TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SEYİTAHMET ÇAVUŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/6613)
|
|
Karar Tarihi: 7/1/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Hikmet Murat AKKAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Seyitahmet
ÇAVUŞ ve diğerleri (bkz. ekli tablonun C ve D sütunları)
|
Vekilleri
|
:
|
Bkz. ekli tablonun E sütunu
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurular, Göçmen Konutları Projesi kapsamında satın
alınan konut için avans olarak ödenen ve konut taksit ödemelerinden mahsup
edilmeyen tutarın tahsili amacıyla açılan davaların reddedilmesi nedeniyle
mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Ekli listede sıralanan başvurulara ait başvuru formları
ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemeleri neticesinde belirlenen
eksiklikler tamamlatılmış ve başvuruların Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek eksikliklerinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Komisyonlarca başvuruların
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölümler tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Konularının aynı olması
nedeniyle ekli tablonun B sütununda numaraları belirtilen başvuru dosyalarının,
aynı tablonun 1 numaralı satırında yer alan 2013/6613 numaralı bireysel başvuru
dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına
karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 25/2/2015
tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir
örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 27/3/2015
tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararına ve bu kapsamda sunulan
görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular, 1989 yılında zorunlu göçe tabi tutulmaları
sonucu Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelmiş ve Türk vatandaşı olmuşlardır.
9. Başvurucular; Başbakanlık ile Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı (TOKİ) aleyhine muhtelif tarih aralıklarında Ankara 7. Tüketici
Mahkemesinde görülen davalarında Türkiye’ye geldikten sonra Türkiye’nin değişik
yerlerinde Göçmen Konutları Projesi kapsamında göçmen evlerinin yapıldığını, bu
evlerden bir konuta sahip olmak için değişik miktarlarda peşinat ödediklerini
belirtmiş; ayrıca oturdukları konutların maliyet hesabı çıkarıldıktan sonra
ödenen miktarların evin taksit miktarlarından mahsup edilmesi gerektiğini, mahsup
işleminin gerçekleştirilmediğini ileri sürerek yatırılan tutarların günün
ekonomik koşullarına göre güncellenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak
kaydıyla tahsilini talep etmişlerdir.
10. Ankara 7. Tüketici Mahkemesince istenen bilirkişi raporlarının
dava dosyalarına sunulmasını müteakip başvurucular; ıslah dilekçesi ile
birlikte taleplerini ilgili bilirkişi raporunda belirtilen güncellenmiş miktara
kadar çıkarmıştır.
11. Mahkeme; değişik tarihli ve sayılı kararlarıyla ekli
tablonun C sütununda isimleri belirtilen başvuruculardan aynı tablonun 40 ve 41
numaralı satırında yer alan başvurucular Ramadan
Alkan ile Zülbiye Özgür-Basri Boran’ın bahse konu
olan davaları hariç olmak üzere diğer başvurucuların konut almak üzere avans
yatırdığı, yatırılan tutarın taksit ödemelerinden mahsup edilmediği, paranın
Banka nezdinde Devlet Bakanlığı adına açılan hesapta tutulduğu, bilahare bu
hesabın TOKİ’ye devredildiği, denkleştirici adalet
ilkesi dikkate alınarak yatırılan peşinat ve avansın güncellenmiş tutarının
iade edilmesi gerektiği şeklindeki gerekçelerle açılan davaların kabulüne karar
vermiştir.
12. TOKİ ve Başbakanlık tarafından davanın kabulüne ilişkin
kararların temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi muhtelif tarihlerde
vermiş olduğu kararlarla temyiz ya da karar düzeltme aşamasında İlk Derece
Mahkemesi kararlarını davalılar lehine farklı gerekçelerle bozmuştur.
Başvuruculardan Zafer Aytekin’e ilişkin kararın TOKİ ve Başbakanlık tarafından
temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 20/6/2011 tarihli ve E.2011/6666,
K.2011/9710 sayılı kararla, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına
hükmetmiştir. Bozma gerekçesi diğerlerinden farklı olarak şu şekildedir:
“…Mahkemece, davacı tarafından yapılan ödemelerin dava
tarihi itibariyle ulaştığı değerin bilirkişi raporu ile 19782,35 TL olduğu
belirlenerek bu bedele hükmedilmiştir. Ne var ki, davalılardan Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı, davacı tarafından yapılan ödemelerin taksit ödemeleri
sırasında nazara alınarak taksitlerden mahsup yapıldığını karar düzeltme
aşamasında bildirmiştir. Ödeme def’i davanın her aşamasında ileri
sürülebileceğinden davacının taksit ödemelerinden mahsup işlemi yapılıp
yapılmadığı hususu araştırılıp belgeleri getirtilerek sonucuna göre karar
verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup
bozmayı gerektirir.”
13. Davaları ilk derece yargılamasında kabul edilen diğer
başvuruculara ilişkin olarak ise; TOKİ ve Başbakanlık tarafından kararların
temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi değişik tarihli ilamlarıyla bozma
kararı vermiştir. Bozma gerekçeleri şu şekildedir:
“…Uyuşmazlık,
davacının yaptığı peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan
davacı borcundan mahsup edilip edilmediği hakkındadır. Mahkemece, alınan
bilirkişi raporunda soyut ifadelerle ödenen peşinatın mahsup edilmediğine
ilişkin düşünce esas alınarak peşinatın güncelleştirilmiş değerinin
davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline
karar verilmiştir. Yukarıda
açıklandığı üzere davalılar mahsup işleminin yapıldığını ve peşin ödemenin
mahsup edildiğini savunmaktadır. Taraflar arasındaki borçlanma sözleşmesine
göre davacının kullandığı kredi üzerinden borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna
karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi
de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı
görülmektedir. Bu durumda mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine
elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin
başlangıcında mahsuplaşma yapılıp yapılmadığı, konutun maliyet bedeli,
borçlandırma bedelinden yüksek olduğu takdirde davacının maliyet bedelinden
borçlanmayı kabul ettiği halde daha düşük miktarda borçlandırılmasının kabul
edilebilir açıklaması yaptırılmalı, ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi
yapılıp yapılmadığı dosya içindeki ve emsal dosyalardaki listeler ve yazışmalar
değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme
ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”
14. Mahkemece bozma kararlarına uyularak yapılan yargılamalar
sonunda “…başvurucuların 1991 ve 1992
yıllarında, kesin maliyet hesabı çıkarıldığında mahsup edilmek üzere, … TL
yatırdığı, proje kapsamında Başbakanlık Göçmen Konutları Bürosu, Emlak Bankası
ve Emlak Bankasının devredildiği Banka ve TOKİ’den gelen yazı cevaplarına ve
kurumlar arası yapılan iç yazışma kayıtlarına göre mahsup işleminin yapıldığını
kabul etmek gerektiği, göçmen konutları projesi kapsamında Çorlu, Ankara,
Sincan, İkitelli, Pendik ve Görüklü'de yapılan
konutlar için yatırılan avansların mahsup edildiği, bu nedenle Ankara Pursaklar, Bursa Kestel ve Tekirdağ'da yapılan konutlar
için alınan avansların da mahsup işlemine tabi tutulduğunu kabul etmenin
zorunlu olduğu, Yüksek Yargıtay yerleşik içtihadının da bu doğrultuda olduğu,
tüm deliller, tapu kaydı örneği, ödeme makbuz örnekleri, bankadan gelen yazı
cevapları, aynı nitelikteki emsal dosyalar, emsal bilirkişi raporları, Yüksek
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bu konudaki yerleşik uygulaması, bozma ilamı ve
tüm dosya içeriğine göre yatırılan avansın mahsup edildiğinin anlaşıldığı…”
şeklindeki gerekçelerle davaların reddine karar verilmiştir.
15. Ekli tablonun C sütununda isimleri belirtilen
başvuruculardan aynı tablonun 40 ve 41 numaralı satırında yer alan başvurucular
Ramadan Alkan ve aynı zamanda mirasçı da olan Zülbiye Özgür, Basri Boran’ın bahse konu olan davaları yine
aynı gerekçeyle reddedilmiştir.
16. Temyiz üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi değişik tarihli
ilamlarııyla
“dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir
isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının
reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına” karar
verilmiştir.
17. Karar düzeltme yolu açık olanlar yönünden karar düzeltme
talebi hakkındaki istemler de reddedilmiş, nihai kararlar başvurucuların
vekillerine 22/7/2013 ile 6/3/2014 tarihleri arasında tebliğ edilmiştir.
18. Ekli tablonun C sütununda isimleri belirtilen başvuruculardan
aynı tablonun 2 ve 3 numaralı satırında yer alan başvurucular Müsel Şen ve Ali Öztürk’ün davalarına ilişkin nihai belge
8/10/2013 tarihinde avukatlarına tebliğ edilmiş, sürenin son günü olan
7/11/2013 tarihinde başvurucuların avukatı “bel ağrısı” nedeniyle acil
servisten bir gün istirahat raporu almış ve ertesi gün bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
19. 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi şöyledir:
“Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir
biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.”
20. 22/4/1926 tarihli ve 818
sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 113. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Asıl borç tediye ile veya sair bir surette sakıt olduğu
takdirde kefalet ve rehin ve sair fer'i haklar dahi
sakıt olur.”
21. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun
131. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde,
rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona
ermiş olur.”
22. 23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı mülga Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun’un 23. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
şöyledir:
“Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü
ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır. Tüketici mahkemelerinin yargı
çevresi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
Tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici
örgütleri ve Bakanlıkça açılacak davalar her türlü resim ve harçtan muaftır.
Tüketici örgütlerince açılacak davalarda bilirkişi ücretleri, 29 uncu maddeye
göre kaydedilen bütçede öngörülen ödenekten Bakanlıkça karşılanır. Davanın,
davalı aleyhine sonuçlanması durumunda, bilirkişi ücreti 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre davalıdan tahsil
olunarak 29 uncu maddede düzenlenen esaslara göre bütçeye gelir kaydedilir.
Tüketici mahkemelerinde görülecek davalar Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun
Yedinci Babı, Dördüncü Faslı hükümlerine göre yürütülür.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
23. Mahkemenin 7/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
diğer başvurularla birleştirilen 2013/6613 numaralı bireysel başvuru incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
24. Başvurucular; 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe
tabi tutularak Türkiye’ye geldiklerini, Göçmen Konutları Projesi kapsamında
konut sahibi olabilmek için belli miktarda avans olarak ödeme yaptıklarını,
daha sonra da konutların taksitlerini ödediklerini ancak avans ödemesinin
taksitlerden mahsup edilmediğini, yaptıkları ödemelerin iadesi amacıyla
açtıkları davaların Ankara 7. Tüketici Mahkemesince önce kabul edildiğini,
temyiz veya karar düzeltme aşamalarında kararların Yargıtay 13. Hukuk
Dairesince bozulduğunu, Mahkemece bozma kararlarına uyularak veya bu bozma
kararları dikkate alınarak dosyada aleyhlerine hiçbir delil veya rapor
bulunmamasına rağmen davaların reddine karar verildiğini, temyiz üzerine
Yargıtay 13. Hukuk Dairesince gerekçe gösterilmeksizin hükümlerin onandığını,
benzer iddialarla açılan davaların Derece Mahkemeleri ve Yargıtay tarafından
daha önce kabul edildiğini, aynı binada yan yana dairelerde oturan kişiler için
farklı sonuçlar ortaya çıktığını, Yargıtay 13. Hukuk Dairesince davanın
tarafları arasında eşitsizlik yaratıldığını, eşitliğin kamu kuruluşu lehine
bozulduğunu, avans olarak ödedikleri bedellerin iade edilmediğini belirterek
mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal
edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
25. Ekli tablonun C sütununda isimleri belirtilen
başvuruculardan aynı tablonun 2 ile 30 numaralı satırları arasında ismi yer
alanlar, davanın açıldığı ve sona erdiği tarihi dikkate alarak yargılamanın
uzun sürdüğünü belirtmiş ve makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ayrıca ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
26. Başvuru dilekçeleri ve ekleri incelendiğinde
başvurucuların Ankara 7. Tüketici Mahkemelerinde görülen alacak davalarının
reddedilmesi dolayısıyla Anayasa’nın 10., 35., 36. ve 141. maddelerinde
tanımlanan haklarının ihlal edildiğini iddia ettikleri görülmektedir. Anayasa
Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile
bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, §
16). Başvurucular; Mahkemelerce verilen ret kararları neticesinde haksız yere
davalarının reddedildiğini, kendilerine verilmesi gereken tazminatın
verilmediğini, aynı durumda olan kişilerce açılan davaların Derece Mahkemeleri
tarafından daha önce kabul edildiğini iddia etmişlerdir. Gerekçeli karar
hakkına yönelik inceleme sonucunda varılan sonuç gereği, başvurucuların
mülkiyet hakkı ve eşitlik ilkesinin ihlaline yönelik iddialarının değerlendirilmesine
gerek görülmemiştir. Makul sürede yargılama yapılmadığı iddiası olanlar
yönünden adil yargılanma hakkı kapsamında ayrıca bir değerlendirme yapılmıştır.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Başvurucular Müsel
Şen ve Ali Öztürk’ün Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddiası
27. Başvurucular, Derece Mahkemesi ve Yargıtay kararlarının
gerekçesiz olduğunu ve makul sürede yargılanmadıklarını belirterek Anayasa’nın
36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia
etmişlerdir.
28. Bireysel başvurunun ön şartlarından birisi de başvuru
süresidir. Süre, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul
hükmüdür (Yasin Yaman, B. No:
2012/1075, 12/2/2013, § 18).
29. Bireysel başvuruların 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası
ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 64.
maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten,
başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün
içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dışı
temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir.
30. Bununla beraber 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5)
numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (2)
numaralı fıkrası uyarınca mücbir sebep veya ağır hastalık gibi "haklı
mazeret" nedeniyle otuz gün içinde başvuru yapılamadığı takdirde bu durumu
delillendiren belgeler ile birlikte mazeretin kalktığı
tarihten itibaren on beş gün içinde de bireysel başvuru yapma imkânı
bulunmaktadır.
31. 6216 sayılı Kanun ve İçtüzük'te,
haklı mazerete muhatap olan kişinin başvurucu olduğu ifade edilmekte ise de
temsil veya vekâlet yoluyla yapılan başvurularda temsilci veya avukatın da
haklı mazeretlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Temsilci veya avukatın
haklı mazeretinin dikkate alınmaması, başvuru süresinin kaçırılmasında hiçbir
kusuru bulunmayan ve bu kişiler aracılığıyla bireysel başvuru yapan başvurucular
açısından mahkemeye erişimi daha baştan engelleyebileceğinden hakkın telafisi
imkânsız biçimde kaybına neden olabilir (Ramazan
Sönmez, B. No: 2013/6325, 15/4/2014, § 21).
32. Bu durumda temsilci veya avukat aracılığıyla yapılan
bireysel başvurularda, bu kişilerin haklı mazeretlerinin bulunması hâlinde
mazeretin kalktığı tarihten itibaren on beş gün içinde yapılan başvuruların
süresinde yapılmış olduğunun 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (2) numaralı
fıkrası uyarınca kabul edilmesi gerekir (Ramazan
Sönmez, § 22).
33. Başvuruculardan Müsel Şen ve
Ali Öztürk’ün avukatı 7/11/2013 tarihinde bel ağrısı nedeniyle bir günlük istirahatının uygun olduğuna dair sağlık raporu aldığını ve
bu durumun haklı mazeret kapsamında değerlendirilerek başvurunun süresinde
yapıldığının kabulü gerektiğini ileri sürmektedir.
34. İçtüzük'te, mücbir sebep veya ağır hastalık
gibi haklı bir mazeretin başvuru süresini uzatacağı kurala bağlanmış olup bu
hususlara ilişkin bir belirleme veya tanımlama yapılmamıştır (Ramazan Sönmez, § 25).
35. Hangi hâllerin haklı mazeret olduğunun önceden
belirlenmesi mümkün olmadığından Anayasa Mahkemesi, ileri sürülen mazeretin
haklı olup olmadığını her başvuruda olayın özelliklerini dikkate alarak
değerlendirmektedir (Yasin Yaman, §
21).
36. Yukarıda ismi belirtilen başvurucular ile avukatları
arasındaki vekâlet akdi incelendiğinde başvurucular, farklı tarihlerde olmak
üzere aynı sözleşmelerle iki avukata birden vekâlet vermiştir. Dolayısıyla
başvurucuların birden fazla avukata vekâlet vermesi ve başvuruyu bizzat yapan
avukatın hastalığıyla ilgili bir sağlık raporunun bulunması, diğer avukatın
süresi içinde bireysel başvuruda bulunmasına engel bir durum teşkil
etmemektedir. Kaldı ki başvuru konusu olayda, başvuruyu bizzat yapan avukatın
hastalığıyla ilgili düzenlenen sağlık raporunda “bel ağrısı” tanısı konduğu ve
bir günlük istirahatın uygun görüldüğü, hastalığının
ağır olup olmadığı hususunda bir tespit yapılmamakla birlikte hastalığın
hastane veya sağlık kuruluşunda yatarak tedavisinin yapılmasını gerektirmemesi
nedeniyle yatış işlemlerinin uygulanmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeplerle mazeret
olarak ileri sürülen hastalığın haklı mazeret olarak değerlendirilmesi mümkün
değildir.
37. Nihai karar başvurucuların avukatına 8/10/2013 tarihinde
tebliğ edilmiş, bu durumda bu tarihten itibaren en son 7/11/2013 tarihine kadar
başvuru yapılması gerekirken haklı mazeret olarak değerlendirilmeyen hastalığa
ilişkin istirahat raporu süresinin bittiği tarihten itibaren birinci günün
sonunda yapılan başvurularda süre aşımı bulunduğu sonucuna varılmıştır.
38. Açıklanan nedenlerle başvurucular Müsel
Şen ve Ali Öztürk’ün başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren otuz gün
içinde yapılmayan sırasıyla 2013/8108 ve 2013/8111 numaralı bireysel
başvurularının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
b.
Yargılamaların Makul Sürede Sonuçlanmadığına İlişkin İddialar
39. Ekli tablonun C sütununda isimleri belirtilen
başvuruculardan aynı tablonun 2 ile 30 numaralı satırları arasında ismi yer
alanlar, davanın açıldığı ve sona erdiği tarihi dikkate alarak yargılamanın
uzun sürdüğünü belirtmiş ve makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ayrıca ileri sürmüşlerdir. Başvurucular Müsel Şen ve
Ali Öztürk’ün bireysel başvurularını süresinde yapmaması nedeniyle ilgili
başvurucuların makul süre şikâyetleri kapsamında bir değerlendirme yapılmasına
gerek görülmemiştir.
40. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, …açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
41. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, esasen
Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı
ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve
mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiği
açıktır (Güher Ergun ve diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).
42. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde dikkate alınması gereken
kriterlerdir (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41–45).
43. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca medeni hak ve yükümlülükler ile cezai alanda yöneltilen suçlamalara
ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru
konusu olaylarda, Göçmen Konutları Projesi kapsamında avans olarak ödenen
bedelin iadesi talebiyle açılan alacak davaları bulunmakta olup bu sorunun çözümüne
yönelik olarak 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Muhakemeleri Usulü
Kanunu ile 6100 sayılı Kanun’da yer verilen usul hükümlerine göre yürütülen
somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir
yargılama olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
44. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde sürenin başlangıcı kural olarak
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarihtir. Sürenin bitiş tarihi ise
yargılamanın sona erme tarihidir (Güher
Ergun ve diğerleri, § 52). Bu
kapsamda somut yargılama faaliyeti açısından sürelerin başlangıç ve bitiş
tarihlerinin dikkate alınması gerekmekte olup ekte yer alan tablonun F ve G
sütunlarında bu süreler belirtilmiştir.
45. Tüketici mahkemelerinin görevi 4077 sayılı mülga Kanun’un
23. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede, bu Kanun’un uygulanmasıyla
ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı, tüketici mahkemeleri
nezdinde açılan davaların harçlardan muaf olduğu ve bu mahkemelerde basit
yargılama usulüne göre yargılama yapılacağı belirtilmiştir. Bu şekilde kanun
koyucu, tüketiciyi koruma amacını dikkate alarak genel mahkemelerin dışında
özel bir tüketici davalarının yargılaması sistemi oluşturmuş ve bu davaların;
konunun uzmanı mahkemelerce mümkün olduğunca hızlı, basit ve ucuz bir biçimde
sonuçlandırılmasını amaçlamıştır.
46. Başvurucuların 2009, 2010 ve 2011 yıllarında Ankara 7.
Tüketici Mahkemesinde açtıkları davaların kabulüne veya reddine karar
verildiği, anılan kararlardan davanın kabulüne ilişkin kararların Yargıtay 13.
Hukuk Dairesince bozulduğu, yeniden yapılan yargılama neticesinde davaların
reddedildiği, davaların reddine ilişkin kararların kanun yollarının usulüne
uygun tüketilmesi ile beraber 2013 ve 2014 yıllarında kesinleştiği
anlaşılmaktadır.
47. Başvuruların değerlendirilmesi neticesinde yargılamanın
başından itibaren iki dereceli yargılama sistemi içinde Tüketici Mahkemelerinde
görülen alacak davalarının niteliği, söz konusu olan olayların üzerinden uzunca
sayılabilecek bir süre geçtikten sonra davaların açılması ve ilgili belgelere
ulaşımda yaşanabilecek güçlükler, başvurucular açısından davaların taşıdığı
değer ve başvurucuların davadaki menfaatleri, husumet ve görev konularında
yaşanılan sıkıntılar, daha çok karar düzeltme aşamalarında bozma kararlarının
verilmesi bakımından Yargıtay kararlarının süreç içinde bir değişikliğe
uğraması dikkate alındığında ekli tablonun F ve G sütunlarında yer alan
sürelerin makul olduğu açıktır. Kaldı ki başvurucuların hiçbiri makul sürede
yargılama yapılmaması dolayısıyla manevi tazminat talep etmemiştir. Belirtilen
nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilmezliğine karar verilmesi gerekir.
c. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
48. Başvurucular, Derece Mahkemesi ve Yargıtay kararlarının
gerekçesiz olduğunu belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
49. Başvurucular Müsel Şen ve
Ali Öztürk dışında diğer
başvurucuların gerekçeli karar hakkına ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan
yoksun olmadığı gibi kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka
bir neden de bulunmadığından başvuruların gerekçeli karar hakkı yönünden kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Gerekçeli
Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
50. Başvurucular, Anayasa’nın
36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia
etmiştir.
51. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahiptir.”
52. Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak
yazılır.”
53. Sözleşme’nin 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili
uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda
karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme
tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini isteme hakkına sahiptir.”
54. Yapılan yargılama sırasında tanık dinletme hakkı da dâhil
olmak üzere delillerin ibrazı ve değerlendirilmesi adil yargılanma hakkının
unsurlarından biri olarak kabul edilen silahların eşitliği ilkesi kapsamında
kabul edilmekte olup bu hak ve gerekçeli karar hakkı da makul sürede yargılanma
hakkı gibi adil yargılanma hakkının somut görünümleridir. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle
Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil edilen gerekçeli karar hakkı ve silahların eşitliği ilkesi gibi
ilke ve haklara Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, § 38).
55. Mahkeme kararlarının
gerekçeli olması, adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olmakla beraber
bu hak, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı
şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe
gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla
birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmeyi gerektiren usul veya
esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış olması bir hak ihlaline neden
olacaktır (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2295, 20/2/2014, § 51). Gerekçenin ayrıntısı davanın niteliğine göre
değişmekle birlikte kararın hüküm kısmına dayanak oluşturacak hukuki bir
gerekçenin kısa ve özet de olsa bulunmasının zorunlu olduğu açıktır (Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §
33).
56. Kararların gerekçeli olması,
davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını öğrenerek mahkemelere ve
genel olarak yargıya güven duymalarını sağladığı gibi, tarafların kanun yoluna
etkili başvuru yapmalarını mümkün hale getiren en önemli faktörlerdendir.
Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun yolunun etkin
kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda yapılacak
incelemenin de etkin olması beklenemez (Vesim Parlak, § 34).
57. Kanun yolu mahkemelerince
verilen karar gerekçelerinin ayrıntılı olmaması, ilk derece mahkemesi kararlarında
yer verilen gerekçelerin onama kararlarında kabul edilmiş olduğu şeklinde
yorumlanmakla beraber (Aziz Turhan,
B. No: 2012/1269, 8/5/2014, § 53), başvurucuların dile getirmesine rağmen ilk
derece mahkemesinin de tartışmadığı esaslı hususlara ilişkin temyiz
başvurularıyla başvurucuların usule ilişkin haklarının ihlal edildiğine yönelik
somut şikâyetlerinin temyiz incelemesinde tartışılmaması gerekçeli karar
hakkının ihlali olarak görülebilir (Faik
Gümüş, B. No: 2012/603, 20/2/2014, § 49).
58. Başvurucular; Göçmen Konutları Projesi kapsamında avans
olarak ödedikleri bedelin iadesi amacıyla Ankara 7. Tüketici Mahkemesinde
açtıkları ve kabul ile sonuçlanan davalarda, davası kabul edilen kararlara
yönelik temyiz veya karar düzeltme aşamalarında Yargıtay 13. Hukuk Dairesince
bozma yönünde hüküm kurulduğunu, Mahkemece bozma kararlarına uyularak dosyada
aleyhlerine hiçbir delil veya rapor bulunmamasına rağmen davaların tümünün
incelenmeksizin reddine karar verildiğini, yerel Mahkemenin verdiği kararların
Yargıtay tarafından onandığını, Mahkeme ve Yargıtay kararlarının gerekçesiz
olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
59. Gerekçeli karar hakkına
ilişkin şikâyet yönünden başvuruları kabul edilebilir bulunan başvurucuların
davaları incelendiğinde bozma kararı verilen davalara ilişkin olarak
başvurucular yönünden yapılan değerlendirmelerde mahsubun yapılıp yapılmadığı
noktasında eksik inceleme yapıldığı ve yeniden bilirkişi raporu alınmak
suretiyle davanın aydınlatılması istenmiştir.
60. Mahkeme, bozma kararları
sonrasında yaptığı duruşmalarda bozma kararlarına uymuş; Yargıtay 13. Hukuk
Dairesinin emsal bozma ilamlarında belirtilen delillerin ilgili dosyaya
sunulması için bir ay süre verilmesine, dava konusu taşınmaz ve proje ile
ilgili tanzim edilen kesin hesap özetinin yazı ile TOKİ’den ve bildirilecek
yerden istenilmesine, tüm deliller tekemmül ettiğinde Yargıtay bozma ilamına
göre bilirkişilerden ek rapor alınmasına, ek raporda başvurucunun itirazlarının
değerlendirilmesine, bilirkişilerin kesin hesaptaki maliyet değerinin
Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatları ve yıllık katsayı artışlarını dikkate
alarak güncelleştirmelerinin, yapılan ödemeler ve binanın maliyetinin
karşılaştırılmasının istenilmesine ve ileri bir tarihte duruşma yapılmasına
karar vermiştir.
61. Daha önce belirlenen
tarihlerde yapılan duruşma sonucunda Mahkeme, dosyada mevcut toplanan delillere
göre bilirkişi incelemesi yapılmasından vazgeçildiğini ve ilgili davayı
reddettiğini taraflara bildirmiştir. Yerel Mahkeme tarafından davası herhangi
bir bozma kararı olmaksızın doğrudan reddedilenlerde de aynı şekilde dosyada
mevcut olan kayıtlar, kurum iç yazışma örnekleri, emsal Yargıtay kararları ve
diğer belgeler ayrı ayrı okunmuş; bilirkişi incelemesi yapılmasından
vazgeçilmiştir.
62. Yargılama makamları
yargılamanın taraflarınca ileri sürülen iddiaları ve gösterdikleri delilleri
gereği gibi incelemek zorundadır. Bununla birlikte belirli bir davaya ilişkin
olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili
olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir (Benzer
yöndeki AİHM kararı için bkz. Barbera Messegue ve Jabardo/İspanya,
B. No: 10590/83, 6/12/1988, § 68). Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma
ve inceleme yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını
denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Mahkemenin görevi,
başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığını
değerlendirmektir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın
yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri
ışığında taraflara iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması
şarttır. Taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve
inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda
delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddialarının da
yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116,
23/1/2014, § 19).
63. Başvurulara konu olan tüm
davalarda Banka ve TOKİ’den gelen yazı cevaplarına ve kurumlar arası yapılan iç
yazışma kayıtlarına göre mahsup işleminin yapıldığını kabul etmek gerektiği,
göçmen konutları projesi kapsamında birçok yerde yatırılan avansların mahsup
edildiği, bu nedenle başvurucuların aldıkları konut için yatırdığı avansların
da mahsup işlemine tabi tutulduğunu kabul etmenin zorunlu olduğu gerekçesiyle
Mahkemece davaların reddine karar verilmiştir (bkz. § 13). Mahkemece
tarafından, gerekçede anılan belgeler açıkça değerlendirilmediği gibi bu yönde
bilirkişi incelemesi de yapılmadığı veya bilirkişi incelemesinden vazgeçildiği,
farklı yerlerde yapılan konutlar için ödenen avansın mahsup edildiği belirtilerek
ve bu varsayım üzerine başvurucuların aldıkları konut için ödedikleri avansın
da mahsup edildiğini kabul etmenin zorunlu olduğu gerekçesiyle davaların
reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Yargıtay tarafından da Mahkemece verilen
bu gerekçe kabul edilerek hüküm onanmıştır (bkz. § 15).
64. Görüldüğü üzere başvurucular tarafından açılan alacak
davalarının büyük bir kısmında olduğu gibi başvurucuların avans olarak davalıya
ödeme yaptığı kabul edilmesine ve Mahkemece somut delillere dayalı olarak
davanın kabulüne ilişkin kararlar verilmesine rağmen bu kararların
bozulmasından sonra davalı TOKİ’nin, avans ödemesinin taksitlerden mahsup
edildiği savunması yeterince açıklığa kavuşturulmadan varsayım üzerine
davaların reddine karar verilmiştir. Dolayısıyla Mahkemenin, açılan davaların
kabulüne ilişkin ilk kararında vardığı sonucun tam tersi bir sonuca varsayımla
ulaşması ve bunu ikna edici şekilde gerekçelendirememesi adil bir yargılama
yapılmadığını göstermektedir.
65. Belirtilen nedenlerle
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
66. Başvurucular; mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik
ilkesinin ihlali nedeniyle avans olarak yatırdıkları bedelin bilirkişi
raporlarıyla güncellenmiş değerlerini, yargılama giderlerini ve davalarda
aleyhlerine hükmedilen vekâlet ücretlerinin ödenmesini talep etmişlerdir.
67. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve
işlem niteliğinde karar verilemez.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
68. Gerekçeli karar hakkı
yönünden kabul edilebilir bulunan dosyaların değerlendirilmesi neticesinde
Anayasa’nın 36. maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiş olduğundan ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere kararın bir
örneğinin Ankara 7. Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
69. Başvurucular maddi tazminat talebinde de bulunmuş olup
mevcut başvuruda Anayasa’nın 36. maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiş
olmakla beraber tespit edilen ihlalle iddia edilen maddi zarar arasında illiyet
bağı bulunmadığı anlaşıldığından başvurucuların maddi tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
70. Dosyadaki belgelerden tespit edilen ve ekli tablonun H
sütununda gösterilen şekliyle geri verilmesi gereken harç miktarlarının ilgili
başvuruculara ayrı ayrı ödenmesine ve ekli tablonun E sütununda belirtildiği
üzere vekilleri aynı olan başvuruculara 1.800 TL vekâlet ücretinin müştereken
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. 1. Müsel
Şen ve Ali Öztürk’ün başvurularının süre
aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer
başvurucuların gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Başvuruları gerekçeli karar
hakkı yönünden kabul edilebilir bulunan diğer başvurucuların Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Gerekçeli karar hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapmak
üzere kararın bir örneğinin Ankara 7. Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuların tazminat
taleplerinin REDDİNE,
E. 1. Müsel
Şen ve Ali Öztürk yönünden yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA,
2. Müsel Şen ve Ali Öztürk dışındaki başvuruculara; ekli
tablonun H sütununda yer alan harç miktarlarının AYRI AYRI ÖDENMESİNE,
F. Ekli tablonun D sütununda
T.C. kimlik numaraları gösterilen ve vekilleri aynı olan;
1. Fatma Güney, Zafer Aytekin,
Selime Ölürdönmez, İsmet Topal, Pakize Utkualp-Zatiye Utkualp, Ahmet
Çetin, Sıtkı İslamoğlu, Erdinç Öztürk, Raif Çavuş, Nasuf
Eyüpoğlu, Behzat Lütfüoğlu, İsmet Karabekir, Hikmet
Çavuşoğlu, Nazif Şen, Rufi Korkmaz, Sabit Özkan,
Niyazi Öztürk, Ercan Haksever, Hasan Aksoy, Ahmet Özdemir, Mestan
Mutlu, Servet Mutlu, Emin Mutlu ve Kazım Ertürk’e 1.800 TL vekâlet ücretinin
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
2. Seyitahmet Çavuş, Sebahattin Dönmez,
Mümin Balcı, Halil Öztürk, İsmail Güler, Hüseyin Güneş, Hilmi Cesur, Mustafa
Kılıç, Sevda Aladağ, Yılmaz Aladağ, Sevinç Aladağ, Servet Güler, Nurettin
Özçelik ve Ramadan Alkan’a 1.800 TL vekâlet ücretinin
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
3. Gülşen Ahmetoğlu, Sebahin Ahmetoğlu, Zülbiye Özgür,
Basri Boran ve İsmail Çakıroğlu’na 1.800 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE,
4. Hikmet Özgür’e 1.800 TL vekâlet ücretinin
ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin, kararın
tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren
dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona
erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
7/1/2016
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verildi.
A
|
B
|
C
|
D
|
E
|
F
|
G
|
H
|
Sıra
|
Başvuru Numarası
|
Başvurucunun İsmi
|
T.C. Kimlik Numarası
|
Başvurucunun
Vekili
|
Makul Sürede Yargılama Yapılmadığı İddiası
Olanlar Yönünden
|
Ödenmesi Gereken Harç Miktarı (TL)
|
Davanın Açıldığı Tarih
-
Nihai Karar Tarihi
|
Yargısal Süreçte Geçen Toplam Süre
|
1
|
2013/6613
|
Seyitahmet ÇAVUŞ
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
-
|
-
|
198,35 TL.
|
2
|
2013/8108
|
Müsel ŞEN
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
-
|
-
|
-
|
3
|
2013/8111
|
Ali ÖZTÜRK
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
-
|
-
|
-
|
4
|
2013/8709
|
Fatma GÜNEY
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
2/6/2009
-
1/10/2013
|
4 yıl 3 ay 29 gün
|
198,35 TL.
|
5
|
2014/4710
|
Zafer AYTEKİN
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
26/10/2009
-
20/2/2014
|
4 yıl 3 ay 24 gün
|
206,10 TL.
|
6
|
2013/8109
|
Selime ÖLÜRDÖNMEZ
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
5/11/2010
-
19/9/2013
|
2 yıl 10 ay 14 gün
|
198,35 TL.
|
7
|
2013/8110
|
İsmet TOPAL
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
15/2/2010
-
19/9/2013
|
3 yıl 7 ay 4 gün
|
198,35 TL.
|
8
|
2013/8112
|
Pakize UTKUALP
Zatiye UTKUALP
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
19/11/2011
-
19/9/2013
|
1 yıl 10 ay
|
198,35 TL.
|
9
|
2013/8547
|
Ahmet ÇETİN
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
5/11/2010
-
19/9/2013
|
2 yıl 10 ay 14 gün
|
198,35 TL.
|
10
|
2013/8548
|
Sıtkı İSLAMOĞLU
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/8/2010
-
19/9/2013
|
3 yıl 1 ay 3 gün
|
198,35 TL.
|
11
|
2013/8549
|
Erdinç ÖZTÜRK
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/8/2010
-
19/9/2013
|
3 yıl 1 ay 3 gün
|
198,35 TL.
|
12
|
2013/8550
|
Raif ÇAVUŞ
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
24/5/2010
-
19/9/2013
|
3 yıl 3 ay 25 gün
|
198,35 TL.
|
13
|
2013/8551
|
Nasuf EYÜPOĞLU
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/8/2010
-
19/9/2013
|
3 yıl 1 ay 3 gün
|
198,35 TL.
|
14
|
2013/8552
|
Behzat LÜTFÜOĞLU
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
24/5/2010
-
19/9/2013
|
3 yıl 3 ay 25 gün
|
198,35 TL.
|
15
|
2013/8708
|
İsmet KARABEKİR
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
21/5/2010
-
1/10/2013
|
3 yıl 4 ay 10 gün
|
198,35 TL.
|
16
|
2013/8710
|
Hikmet ÇAVUŞOĞLU
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/8/2010
-
1/10/2013
|
3 yıl 1 ay 15 gün
|
198,35 TL.
|
17
|
2013/8780
|
Nazif ŞEN
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
2/11/2010
-
1/10/2013
|
2 yıl 10 ay 29 gün
|
198,35 TL.
|
18
|
2013/8782
|
Rufi KORKMAZ
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
21/5/2010
-
1/10/2013
|
3 yıl 4 ay 10 gün
|
198,35 TL.
|
19
|
2013/8783
|
Sabit ÖZKAN
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
2/11/2010
-
1/10/2013
|
2 yıl 10 ay 29 gün
|
198,35 TL.
|
20
|
2013/9490
|
Niyazi ÖZTÜRK
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
1/6/2010
-
1/10/2013
|
3 yıl 4 ay
|
198,35 TL.
|
21
|
2013/9491
|
Ercan HAKSEVER
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
1/6/2010
-
1/10/2013
|
3 yıl 4 ay
|
198,35 TL.
|
22
|
2014/2297
|
Hasan AKSOY
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
24/5/2010
-
24/12/2013
|
3 yıl 7 ay
|
206,10 TL.
|
23
|
2014/2329
|
Ahmet ÖZDEMİR
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
21/5/2010
-
24/12/2013
|
3 yıl 7 ay 3 gün
|
206,10 TL.
|
24
|
2014/2508
|
Mestan MUTLU
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
21/5/2010
-
24/12/2013
|
3 yıl 7 ay 3 gün
|
206,10 TL.
|
25
|
2014/2509
|
Servet MUTLU
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
11/2/2010
-
20/1/2014
|
3 yıl 11 ay
|
206,10 TL.
|
26
|
2014/4205
|
Emin MUTLU
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
5/11/2010
-
4/2/2014
|
3 yıl 11 ay 9 gün
|
206,10 TL.
|
27
|
2014/4709
|
Kazım ERTÜRK
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
12/4/2010
-
20/2/2014
|
3 yıl 10 ay 8 gün
|
206,10 TL.
|
28
|
2014/3503
|
Sebahattin DÖNMEZ
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
25/1/2011
-
4/2/2014
|
3 yıl 21 gün
|
206,10 TL.
|
29
|
2014/3504
|
Mümin BALCI
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
25/1/2011
-
4/2/2014
|
3 yıl 21 gün
|
206,10 TL.
|
30
|
2014/3517
|
İsmail GÜLER
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
24/5/2010
-
24/12/2013
|
3 yıl 7 ay
|
206,10 TL.
|
31
|
2013/7167
|
Hikmet ÖZGÜR
|
-
|
Av. Sinan KARACABEY
|
-
|
-
|
198,35 TL.
|
32
|
2013/8402
|
Halil ÖZTÜRK
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
-
|
-
|
198,35 TL.
|
33
|
2013/8409
|
Hüseyin GÜNEŞ
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
-
|
-
|
198,35 TL.
|
34
|
2013/8636
|
Hilmi CESUR
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
-
|
-
|
198,35 TL.
|
35
|
2014/1054
|
Mustafa KILIÇ
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
-
|
-
|
206,10 TL.
|
36
|
2014/1520
|
Nurettin ÖZÇELİK
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
-
|
-
|
206,10 TL.
|
37
|
2014/1522
|
Sevda ALADAĞ
Yılmaz ALADAĞ
Sevinç ALADAĞ
Servet GÜLER
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
-
|
-
|
206,10 TL.
|
38
|
2013/6061
|
İsmail ÇAKIROĞLU
|
-
|
Av. Murat MECİT
|
-
|
-
|
198,35 TL.
|
39
|
2013/8471
|
Gülşen AHMETOĞLU
Sebahin AHMETOĞLU
|
-
|
Av. Murat MECİT
|
-
|
-
|
198,35 TL.
|
40
|
2014/2447
|
Ramadan ALKAN
|
-
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
-
|
-
|
206,10 TL.
|
41
|
2013/6060
|
Zülbiye ÖZGÜR
Basri BORAN
|
-
|
Av. Murat MECİT
|
-
|
-
|
198,35 TL.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|