TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CEMAL AYDIN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/5428)
|
|
Karar Tarihi: 28/5/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
Raportör
|
:
|
Yunus HEPER
|
Başvurucu
|
:
|
Cemal AYDIN
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet ERBİL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, aleyhine açılan
ceza davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, başvurucu vekili
tarafından 8/7/2013 tarihinde İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca, 5/12/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 19/12/2013
tarihinde yapılan toplantıda kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiş,
Adalet Bakanlığınca 21/1/2014 tarihli yazı ile görüş sunulmayacağı
bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 2/4/2006
tarihinde yasadışı silahlı örgüt üyesi olmak, örgüt propagandası yapmak ve örgüt
faaliyeti çerçevesinde eylemde bulunmak suçlamaları ile gözaltına alınmış;
5/4/2006 tarihinde tutuklanmıştır.
8. Başvurucu ve diğer iki kişi
hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 12/4/2006 tarihli iddianamesi ile
güvenlik güçlerine silahlı mukavemet, izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü
yapmak, örgüt faaliyeti çerçevesinde patlayıcı madde taşımak ve silahlı örgüt
üyesi olmak suçlarından cezalandırılması için İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
9. İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesi 19/4/2006 tarihli kararı ile başvurucu hakkında açılan izinsiz
toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak suçu yönünden görevsizlik kararı vermiştir.
10. İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesi 22/11/2007 tarihli kararla başvurucunun güvenlik güçlerine silahlı
mukavemet suçundan beraatına; yasadışı silahlı örgüt üyesi olmak suçundan 6 yıl
3 ay hapis, örgüt faaliyeti çerçevesinde silahlı patlayıcı bulundurmak suçundan
ise 3 yıl 9 ay hapis ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
Mahkeme başvurucunun tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.
11. Temyiz üzerine Yargıtay 9.
Ceza Dairesinin 9/7/2008 tarihli ilamı ile başvurucu hakkında örgüt üyesi olmak
ve patlayıcı madde taşımak suçlarından kurulan hükümlerin onanmasına; güvenlik
güçlerine silahlı mukavemet suçu yönünden kurulan beraat hükmünün bozulmasına
karar verilmiştir.
12. İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesi 16/4/2013 tarihli kararı ile başvurucunun güvenlik güçlerine direnmek
suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar vermiştir.
13. İlk derece mahkemesinin
nihai kararı başvurucunun vekiline 25/6/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
B. İlgili
Hukuk
14. 26/9/2004 tarih ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 170., 265., 314. maddeleri ile 6/10/1983 tarih ve
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 33. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 28/5/2014
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 8/7/2013 tarih ve 2013/5428
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
16. Başvurucu, aleyhine açılan
ceza davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
17. Açıkça dayanaktan yoksun
olmayan ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden
de görülmeyen başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Başvurucu, hakkındaki
yargılamanın makul süre içinde sonuçlanmadığını şikâyet etmiştir.
19. Makul sürede yargılanma
hakkının amacı, tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz
kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunması ile adaletin
gerektiği şekilde temini ve hukuka olan inancın muhafazası olup, hukuki
uyuşmazlığın çözümünde gerekli özenin gösterilmesi gereği de yargılama
faaliyetinde göz ardı edilemeyeceğinden, yargılama süresinin makul olup
olmadığının her bir başvuru açısından münferiden değerlendirilmesi gerekir (B.
No: 2012/673, 19/12/2013, § 27).
20. Yargılama süresinin makul
olup olmadığı incelenirken davanın karmaşıklığı, başvurucunun yargılama
süresince gösterdiği tavır ve davranışlar, kamu otoritelerinin ve özellikle de
yargılama makamlarının tutumları, davanın başvurucu açısından taşıdığı önem ve
söz konusu yargılama bir ceza yargılaması ise başvurucunun tutuklu olup
olmadığı gibi hususların dikkate alınması gerekir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §
41; aynı yönde AİHM kararı için bkz. Kudla/Polonya [BD], B. No: 30210/96, 26/10/2000, § 124).
21. Yargılamaya intikal eden
maddi vakıalar ve ispat araçlarından oluşan dava malzemesinin veya uygulanacak
hukuk kurallarının karmaşık olması, yargılama faaliyetinin süresi üzerinde
etkili olabilir. Bu nedenle her bir başvuru açısından sürenin
değerlendirilmesi, çoğu zaman hem niteliğe hem niceliğe ilişkin bir inceleme
yapılmasını gerektirir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 42).
22. Yargılama faaliyetinin
süresine ilişkin değerlendirmede, ilgili makamların tutumunun da göz önünde
bulundurulması gerekir. Bu kapsamda sadece yargı makamları değil, Devletin kamu
gücü kullanan tüm organlarına atfedilebilir bir gecikme olup olmadığı
incelenmelidir. Yetkili makamlara atfedilecek gecikmeler, yargılamanın süratle
sonuçlandırılması hususunda gerekli özenin gösterilmemesinden
kaynaklanabileceği gibi, yapısal sorunlar ve organizasyon eksikliğinden de
ileri gelebilir. Anayasa’nın 36. maddesi, hukuk sisteminin, mahkemelerin
davaları makul bir süre içinde karara bağlama yükümlülüğü de dâhil olmak üzere
adil yargılama koşullarını yerine getirebilecek biçimde düzenlenmesini
gerektirir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 44).
23. Yargılama faaliyetinin makul
sürede gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması için, öncelikle uyuşmazlığın
türüne göre değişebilen, başlangıç ve bitiş tarihlerinin saptanması gereklidir
(B. No: 2012/1198, 7/11/2013, § 43). Ceza muhakemesinde yargılama süresinin
makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç
işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk
olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Eckle/Almanya, B. No: 8130/78, 15/7/1982, §§ 73–75).
Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadına ilişkin nihai
kararın ilgilisi tarafından öğrenildiği, yargılaması devam eden davalar
açısından ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetleriyle ilgili kararını
verdiği tarihtir.
24. Bununla birlikte, suç
isnadının tarihi ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruların incelenmesi ile
ilgili zaman bakımından yetkisinin başladığı tarih farklı olabilir. İsnat
tarihi Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden
önce olan ancak bu tarihte yargılaması devam eden ya da verilen nihai karar
henüz kesinleşmemiş olan ceza davaları ile ilgili olarak, makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikayetler bakımından dikkate
alınacak süre, 23/9/2012 tarihinden sonra geçen süre değil, suçun isnat
edildiği tarihten itibaren geçen süredir. Dolayısıyla, ceza muhakemesinde
yargılama süresinin makul olmadığı yönündeki şikayetlerde, 23/9/2012 tarihinde
derdest olmak şartıyla, suç isnadının gerçekleştiği tarih ile suç isnadına
ilişkin nihai kararın ilgilisi tarafından öğrenildiği tarihe veya devam eden
davalarda Anayasa Mahkemesinin başvuruyu karara bağladığı tarihe kadar geçen
süre dikkate alınmalıdır (B. No: 2012/142, 9/1/2014, § 45).
25. Somut olayda başvurucu,
2/4/2006 tarihinde yasadışı silahlı örgüt üyesi olmak, örgüt propagandası
yapmak ve örgüt faaliyeti çerçevesinde eylemde bulunmak suçlamaları ile
gözaltına alınmış ve 5/4/2006 tarihinde tutuklanmıştır. Başvurucu ve diğer iki
kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 12/4/2006 tarihli iddianamesi
ile güvenlik güçlerine silahlı mukavemet, izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü
yapmak, örgüt faaliyeti çerçevesinde patlayıcı madde taşımak ve silahlı örgüt
üyesi olmak suçlarından cezalandırılması için İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
26. İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesince Mahkemenin 2006/86 Esas sırasına kaydedilen dosyanın tensibi
19/4/2006 tarihinde yapılmış ve başvurucu hakkındaki izinsiz toplantı ve
gösteri yürüyüşü yapmak suçu yönünden görevsizlik kararı vermiştir. Dosyanın
ilk celsesi 18/7/2006 tarihinde yapılmıştır. 20/2/2007 tarihinde yapılan 3.
celsede dosya tekemmül etmiş ve esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için
dosya Cumhuriyet savcısına tevdi edilmiştir. 22/5/2007 tarihli 4. celsede
başvurucu müdafii 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 58. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğunu
iddia etmesi üzerine dosya incelemeye alınmış, 25/9/2007 tarihli 5. celsede
Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi bulunmayarak dosya yeniden incelemeye
alınmış, 22/11/2007 tarihinde yapılan 6. celsede esas hakkında karar
verilmiştir.
27. İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesinin 22/11/2007 tarihli kararında başvurucunun güvenlik güçlerine silahlı
mukavemet suçundan beraatine; yasadışı silahlı örgüt
üyesi olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis ve örgüt faaliyeti çerçevesinde silahlı
patlayıcı bulundurmak suçundan 3 yıl 9 ay hapis ve adli para cezası ile
cezalandırılmasına karar verilmiştir. Temyiz üzerine Yargıtay 9. Ceza
Dairesinin 9/7/2008 tarihli ilamı ile başvurucu hakkında örgüt üyesi olmak ve
patlayıcı madde taşımak suçlarından kurulan hükümlerin onanmasına ve güvenlik
güçlerine silahlı mukavemet suçu yönünden kurulan beraat hükmünün eksik soruşturma
nedeniyle bozulmasına karar vermiştir. Yargıtay ayrıca başvurucu ile aynı
dosyada yargılanan diğer iki kişi hakkında verilen beraat hükümlerini de eksik
soruşturmadan bozmuştur. Dosyanın Yargıtay süreci toplam 7 ay 17 gün sürmüştür.
28. Yargıtayın bozma kararı üzerine
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde güvenlik güçlerine silahlı mukavemet suçu
yönünden yeniden başlayan yargılamanın ilk celsesi 5/2/2009 tarihinde
yapılmıştır. Başvurucunun bozma sonrası ilk celse savunması alınmış, diğer iki
sanığın savunmaları ise ancak 9 celsede alınabilmiş ve 29/11/2011 tarihli 9.
celsede sanık savunmaları tamamlanmıştır. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi
ayrıca 8/9/2011 tarihinde yapılan 8. celsede Yargıtay bozma ilamında belirtilen
eksikliklerin giderilmesine başlamıştır. Bahsi geçen celsede Yargıtay ilamında
belirtilen olay yeri kamera kayıtları ve fotoğrafların gönderilmesi için
müzekkere yazılmasına karar vermiş, ayrıca 10. celsenin yapıldığı 15/3/2012
tarihinde üç tanığın dinlenmesi için talimat yazılmasına karar vermiştir.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen eksiklikler 13. celsenin yapıldığı 22/1/2013
tarihinde tamamlanmış, bu kez Mahkeme sanıklardan birine yüklenen suçun
vasfında değişiklik olabileceğini değerlendirerek ek savunmasını alma kararı
vermiştir. Sanığın ek savunması 15. celsenin yapıldığı 16/4/2013 tarihinde
alınmış ve aynı celsede dosyanın ikmal edildiği kanaatine ulaşan mahkeme
kararını vermiştir. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, 16/4/2013 tarihli
kararında, başvurucunun güvenlik güçlerine direnmek suçundan 10 ay hapis cezası
ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
vermiştir. Başvurucu Mahkemenin kararına itiraz etmemiştir.
29. Başvurucunun gözaltına
alındığı 2/4/2006 tarihinden İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/4/2013
tarihli kararı arasında 7 yıl 14 günlük bir sürenin geçtiği görülmektedir.
Bozma kararından önce İlk Derece Mahkemesince iki kez dosya incelemeye alınmış
ve dosya toplam 5 ay dosya sürüncemede kalmıştır. Bozma sonrası yapılan
yargılamada ilk celse 5/2/2009 tarihinde yapılmış, sanıkların savunmalarının
alınması 10 celse sonra tamamlanabilmiştir. 8/9/2011 tarihinde Yargıtay
kararında belirtilen eksikliklerin giderilmesine başlanmış ve 16/4/2013
tarihinde Mahkeme kararını açıklamıştır.
30. Dosyanın sürüncemede
bırakılmasında ve yargılamanın 7 yıl 14 gün sürmesinde tutuklu olarak
yargılanan başvurucuya veya müdafiine yüklenebilecek
bir kusur bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın yürütülmesindeki izlenen
yöntem dikkate alındığında, 2/4/2006 tarihinde gözaltına alınmakla başlayıp
16/4/2013 tarihli Yargıtay ilamı ile sonuçlanan davadaki yargılama süresi makul
olarak değerlendirilemez.
31. Açıklanan nedenlerle,
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan “makul sürede yargılanma hakkı”nın ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanunun 50. Maddesi Yönünden
32. 6216 sayılı Kanun’un 50.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında, esas inceleme sonunda ihlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedileceği belirtilmiş; ancak yerindelik denetimi
yapılamayacağı, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemeyeceği hüküm
altına alınmıştır.
33. Başvuruda, Anayasa'nın 36.
maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Başvurucu 40.000 TL manevi
tazminat talep etmiştir. Başvurucunun makul sürede yargılanma hakkına yönelik
müdahale ve yalnızca ihlal tespitiyle telafi edilemeyecek ölçüdeki manevi
zararın varlığı nedeniyle somut olayın özellikleri dikkate alınarak başvurucuya
takdiren 5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
34. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 başvuru harcı ve 1.500,00
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
nedenlerle;
A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Yargılamanın
makul süreyi aşması nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya takdiren 5.000,00 TL
manevi tazminat ÖDENMESİNE, başvurucunun fazlaya ilişkin tazminat talebinin
REDDİNE,
D. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL başvuru harcı ve 1.500,00
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğinden sonra Maliye Bakanlığına
yapılacak başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
28/5/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.