TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TUĞRUL ILIKKAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/4040)
|
|
Karar Tarihi: 22/1/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Bahadır YALÇINÖZ
|
Başvurucu
|
:
|
Tuğrul ILIKKAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Türk Silahlı
Kuvvetlerinden (TSK) ilişiği kesilenlere tanınan haklardan yararlandırılması
isteminin kabul edilmesinin ardından, statü dışında geçirdiği sürelere ilişkin
maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilmesi istemiyle yaptığı başvurunun
zımnen reddedilmesi ve açtığı davanın da süre aşımı yönünden reddedilmesi
nedeniyle Anayasa'nın 10., 36. ve 49. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 4/6/2013 tarihinde Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun
Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca, 30/5/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesi ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
5. Başvurucu, astsubay olarak
görev yapmakta iken 27/7/1967 tarih ve 926 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 94. maddesinin (b) bendi uyarınca Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla 1997 yılında resen emekliye sevk
edilmiştir.
6. Başvurucu, 926 sayılı
Kanunun geçici 32. maddesinden yararlanma talebinde bulunmuş, talebinin kabul
edilmesinin ardından 21/3/2012 tarihinde Milli Savunma
Bakanlığından, emekliye sevk edilmesi nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü maddi
ve manevi zararlarının tazmin edilmesini istemiş, ancak Bakanlık tarafından bu
istem zımnen reddedilmiştir.
7. Başvurucunun aynı istemle
açtığı tazminat davasında, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Birinci
Dairesinin 29/11/2012 tarih ve E.2012/1262, K.2012/1428 sayılı kararıyla,
4/7/1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 40., 42.
ve 35. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, davacının 1997 yılında YAŞ
kararıyla TSK'dan ayrıldığı, bu kararın tebliğinden ya da fiilen ilişiğinin
kesilmesinden itibaren 60 gün içinde tam yargı davası açması ya da bu süre
içinde idari müracaatta bulunup bunun sonuçlarına göre hareket etmesi gerekirken,
bu süre geçirildikten (yıllar) sonra yapılan idari başvuruyu müteakip açılan
davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle, davanın süre aşımı yönünden reddine
karar verilmiştir.
8. Bu karar başvurucuya
10/1/2013 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu 28/1/2013 tarihinde karar
düzeltme talebinde bulunmuştur.
9. AYİM Birinci Dairesinin
9/4/2013 tarih ve E.2013/449, K.2013/ 397 sayılı kararıyla, karar düzeltmeye
konu olan kararın başvurucuya 10/1/2013 tarihinde tebliğ edildiği, başvurucunun
ise 28/1/2013 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunduğu, 1602 sayılı
Kanun’un 66. maddesinde belirtilen on beş (15) günlük karar düzeltme süresinin
aşıldığı gerekçesiyle, başvurucunun karar düzeltme talebinin süre aşımı
yönünden reddine karar verilmiştir.
10. Bu karar, 6/5/2013 tarihinde
başvurucuya tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu, 4/6/2013
tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapmıştır.
B. İlgili
Hukuk
12. 1602 sayılı Kanun'un “Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kararlarının
sonuçları” kenar başlıklı 63. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Daireler ve Daireler Kurulu kararları kesin olup,
kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını hasıl eder. Bu kararlar aleyhine, ancak
bu kanunda yazılı kanun yollarına başvurulabilir.”
13. 1602 sayılı Kanun'un “Kararın düzeltilmesi” kenar başlıklı 66.
maddesi şöyledir:
“Daireler ile Daireler Kurulundan verilen
kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere, ilamın tebliği tarihinden
itibaren onbeş gün içinde aşağıda yazılı sebepler dolayısiyle kararın düzeltilmesi istenebilir.
a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve
itirazların, kararda karşılanmamış olması;
b) Bir ilamda birbirine aykırı hükümler
bulunması;
c) Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması;
Kanunun 45 inci maddesine göre verilen
kararların düzeltilmesi işlemi kabul edilerek davaya yeniden bakılması ve esas
hakkında karar verilmesi halinde de karar düzeltilmesi isteminde bulunulabilir.
Daireler ile Daireler Kurulu, kararın düzeltilmesi
dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle bağlıdır.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 22/1/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 4/6/2013 tarih ve 2013/4040
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
15. Başvurucu, 6191 sayılı
Kanunla 926 sayılı Kanun'a eklenen geçici 32. madde uyarınca YAŞ kararlarına
karşı yargı yolunun açıldığını, bu nedenle yaptığı başvurunun zımnen reddi
üzerine açtığı davanın süresinde olduğunu, karar düzeltme talebinin de
süresinde yapıldığını, zira kararı 11/1/2013 tarihinde tebellüğ ettiğini ve
karar düzeltme başvurusu için belirtilen on beş (15) günlük sürenin son gününün
hafta sonuna denk gelmesi nedeniyle 28/1/2013 tarihinde yaptığı başvurunun
süresinde olduğunu, uyuşmazlığın esastan incelenerek idarenin haksız işlemi
sonucunda uğradığı zararlarının tazmini gerekirken, mevzuatın dar yorumlanarak
davanın usulden reddedilmesi sonucunda Anayasa'nın 10., 36. ve 49. maddelerinde
düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve maddi ve manevi
zararlarının tazminine karar verilmesini istemiştir.
B. Değerlendirme
16. Başvurucu, tazminat
talebiyle açtığı davanın süre aşımı yönünden reddedilmesi ve bu karara karşı
yaptığı karar düzeltme başvurusunun da aynı gerekçeyle reddedilmesi nedeniyle
Anayasa'nın 10., 36. ve 49. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
17. Anayasa'nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
“Başvuruda
bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
18. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 'Bireysel başvuru hakkı' kenar başlıklı
45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir.”
19. Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuru, ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiği iddialarının öncelikle genel yargı mercilerinde, olağan yasa yolları
ile çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin
bu olağan denetim mekanizması içinde giderilememesi durumunda başvurulabilir
(B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 18).
20. Bireysel başvuru yolunun
ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek
için öncelikle hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarının tüketilmesi
zorunludur. Bu ilke uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği
şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve adli mercilere usulüne uygun
olarak iletmesi ve bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu
makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek
için gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Bu şekilde olağan denetim
mekanizmaları önünde ileri sürülüp takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin ihlaline
ilişkin iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılamaz
(B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 19).
21. 1602 sayılı Kanun’un 63. maddesine göre AYİM
Daire ve Daireler Kurulu kararları kesin olup, kesin hükmün bütün hukuki
sonuçlarını doğurur. Bu nedenle bu kararlardan sonra bireysel başvuru yoluna
gidilmesi mümkündür. Ancak anılan Kanun’un 66.
maddesinin birinci fıkrası uyarınca AYİM kararlarına karşı ilamın
tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabilir. Bu
yola başvurulması halinde karar düzeltme talebine ilişkin bir karar verilinceye
kadar olağan kanun yolları tüketilmiş olmayacaktır. Bir başka ifadeyle, kanun yolunun tüketildiğinden söz edilebilmesi için
öncelikle etkili olduğunu değerlendirilerek yapılan başvurunun sonucunun
beklenmesi gerekir (B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 18). Bu çerçevede, askeri idari yargı önündeki
davalarda karar düzeltme yoluna başvurulması halinde öncelikle bu başvurunun usulüne
uygun olarak yapılmış olması ve Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmek için karar düzeltme talebinin sonucunun beklenmesi, böylece bu
yolun usulüne uygun bir şekilde tüketilmesi gerektiği açıktır.
22. Başvurucu tarafından başvuru
formunda, AYİM Birinci Dairesinin 29/11/2012 tarih ve E.2012/1262, K.2012/1428
sayılı kararının 11/1/2013 tarihinde tebliğ edildiği ve bu nedenle karar
düzeltme başvurusunun süresinde yapıldığı ileri sürülmekte ise de, Bölüm Başraportörlüğünün 25/11/2014 tarihli yazısı ile AYİM
Birinci Dairesinden, Dairenin anılan kararının hangi tarihte başvurucuya tebliğ
edildiğine ilişkin bilgi ile tebligat alındısının gönderilmesi istenmiş, gelen
cevabi yazı ekinde sunulan tebligat alındısında kararın 10/1/2013 tarihinde başvurucuya
tebliğ edildiği görülmüştür.
23. Başvuru konusu olayda da
AYİM Birinci Dairesi, 29/11/2012 tarih ve E.2012/1262, K.2012/1428 sayılı
kararının 10/1/2013 tarihinde tebliğ edildiği ve bu karara karşı en son
25/1/2013 tarihinde (Cuma günü) karar düzeltme
başvurusu yapılması gerekirken, 28/1/2013 tarihinde yapılan başvurunun
süresinde olmadığı gerekçesiyle, karar düzeltme talebinin reddine karar
vermiştir.
24. Bu durumda, başvurucunun,
karar düzeltme başvurusunu mevzuatta belirtilen süre içinde yapmadığı, bu
sebeple anayasal haklarının ihlali iddialarını hukuk sisteminin belirlediği
usul ve şartlar dâhilinde ileri sürmediği ve başvuru yollarını usulüne uygun
bir şekilde tüketmediği anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan nedenlerle,
anayasal hakkının ihlal edildiği iddiasının yetkili derece mahkemeleri önünde
tanınan başvuru yolları usulüne uygun olarak tüketilmeden bireysel başvuru
konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin “başvuru
yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun, “başvuru
yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
22/1/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.