TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YUSUF KABİL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/4689)
|
|
Karar Tarihi: 12/3/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 16/5/2015-29357
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan
ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Akif
YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Yusuf KABİL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, aynı mağdura karşı işlediği tek iftira
suçundan dolayı iki kez cezalandırılmak suretiyle“aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı”nın
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 21/6/2013 tarihinde yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 27/1/2015 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı, 9/4/2008 tarih ve
E.2008/6724 sayılı iddianame ile başvurucu hakkında 11/7/2005 tarihinde G.K.'ya karşı iftira suçunu işlediğinden bahisle Şişli 6.
Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açmıştır. İddianamenin ilgili kısmı
şöyledir:
“Olay tarihinde, şüphelinin yönetimindeki 34 HNS 42 plakalı araç ile
alkollü ve ehliyetsiz olarak Çağlayan'da seyri esnasında, trafik zabıtası
tarafından yakalanarak hakkında cezai işlem uygulandığı sırada,kendisini Y. Oğlu N.’den
olma, 12/3/1982 doğumlu, G. K. olarak tanıttığı ve bu kimlik bilgileri ile
şüpheli hakkında ceza tutanakları düzenlendiği,…”
6. Şişli 6. Asliye Ceza Mahkemesi, 5/7/2011 tarih ve
E.2011/79, K.2011/411 sayılı kararı ile başvurucunun 4 yıl hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiştir.
7. Anılan kararın başvurucu tarafından temyiz edilmesi
üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 27/12/2012 tarih ve E.2011/22263,
K.2012/32438 sayılı ilamıyla hükmü onamıştır.
8. Bu arada Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı, 7/3/2011 tarih ve
E.2011/4692 sayılı iddianame ile başvurucu hakkında kredi kartı kopyalamaya
teşebbüs ve G.K.'ya karşı iftira suçlarını
işlediğinden bahisle kamu davası açmıştır. İddianamenin ilgili kısmı şöyledir:
“İncelenen soruşturma evrakına göre şüpheli
Yusuf Kabil akrabası olan G. K.'nın kimlik
bilgilerini kullandığı kredi kartı kopyalamaya çalıştıkları sırada yakalandığı,
hakkında işlem yapılır iken G. K.'nın kimlik
bilgilerini kullanıp G. K. hakkında iddianame tanzim edilmesine sebep olduğu
anlaşılmakla…”
9. İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme), 30/4/2013
tarih ve E.2011/170, K.2013/287 sayılı kararı ile başvurucunun kredi kartı
kopyalamaya teşebbüs suçundan beraatine, 11/7/2005
tarihinde G.K.'ya karşı işlediği iftira suçundan ise
2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Karar temyiz
edilmeden kesinleşmiştir.
10. Anılan mahkumiyet hükmü,
Mahkemenin 3/12/2014 tarih ve E.2011/170, K.2013/287 sayılı ek kararı ile iptal
edilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
“…İstanbul 29 Asliye Ceza Mahkemesi'nin
2011/79 Esas, 2011/411 Karar sayılı dava dosyası getirtilip incelendiğinde;
Müştekinin G. K., sanığın Yusuf Kabil, suçun İftira, suç tarihinin 11/07/2005
olduğu, 05/07/2011 tarihli kararla sanığın 4 yıl hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin
27/12/2012 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizdeki
kamu davasının mükerrer olduğu anlaşıldığından kamu davasının REDDİNE karar
vermek gerekmiştir.
….
Mahkememizin
30/04/2013 Tarih ve 2011/170 Esas , 2013/287 Karar
sayılı MAHKUMİYET KARARININ İPTALİNE,… karar verildi.”
11. Mahkemenin 30/4/2013 tarihli mahkumiyet
hükmü, başvurucuya 3/6/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Bireysel başvuru, 21/6/2013 tarihinde yapılmıştır.
B. İlgili Hukuk
13. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 267.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette
bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında
soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını
sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan
dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
14. Aynı Kanun’un 268. maddesi
şöyledir:
“İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında
soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği
veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre
cezalandırılır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 12/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 21/6/2013 tarih ve 2013/4689 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, 11/7/2005 tarihinde G.K.'ya
karşı iftira suçunu işlediğinden bahisle hakkında Şişli 6. Asliye Ceza
Mahkemesi ve İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesinde iki ayrı yargılama
yürütüldüğünü ve yürütülen yargılamalar sonucunda aynı eyleme ilişkin olarak
iki kez hapis cezasına mahkûm edildiğini, kendisi hakkında asıl yargılamanın
İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından gerçekleştirildiğini, bu nedenle
iftira suçu işlediğinden bahisle Şişli 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen
kararın ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek, aynı suçtan iki kez
yargılanmama ve cezalandırılmama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve
ihlalin tespitini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
17. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
“Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
18. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
19. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru, “ikincil
nitelikte bir kanun yolu” olup bu yola başvurulmadan önce kural
olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
20. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı
takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece
mahkemelerine başvurulmalıdır (B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 17).
21. Bireysel başvurunun ikincil niteliği gereği,
başvurucunun, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarını öncelikle
yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne uygun olarak iletmesi,
bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu mercilere sunması, aynı
zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş
olması gerekir. Bu şekilde olağan denetim mekanizmaları önünde ileri sürülüp
takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ilişkin iddialar, Anayasa
Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılamaz (B. No: 2012/403, 26/3/2013,
§ 17).
22. Somut olayda, başvurucu hakkındaki ve mükerrer olduğu
iddia olunan İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/4/2013 tarih ve
E.2011/170, K.2013/287 sayılı mahkûmiyet hükmünün, başvurucuya 3/6/2013
tarihinde tebliğ edildiği ve temyiz edilmemesi nedeniyle 11/6/2013 tarihinde
kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu itibarla, başvurucunun davasını takip etmek için
gerekli özeni göstermediği ve başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuruda
bulunduğu görülmüştür. Kaldı ki, şikâyete konu karar sonradan iptal edilmiştir.
23. Açıklanan nedenlerle, yetkili derece mahkemeleri önünde
usulüne uygun olarak açılmış ve devam eden başvuru yolları tüketilmeden, temel
hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları
yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının
tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan nedenlerle,
başvurunun “başvuru yollarının tüketilmemiş
olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin
başvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.