logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ercan Oral [2.B.], B. No: 2013/3827, 3/2/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERCAN ORAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/3827)

 

Karar Tarihi: 3/2/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör Yrd.

:

Hikmet Murat AKKAYA

Başvurucu

:

Ercan ORAL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun, faks yoluyla bir gazetenin yazarına göndermek istediği yazıya el konulması nedeniyle haberleşme veifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 31/5/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 17/6/2015 tarihinde, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

4. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 17/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından 26/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığa (Bakanlık) bildirilmiştir. Bakanlık, görüşünü tanınan ek süre içerisinde 28/8/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş başvurucuya 28/9/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 5/10/2015 tarihinde ibraz etmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. (Kapatılan) Erzincan Devlet Güvenlik Mahkemesi kararı ile "devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak" suçunu işlediği gerekçesiyle başvurucunun hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

10. Başvurucu, hükümlü olarak bulunduğu Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan (İnfaz Kurumu) bir gazeteciye faks yoluyla yazı göndermek istemiştir.

11. Söz konusu faks şöyledir:

"Gön: Ercan Oral Alıcı: E. C.

 F Tipi K.Cezaevi 100. Yıl Mah. ... Cad.

 Kırıkkale No:.. 34... ....

 İstanbul

Sayın E. C.

Bulunduğumuz Kırıkkale F Tipi Cezaevinde uzun zamandan beri yoğun bir baskı ile karşı karşıyayız. Yaklaşık iki yıldır kanun dışı bir uygulamayla normal hapis cezasına

mahkum olduğumuz halde ağırlaştırılmış hapis muamelesi görmekteyiz.

İnfaz Kanununun 25/1-c maddesi ağırlaştırmış müebbet hapis cezasına çarptırılan hükümlülerin 'ancak kendileriyle aynı ünitede bulunan mahkumlarla spor, sohbet vs. etkinlikleri için temasına izin verilebileceğini' öngörmektedir. Oysa bizler normal süreli ve normal müebbet hapis cezasına çarptırıldığımız halde kurum idaresi iki yıla yakındır bizi ünite içinde izole ederek hukuka aykırı olarak bizlere ağırlaştırılmış müebbet muamelesi yapılmaktadır.

Bu açık hukuk dışı uygulamanın yanı sıra farklı tecrit uygulamaları ve baskı yöntemleri de her gün yenisini ekleyerek uygulamaktadır. Bu sorunlarımızı ve uygulanan hukuk dışılığı dile getirip çeşitli kurumlara şikâyet ettiğimizden beri cezaevi idaresinin tutumu açık ve tehlikeli bir hal almış olup keyfi tutum ve tahriklerle bir provokasyon ortamı oluşturmaya çalışılmaktadır.

Ülkemizin olumlu bir barış ortamına doğru gittiği bu süreçte Kırıkkale Cezaevi idaresinin yaratacağı bir provokasyonun bulunduğumuz cezaeviyle kalmayıp farklı etkiler yaratacağı açıktır. Bu tür provokasyonların amaç ve sonuçlarını çok iyi analiz edebilen sizlerin hem üzerinde uygulanan hukuk dışılığın, baskıların giderilmesi, hem de endişesini taşıdığımız bir provokasyonun önlenmesi için duyarlılığınızı rica ediyorum.

Ayriyeten acı kaybınızdan dolayı başınız sağ olsun diyor selam ve saygılarımla

 22/4/2013 Ercan ORAL"

12. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca anılan faks yazısını inceleyen İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu 25/4/2013 tarihli ve 2013/264 sayılı kararla bu yazının alıkonulmasına karar vermiştir.Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"4675 sayılı kanunun 4. Maddesinin 1. fıkrası gereğince 'Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak' hükmü İnfaz Hakimliği görevleri olarak tanımlanmış olup, hükümlülerin şikâyet merci kanunda belirtilmiştir. Bu itibarla hüküm özlünün göndermek istediği faksın kurum işleyiş ve düzeni ile alakalı çarpıtılmış ifadeler, mesnetsiz suçlamalar ile kurumu töhmet altında bırakan ifadeler içerdiği, devlet kurumlarına karşı kamuoyu oluşturma amacı taşıdığı ve kurumu hedef göstermeye çalıştığı anlaşıldığından 5275 Sayılı kanunun 68. Maddesinin 3 fıkrası '...' hükmü gereğince hükümlü Ercan ORAL tarafından E. C.'ye gönderilmek istenen faksın tamamının sakıncalı bulunarak alıcısına gönderilmemesine..." karar verilmiştir.

