TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ORHAN EĞİLMEZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/4326)
|
|
Karar Tarihi: 7/7/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Orhan EĞİLMEZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, genel müdürler için ön görülen ek gösterge,
makam tazminatı ve görev tazminatı esas alınarak emekli maaşı ödenmesi
istemiyle açılan davada hukuka aykırı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiası hakkındadır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 21/6/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 30/3/2015 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
5. Başvurucu, Sivas Hazır Giyim Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de (SİHAZ) müdür olarak görev yapmakta iken 11/3/1998
tarihinde; ilgilendirilme istemiyle T.C. Emekli Sandığı Müdürlüğüne (Sandık)
başvurmuştur. İdarenin 3/4/1998 tarihli işlemiyle başvurucunun istemi
reddedilmiştir.
6. Başvurucu, 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları Hakkında Kanun kapsamında Ankara İl Defterdarlığı Personel Genel
Müdürlüğüne araştırmacı olarak atanmış, 16/2/2006 tarihinde talebi üzerine
emekliye sevk edilmiştir.
7. Başvurucu, genel müdürler için uygulanan emeklilik
haklarından yararlanma istemiyle 6/3/2006 tarihinde Sandığa başvurmuştur.
8. Sandığın 4/5/2006 tarihli işlemiyle, başvurucunun
Sandıkla ilgilendirilmediği hususunda 3/4/1998 tarihli idari işlemle
bilgilendirildiği, Sandığa tabi olarak genel müdürlük görevinde bulunmadığı
belirtilerek başvuru reddedilmiştir.
9. Başvurucu anılan işlemin iptali istemiyle 29/6/2006
tarihinde Ankara 8. İdare Mahkemesinde iptal davası açmıştır.
10. Mahkemenin 2/7/2007 tarihli ve E.2006/1648, K.2007/1778
sayılı kararıyla; 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu’nun geçici 192. maddesinde, Kanun’un geçici 14. maddesi uyarınca
iştirakçi olarak Sandık ile ilgilendirilenlerden her ne sebeple olursa olsun,
görevlerinden ayrılarak diğer sosyal güvenlik kurumları ile ilgili bir görevde
çalışanların istekleri üzerine müracaatlarının Sandık kayıtlarına geçtiği
tarihi takip eden ay başından itibaren, emekli keseneğine esas aylıkları
üzerinden geçici 14. maddedeki kesenek ve karşılık toplamı üzerinden hesap
edilmek ve her yıl bir kademe, her üç yılda bir derece yükseltilmek ve tamamı
kendilerinden tahsil edilmek şartıyla Sandık ile ilgilendirilmelerinin
sağlanacağı kuralına yer verildiği, başvurucunun, genel müdürler için ön
görülen ek göstergeden, görev tazminatından ve makam tazminatından
yararlanabilmesi için anılan görevi Sandığa tabi olarak yerine getirmesi veya
Sosyal Sigortalar Kurumuna (SSK) bağlı olarak yerine getirmekte iken 5434
sayılı Kanun’un geçici 192. maddesi uyarınca Sandıkla ilgilendirilmesi
gerektiği, başvurucunun genel müdürlük görevini SSK’ya tabi olarak yerine
getirdiği, 5434 sayılı Kanun’un 192. maddesi gereğince Sandıkla
ilgilendirilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek, iptal isteminin reddine karar
verilmiştir.
11. Temyiz üzerine, Danıştay Onbirinci
Dairesinin 21/6/2010 tarihli ve E.2008/1468, K.2010/5473 sayılı ilamıyla İlk
Derece Mahkemesinin kararı onanmıştır.
12. Karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 19/4/2013 tarihli ve
E.2010/9209, K.2013/4153 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
13. Karar, başvurucuya 31/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu, 21/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
15. 5434 sayılı Kanun’un mülga geçici 192. maddesi şöyledir:
“ Geçici 14. madde uyarınca iştirakçi olarak Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı ile ilgilendirilenlerden her ne sebeple olursa olsun, görevlerinden
ayrılarak, diğer sosyal güvenlik kurumları ile ilgili bir görevde çalışanların
istekleri üzerine müracaatlarının Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
kayıtlarına geçtiği tarihi takip eden ay başından itibaren, emekli keseneğine
esas aylıkları üzerinden geçici 14. maddedeki kesenek ve karşılık toplamı
üzerinden hesap edilmek ve her yıl bir kademe, her üç yılda bir derece
yükseltilmek ve tamamı kendilerinden tahsil edilmek şartıyla Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı ile ilgilendirilmeleri sağlanır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 7/7/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 21/6/2013tarihli ve 2013/4326numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, SİHAZ A.Ş.’de genel
müdür olarak görev yapmakta iken 4046 sayılı Kanun uyarınca Ankara İl
Defterdarlığı Personel Genel Müdürlüğüne araştırmacı olarak atanmasının
ardından kendi isteği ile emekliye sevk edildiğini, aynı yerde görev yapan iki
genel müdür hakkında verilen emsal mahkeme kararlarına göre emeklilik
işlemlerinin genel müdür kadrosu esas alınarak yapılması istemiyle 6/3/2006
tarihinde Sandığa yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine Ankara 8. İdare
Mahkemesinde açtığı iptal davasında hukuka aykırı karar verildiğini, emsal
mahkeme kararlarının dikkate alınmadığını belirterek, Anayasa'nın 10.
maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesinin, 60. maddesinde düzenlenen
sosyal güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun,
Ankara 8. İdare Mahkemesinde açtığı iptal davasında verilen kararın hukuka
aykırı olduğunu, emsal mahkeme kararlarının dikkate alınmadığını belirterek,
Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesinin, 60.
maddesinde düzenlenen sosyal güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü
anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi kendisi yapar.
Başvurucunun iddialarının temel olarak yargılama sürecine ve sonucuna ilişkin
olduğu, bu nedenle adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
neticesine varılmıştır.
19. Anayasa’nın36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahiptir.”
20. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda
inceleme yapılamaz.”
21. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine
karar verebilir.”
22. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
23. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
açık bir takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun
yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa
Mahkemesince incelenemez (Muhammet Kaplan, B.
No: 2013/1586, 18/9/2013, § 21).
24. Başvurucu, genel müdürler için uygulanan emeklilik
haklarından yararlanma istemiyle 6/3/2006 tarihinde Sandığa yaptığı başvurunun
reddedilmesi üzerine Ankara 8. İdare Mahkemesinde açtığı davanın hukuka aykırı
olarak reddedildiğini ileri sürmüştür.
25. Mahkemenin 2/7/2007 tarihli ve E.2006/1648, K.2007/1778
sayılı kararıyla; 5434 sayılı Kanun’un geçici 192. maddesinde, Kanun’un geçici
14. maddesi uyarınca iştirakçi olarak Sandık ile ilgilendirilenlerden her ne
sebeple olursa olsun, görevlerinden ayrılarak diğer sosyal güvenlik kurumları
ile ilgili bir görevde çalışanların istekleri üzerine müracaatlarının Sandık
kayıtlarına geçtiği tarihi takip eden ay başından itibaren, emekli keseneğine
esas aylıkları üzerinden geçici 14. maddedeki kesenek ve karşılık toplamı üzerinden
hesap edilmek ve her yıl bir kademe, her üç yılda bir derece yükseltilmek ve
tamamı kendilerinden tahsil edilmek şartıyla Sandık ile ilgilendirilmelerinin
sağlanacağı kuralına yer verildiği, başvurucunun, genel müdürler için ön
görülen ek göstergeden, görev tazminatından ve makam tazminatından
yararlanabilmesi için anılan görevi Sandığa tabi olarak yerine getirmesi veya
SSK’ya bağlı olarak yerine getirmekte iken 5434 sayılı Kanun’un geçici 192.
maddesi gereği Sandıkla ilgilendirilmesi gerektiği, başvurucunun genel müdürlük
görevini SSK’ya tabi olarak yerine getirdiği, 5434 sayılı Kanun’un 192. maddesi
gereğince Sandıkla ilgilendirilmediği belirtilerek iptal isteminin reddine
karar verilmiştir.
26. Mahkemenin gerekçesi ve
başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün esas itibarıyla
yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
27. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve
iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve
iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da
uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi
tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Derece
Mahkemelerinin kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan
herhangi bir durum da tespit edilememiştir.
28. Başvurucu, Mahkemece yürütülen yargılamada emsal mahkeme
kararlarının dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
29. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında da belirtildiği
gibi, aynı hukuki metne ilişkin olarak, aynı derecedeki bağımsız yargı
mercileri arasındaki yorum ve içtihat farklılıkları tek başına adil yargılanma
hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi, temyiz mercilerinin,
uyuşmazlıklara ilişkin olarak tarafların talepleri ve delilleri arasındaki
yorum farklılıkları da tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde
kabul edilemez (Ahmet Sağlam, B.
No: 2013/3351, 18/9/2013, § 45). Kaldı ki; başvurucu tarafından sunulan emsal
mahkeme kararları incelenmiş, ilgili mahkeme kararlarında davacıların Sandık
ile ilgilendirildikleri hususunda bir ihtilafın bulunmadığı anlaşılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu, Derece Mahkemelerinin kararlarının bariz takdir hatası veya açık
keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun, yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı
yönündeki iddiasının "açıkça dayanaktan yoksun olması"
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
7/7/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.