TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ÇAVUŞ KÖYÜ MUHTARLIĞI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/4291)
Karar Tarihi: 9/9/2015
R.G. Tarih- Sayı: 22/10/2015-29510
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör Yrd.
Gökçe GÜLTEKİN
Başvurucu
Çavuş Köyü Muhtarlığı
Vekili
Av. Adil AKTAY
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında belirlenen bedelin taşınmazın gerçek değerinden düşük olduğunu düşünen başvurucunun; uygun bir bedel tayin edilmemesi, faize hükmedilmemesi ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle eşitlik ilkesinin, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiası hakkındadır.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 13/6/2013 tarihinde Mersin 4. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruda, Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 23/6/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu Çavuş Köyü Muhtarlığı, köy tüzel kişiliğidir.
6. Başvurucuya ait taşınmazın bulunduğu Karaman ili Ermenek ilçesinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 10/4/2002 tarihli ve 1572 sayılı tasdikli projesi kapsamında Ermenek Barajı ve HES tesisleri projesi ile göl sahası inşaatı yapılması planlanarak 13/7/2006 tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce (İdare) kamu yararı ve kamulaştırma kararı alınmıştır.
7. Bakanlar Kurulunun Ermenek Barajı ve HES projesine ilişkin 2009/14599 sayılı acele kamulaştırma kararı 31/1/2009 tarihli ve 27127 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
8. Başvurucuya ait taşınmaza acele kamulaştırma yoluyla el konulması ve el koyma bedelinin tespiti talebiyle 10/2/2009 tarihinde Ermenek Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmıştır.
9. Mahkemenin, 21/4/2009 tarihli ve E.2009/138, K.2009/224 sayılı kararıyla bilirkişi raporu çerçevesinde el koyma bedeli 42.499,00 TL olarak belirlenmiş, bedelin başvurucuya ödenmesine ve taşınmaza acele el konulmasına karar verilmiştir.
10. Başvurucuya ait taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve İdare adına tescili talebiyle 3/5/2010 tarihinde Ermenek Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmıştır.
11. Mahkemenin, 9/5/2012 tarihli ve E.2010/500, K.2012/521 sayılı kararıyla, bilirkişi raporunda 2010 yılı fiyat, masraf ve verim verileri uyarınca taşınmazın toplam değerinin 86.260,30 TL olarak tespit edildiği belirtilmiş, el koyma bedeli olan 42.499,00 TL’nin mahsup edilerek kalan tutarın başvurucuya ödenmesine, taşınmazın İdare adına tesciline karar verilmiştir.
12. Temyiz üzerine karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 29/11/2012 tarihli ve E.2012/9917, K.2012/13491 sayılı ilamıyla onanmıştır.
13. Karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 12/4/2013 tarihli ve E.2013/4574, K.2013/6193 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
14. Karar, başvurucuya 16/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 13/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
16. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10., 11., 27. ve 37. maddeleri.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 9/9/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 13/6/2013 tarihli ve 2013/4291 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, maliki olduğu taşınmazın kamulaştırılması işlemleri sırasında İdarenin, taşınmaza hemen ihtiyacı olduğunu belirterek 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca değer tespiti yapılması ve el konulması talebiyle açtığı davada, taşınmazın değerinin tespit edildiğini, buna karşın İdarenin, yasal süresi içerisinde 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca kamulaştırma davası açmadığını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kriterlerine göre bedel tespiti ile kamulaştırma işlemi arasında geçmesi gereken makul sürenin aşıldığını, bilirkişi tarafından kamulaştırma bedeli tespit edilirken yalnızca taşınmazın bulunduğu ilçenin verileri dikkate alınarak hesap yapılması gerektiği hâlde komşu ilçelerin tarım müdürlüğü verileri de dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, kamulaştırma işlemi nedeniyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ve Mahkemece tespit edilen bedelin orantılı olmadığını, uygulanması gerekli faizin düşük hesaplandığını, aynı Mahkemenin benzer kararlarında, yerleşik Yargıtay uygulaması da dikkate alınarak bedel tespiti yapıldığı hâlde kendisine ait taşınmazın değerinin eksik hesap edildiğini belirterek Anayasa’nın 2., 10., 20., 35., 36., 46. ve 90. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
19. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
20. Anayasa’nın 127. maddesi şöyledir:
“Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.
…
Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir.”
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
22. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
“Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz.”
23. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, temel hak ve özgürlüklerinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır. Ancak anılan Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde, kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacakları belirtilmiştir. Buradaki “kamu tüzel kişisi” kavramı içine merkezî idare birimleri yanında, mahallî idareler de girmektedir. Bu açıdan mahallî idareler üzerindeki idari vesayet denetiminin geniş veya dar olmasının ya da ilgili idarenin içinde bulunduğu hukuki ilişkinin niteliğinin bir önemi yoktur (Ballıdere Belediye Başkanlığı, B. No: 2012/1327, 12/2/2013, § 16).
24. Anayasa’nın 127. maddesi uyarınca “köy”, köy halkının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulan; kuruluş esasları, görev ve yetkileri kanunla düzenlenen ve merkezî idarenin idari vesayet denetimi altına bulunan kamu tüzel kişiliğine sahip bir mahallî idare birimidir. 18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu’nda ise vergi salma ve ceza verme gibi kamu gücü ayrıcalıkları ve yetkileriyle donatılmış köyün, karar organlarının seçimle işbaşına geleceği düzenlenmiştir (Büğdüz Köyü Muhtarlığı, B. No: 2012/22, 25/12/2012, § 27).
25. Bireysel başvuru, kamu gücünün kullanılmasından kaynaklanan hak ihlallerine karşı tanınan bir yol olduğundan kamu tüzel kişilerine bireysel başvuru hakkı tanınması, bu Anayasal kurumun hukuki niteliği ile bağdaşmamaktadır (Büğdüz Köyü Muhtarlığı, § 28).
26. Anayasa'nın 127. maddesinin birinci fıkrası uyarınca yöneticileri doğrudan seçimle işbaşına gelen ve kamu tüzel kişiliğini haiz mahallî idare birimi olan köye, kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacaklarını hükme bağlayan 6216 sayılı Kanun'un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yapma hakkı tanınmamıştır.
27. Açıklanan nedenlerle, kamu tüzel kişiliğini haiz mahallî idare birimi olan başvurucunun, bireysel başvuru ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun, “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
9/9/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.