13. Başvurucu bu karara karşı Kırıkkale İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) nezdinde şikâyet başvurusunda bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği, 2/5/2013 tarihli ve E.2013/283, K.2013/326 sayılı kararla İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu kararına atıfta bulunarak başvurucunun şikâyetini reddetmiştir.

14. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi 13/5/2013 tarihli ve 2013/548 sayılı kararıyla İnfaz Hâkimliğinin kararındaki gerekçeye atıf yaparak kararın usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir.

15. Başvurucu 31/5/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

16. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (B. No: 2013/1822, §§ 16-19) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelere ilişkin mevzuata yer verilmiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 3/2/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, faks niteliğindeki mektubunun gönderilmemesi ile Anayasa'da güvence altına alınan haberleşme ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiş ve mektubun gönderilmemesi ile ilgili gerekçede de "kurum personeli hakkında asılsız bilgi içermek" şeklinde kendisine cevap verildiğini ve cezaevinde yaşanılan sıkıntıları dışarıdaki insanlarla paylaşamadığını ifade ederek manevi tazminat talep etmiştir.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi neticesinde başvurucunun iddialarının özü, göndermek istediği mektubun Cezaevi idaresince sakıncalı görülerek gönderilmemesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin kısıtlanmasına ilişkindir. Bu sebeple başvurucunun iddiaları haberleşme hürriyeti kapsamında değerlendirilmiştir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de haberleşme alanında ifade özgürlüğünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS/Sözleşme) 8. maddesi ile güvence altına alındığını hatırlatmaktadır (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72…, 25/3/1983, § 107; Fazıl Ahmet Tamer/Türkiye, B. No: 6289/02, 5/12/2006, § 33; Ahmet Temiz, § 23).

20. Başvurucunun, göndermek istediği mektubun sakıncalı olduğuna karar verilmesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığından başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Başvurucu ve Bakanlık Görüşleri

21. Başvurucu, gönderilmek istenen mektubun Cezaevi idaresince Anayasa'da güvence altına alınan haklara aykırı bir şekilde gönderilmediğini, şikâyet ve itiraz yollarından da sonuç alamadığını belirterek tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Bakanlık görüşünde, AİHM içtihatları hatırlatılarak başvurucunun iddialarının bu kararlar doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği bildirilmiştir.

23. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında başvuru dilekçesindeki ifadelerini yinelemiş; yazılan mektupta sakıncalı bir ibare olmadığını belirterek mağduriyetinin giderilmesini talep etmiştir.

b. Genel İlkeler

24. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 28-34) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir.

c. İlkelerin Olaya Uygulanması

i. Müdahalenin Varlığı

25. Somut olayda İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu kararıyla başvurucunun faks niteliğindeki mektubu sakıncalı olarak değerlendirilerek gönderilmemiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur.

ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

26. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın; Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme,Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet’in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).

Kanunilik

27. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 37–46) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelerin "kanunilik" ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır. Somut olayda bu sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

Meşru Amaç

28. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 47-50) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelerde "meşru amaç" ilkesine ilişkin genel ilkelere yer verilmiştir.

29. 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında “Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada belirtilen sebeplerin, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde cezaevinde güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği söylenebilir.

30. Somut olayda Disiplin Kurulu Başkanlığınca başvurucunun göndermek istediği mektubun sakıncalı bulunarak reddedilme sebebi olarak anılan mektup ile devlet kurumlarına karşı kamuoyu oluşturmaya ve kurumu hedef göstermeye çalışılması gösterilmiştir.

31. Bu kapsamda başvurucunun mektuplarının, cezaevi disiplin kurulunca denetlenmesi suretiyle haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahalenin; kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi ile cezaevlerinde asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme özgürlüğüne ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır.

