logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ali Ekşi [1.B.], B. No: 2013/4558, 10/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ EKŞİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/4558)

 

Karar Tarihi: 10/3/2015

R.G. Tarih- Sayı: 6/6/2015-29378

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

İsmail Emrah PERDECİOĞLU

Başvurucu

:

Ali EKŞİ

Vekili

:

Av. Perize KAPLAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, Bağcılar Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı müdahalenin men'i ve ecrimisil davasında makul sürede yargılama yapılmadığını, uzun süren yargılama boyunca taşınmazı üzerine ihtiyati tedbir konulması nedeniyle tasarruf yetkisinin kısıtlandığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 24/6/2013 tarihinde Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 18/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 16/10/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığı 30/10/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, 6/2/2002 tarihinde Bağcılar Asliye Hukuk Mahkemesinde yirmi iki davalı aleyhine açtığı müdahalenin men’i ve ecrimisil davasında, tapuda adına kayıtlı olan taşınmaz üzerine bina yapımı için müteahhit H.Ö. ile "düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi" akdettiklerini, ancak bu sözleşmenin Bağcılar Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2000/1190, K.2001/703 sayılı kararı ile feshedildiğini, buna rağmen davalıların, müteahhit H.Ö.'den, taşınmaz üzerine yapılan yapıdan haricen yer satın alarak, işgalci durumuna düştüklerini belirtmiş, müdahalenin men'ini ve ecrimisile hükmedilmesini talep etmiştir.

8. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında dava dosyası Bağcılar 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, bu Mahkemenin kapatılması üzerine Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesine, Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin de kapatılması üzerine Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesine devredilmiştir.

9. Anılan dava dosyası, aynı Mahkemede görülmekte olan ve aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunan E.2010/301 sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir.

10. Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2010/301 sayılı dava dosyasında ise çeşitli tarihlerde açılmış bulunan, aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle bu dosyada birleştirilen altı dava dosyası daha bulunmaktadır.

11. Bu kapsamda yapılan yargılamanın sonunda, Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, 29/4/2014 tarih ve E.2010/301, K.2014/214 sayılı kararı ile başvurucunun müdahalenin men'i davasının kabulüne, ecrimisil talebinin reddine karar vermiştir.

12. İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, başvurucu ve davanın diğer tarafları temyiz talebinde bulunmuşlardır.

13. Temyiz incelemesi halen devam etmektedir.

14. Başvurucu, 24/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

15. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi şöyledir:

 “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.”

16. 11/1/2011 tarih ve 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 473. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, işsahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 24/6/2013 tarih ve 2013/4558 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, 27/3/2001 tarihinde Bağcılar Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı müdahalenin men'i ve ecrimisil davasında makul sürede yargılama yapılmadığını, ayrıca açtığı dava ile birleşen ve uyuşmazlık konuları aynı taşınmaz olan davalar nedeniyle uzun süren yargılama boyunca taşınmazı üzerine ihtiyati tedbir konulmasından dolayı tasarruf yetkisinin kısıtlandığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. İhtiyati Tedbir Kararı Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlali İddiası

19. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

“(3) Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.”

20. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

(1) Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.

(2) Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.

21. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” başlıklı 59. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“…

(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:

ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti.

d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.

e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.

(3) Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı örnekleri eklenir:

e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.

(4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar.

…”

22. İçtüzüğün “Formun ve eklerinin hazırlanmasına ilişkin ilkeler” başlıklı 60. maddesi şöyledir:

“(1) Başvuru formu, İçtüzüğün 59 uncu maddesine uygun olarak düzenlenir ve aynı maddede belirtilen belgeler ya da onaylı örnekleri başvuru formuna eklenir.

(2) Başvuru formu okunaklı ve başvurunun esasına yönelik özlü bilgileri içerir şekilde hazırlanır. Başvuru formunun ekler hariç on sayfayı geçmesi hâlinde başvurucunun ayrıca başvuru formuna olayların özetini eklemesi gerekir.

(3) Başvurucu, başvuru formunun ekinde sunduğu belgeleri, tarih sırasına göre numaralandırarak her bir belgeyi tanımlayıcı başlıklar hâlinde dizi pusulasına bağlar.”

23. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile İçtüzüğün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak başvurucuya düşer (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 19).

24. Başvurucunun, kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 20).

25. Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların niteliğine bağlıdır. Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilmesini önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici belgeleri sunması ve gerekli açıklamaları yapması zorunludur (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 23).

26. Başvuru dilekçesinde, başvuruya konu edilen, sekiz ayrı davanın birleştirilerek görüldüğü yargılama sürecinde başvurucunun taşınmazı hakkında ihtiyati tedbir kararı verildiği iddia edilmiş, anılan yargılama sürecinin uzun sürmesi nedeniyle bu kararın mülkiyet hakkını ihlal ettiği ileri sürülmüştür.

27. Bireysel başvuruya konu edilen, Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2010/301 sayılı dava dosyasının incelenmesinde, başvurucunun taşınmazı hakkında verilen ihtiyati tedbir kararı tespit edilememiştir. Bireysel başvuru dosyası üzerinde yapılan incelemede ise ihtiyati tedbir kararının, ne zaman, hangi Mahkeme tarafından, hangi dava kapsamında, kimin menfaatlerini korumak üzere, hangi kapsamda ve hangi gerekçelerle konulduğuna dair herhangi bir bilgi ya da belgeye ulaşılamamış, başvurucunun da Anayasa Mahkemesinden, herhangi bir bilgi ve belgenin istenmesi için talepte bulunmadığı anlaşılmıştır.

28. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülüğün bir gereği olarak başvurucu, ihlal edildiğini iddia ettiği Anayasa hükmünün nasıl ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle hukuki iddialarını kanıtlamak zorundadır. Başvurucu tarafından soyut şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunulmuş olması iddiaların ispatlandığı anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, Anayasa’ya aykırılığın soyut biçimde ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir (B. No: 2014/483, 19/11/2014, § 29).

29. Başvurucunun, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları göstermesi, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine eklemesi gerekir. Şayet bir belge elde edilememişse, bunun da nedenleri açıklanmalıdır. Somut başvuruda başvurucu bu koşulları yerine getirmeyerek iddialarını temellendirmediğinden başvurusunun esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 26).

30. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının başvurucu tarafından kanıtlanmamış olması nedeniyle, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılamanın Makul Sürede Tamamlanmadığı İddiası

31. Başvurucunun yargılamanın uzunluğuyla ilgili şikâyeti açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi bu şikâyet için diğer kabul edilemezlik nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvurunun bu bölümüne ilişkin olarak kabul edilebilirlik kararı verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

32. Başvurucu, 27/3/2001 tarihinde Bağcılar Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı müdahalenin men’i ve ecrimisil davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

33. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

34. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

35. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde taşınmaza müdahalenin men’i ve ecrimisil talebi ile açılmış olan bir davanın söz konusu olduğu görülmekle, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).

36. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 6/2/2002 tarihidir.

37. Başvurucu bireysel başvuruya konu ettiği ve davacısı olduğu taşınmaza müdahalenin men’i ve ecrimisil davasının 27/3/2001 tarihinde açıldığını belirtmişse de bireysel başvuru dosyası ayrıntılı olarak incelendiğinde, başvurucu tarafından başvuruya konu edilen söz konusu davanın açılma tarihinin 6/2/2002 tarihi olduğu anlaşılmış ve makul süre incelemesinde davanın anılan tarihte başladığı kabul edilerek değerlendirme yapılmıştır.

38. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).

39. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun, başvurucuya ait olduğu iddia edilen taşınmaza yapılan müdahalenin önlenmesi ve rıza dışı yararlanma nedeniyle ecrimisil ödenmesi talebiyle açılan bir dava olduğu, bununla birlikte söz konusu davadan başka yedi ayrı davanın, aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle bu dava ile birleştirildiği, Bağcılar Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın, önce Bağcılar 2. Asliye Hukuk Mahkemesine devredildiği, bu Mahkemenin de kapatılması üzerine Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesine devredildiği, anılan Mahkemenin de kapatılmasının ardından Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde yargılamaya devam edildiği, nihayetinde Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/4/2014 tarihli kararı ile esasa ilişkin İlk Derece Mahkemesi aşamasının tamamlanabildiği anlaşılmıştır.

40. Söz konusu yargılama süreci boyunca, keşifler yapılmış, birçok kez bilirkişi raporları ve ek raporlar alınmış, tanıklar dinlenmiş, birleştirilen dosyalara ilişkin taraflarca bildirilen deliller getirtilmiş, resmi kurumlara müzekkereler yazılarak bilgi talep edilmiş ve uzun süreler bu müzekkere cevapları beklenmiş, esasa ilişkin kararın verilmesine dayanak teşkil edebilecek bir başka yargılama dosyasına ulaşılmaya çalışılmış, ancak yapılan birçok yazışmaya rağmen bu dosyaya ulaşılamamış, bu durum nedeniyle ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, ulaşılamayan bu dosyaya ait elde bulunan bir adet karar örneğinin kesinleşmiş olduğu kabul edilerek ve nihayet elde edilen delillerle ulaşılan sonuçlara göre 24/9/2014 tarihinde esasa ilişkin karar verilebilmiştir. Kararın temyiz edildiği ve temyiz incelemesinin devam etiği anlaşılmıştır.

41. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).

42. Başvuruya konu taşınmaza müdahalenin men’i ve ecrimisil davasında yer alan kişi sayısı ve davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu on üç yıllık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

43. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanunun 50. Maddesi Yönünden

44. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarından mahrum kaldığını belirterek, bu süre boyunca uğradığı zararlar nedeniyle 295.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

45. 6216 sayılı Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.

Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

46. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, esas inceleme sonunda ihlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedileceği belirtilmiş, ancak yerindelik denetimi yapılamayacağı, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

47. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

48. Başvuru konusu olayda, başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte, başvurucunun manevi tazminat talebi bulunmaması nedeniyle ihlalin tespiti dışında sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gereken bir husus bulunmadığı anlaşılmaktadır.

49. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

50. Başvuruya konu yargılamanın on üç yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. İhtiyati tedbir kararı nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine,

C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

E. Kararın bir örneğinin ilgili Derece Mahkemelerine gönderilmesine,

10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ali Ekşi [1.B.], B. No: 2013/4558, 10/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı ALİ EKŞİ
Başvuru No 2013/4558
Başvuru Tarihi 24/6/2013
Karar Tarihi 10/3/2015
Resmi Gazete Tarihi 6/6/2015 - 29378

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, Bağcılar Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı müdahalenin men'i ve ecrimisil davasında makul sürede yargılama yapılmadığını, uzun süren yargılama boyunca taşınmazı üzerine ihtiyati tedbir konulması nedeniyle tasarruf yetkisinin kısıtlandığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal İhlalin tespiti
Mülkiyet hakkı Geçici hukuki koruma (İhtiyati tedbir, haciz, ihtiyati haciz) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 30
6098 Türk Borçlar Kanunu 473
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi