TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖZGÜR DİNÇER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/6575)
|
|
Karar Tarihi:19/11/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan ALTAN
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin TURAN
|
Başvurucu
|
:
|
Özgür DİNCER
|
Vekili
|
:
|
Av. Özlem GÜMÜŞTAŞ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1.
Başvuru; tutukluluk süresinin makul olmaması, tutukluluğun devamına ilişkin
karar gerekçelerinin yetersiz olması, serbest bırakılma için başvurabilecek etkili
bir hukuk yolunun bulunmaması ve tahliye dışında mağduriyeti giderecek bir usul
bulunmaması nedenleriyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2.
Başvuru 19/8/2013 tarihinde İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3.
İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 30/12/2013 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4.
Bölüm Başkanı tarafından 12/2/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve başvuru belgelerinin bir örneğinin
görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar verilmiştir.
5.
Bakanlığın 17/3/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına
ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6.
Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle
şöyledir:
7.
Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/1955 sayılı soruşturması
kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla İstanbul
12. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/4/2009 tarihli ve 2009/51 sorgu sayılı kararında “suçun vasıf ve mahiyeti, toplanan delil durumu,
şüphelinin atılı suçu işlediği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması
ve suçun CMK 100/3-a maddesinde sayılan suçlardan olması” gerekçe
gösterilerek tutuklanmıştır.
8.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 15/9/2009 tarihli, E.2009/923, 2008/1955
Soruşturma sayılı iddianamesi ile başvurucu hakkında “Silahlı terör örgütüne üye olma, Resmi belgede
sahtecilik, Korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda patlayıcı madde
kullanma, Mala zarar verme, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma,
Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme, sayı ve
nitelik bakımından vahim olan silah veya merminin satın alınması, taşınması,
bulundurulması” suçlamalarından kamu davası açılmıştır. Söz konusu
iddianamede başvurucuyla birlikte on yedi şüpheli ile otuz mağdur ve müşteki
bulunmaktadır.
9.
Başvurucunun “Devrimci Karargâh Örgütü” üyesi olduğuna dair bilgilerle örgüt
adına işlediği suçlar iddianamede ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır:
“…07/08/2008 günü saat 09.20 sıralarında Üsküdar İlçesi
Belediye Ek-Hizmet Binası arkasından Selimiye Kışlası istikametine doğru Karacaahmet Mezarlığı içerisinde kurulmuş olan bir düzenek
vasıtasıyla 60’lık havan mermileri ile yapılan saldırı sonrasında Üsküdar
Belediyesi Ek Hizmet Binasının alt tarafında bulunan ve konteynırlı
çöp kamyonlarının bulunduğu alanda hasar meydana gelmiş, belediye çalışanları
ve vatandaşların da aralarında bulunduğu (4) kişi tedavileri hastanede ayakta
yapılacak şekilde hafif olarak yaralanmışlardır. Olaya müteakip çevrede uzman
ekiplerce yapılan ilk incelemede Üsküdar Karacaahmet
Mezarlığı 7 nolu adada bulunan Tanyeli aile mezarlığı
üzerinde kurulan 1 adet basit el yapımı düzeneğin havan rampası olarak
kullanılarak havan mermilerinin ateşlendiği (…) Eylem
"www.devrimcikarargah.com" adlı internet sitesinde DEVRİMCİ KARARGÂH
ismiyle üstlenilmiş, örgütün yayınladığı 1 nolu bildiride;
“Devrimci Karargâh’a bağlı Şehit Ongan Müfrezesi TC
ordusunun 1. Ordu karargâhına yönelik bir havan saldırısı girişiminde
bulunmuştur. Savaşçılarımız üslerine dönmüşlerdir. Eylemle ilgili olarak
devrimci kamuoyu daha sonra ayrıntılı olarak aydınlatılacaktır.” şeklinde
açıklamada bulunulmuştur.
Üstlenme metninde eylemi gerçekleştirenlerin "Devrimci Karargah’a bağlı Şehit Ongan Müfrezesi” olarak üstlenilmesi
üzerine yapılan çalışmalarda “ONGAN” isimli kişinin B. R. O. olduğu, şahsın
Hikmet KIVILCIMLI’nın görüşlerini benimseyen 16
Haziran Hareketi örgütü mensubu olduğu, geçmişte yayınlanan Vardiya dergisinin
Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptığı ve 23/01/1990 tarihinde İstanbul İMKB
binasına bomba koyarken öldüğü tespit edilmiştir.
Olay yerinden elde edilen materyaller üzerinde İstanbul
12.Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nun 250. maddesi ile yetikili) 08/08/2008 tarih ve soruşturma no:2008/1955, Tek.Tak.No: 2008/1290 sayılı İnceleme ve El Koyma
Kararlarına istinaden; Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğünce
yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen 09/08/2008 tarih ve 2008/567 sayılı
yazıları ekinde gönderilen ekspertiz raporlarında, geçmiş dönemlerden parmak
izi arşiv bilgileri bulunan;(...) Olay yerinden elde edilen dokümanlar üzerinde
devam eden parmak izi incelemesinde; 12/08/2008 tarihli ekspertiz raporunda
geçmiş dönemlerden arşiv bilgisi bulunan; …. şüpheli
Özgür DİNÇER isimli şahsın SAĞ EL BAŞ parmak izinin de tespit edildiği
belirlenmiştir.
07/08/2008 günü saat 09:20 sıralarında Üsküdar İlçesi
Belediye Ek-Hizmet Binası arkasında meydana gelen patlamaya ilişkin; olay
yerine giden görevlilerce yapılan tespitlerce suça konu patlamanın Karacaahmet Mezarlığı içerisine kurulmuş bir düzenek vasıtasıyla
4 adet 60’lık havan mermisinin Üsküdar Belediyesinin arka kısmında bulunan
belediyeye ait çöp kamyonlarının bulunduğu alana isabet etmesi neticesinde
meydana geldiği, patlamada mağdurlar S. M., Y.Y. ve Ş. K.’nin
basit şekilde yaralanmış olduğu, ayrıca patlama sırasında Üsküdar Belediyesine
ait 34 EY 4993, 34 EY 4992, 34 FH 1862 ve 34 FS 0181 plaka sayılı otolar ile
Ek-hizmet binasının harita ofis odası duvarı ve camlarının hasar gördüğü ve
yine şikayetçiler A. Ö.y’e ait …, N. A.’ya ait …, T. A’ya ait … ve H. T.’ye
ait …. plaka sayılı otoların zarar görmüş oldukları
belirlenmiştir.
Parmak izleri elde edilen şüphelilerin yapılan arşiv
tetkiklerinde;(…) Şüpheli Özgür DİNCER isimli şahsın; Sosyalist İktidar Partisi
(SİP) içerisinde faaliyet yürüttüğü, bir çok defa izinsiz gösteriye katılmaktan
hakkında işlem yapıldığı tespit edilmiş (…) Şüphelilerin yakalanmalarına
yönelik çalışmalar devam ederken, 23/08/2008 günü saat 15.30 sıralarında
Üsküdar Selimiye Mahallesi Dr. Eyüp Aksoy Caddesi üzerinde bulunan Karacaahmet Mezarlığı içerisindeki 1 nolu
ada ve 4 nolu ada içerisinde kimliği meçhul şahıs
veya şahıslar tarafından bırakılan 2 adet şüpheli paketin bulunduğunun
bildirilmesi üzerine; olay yerine intikal eden uzman görevlilerce 1 nolu ada içerisinde bulunan ve üzerinde “Operatör Doktor Nüzhet Çevik Ailesi” yazılı aile mezarlığının üzerinde
şüpheli paketin görüldüğü, şüpheli paketin fünye ile patlatıldığı ve üzerinde
“TREND” ibaresi yazılı termos içerisinde parça ve basınç etkili bomba bulunduğu
ve patlamasına 22 dakika kala etkisiz hale getirildiğinin belirlendiği
anlaşılmış olup, 4 nolu adada bulunan şüpheli paketin
fünye ile patlatıldığında içerisinden herhangi bir patlayıcı maddenin olmadığı
anlaşılmış ve olay yerinde 1 adet bez atlet bulunarak muhafaza altına
alınmıştır. Üsküdar 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/08/2008 tarih ve 2008/1411 D.
İş sayılı kararları ile elde edilen materyaller üzerinde inceleme yapılması
amacıyla el konulmasına ve Üsküdar 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/08/2008 tarih
ve 2008/1412 D. İş sayılı kararı ile materyaller üzerinde moleküler genetik
inceleme yapılmasına dair karar alınmasına istinaden yapılan araştırmalar
sonucunda; Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğünün 27/08/2008
tarih ve 2008.(91246)/2203 sayılı yazılarında olay yerinden elde edilen
materyaller üzerinde yapılan incelemede şüpheli F. A. isimli şahsın SAĞ EL
İŞARET parmak izinin bulunduğu belirlenmiştir. Her ne kadar mevcut
materyallerde sadece şüpheli F. A.’nın parmak izi
çıkmış olsa da örgüt mensupları müfreze olarak faaliyet yürüttüklerinden
şüpheli C B. ile şüpheli Özgür DİNÇER’in de bu
eylemde birlikte oldukları değerlendirilmiştir.”
10.
Soruşturma kapsamında yapılan aramada başvurucu ile ilgili ele geçirilen
deliller iddianamede şöyle belirtilmiştir:
“…Şüpheli Özgür DİNÇER’in: (Sivas
ili Kangal ilçesi Dereköy nüfusuna kayıtlı,
Nurettin-Şemsi oğlu Üsküdar 1976 doğumlu), aslen İzmir Balçova İlçesi Fevziçakmak nüfusuna kayıtlı, Rıza-Müzeyyen oğlu, Eskişehir
1980 doğumlu S. G.A. ile birlikte kaldıkları, Üsküdar ilçesi Selami Ali
Mahallesi Güner Sokak Murat Apartmanı No: 52 sayılı adreste yapılan aramada;
görevli memurlara kapıyı Süleyman Gürkan ANIL’ın
açtığı, yapılan arama sırasında, girişe göre soldaki ikinci odada kimliğini
İstanbul Esenler Habiller mahallesi nüfusuna kayıtlı Selehattin-Emine
oğlu, 1979 Bakırköy doğumlu Yahya DEMİRYAY olarak beyan eden ancak görevli
memurlarca daha önceden Özgür DİNÇER olarak bilinen bu şahıs S. G. A. ile
birlikte yakalanmış olup, adreste yapılan aramada;
-(1) adet üzerinde Özgür DİNCER’in
fotoğrafı bulunan, Yahya DEMİRYAY adına tanzim edilmiş sahte kimlik,
-(1) adet üzerinde Özgür DİNCER’in
fotoğrafı bulunan, Murat GÜNEYPINAR adına tanzim edilmiş sahte kimlik,
-(1) adet üzerinde Özgür DİNÇER’in
fotoğrafı bulunan Yahya DEMİRYAY adına tanzim edilmiş SSK kartı,
-(1) adet Dell marka dizüstü bilgisayar,(1) adet Lacie marka
harici harddisk, (1) adet Kingston
marka 512 MB’lık hafıza kartı, (1) adet Kingston
marka 1 GB’lık flash disk, (69) adet CD, (2) adet DV
ve VHS kaset,”
11.
Yapılan aramada ele geçirilen mektup ve bu mektupla ilgili değerlendirme
iddianamede “…01/12/2008 tarihinde Adalet ve
Kalkınma Partisi İl Başkanlığı girişine bomba konulması olayı ile ilgili olarak
aranmakta olan şüpheli Özgür DİNÇER’in ikamet adresi
olarak belirlenen Kartal İlçesi Petroliş mahallesi
Emek sokak Deniz Apartmanı No:14/4 sayılı adreste yapılan aramada ele geçirilen
ve ailesi tarafından Özgür DİNÇER’in göndermiş olduğu
belirtilen 2 sayfadan ibaret el yazısı mektubun incelenmesinde; şüpheli Özgür DİNÇER’in “kendisinin yurt dışında 3000 kişinin bulunduğu
bir kampta olduğunu, telefon etme olanağının bulunmadığını, bulunduğu yerde
daha çok Cezayir ve Fas’lı mültecilerin olduğunu,
hakkındaki davaların ve askerlik problemlerinden dolayı Türkiye’ye
dönmeyeceğini, kampta İzmir’den gelen ölüm orucu direnişçisi 2 arkadaşının daha
bulunduğunu beyan etmiş olduğu, bu durumun şüphelinin yurt dışındaki terör
kamplarında eğitim aldığı iddiasını doğruladığı değerlendirilmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
12.
İddianamede “Devrimci Karargâh Örgütü” hakkında yapılan değerlendirmeler ise şu
şekildedir:
“…Örgüt mensuplarının kullandıkları Fatih İlçesindeki örgüt
evinde yapılan aramada ele geçirilen yırtılmış küçük not kâğıtlarının
birleştirilmesi sonucunda çıkan yazılarda, genellikle kimya, tarım, gübre
alanlarında faaliyet gösteren firma ve iş yerlerine ait isim adres ve
telefonların bulunduğu belirlenmiş olup bu durumların birlikte
değerlendirilmesinde; şüpheliler C. B., F. A. ve Özgür DİNÇER’in
suça konu olaylar ile doğrudan irtibatlı olarak DEVRİMCİ KARARGAH terör örgütü
ile birlikte hareket ettikleri kanaatine varılmıştır.
07/08/2008 günü Üsküdar İlçesi, Karacaahmet
mezarlığından yapılan havanlı saldırı olayının www.devrimcikarargah.com adlı
internet sitesine yayınlanan 1 nolu bildiride ve
25/08/2008 tarihinde yayınlanan 2 nolu bildiride
havanlı saldırı olayı üstlenilmiş olup, 1 nolu
bildiride “Devrimci Karargah’a bağlı Şehit Ongan
Müfrezesi TC ordusunun 1. Ordu karargahına yönelik bir
havan saldırısı girişiminde bulunmuştur. Savaşçılarımız üslerine dönmüşlerdir.
Eylemle ilgili olarak devrimci kamuoyu daha sonra ayrıntılı olarak
aydınlatılacaktır.” denildiği,
Yine 01/12/2008 günü Beyoğlu Sütlüce semtinde bulunan Adalet
ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkanlığı girişinde kurye vasıtasıyla olarak
gönderilen bombanın patlaması eylemine ilişkin aynı internet sitesinde 4 nolu bildiri başlığı altında “ Türkiye Proletaryasına ve
emekçi halklarına duyurulur, DEVRİMCİ KARARGAH’a
bağlı bir savaşçı grubumuz AKP İstanbul İl Merkezine yönelik bir sabotaj eylemi
düzenlemiştir” şeklinde üstlenildiği ve yine 12/01/2009 günü Ortaköy POZİTİF
BANK önünde meydana gelen patlamanın www.devrimcikarargah.com isimli sitesinin
5 nolu bildirisinde üstlenilmiştir.
Yine 27/04/2009 tarihli DEVRİMCİ KARARGAH
örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda Kadıköy İlçesi Bostancı Mahallesi
Emanet Sokak Pınar Apartmanı No:5/3’te bulunan örgüt evinde meydana gelen
çatışmada öldürülen örgüt mensubu Orhan YILMAZKAYA’nın
PKK/KONGRA-GEL terör örgütü eğitim kamplarındaki silahlı eğitim aldığına
ilişkin değişik video görüntülerinin de DEVRİMCİ KARARGAH bildirisi olarak
internet sitelerinde yayınlandığı,
Operasyonlar neticesinde yakalanan şüphelilerden F. A.’nın soruşturma aşamasında susma hakkını kullandığı ancak
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde gözaltında tutulduğu süre içerisinde görevli
memurlar ile yapmış olduğu mülakatlara ilişkin SOL-2 Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğünce tutulan 29/04/2009 tarihli mülakata ilişkin tutanakta şüpheli F.
A.’nın;
...askerlik yapmadığını, yoklama kaçağı durumunda olduğunu,
halkla ilişkiler bölümünde okuduğunu, 1999-2000 yılında yazılama suçundan 1 ay
kadar ceza evinde yattığını, DEVRİMCİ KARARGAH terör örgütü içerisinde faaliyet
gösterirken askeri ve siyasi eğitim almak için 2005 yılında Kuzey Irak’a
gittiğini, örgüt içerisinde kendisinin Deniz (K) ismini, maktul/şüpheli Orhan Yılmazkaya’nın Hamdi (K) ismini, şüpheli C. B.’nin Kenan (K) ismini ve şüpheli Özgür DİNÇER’in
de Ercan (K) ismini kullandığını, PKK/KONGRA-GEL terör örgütü kamplarında
askeri eğitim gördüklerini, sorumlularının maktul/şüpheli Orhan YILMAZKAYA
olduğunu, 2007 yılında Van’dan geçerek İstanbul’a döndüğünü, Fatih’te dükken
kiraladıklarını, buraya Çağrı reklam tabelasını astıklarını ve burada bir
müddet kaldıklarını, kirası fazla geldiği için daha sonra burayı
boşalttıklarını, Fatih’ten ayrıldıktan sonra Nurtepe’de
Mavi Cafe’de çalışmaya başladığını, bunun dışında
elektrik işlerini de yaptığını, Sütlüce’deki Adalet ve Kalkınma Partisi
İstanbul İl binasının bombalanmasında kendisinin bombayı hazırladığını, bomba
yapımında gübre ve A4 patlayıcı kullandığını, Fatih’te bulanan hücre evinde
saat ayarlı bombayı hazırladığını, karton kutunun içine koyduğunu, içinde bomba
bulunan kutuyu bir poşete koyarak Kenan (K) isimli şüpheli Cemal BOZKURT’a verdiğini, bombanın saat hesaplarını şüpheli
Cemal BOZKURT’un yaptığını, Selimiye Kışlasına
yapılan saldırıdaki havan mermisini Fatih’teki evde bir plastik siyah poşete
koyarak halk otobüsü ile Ercan (K) şüpheli Özgür DİNÇER’in
Kadıköy’e kadar götürdüğünü, Kadıköy civarında buluştuklarını, kendisi ve
şüpheli C. B.’nin şüpheli Özgür DİNÇER tarafından
getirilen havan mermisine kırmızı Honda marka motosiklet ile mezarlığa
götürdüklerini, motosikleti mezarlığın dışında bıraktıklarını, Kenan (K)
şüpheli C. B. ile birlikte havanı kurduklarını, hedeflerinin Selimiye 1. Ordu
olduğunu, kışlaya doğru 4 adet havan attıklarını, 2 tanesinin Selimiye
Kışlasına ve 2 tanesinin de Belediye tesisine düştüğünü, kendilerinin de
motosiklet ile hızla oradan uzaklaştıklarını, Kadıköy civarına geldiklerinde
şüpheli C.B’nin ayrıldığını, kendisinin de Fenerbahçe
stadı yakınlarında ara sokakların birinde Honda marka motosikleti terk ederek
uzaklaştıklarını, motosikletin anahtarını çöpe attığını, ruhsatını ise
yaktığını, plakasını hatırlamadığını, Honda marka motosikleti internet
üzerinden 500 TL’ye satın aldığını,
Nurtepe’de ki kaldığı eve gittiğini, arama sırasında
evde elde edilen 4 silahtan 2’sinin el yapımı olduğunu, bu silahları kendisine
Hamdi (K) isimli maktul/şüpheli Orhan YILMAZKAYA’nın
getirdiğini, evinde yapılan aramada ele geçirilen diğer patlayıcıların da maktul/şüpheli
Orhan YILMAZKAYA’nın kendisine getirdiğini,
maktul/şüpheli Orhan YILMAZKAYA’nın bu eve zaman
zaman geldiğini, evdeki silahların kendisinde 2 yıldan beri bulunduğunu,
herhangi bir olayda kullanmadığını, silahların önceki akıbetlerini bilmediğini
beyan etmiş olduğu,
24/07/2007 tarihinde Şırnak İli Habur kapısında güvenlik
görevlilerine teslim olan S. (K) M. K.nın ifadesinde
belirtmiş olduğu “2006 yılı Ağustos ayı sonlarında Gare
alanında Cıra Taburunda faaliyet gösterdiği sırada, Gara bölgesinden Karadeniz
bölgesine gitmek için Türk soluna mensup 6 kişilik terör örgütü mensubunun
Suriye üzerinden Amanoslar bölgesine hareket ettiğinin,
yaklaşık bir ay sonra geriye döndüklerini, Zap
bölgesinde Şikefta Birindare
tepesinin yamaçlarında eğitim gördüklerini, PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün
silah ve eğitim yönünden bu örgüte destek verdiklerinin, bu örgüt mensuplarının
barındığı yerde üzerinde KIVILCIM yazan bezler bulunduğunu” beyan ettiği,
internet sitesinin incelenmesi ve ifadelerin birbirleri ile örtüştüğü
değerlendirilmiştir.”
13.
Başvurucunun Genel Bilgi Toplama (GBT) sorgulamasında “kayıp şahıs
olarak Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğünce (1) adet ARANIYOR.” kaydı bulunmaktadır.
14.
Başvurucu hakkında iddianamede yer alan suçlamalar şu şekildedir:
“A) Şüphelinin DEVRİMCİ KARARGÂH terör örgütü üyesi olarak
işlemiş olduğu eylemlerin niteliği ve örgütün amacı da dikkate alındığında
devletin birliğine ve ülke bütünlüğünü bozmak suçu oluşturduğundan 5237 sayılı TCK’nun 302/1-2, 3713 sayılı TMK’nun
5. maddesi,
B) Şüphelinin DEVRİMCİ KARARGAH
terör örgütü üyesi olmak suçu nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun
314/2, 3713 sayılı TMK’nun 5 maddesi,
C) 07/08/2008 tarihli Karacaahmet
Mezarlığından 1. Ordu Karargahına yönelik havanlı saldırı eylemleri nedeniyle;
a) Olayda kullanılan havan ve mermilerin taşımak ve
bulundurmak suçundan 6136 sayılı yasanın 13/2 ve Ek 5. maddesi ile 3713 sayılı
maddenin 5 maddeleri,
b) Aynı olayda Belediye’ye ait araç ve binaların zarar
görmesi nedeniyle kamu malına zarar verildiğinden 5237 sayılı TCK’nun 152/1-a, 152/2-a, 3713 sayılı TMK’nun
5. maddeleri,
c) Aynı olayda şikâyetçiler Ayhan ÖZER, Necati ALTUNAY,
Temel AYDIN ve Hüseyin TUNCER’e ait araçların zarar
görmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 152/2-a,
151/1-a ve 3713 sayılı TMK’nun 5 maddelerinin ayrı
ayrı 4 kez uygulanmak suretiyle,
d) Aynı olayda kullanılan patlayıcının korku ve panik
yaratacak şekilde patlaması olayı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun
170/1-c ve 3713 sayılı TMK’nun 5 maddeleri uyarınca,
D) 23/08/2008 günü Üsküdar Karacaahmet
mezarlığı içerisindeki bulunan 1 nolu ada
içerisindeki mezarlığa termos tipi bomba bırakılması eylemi nedeniyle 174/1-2
ve 3713 sayılı TMK’nun 5 maddeleri uyarınca,
E) 01/12/2008 günü Beyoğlu Sütlüce Semtinde bulunan Adalet
ve Kalkınma Partisi İl binasına gönderilen paket bombanın patlaması olayına
ilişkin bombanın Fatih’de ki hücre evinde şüpheli
Fatih AYDIN, Cemal BOZKURT ve Özgür DİNÇER tarafından hazırlandığı
değerlendirildiğinden;
a) Suça konu bombanın şüpheli tarafından hazırlandığından
eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nun 174-1-2, 3713
sayılı TMK’nun 5 maddeleri uyarınca,
b) Patlamada polis memuru Hüsnü UYAN’ın
ölümü nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 82/1-c, 3713
sayılı TMK’nun 5 maddeleri uyarınca,
c) Patlama neticesinde mağdur şikayetçiler Cahit AYTEN, Cem
GÜNGÖR, Deniz BÖLÜKBAŞI, Okan BUCAK, Kemal UZUNAKSOY, Filiz ÇARKO, Sinan
YILDIRIM, Hasan TURHAN, Gürkan TÜLEK ve Tuğba AKÇA’nın
değişik yerlerinden yaralandıkları ve patlamanın öldürme kastıyla işlenmesi
nazara alındığında 5237 sayılı TCK’nun 35/1 maddesi
delaletiyle 5237 sayılı TCK’nun 82/1-c, 3713 sayılı TMK’nun 5 maddeleri uyarınca ayrı ayrı 10 kez uygulanmak
suretiyle,
d) Patlama sonucu binada meydana gelen zararlar nedeniyle
5237 sayılı TCK’nun 152/1-a, 151/1, 3713 sayılı TMK’nun 5 maddeleri uyarınca,
F) Şüphelinin sahte kimlik ile yakalanması ve birden fazla
sahte kimlik bulundurması eylemleri ile ilgili 5237 sayılı TCK’nun
43 maddesi delaletiyle TCK’nun 204/1-3 ve 3713 sayılı
TMK’nun 5 maddeleri uyarınca,
ve TCK’nun 53, 54, 58
ve 63. maddelerinin uygulanması suretiyle ayrı ayrı cezalandırılmalarına.”
15.
İddianamenin değerlendirme kısmında şu ifadeler yer almıştır:
“ 07/08/2008 günü saat 09.20 sıralarında Üsküdar İlçesi
Belediye Ek Hizmet Binası arkasından Selimiye Kışlası istikametine doğru Karacaahmet mezarlığı içerisinde kurulmuş olan bir düzenek
vasıtasıyla 60’lık havan mermileri ile yapılan saldırı sonrasında Üsküdar
Belediyesi Ek Hizmet Binasının alt tarafında bulunan ve konteynırlı
çöp kamyonlarının bulunduğu alanda hasar meydana gelmiş, belediye çalışanları
ve vatandaşların da aralarında bulunduğu (4) kişi tedavileri hastanede ayakta
yapılacak şekilde hafif olarak yaralanmışlar, olaya müteakip çevrede uzman
ekiplerce yapılan ilk incelemede Üsküdar Karacaahmet
Mezarlığı 7. nolu adada bulunan Tanyeli aile
mezarlığı üzerinde kurulan (1) adet basit el yapımı düzeneğin havan rampası
olarak kullanılarak havan mermilerinin ateşlendiği anlaşılmıştır. İnternet’ten
eylemin “Devrimci Karargah’a bağlı Şehit Ongan
Müfrezesi” olarak üstlenilmesi üzerine yapılan çalışmalarda “ONGAN” isimli
kişinin Bülent Ramazan ONGAN olduğu, şahsın Hikmet KIVILCIMLI’nın
görüşlerini benimseyen 16 Haziran Hareketi örgütü mensubu olup, geçmişte
yayınlanan “Vardiya” dergisinin Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptığı ve
23/01/1990 tarihinde İstanbul İMKB binasına bomba koyarken öldüğü
belirlenmiştir. Olay yerinden elde edilen materyaller üzerinde yapılan incelemelerde;
(…) Sivas ili Kangal ilçesi Dereköy nüfusuna kayıtlı,
Nurettin-Şemsi oğlu Üsküdar 1976 doğumlu şüpheli Özgür DİNCER isimli şahısların
parmak izleri tespit edilmiştir. Şüphelilerin yakalanmalarına yönelik
çalışmalar devam ederken, 23/08/2008 günü saat 15.30 sıralarında Üsküdar
Selimiye Mahallesi Dr. Eyüp Aksoy Caddesi üzerinde bulunan Karacaahmet
Mezarlığı içerisinde bulunan (1) nolu ada ve (4) nolu ada içerisinde kimliği meçhul şahıs veya şahıslar
tarafından bırakılan (2) adet şüpheli paketin bulunduğunun bildirilmesi üzerine
olay yerine intikal eden uzman görevliler (1) nolu
ada içerisinde bulunan üzerinde “Operatör Doktor Nüzhet
Çevik Ailesi” yazılı aile mezarlığının üzerinde bulunan şüpheli paketi fünye
ile patlatmışlar, üzerinde “TREND” ibaresi yazılı termos içerisinde parça ve
basınç etkili, zaman ayarlı bomba patlamasına (22) dakika kala etkisiz hale
getirilmiş, 4. nolu adada bulunan şüpheli pakette
fünye ile patlatıldığında içersinden herhangi bir
patlayıcı olmadığı anlaşılmış, (1) adet bez atlet elde edilmiş, materyaller
üzerinde yapılan incelemelerde şüpheli Fatih AYDIN’ın
isimli şahsın SAĞ EL İŞARET parmak izi tespit edilmiştir. 01/12/2008 günü saat
14:45 sıralarında Beyoğlu Sütlüce semtinde bulunan AK PARTİ İstanbul İl
binasının girişinde kurye şüpheli İbrahim ŞİMŞİK tarafından getirilen bombanın
patlaması neticesinde (5) Polis Memuru ile (7) vatandaş yaralanmış, eylem
örgütün www.devrimcikarargah.com adlı internet sitesinde (4) nolu bildiri başlığı altında üstlenilmiş olduğu, patlama sonucu
ağır yaralanan Polis Memuru Hüsnü UYAN ise tedavi gördüğü Okmeydanı SSK
hastanesinde 29/12/2008 günü Şehit olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, 12/01/2009
günü saat 22.30 sıralarında Beşiktaş ilçesi Konaklar mahallesinde bulunan “Bank
Pozitif” isimli bankanın girişine bırakılan bombanın patlaması sonucu bankada
ve banka önünde park halinde bulunan araçlarda maddi hasar meydana gelmiş,
eylem DEVRİMCİ KARARGAH örgütü tarafından internetteki
sitelerinde üstlenilmiştir.
Şüpheli C. B.’den elde edilen
telefon numaralarının incelenmesi sonucunda A. K. isimli şahsa ulaşılmış,
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce A. K.’dan alınan
beyanlarında; şahsın Fatih ilçesi Kocadede
mahallesinde bir dükkânını 2008 yılı temmuz aylarında Yahya DEMİRAY isimli
şahsa kiraya verdiği, kiralayanların reklam işleri yaptıkları, kiracısı Yahya DEMİRAY’ın gerçek kimliğinin şüpheli Özgür DİNÇER olduğu,
bu şahsın kendisine tanıştırdığı Özcan… isimli kişinin şüpheli C. B. ismini
hatırlayamadığı 3. kişinin de gerçek kimliğinin şüpheli F. A. olduğu tespit
edildiği, şüpheli maktul/şüpheli Orhan YILMAZKAYA’yı
da dükkanda gördüğü kişi olarak teşhis ettiği, Olay Yeri İnceleme ve Kimlik
Tespit Şube Müdürlüğünce boş dükkan içerisinde yapılan çalışmalarda da
şüpheliler Özgür DİNÇER, F. A., C. B.’nin parmak
izlerinin tespit edildiği belirlenmiştir. Gerçekleştirilen bu eylemlere
müteakip yapılan çalışmalar sonucunda tespit edilen örgüt mensuplarının
yakalanmalarına yönelik olarak 27/04/2009 tarihinde İstanbul İlinde eş zamanlı
olarak gerçekleştirilen operasyonlarda Kadıköy ilçesi Bostancı Mahallesi Emanet
sokak Pınar Apartmanı No: 5/3 sayılı örgüt evinde çatışma çıkmış,
maktul/şüpheli Orhan YILMAZKAYA isimli örgüt mensubu ölü olarak ele geçirilmiş,
(1) Emniyet Amiri Şehit olmuş, yoldan geçmekte olan bir vatandaş hayatını
kaybetmiş, (8) polis memuru ile (2) vatandaş yaralanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere belirtilen eylemlerin DEVRİMCİ KARARGAH terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği ve bu
eylemlerde bizzat şüpheliler F. A., C. B., Özgür DİNÇER ve O. Y.’nin eylemlere katılmış oldukları belirlenmiştir.”
16.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/9/2009 tarihli ve E. 2009/213 sayılı
tensip ara kararında başvurucunun “suçu
işlediğine dair haklarında kuvvetli suç şüphesini gösteren bulguların varlığı,
kaçma şüphesi, suçun yasal yaptırımı, suçun CMK'nun
100/3. fıkrada belirtilen suçlardan olması” nedeniyle tutukluluğun
devamına karar verilmiştir.
17.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi 23/2/2010 tarihli birinci duruşmasında “…üzerlerine atılı suçun yasal yaptırımı, kuvvetle suç
şüphesinin devam ettiğini gösterir mevcut bulgular dikkate alınarak tutukluluk
hallerinin devamına, koşullar oluşmadığından CMK 109. maddesi kapsamında koruma
tedbirinin uygulanmasına yer olmadığı” gerekçeleriyle başvurucunun
tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
18.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi 12/4/2011 tarihli dördüncü duruşmasında
başvurucunun “…üzerlerine atılı suçun yasal
yaptırımı, kuvvetle suç şüphesinin devam ettiğini gösterir mevcut bulgular,
dikkate alınarak tutukluluk hallerinin devamına, koşullar oluşmadığından CMK
109. maddesi kapsamında koruma tedbirinin uygulanmasına yer olmadığı”
gerekçesiyle tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
19.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/4/2012 tarihli on ikinci duruşmasında
başvurucunun tahliye talebi “…üzerlerine
atılı suçları işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların
olması, sanıkların üzerlerine atılı suçun CMK. 100/3 de sayılan katalog suçlardan
olması, yine bu suçlar için Ceza Yasasında belirtilen cezanın üst sınırı göz
önüne alındığında CMK 109. maddesi kapsamında koruma tedbirinin uygulanmasının
yeterli olmayacağı” gerekçesiyle reddedilmiştir.
20.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/12/2012 tarihli on altıncı duruşmasında “…isnat olunan suçların mahiyetine, sanıkların bir
kısmının birden fazla suçtan tutuklu olması ve bu suçlara dair kuvvetli suç
şüphelerini gösteren olgular, Yasada gösterilen olası cezaların sınırlarına,
sanıklara isnat edilen suçların 5271 sayılı CMK.'nun
100/3. maddesinde gösterilen katalog suçlardan olmasına, soruşturma aşamasında
ele geçirilen ve düzenlenen iddianamede gösterilen İddia, bir kısım sanık
ikrarları, tüm dosya kapsamındaki, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı,
olay, fiziki takip, arama yakalama ve el koyma tutanağı, ekspertiz raporu ve
tüm dosya kapsamındaki deliller değerlendirildiğinde, mevcut olan bu delillerin
sanıklar hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren bu olgu olarak
kabul edilerek, bu durumun kuvvetli suç şüphesinin varlığının bu açıdan halen
devam ediyor olmasına, gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına ve
gerekse 6352 sayılı Yasanın 96 ve devamı maddeleri ile değişik 5271 sayılı
CMK.'nun 100 ve devamı maddeleri hükümlerine göre
tutuklulukta geçen makul süreyi aşan bir durumun bulunmamasına, sanıkların
serbest kalması halinde kaçma şüphesinin sanıkların üzerine atılı suçların
ağırlığına göre karine olarak kabul edilmesinde zorunluluk bulunmasına,
tutuklamaya alternatif koruma tedbirlerinin bu aşamada sanık açısından yetersiz
kalacağı ve T.C. Anayasasının 19. maddesinde ifade olunan 'ölçülülük' ilkesi
uyarınca sanıklar hakkında daha hafif koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri
uygulanmasının dava konusu açısından yetersiz kalacağı” gerekçesiyle
başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
21.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 7/6/2013 tarihli 22. duruşmasında
başvurucunun tahliye talebi “...isnat olunan
suçların mahiyetine, sanıkların bir kısmının birden fazla suçtan tutuklu olması
ve bu suçlara dair kuvvetli suç şüphelerini gösteren olgular, Yasada gösterilen
olası cezaların sınırlarına, sanıklara isnat edilen suçların 5271 sayılı CMK.'nun 100/3. maddesinde gösterilen katalog suçlardan
olmasına, soruşturma aşamasında ele geçirilen ve düzenlenen iddianamede
gösterilen iddia, bir kısım sanık ikrarları, tüm dosya kapsamındaki, yakalama
ve muhafaza altına alma tutanağı, olay, fiziki takip, arama yakalama ve el
koyma tutanağı, ekspertiz raporu ve tüm dosya kapsamındaki deliller
değerlendirildiğinde, mevcut olan bu delillerin sanıklar hakkında kuvvetli suç
şüphesinin varlığını gösteren bu olgu olarak kabul edilerek, bu durumun
kuvvetli suç şüphesinin varlığının bu açıdan halen devam ediyor olmasına, gerek
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına ve gerekse 6352 sayılı Yasanın 96
ve devamı maddeleri ile değişik 5271 sayılı CMK.'nun
100 ve devamı maddeleri hükümlerine göre tutuklulukta geçen makul süreyi aşan
bir durumun bulunmamasına, sanıkların serbest kalması halinde kaçma şüphesinin
sanıkların üzerine atılı suçların ağırlığına göre karine olarak kabul
edilmesinde zorunluluk bulunmasına, tutuklamaya alternatif koruma tedbirlerinin
bu aşamada sanık açısından yetersiz kalacağı ve T.C. Anayasasının 19. maddesinde
ifade olunan 'ölçülülük' ilkesi uyarınca sanıklar hakkında daha hafif koruma
önlemi olan adli kontrol tedbiri
uygulanmasının dava konusu açısından yetersiz kalacağı” gerekçesiyle
reddedilmiştir.
22.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/7/2013 tarihli kararı ile başvurucunun
“anayasal düzeni ortadan kaldırmaya, değiştirmeye ve fiilen bu düzenin
uygulanmasını önlemeye teşebbüs” suçundan 26/9/2014 tarihli ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 309. maddesinin (1) numaralı fıkrası ve 62. madde gereğince
müebbet hapis cezası ile “ruhsatsız vahim nitelikte tam otomatik ve yarı
otomatik silah taşımak” suçundan on iki yıl altı hapis ve adli para cezası ile,
“kamu malına zarar vermek” suçundan beş yıl hapis cezası ile, “mala zarar
verme” suçundan üç yıl dokuz ay hapis cezası ile, “resmî belgede sahtecilik
suçundan” 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına; diğer suçlardan ise
beraatına, “verilen ceza ve miktarları ile
tutuklu kaldığı süre” göz önüne alınarak hükmen tutukluluk hâlinin
devamına karar verilmiştir.
23.
Kararın incelenmesinde Devrimci Karargâh Örgütü ana davasının İstanbul 9. Ağır
Ceza Mahkemesinin E.2009/213 sayılı dava dosyası olduğu, bağlantıları bulunması
nedeniyle aynı Mahkemenin E.2010/20 ve E.2011/243 sayılı dosyalarının bu dosya
ile birleştirildiği ve birleşen dosyalarla birlikte söz konusu davada mağdur,
müşteki ve katılan sayısının toplam kırk, şüpheli sayısının ise yetmiş beş
olduğu anlaşılmıştır.
24.
İlk Derece Mahkemesinin kararı, başvurucunun hazır bulunduğu duruşmada
başvurucuya tefhim edilmiştir. Başvurucu, etkili bir hukuk yolu bulunmadığı
gerekçesiyle karara itiraz etmediğini beyan etmiştir.
25.
Başvurucunun temyizi üzerine İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/7/2013
tarihli ve E.2009/213 sayılı mahkumiyet kararı,
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 22/12/2014 tarihli ve E.2014/5464, K.2014/12447
sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
26. Başvurucu 19/8/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
27. 5237
sayılı Kanun’un 302. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1)
(Değişik: 29/6/2005 – 5377/36 md.) Devlet topraklarının tamamını veya bir
kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin
bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği
altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik
bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile
cezalandırılır.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi
halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
…”
28. 5237
sayılı Kanun’un 314. maddesi şöyledir:
“(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci
bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya
yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
(2) Birinci
fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası
verilir.”
29.
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi
şöyledir:
“(1) Kuvvetli suç şüphesinin
varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması
halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi,
verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde,
tutuklama kararı verilemez.
(2)
Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli
veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut
olgular varsa.
b) Şüpheli
veya sanığın davranışları;
1.
Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık,
mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında
kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3)
Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı
halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
…
11.
Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311,
312, 313, 314, 315),
…”
30. 5271
sayılı Kanun’un 108. maddesi şöyledir:
“(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde
bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk
hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi
üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü Madde
hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
…
(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın
tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar
gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde
de re'sen karar verir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
31.
Mahkemenin 19/11/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvurucunun 19/8/2013
tarihli ve 2013/6575 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
32.
Başvurucu; tutukluluk süresinin makul olmadığını, tutukluluğun devamına ilişkin
kararların gerekçelerinin yetersiz olduğunu, serbest bırakılması için
başvurabileceği etkili bir hukuk yolunun olmadığını ve tahliye dışında
mağduriyetini karşılayacak bir yol bulunmadığını ileri sürerek Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 5. maddesinin (3), (4) ve (5)
numaralı fıkralarının ihlal edildiğini iddia etmiş ve tazminat talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Etkili Başvuru
Hakkının İhlali İddiası
33. Başvurucu,
5271 sayılı Kanun’da her ne kadar şeklen tutuklama veya tutukluluğun devamı
kararlarına itiraz yolu öngörülmüş ise de bu yolun etkili olmadığını, kanunda
tutuklama yerine adli kontrol hükümlerinin uygulanabileceği düzenlenmesine
rağmen bunun uygulanmadığını belirterek etkili başvuru hakkının ihlal
edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca
yargılama devam ederken 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin mağduriyetini
karşılamadığını, dolayısıyla Sözleşme’nin 5. maddesinin (5) numaralı fıkrasının
da ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
34. Bireysel
başvuru incelemesinde bir ihlal iddiasının Anayasa Mahkemesinin konu bakımından
yetki alanına girip girmediğinin tespitinde Anayasa ve Sözleşme’nin ortak
koruma alanı esas alınmaktadır (Onurhan Solmaz,
B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18). Etkili başvuru hakkı, Anayasa'nın 40. ve
Sözleşme’nin 13. maddelerinde düzenlenmiştir.
35. Başvurucunun,
Anayasa’nın 40. ve Sözleşme’nin 13. maddelerinde düzenlenen etkili başvuru
hakkının ihlal edildiğine yönelik iddialarının -bahsi geçen maddelerdeki
ifadeler dikkate alındığında- soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp
mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve
özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir. Bir başka ifadeyle etkili
başvuru hakkının ihlal edilip edilmediğinin tartışılabilmesi için hangi temel
hak ve özgürlüğü konusunda etkili başvuru hakkının kısıtlandığı sorusuna cevap
verilmesi gerekmektedir (Onurhan Solmaz, § 33).
36. Somut
olayda başvurucunun iddiasının özü, tutukluluğun devamına ve tahliye
taleplerinin reddine ilişkin verilen kararların gerekçesiz olduğuna ve tahliye
edilmemesine ilişkindir. Başvurucunun bu iddialarının, Anayasa'nın 19.
maddesinin yedinci fıkrası çerçevesinde incelenmesi gerekir.
b. Tutukluluk Süresinin
Makul Olmadığı İddiası
37.
Başvurucunun, tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin şikâyeti açıkça
dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de
bulunmadığı için başvurunun bu şikâyete ilişkin kısmının kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
38.
Başvurucu, 4 yıl 2 ay 22 gündür tutuklu olduğunu ve tutukluluğun devamına
ilişkin kararların gerekçelerinin yetersiz olduğunu ileri sürmüştür.
Başvurucunun bu şikâyetinin Anayasanın 19. maddesinin yedinci fıkrası
çerçevesinde incelenmesi gerekir.
39.
Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:
“Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve
soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır.
Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını
veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.”
40. Anayasa’nın 19.
maddesinin yedinci fıkrasında bir ceza soruşturması kapsamında tutuklanan
kişilerin, yargılamanın makul sürede bitirilmesini ve soruşturma veya
kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme haklarına sahip olduğu güvence
altına alınmıştır.
41. Tutukluluk süresinin
makul olup olmadığı her davanın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir.
Anayasa’nın 38. maddesinde “Suçluluğu hükmen
sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” şeklinde ifadesini
bulan masumiyet karinesi; yargılama süresince kişinin hürriyetinin esas,
tutukluluğun ise istisna olmasını gerektirmektedir. Masumiyet karinesine rağmen
tutukluluğun devamı, ancak kişi hürriyetine nazaran daha ağır bir kamu
yararının mevcut olması durumunda haklı görülebilir. Bu nedenle bir davada
tutukluluğun makul süreyi aşmamasını gözetmek, öncelikle derece mahkemelerinin
görevidir. Bu amaçla belirtilen kamu yararı gereğini etkileyen tüm olayların
derece mahkemeleri tarafından değerlendirilmesi ile serbest bırakılma
taleplerine ilişkin kararlarda bu olgu ve olayların ortaya konulması gerekir (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013,
§§ 61, 62).
42. Devam eden tutukluluğun
hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin
temel amacı, tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan
sebep veya sebeplerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde
buna bağlı olarak ilgilinin tutukluluk hâlinin devamına gerekçe olarak
gösterilen hukuki sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest
kalmasının yolu açılabilecektir. Bu amaçla yapılan bir başvuruda, itiraz kanun
yolunda çelişmeli yargılama ve/veya silahların eşitliği gibi ilkelere uygun
olarak bir inceleme yapılıp yapılmadığı da dikkate alınacaktır. Dolayısıyla
belirtilen nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma
amacıyla yapılacak bireysel başvuruların olağan kanun yolları tüketilmek
şartıyla tutukluluk hâli devam ettiği sürece yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü, B. No:
2012/726, 2/7/2013, § 30).
43. Tutuklama tedbirine
kişilerin suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunmasının yanı sıra bu
kişilerin kaçmalarını, delilleri yok etmelerini veya değiştirmelerini önlemek
maksadıyla başvurulabilir. Başlangıçtaki bu tutuklama nedenleri belli bir
süreye kadar tutukluluğun devamı için yeterli görülebilirse de bu süre
geçtikten sonra uzatmaya ilişkin kararlarda tutuklama nedenlerinin devam
ettiğinin gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Bu gerekçeler “ilgili”
ve “yeterli” görüldüğü takdirde yargılama sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediği
de incelenmelidir. Davanın karmaşıklığı, organize suçlara dair olup olmadığı
veya sanık sayısı gibi faktörler, sürecin işleyişinde gösterilen özenin
değerlendirilmesinde dikkate alınır. Tüm bu unsurların birlikte
değerlendirilmesiyle sürenin makul olup olmadığı konusunda bir sonuca
ulaşılabilir (Savaş Çetinkaya, B.
No: 2012/1303, 21/11/2013, § 53).
44. Dolayısıyla Anayasa’nın
19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilip edilmediğinin
değerlendirilmesinde esas olarak serbest bırakılma taleplerine ilişkin
kararların gerekçelerine bakılmalı ve tutuklu bulunan kişiler tarafından
yapılan tutukluluğa itiraz başvurularında sunulan belgeler çerçevesinde
kararların yeterince gerekçelendirilmiş olup olmadığı göz önüne alınmalıdır.
Öte yandan hukuka uygun olarak tutuklanan bir kişinin, suç işlediği yönünde
tutuklama nedeninin varlığı ve kuvvetli belirti devam ettiği sürece ilke olarak
belli bir süreye kadar tutukluluk hâlinin makul kabul edilmesi gerekir (Murat Narman, §§ 63, 64). Diğer taraftan
özgürlük hakkı, adli makamlarla güvenlik görevlilerinin özellikle organize
suçlarla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden
olabilecek biçimde yorumlanmamalıdır (Hanefi
Avcı, B. No: 2013/2814, 18/6/2014, § 69).
45. Makul sürenin hesaplanmasında
sürenin başlangıcı, başvurucunun daha önce yakalanıp gözaltına alındığı
durumlarda bu tarih; doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir.
Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı tarihtir (Murat Narman, § 66). Tutukluluk süresinin hesabında ilk derece mahkemesi
önünde yargılama aşamasında geçen sürelerin dikkate alınması gerekir. Zira kişi
yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm edilmişse bu
kişinin hukuki durumu “bir suç isnadına
bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmakta ve tutmanın nedeni ilk
derece mahkemesince verilen hükme bağlı olarak tutma hâline dönüşmektedir (Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, §
41).
46. Hukuka
uygun olarak tutuklanan bir kişinin, suç işlediği yönünde kuvvetli belirti ile
tutuklama nedenlerinden biri veya birkaçının varlığı devam ettiği sürece ilke
olarak belli bir süreye kadar tutukluluk hâlinin makul kabul edilmesi gerekir.
Somut olayda başvurucu 27/4/2009 tarihinde gözaltına alınmış, İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesinin 30/4/2009 tarihli kararıyla silahlı terör örgütüne üye olma
suçundan tutuklanmış, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/7/2013 tarihli
kararıyla hükümle birlikte tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Bu
durumda makul süre açısından dikkate alınması gereken tutukluluk süresi 4 yıl 2
ay 22 gündür.
47.
Somut olayda başvurucunun tahliye
talepleri; mahkemece atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin
varlığı, sanığa verilmesi muhtemel ceza miktarı dikkate alındığında tutuklamanın
ölçülü olması, kaçma şüphesinin bulunması, tutuklulukta geçirilen süre ve adli
kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı dikkate alınarak reddedilmiş ve
tutukluluğun devamına karar verilmiştir.
48. Mahkemece
verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçeleri incelendiğinde bu
gerekçelerin tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve meşruluğunu haklı
gösterecek özen ve içerikte olduğu görülmektedir. Zira isnat edilen suçların
niteliğine bakıldığında başvurucu müebbet hapis cezasını gerektiren suçtan da
yargılanmaktadır. Yargılama sonrasında ise isnat edilen bu eylemi sabit
görülerek hakkında mahkûmiyet kararı verilmiştir. Mahkeme, tutuklama kararının
gerekçesinde atılı suça öngörülen cezanın ağırlığını dikkate alarak kaçma
şüphesinin varlığını karine olarak kabul etmiştir.
49.
Kaçma riski, yalnızca riske edilen mahkûmiyetin ağırlığı temelinde
değerlendirilemez. Bununla birlikte risk; şahsın karakteri, manevi değerleri,
evi, mesleği, varlıkları ve kovuşturulduğu ülkeyle her türlü bağlantısı ile
ilgili faktörler ışığında değerlendirilmelidir (Benzer yöndeki AİHM kararı için
bkz. Becciev/Moldova B. No: 9190/03, 4/1/2005, § 58).
50.
Somut olayda başvurucu, sahte belgelerle (kimlik kartı ve SSK kartı) hakkındaki
yakalama kararının infazını engellemiş, yapılan arama sırasında kimliğini
gizlemiş ve sahte kimlikle ev kiralama işleminde bulunmuştur. Ancak arşiv
bilgilerinde bulunan parmak izi incelemesiyle başvurucunun gerçek kimliği
tespit edilebilmiştir. Başvurucu hakkında sahte
kimlikle yakalanması ve birden fazla sahte kimlik bulundurması nedeniyle
sahtecilik suçundan da yargılama yapılmış ve başvurucu, bu belgelere ilişkin
olarak sahtecilik suçundan da ceza almıştır.
51. Dolayısıyla
Mahkemenin, bu durumlar nedeniyle başvurucunun kaçma şüphesinin bulunduğu, adli
kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı ve tutuklamanın ölçülü olduğu
gerekçeleriyle verdiği tutukluluğunun devamına ilişkin kararları ilgili ve
yeterlidir. Başvurucunun özgürlüğünden yoksun bırakıldığı 4 yıl 2 ay 22 günlük
süre, tutukluluk hâlinin devamına ilişkin bu gerekçeler göz önüne alındığında
somut davanın koşullarında makuldür.
52. Başvurucunun tutukluluk
hâlinin devam ettiği ilk derece yargılaması sürecinde tutukluluk nedeniyle
yargılamanın yürütülmesinde başvurucuya isnat edilen suçların niteliği,
hakkında soruşturma yürütülen kişi sayısı, birleşen dosyalarla birlikte
soruşturma konusunun kapsamı dikkate alındığında (bkz. § 23) yargılamanın
karmaşık olduğu, ayrıca gösterilmesi gereken özel hassasiyetin yargılama
makamınca gösterilmediği sonucuna varılması için bir neden de bulunmamaktadır.
53. Açıklanan
nedenlerle tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçesiz olarak verildiği
yönündeki şikâyet bakımından Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Tutukluluk süresinin makul
olmadığına ilişkin şikâyetin KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 19. maddesinin
yedinci fıkrasının İHLAL EDİLMEDİĞİNE
19/11/2015
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.