Demokratik Toplum Düzeninde Gerekli Olma ve Ölçülülük

32. Başvurucu; gönderilmek istenen metnin içeriğinde sakıncalı olarak değerlendirilebilecek bir ifade olmadığını, Cezaevinde yaşadığı sıkıntıları dışarıdaki insanlarla bile paylaşamadığını, kanun metinlerinin keyfî olarak uygulandığını, haberleşme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

33. Bakanlık görüşünde, AİHM kararlarında ceza infaz kurumlarında bulunan kişilerin yazışmalarının belirli ölçüde kontrolünün başlı başına Sözleşme’nin ihlaline sebebiyet vermeyeceği belirtilmiş; başvuruya konu mektubun gönderilmemesinin amaçlanan hedefler açısından orantısız olup olmadığı, bu bağlamda demokratik bir toplumda gerekli olma ve ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığı açısından değerlendirmede bulunulmasının gerekli olduğu vurgulanmıştır.

34. Başvurucu, Bakanlık görüşünde ifadelerini yinelemiştir.

35. Mektup gönderme ve almanın ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ve tutukluların dış dünya ile tek bağlantısı olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak cezaevi yetkilileri, dış dünyayla yeterli bir iletişim sürdürmelerinde mahpuslara yardım etmelidirler, bunun için onlara uygun destek ve yardımı sağlamalıdırlar.

36. Ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelere gerekçe olarak gösterilebilecek makul nedenlerin, somut olayın tüm koşulları çerçevesi dahilinde objektif bir gözlemciyi haberleşme hakkının kötüye kullanıldığına ikna edebilecek nitelikte olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir (Campbell/Birleşik Krallık, B. No:13590/88, 25/3/1992, § 48).

37. Bunun yanı sıra yapılacak değerlendirmede hükümlüler hakkında uygulanan infaz rejiminin ve mahkûmiyet sebeplerinin, iletişimin ve yapılan müdahalenin niteliğinin ve etkisinin (mahkûmun avukatıyla veya kamu makamlarıyla ya da AİHM'le yazışması gibi) de dikkate alınması gerekmektedir (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, §§ 98, 102; Atilla ve diğerleri/Türkiye (k.k.), B. No: 18139/07, 11/5/2010; Yefimenko/Rusya, B. No:/04, 12/2/2013, § 144; Jankauskas/Litvanya, B. No: 59304/00, 24/2/2005, § 22).

38. Hükümlü veya tutuklular (mahkûmlar), Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında"bir mahkûmiyet kararına bağlı olarak tutma" şeklinde değerlendirilebilecek kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı dışında (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) Anayasa ve Sözleşme'nin ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına genel olarak sahiptirler (Benzer yönde bir AİHM kararı için bkz. Hirst/Birleşik Krallık (No. 2), B. No:74025/01, 6/10/2005, § 69). Bununla birlikte cezaevinde tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi cezaevinde güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda sahip oldukları haklar sınırlanabilir.

39. Somut olayda faks niteliğinde olan mektubun üzerinde yer alan adres ve alıcı isminden, muhatabın kamuoyunun tanıyabileceği bir gazeteci olduğu ve faksın da bu kapsamda gazetecinin görev yaptığı şirkete gönderilmek istendiği anlaşılmaktadır. Ancak Disiplin Kurulu ve Derece Mahkemeleri kararlarında muhatabın niteliğinin dikkate alınmadığı, bununla beraber başvurucunun da bireysel başvuru formunda dahi bu hususa ilişkin olarak herhangi bir işarete yer vermediği tespit edilmiştir.

40. Mektup alıcısının gönderici ile bir ilişkisinin olup olmadığı ve muhatabın hangi meslekle uğraş içerisinde bulunduğu her olayda bilinmeyebilir. Fakat muhatabın kim olduğu yapılacak değerlendirmede dikkate alınması gereken bir etkendir ve bu kapsamda imkânlar ölçüsünde bir araştırma yapılması gerekmektedir (bkz. § 37). Somut olayda faksın üst kısmında gönderilmek istenen adresin ayrıca belirtildiği açıktır. Belirtilen bu adresin internet vasıtasıyla ilgili kişinin görev yaptığı şirket merkezi olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Ayrıca faksın içeriğinde yer alan "Sayın E. C.", "...rica ediyorum", "..selam ve saygılarımla" gibi ifadeler de dikkate alındığında muhatabın kim olduğunun tam olarak anlaşılabilmesi için en azından başvurucudan bilgi alınması gerektiği kanaatine varılmıştır.

41. Disiplin Kurulunun kararına karşı yapılan şikâyet ve itiraz yollarında Derece Mahkemeleri, Kurulun almış olduğu karara atıf yaparak mektubun gönderilmemesini usul ve yasaya uygun bulmuştur.

42. Disiplin Kurulu kararı (bkz. §12) hükümlülerin cezaevinde yaşadığı sorunları dış dünya ile paylaşılmasının kısıtlanmak istendiği, hükümlülerin hukuka aykırı gördüğü işlemleri sadece infaz hâkimliklerine iletilebileceği şeklinde bir izlenim oluşturmaktadır. Gazetecilerin yargısal bir karar alma imkânı olmasa da yaşanılan sorunları medya vasıtasıyla kamuoyuna taşıyarak cezaevlerinde yaşanılan sıkıntılara ilişkin olarak yetkili makamlar nezdinde bir hassasiyet oluşmasına imkân sağlayabileceği hususu göz ardı edilmemeli ve bu şekilde insan hakları ihlallerinin önüne geçilmesinde gazetecilik faaliyetlerinin bir etken olabileceği düşünülmelidir.

43. İlgili mektup ayrıca "kurum işleyiş ve düzeni ile alakalı çarpıtılmış ifadeler, mesnetsiz suçlamalar ile kurumu töhmet altında bırakan ifadeler" içerdiği gerekçesine dayandırılarak gönderilmemiş ve başvurucunun anılan mektupla devlet kurumlarına karşı kamuoyu oluşturma ve kurumu hedef göstermeye çalıştığı sonucuna varılmıştır. 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

"(3) Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez."

44. Bu kapsamda Disiplin Kurulu kararından "kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan yanlış ifadeler içerdiği" gerekçesiyle mektubun alıkonulmasına karar verildiği düşünülebilir. Başvurucunun ileri sürdüğü hususlar gerçeğe uygun olmasa bile bu iddiaların mektubun muhatabı dikkate alındığında kamuoyu ile paylaşılacağı kesin olarak söylenemez. Nitekim gazetecilik faaliyeti yürüten habercilerin de yasalar ve Anayasa karşısında sorumlulukları bulunmaktadır. Ayrıca Cezaevi İdaresi ve Derece Mahkemelerinin, hükümlü tarafından gönderilmek istenen mektubun sadece yalan yanlış bilgiler içerdiğini değil, aynı zamanda bu bilgilerin kişi ve kuruluşları paniğe yöneltecek nitelikte olduğunu karar gerekçelerinde göstermeleri gerekmektedir. Buna ilişkin olarak herhangi bir gerekçeye yer verilmediği gibi anılan mektubun tamamen alıkonulmasını gerektirecek boyutta Cezaevinde düzeni ve güvenliği tehlikeye sokan özel ve istisnai koşulların bulunduğuna dair herhangi bir açıklamaya da yer verilmemiştir. Dolayısıyla somut olayda açıklanan sebeplerle bir gazeteciye gönderilmek istenen mektubun alıkonulmasının "demokratik bir toplumda gerekli" ve "ölçülü" olmadığı açıktır.

45. Bu sebeple başvurucunun Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

46. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

47. Başvurucu anayasal hakları ihlal edildiği için 4.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

48. Başvurucunun göndermek istediği mektubun alıkonulması nedeniyle dile getirmek istenen hususların güncelliğini kaybetme ihtimali ve sadece manevi tazminat talep edilmesi karşısında, başvurucunun Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğinin tespit edilmesiyle uğranılan manevi zararlar karşılığında başvurucuya net 1.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

49. Başvuru kapsamında haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği gözetilerek kararın bir örneğinin bilgi için Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine ve Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Haberleşme özgürlüğünün ihlaline ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 1.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE; tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE

3/2/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ercan Oral [2.B.], B. No: 2013/3827, 3/2/2016, § …)
   
Başvuru Adı ERCAN ORAL
Başvuru No 2013/3827
Başvuru Tarihi 31/5/2013
Karar Tarihi 3/2/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun, faks yoluyla bir gazetenin yazarına göndermek istediği yazıya el konulması nedeniyle haberleşme ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Haberleşme-Sakıncalı mektup İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 121
68
5237 Türk Ceza Kanunu 298
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 123
91
122
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi