar başlıklı 256., maddesi şöyledir:

“Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”

47. 5237 sayılı Kanun’un “Kasten yaralama” kenar başlıklı 86. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkraları şöyledir:

“(2) (Ek fıkra: 5328 sayılı Kanun’un 4.maddesi) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

(3) Kasten yaralama suçunun;

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

48. 5237 sayılı Kanun’un “İşkence” kenar başlıklı 94. maddesi şöyledir:

(1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Suçun;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla,

İşlenmesi hâlinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.

(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi hâlinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.”

49. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kararların açıklanması ve tebliği” kenar başlıklı 35. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.

(2) (25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanun’la değişik) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.”

50. 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin (5), (6), (8), (10), (11) ve (12) numaralı fıkraları şöyledir:

“(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.

(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,

gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.

(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur…

Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.

(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.

(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar…

(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.”

51. 5271 sayılı Kanun’un “Mağdur ile şikâyetçinin hakları” kenar başlıklı 234. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (2) ve (6) numaralı alt bentleri ile (3) numaralı fıkrası şöyledir:

(1) Mağdur ile şikâyetçinin hakları şunlardır:

b) Kovuşturma evresinde;

2. Kamu davasına katılma,

6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma.

(3) Bu haklar, suçun mağdurları ile şikâyetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır.

52. 5271 sayılı Kanun’un “Kamu davasına katılma” kenar başlıklı 237. maddesi şöyledir:

 “(1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.

(2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.”

53. 5271 sayılı Kanun’un “Katılanın kanun yoluna başvurması” kenar başlıklı 242. maddesi şöyledir:

“(1) Katılan, Cumhuriyet savcısına bağlı olmaksızın kanun yollarına başvurabilir.

(2) Karar, katılanın başvurusu üzerine bozulursa, Cumhuriyet savcısı işi yeniden takip eder.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

54. Mahkemenin 20/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

55. Başvurucu 27/5/2011 tarihinde açık öğretim fakültesi sınavlarına girmek için hükümlü olarak bulunduğu Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna getirildiğini, nakil sonrasında geçici koğuşa alınmasına itiraz ettiğini, itirazı üzerine görevli infaz ve koruma memurları tarafından kurumun malta tarafına alınarak İnfaz ve Koruma Başmemuru Y.B. tarafından yumruk ve kafa vurulmak suretiyle darp edildiğini, diğer infaz ve koruma memurlarının da kendisini tuttuklarını ve vurduklarını, güvenlik kamerasının görmediği yerlerde de işkenceye maruz kaldığını, hakarete uğradığını, sınava hazırlık için yanında getirdiği materyallere el konulduğu, darp edildiği için gerek fiziki gerekse manevi olarak kötü durumda olmasından dolayı sınavlarda gerekli performansı gösteremediğini, doktor raporu aldırılması talebinin İnfaz Kurumu Müdürü Y.C. tarafından reddedildiğini, şikâyetleri üzerine Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının E.2011/2607 sayılı iddianamesiyle görevliler hakkında kamu davası açıldığını, baskılar nedeniyle talimat Mahkemesinde şikâyetini geri aldığını ve katılma talebi olmadığını beyan ettiğini, devam eden yargılama safahatında Tokat 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından etkili bir kovuşturma yapılmaksızın sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, bu nedenle Anayasa'nın 17., 36. ve 42. maddelerinde düzenlenen hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

56. Başvurucu ayrıca bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

1. Adli Yardım Talebi Yönünden

57. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6459 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik 334. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun kimselerin, iddia ve savunmalarında taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilecekleri düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 337. maddesinin (3) numaralı fıkrasında ise adli yardımın daha önce yapılan yargılama giderlerini kapsamayacağı belirtilmiştir.

58. Somut olayda başvurucunun, dilekçesinde adli yardım talebinde bulunduğunu belirtmiş olmasına karşın bireysel başvuru harcını yatırdığı tespit edilmiştir. Bireysel başvuru yolunda harç dışında başvurucu tarafından ödenmesi gereken yargılama gideri bulunmamaktadır.

59. Açıklanan gerekçelerle başvuru harcının yatırılmış olması ve adli yardımın daha önce yapılan giderleri kapsamaması nedeniyle başvurucunun bireysel başvuru yönünden adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

60. Bakanlık görüşü özetle şu şekildedir: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (Sözleşme) 3. maddesinin koruduğu işkence, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamelede bulunmama gibi negatif yükümlülük kapsamında ihlal oluşturan eylemler, Sözleşme’nin onaylandığı ya da bireysel başvuru hakkının taraf devletçe tanındığı tarihten önce meydana gelmiş ise ileri sürülen şikâyetleri zaman bakımından yetkisizlik gerekçesiyle kabul edilemez bulmaktadır. (Aksakal/Türkiye, B. No: 51967/99, 11/9/2007, § 65) Somut olayda başvurucu; Zile Sulh Ceza Mahkemesinde 28/2/2012 tarihinde istinabe suretiyle alınan beyanında sanıklardan şikâyetçi olmadığını, davaya katılmak istemediğini söylemiştir. Tokat 2. Sulh Ceza Mahkemesi 21/3/2012 tarihli kararı ile sanıkların basit yaralama suçundan 3.000 TL adli para cezasına hükmederek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir. Başvurucunun itirazı, katılan sıfatını taşımadığı için Tokat 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 1/4/2013 tarihli kararı ile reddedilmiştir. 5271 sayılı Kanun’un 234. maddesine göre mağdurun davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma hakkı bulunmaktadır. Başvurucu, başvuru dilekçesinin 2. sayfasında şahısların hak ettikleri şekilde cezalandırılmayacağını düşündüğü için şikâyetini geri aldığını ancak daha sonra pişman olup şikâyetçi olduğunu beyan etmektedir. Ancak ceza yargılaması sistemimizde şikâyetten vazgeçmeden vazgeçme söz konusu olamaz. Mahkeme, başvurucunun beyanı doğrultusunda davaya katılma hususunu sonuca bağlamıştır. Mahkemenin 21/3/2012 tarihli kararı başvurucu bakımından verildiği anda kesinleşmiştir. Bu nedenle başvurunun Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı tarih olan 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

61. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”

62. Bu hüküm gereğince Anayasa Mahkemesi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında anılan tarihten önce kesinleşmiş nihaî işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (G.S., B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).

63. Nihai işlem veya kararların anılan tarihten önce kesinleştikleri tespit edildiği takdirde ilgili şikâyetler bakımından başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. Mahkemenin yargı yetkisine ilişkin bu tespitin bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 32).

64. Somut olayda kötü muamele iddialarıyla ilgili olarak kamu görevlileri aleyhine Tokat 2. Sulh Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasında başvurucu kovuşturma sırasında şikâyetçi olmadığını ve davaya katılmak istemediğini beyan etmiştir. 5271 sayılı Kanun’un 234. ve 237. maddeleri uyarınca davaya katılma imkânı olan şikâyetçinin bu hakkını kullanmaması durumunda Kanun’un 242. maddesine göre kanun yoluna başvurma hakkı bulunmadığından 35. maddeye göre bu karar kendisine tebliğ edilmemiştir.

65. Başvurucu, iddialarını ileri sürebilmesi için gerekli kanun yollarını kullanma imkânı sağlayan katılma hakkından vazgeçerek maruz kaldığını öne sürdüğü ihlallerin kanun yollarıyla giderilmesi olanağını bizzat kendi iradesiyle önlemiştir. (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Kaygısız/Türkiye (k.k.), B. No: 44032/98, 29/8/2006). Başvurucu her ne kadar baskı altında şikâyetinden vazgeçtiğini ileri sürmekteyse de başvurucunun ifadesi alınmadan önce istinabe Mahkemesi hâkimi tarafından 5271 sayılı Kanun’un 234. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca sahip olduğu hakları açıkça anlatılarak bu husus tutanağa geçirilmiş, başvurucu bu hakkını kullanmak istemediğini açıklamıştır. Ayrıca başvurucu, baskı gördüğüne dair iddialarını kanıtlayacak nitelikte bir delil göstermediği gibi buna ilişkin olarak verilmiş bir mahkûmiyet kararı sunamamış, keza en azından açılmış bir kamu davasının bulunduğunu dahi ileri sürmemiştir. Öte yandan başvuru formunda başvurucu “sanıkların hak ettikleri şekilde cezalandırılamayacağını düşünüp şikâyetini geri aldığı” belirtmiştir.

66. Başvuru konusu Tokat 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 21/3/2012 tarihli kararı, itiraz edilmeden 3/4/2012 tarihinde kesinleşmiştir. Başvurucunun kararı öğrendikten sonra yapmış olduğu itiraz üzerine verilen ve “katılan sıfatı bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilen Tokat 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 1/4/2013 tarihli kararı, kesinleşme tarihinde herhangi bir değişikliğe yol açacak nitelikte değildir. Ret kararının bireysel başvuru hakkının tanındığı 23/9/2012’den sonra verilmiş olması başvurucunun iddialarının başlı başına bu tarih nazara alınarak değerlendirileceği anlamına gelmemektedir. Aksi durumun kabulü Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetki kapsamının genişletilmesi anlamına geleceğinden hukuk güvenliği ilkesiyle bağdaşmaz.

67. Açıklanan nedenlerle başvuru konusu kararın Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiği anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebine ilişkin bir karar verilmesine YER OLMADIĞINA,

B. Başvurunun zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA

20/1/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Yalçın Yanık [1.B.], B. No: 2013/3718, 20/1/2016, § …)
   
Başvuru Adı YALÇIN YANIK
Başvuru No 2013/3718
Başvuru Tarihi 17/5/2013
Karar Tarihi 20/1/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, cezaevinde infaz ve koruma memurlarının hükümlüyü darp etmeleri nedeniyle işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı İnfaz kurumunda güç kullanımı Zaman Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 256
86
94
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 35
231
234
237
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi