TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYİŞE KAYA VE DİĞERLERİ
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/4210)
|
|
Karar Tarihi: 16/12/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Kamil KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ayişe KAYA
|
|
|
2. Şahsenem KOÇAK
|
|
|
3. Ahmet KAYA
|
|
|
4. Hamiyet ŞAN
|
|
|
5. Şahsiye ŞAHİN
|
|
|
6. Cebrail KAYA
|
|
|
7. Sevilay ÇAKMAK
|
|
|
8. Şahzade KAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Meral ÇOLAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, meslek hastalığına bağlı ölüm sebebiyle açılan
tazminat davasında Mahkemece hükme esas alınan ve Adli Tıp Kurumu tarafından
düzenlenmiş raporu hazırlayan heyette uyuşmazlık konusunda uzman kişiler
bulunmadığı hâlde bu rapora dayalı olarak davanın reddedilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/6/2013 tarihinde Zonguldak 2. İş Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 31/7/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 24/10/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvuru konusu olay ve olgular
bildirilmiş, başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir.
Bakanlığın 25/11/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası
içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuların murisi, Türkiye Taş Kömürü Kurumuna ait
madenlerde işçi olarak çalıştıktan sonra 19/6/2001 tarihinde vefat etmiştir.
8. Başvurucular, murislerinin meslek hastalığına bağlı olarak
gelişen kalp hastalığı sonucu vefat ettiği iddiasıyla işveren aleyhine maddi ve
manevi tazminat davaları açmışlardır. Bu davalar, bağlantı nedeniyle Zonguldak
2. İş Mahkemesinin (Mahkeme) E.2010/537 sayılı dosyasında birleştirilerek
görülmüştür.
9. Mahkeme 29/12/2011 tarihli ve E.2010/537, K.2011/900 sayılı
kararında dosyada yer alan ve birbirini teyit eden raporlara göre ölümün meslek
hastalığı sonucu meydana gelmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine
karar vermiştir.
10. Başvurucuların temyizi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin
19/4/2012 tarihli ve E.2012/4119, K.2012/6547 sayılı ilamında Adli Tıp
Kurumundan rapor alınması gerekirken eksik inceleme sonucu karar verildiği
gerekçesiyle anılan karar bozulmuştur. Bozma kararının gerekçesi şöyledir:
“Mahkemece, Yüksek Sağlık Kurulu raporuna
davacı yanca itiraz edildiğine göre, Adli Tıp Kurumu, giderek Adli Tıp Kurumu
Genel Kurulu Genel Kurulu’ndan rapor alınması gerektiği açıktır.
…
O halde
davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm
bozulmalıdır.
SONUÇ:
Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, … karar
verildi.”
11. Mahkemece bozma ilamına uyularak Adli Tıp Kurumu Birinci Adli
Tıp İhtisas Kurulundan rapor alınmış ve bu rapora göre de ölümün meslek
hastalığı sonucu meydana gelmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle 27/12/2012
tarihli ve E.2012/315, K.2012/720 sayılı kararda davanın ikinci kez reddine
karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
“…[D]osyamızın
2012/315 yeni esasa kaydı yapılmış, taraf vekillerinin beyanlarının da
alınmasının ardından Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma
ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilip sonuçlandırılmıştır.
Davacı
vekili bozma ilamına ilişkin beyanında; Adli Tıp Genel Kurulundan rapor
aldırılmasını, davalı vekili ise önceki kararda direnilmesine karar verilmesini
talep ettiklerini bildirmişlerdir.
Yargıtay
bozma ilamı sonrası yapılan yargılama safahatında; ilamda belirtilen nedenlerle
davacı murisinin ölümünün meslek hastalığı sonucu olup olmadığı yönünde, Adli
Tıp 1. İhtisas Kurulundan rapor aldırılması cihetine gidilmiş, anılan kurulca
düzenlenen 08/08/2012 tarihli raporda da davacılar murisinin ölümünün kalp
hastalığı sonucu meydana gelmiş olduğu, ölümünün meslek hastalığına bağlı
olmadığına oy birliği ile karar verilmiştir.
Her ne
kadar davacılar vekilince Adli Tıp 1.İhtisas Kuruluna raporuna itirazla bu kere
de konunun uzmanı doktorlardan oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor
aldırılması talep edilmiş ise de; [y]argılamamız
aşamasında aldırılan ve birbirini teyit eden üç rapor ile davacı murisinin
sağlığındaki son mesleki maluliyetinin de % 19 gibi düşük seviyede olması ve özellikle
son aldırılan Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu raporunda davacı murisinin ölüm nedeni
de açıklanmış olmakla davacı vekilinin somut verilere de dayanmayan iş bu
itiraz ve taleplerine Mahkememizce itibar olunmamıştır.
Yapılan
yargılama sonunda; 5510 SY'nın 95. [m]addesi ve yürürlükten kalkan 506 Sayılı Yasanın 109.
maddesinde öngörülen ve Yargıtay bozma ilamında da belirtilen prosedür
uyarınca, davacılar murisinin ölümünün meslek hastalığı (Pnömokonyoz)
sonucu meydana gelmediğine ilişkin birbirlerini doğrulayan konsey, YSK ve Adli
Tıp 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen raporlar karşısında davacılar murisinin
ölümünün kalp hastalığı sonucu meydana geldiğinin anlaşılmış olması nedeniyle,
davanın reddine dair … hüküm kurulmuştur.”
12. Anılan karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 11/4/2013
tarihli ve E.2013/3381, K.2013/7284 sayılı ilamıyla onanmıştır.
13. Karar 20/5/2013 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiş,
başvurucular 13/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
14. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu’nun 95. maddesi şöyledir:
“Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için
yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine
ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü
veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık
hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı
tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade ederek belirlenen
bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir.
Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli
diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere,
vazife malûllük derecesini iş kazası veya meslek
hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte
kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne
uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca
verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık
Kurulunca karara bağlanır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte
çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.”
15.
14/4/1982 tarihli ve 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 15. maddesi
şöyledir:
“Adli Tıp Genel Kurulu;
a) Adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas
daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklarca
kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de
belirtilmek suretiyle bildirilen işleri,
b) Adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle
karara bağlanamamış olan işleri,
c) Adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor
ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
d) Adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas
dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
e) Adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp
ihtisas dairelerinin ve adli tıp şube müdürlüklerinin rapor ve görüşleri
arasında ortaya çıkan çelişkileri,
f) Adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp
Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında
ortaya çıkan çelişkileri,
Konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla
inceler ve kesin karara bağlar.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 16/12/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvurucuların 13/6/2013 tarihli ve 2013/4210 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular; murislerinin meslek hastalığına bağlı gelişen
kalp rahatsızlığı sonucunda vefat ettiğini, bu nedenle uğradıkları maddi ve
manevi zararın tazmini için işveren aleyhine açtıkları tazminat davasında
Mahkeme tarafından Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre karar verildiğini
oysa hükme esas alınan raporu düzenleyen heyetin meslek hastalıkları konusunda
uzman olmadığını, heyette kalp hastalıkları uzmanı ve meslek hastalığı uzmanı
bulunmadığını, buna rağmen Mahkemece bu rapora dayalı olarak davanın reddine
karar verildiğini belirterek adil yargılanma ve sosyal güvenlik hakları ile
kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş; yargılamanın
yenilenmesi ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
18. Başvuru dilekçesi ve ekindeki belgelere göre başvurucuların
iddialarının, murislerinin meslek hastalığına bağlı rahatsızlık nedeniyle
öldüğü iddiasıyla açtıkları tazminat davasında Mahkemece hükme esas alınan ve
Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenmiş raporu hazırlayan heyette uyuşmazlık
konusunda uzman kişiler bulunmadığı hâlde bu rapora dayalı olarak davalarının
haksız biçimde reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma ve sosyal güvenlik
hakları ile kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin olduğu
anlaşılmıştır.
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu nedenle başvurucuların anılan ihlal
iddialarının özünün; yargılama sonucunda eksik incelemeye dayalı, adil olmayan
karar verildiğine ilişkin olduğu değerlendirilerek bu iddiaların adil
yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür. Başvurucuların murisinin
meslek hastalığına bağlı rahatsızlık nedeniyle öldüğünü gösteren hiçbir tıbbi
verinin bulunmaması, bu yönde bir rapor veya başka delil sunulmamış olması
nedeniyle yaşam hakkı yönünden inceleme yapılmamıştır.
20. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda
inceleme yapılamaz.”
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun
başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
22. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında
açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar
verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında
ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
23. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması; bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası,
derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan
tarzda açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu
çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi
kararları açık keyfîlik içermedikçe Anayasa
Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve
Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
24. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve
gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi
esasen derece mahkemelerine aittir. Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma
ve inceleme yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını
denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Anayasa Mahkemesinin
görevi, başvuru konusunun yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının
değerlendirilmesidir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın
yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri
ışığında taraflara iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması
şarttır. Taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve
inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda
delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddialarının da
yargılamanın bütünü kapsamında değerlendirilmesi gerekir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt
Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No:
2013/1213, 4/12/2013, § 27; benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Barbera Messegue ve Jabardo/İspanya, B. No.10590/83, 6/12/1988, §
68). Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, tarafların tanık ve
bilirkişi incelemesi de dâhil dermeyan ettikleri delillerin değerlendirilmesi
ve özellikle bu taleplerin reddi hâlinde yargılama makamınca bu karara ilişkin
tutarlı şekilde gerekçe gösterilmesi gereğidir (Benzer yöndeki AİHM kararları
için bkz. Vidal/Belçika, B. No: 12351/86, 22/04/1992, §
34; Tamminen/Finlandiya, B. No: 40847/98, 15/06/2004,
§§ 40-42).
25. Somut olayda başvurucular, murislerinin meslek hastalığına
bağlı olarak gelişen kalp hastalığı sonucu vefat ettiği iddiasıyla işveren
aleyhine tazminat davası açmış; Mahkeme, dosya kapsamındaki iki ayrı rapora
göre ölümün meslek hastalığı sonucu meydana gelmediği gerekçesiyle davanın
reddine karar vermiştir. Bu karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 19/4/2012
tarihli ilamında Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiği gerekçesiyle
bozulmuş; Mahkemece bozma ilamına uyularak Adli Tıp Kurumu Birinci Adli Tıp
İhtisas Kurulundan rapor alınmıştır. Alınan bu raporda da ölümün meslek
hastalığı sonucu meydana gelmediği belirtilmiştir.
26. Başvurucular, anılan raporu hazırlayan heyette uyuşmazlık
konusunda uzman kişiler bulunmadığı gerekçesiyle yeniden oluşturulacak farklı
bir heyetten rapor alınmasını talep etmiş; Mahkeme, raporu yeterince kanaat
verici nitelikte bularak “yargılamamız aşamasında
aldırılan ve birbirini teyit eden üç rapor ile davacı murisinin sağlığındaki
son mesleki maluliyetinin de % 19 gibi düşük seviyede olması ve özellikle son
aldırılan Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu raporunda davacı murisinin ölüm nedeni de
açıklanmış olmakla davacı vekilinin somut verilere de dayanmayan iş bu itiraz
ve taleplerine Mahkememizce itibar olunmamıştır.” şeklindeki tutarlı
ve makul gerekçeyle bu talebi reddetmiştir.
27. Mahkemece tüm delillerin değerlendirilmesi neticesinde “davacılar murisinin ölümünün meslek hastalığı (Pnömokonyoz) sonucu meydana gelmediğine ilişkin
birbirlerini doğrulayan konsey, YSK ve Adli Tıp 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen
raporlar karşısında davacılar murisinin ölümünün kalp hastalığı sonucu meydana
geldiğinin anlaşılmış olması” nedeniyle davanın reddine karar
verilmiştir (bkz. § 11). Dosya kapsamında yer alan ve aynı doğrultuda
düzenlenmiş üç ayrı rapor dikkate alınarak kurulan hüküm ve yapılan yargılamada
keyfî bir değerlendirmenin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
28. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucuların iddiaları
incelendiğinde iddiaların özünün, Derece Mahkemeleri tarafından delillerin
değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla
yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir.
29. Başvurucular; yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadıklarına, kendi delillerini ve
iddialarını sunma olanağı bulamadıklarına, karşı tarafça sunulan delillere ve
iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadıklarına ya da
uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemeleri
tarafından dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya
da kanıt sunmadıkları gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit
edilmemiştir.
30. Açıklanan nedenlerle kanun yolu şikâyeti niteliğinde olan
başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına
16/12/2015
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.