logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İsmet Yağcı [2.B.], B. No: 2013/6712, 26/6/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İSMET YAĞCI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/6712)

 

Karar Tarihi: 26/6/2014

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Şebnem NEBİOĞLU ÖNER

Başvurucu

:

İsmet YAĞCI

Vekili

:

Av. Muhammet Sadık AVUNDUKLUOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, aile konutu olan taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması talebiyle açılan davanın reddedilmesi neticesinde, adil yargılanma ve ailenin korunması hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespitiyle, yeniden yargılama yapılmasına, yeniden yargılama talebinin reddi halinde, uğradığı zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 29/8/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde belirtilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu tarafından, 23/12/2010 tarihinde Kayseri 3. Aile Mahkemesinde, tapuda eşi adına kayıtlı olan konutun aile konutu olduğu ancak rızası alınmaksızın bir banka adına taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği ve bu hakka dayanılarak taşınmazın icraen satış işlemlerine başlanıldığı, taşınmazın aile konutu olduğunun Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 12/10/2010 tarih ve E.2010/388, K.2010/1020 sayılı kararı ile hüküm altına alındığı belirtilerek, taşınmaz üzerindeki ipoteğin ve haczin kaldırılması talep edilmiştir.

6. Mahkemenin 22/12/2011 tarih ve E.2010/1258, K.2011/1246 sayılı kararı ile, her ne kadar dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 12/10/2010 tarih ve E.2010/388, K.2010/1020 sayılı kararı ile hüküm altına alınmış ise de, ipoteğin kurulduğu aşamada konutun tapu kaydı üzerinde aile konutu şerhi bulunmadığı gibi, belirtilen süreçte ilgili taşınmazın başvurucu ve eşinin aile konutu olmadığının tespit edildiği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.

7. İlk derece mahkemesi kararı temyiz edilmekle, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 13/2/2013 tarih ve E.2012/8364, K.2013/3452 sayılı kararı ile onanmıştır.

8. Karar düzeltme talebi Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19/6/2013 tarih ve E.2013/11462, K.2013/17097 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

9. Karar başvurucu tarafından 31/7/2013 tarihinde öğrenilmiştir.

B. İlgili Hukuk

10. 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi şöyledir:

“Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.(1)

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

11. Mahkemenin 26/6/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 29/8/2013 tarih ve 2013/6712 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

12. Başvurucu, eşi ile birlikte kullandıkları ve aile konutu niteliğinde olan ancak tapuda eşi adına kayıtlı olan taşınmaz üzerinde bir banka lehine ipotek tesis edildiğini, belirtilen ayni hakka dayanılarak ipoteğin paraya çevrilmesi talebiyle haciz işlemlerine başlanıldığını ve icraen satış aşamasına gelindiğini, belirtilen taşınmazın aile konutu olduğunun Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 12/10/2010 tarih ve E.2010/388, K.2010/1020 sayılı kararı ile hüküm altına alınmış olmasına rağmen, aynı Mahkeme nezdinde açtığı ipoteğin kaldırılması talepli davanın, taşınmazın aile konutu olmadığından bahisle reddedildiğini, davanın reddedilmesiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bunun yanısıra Mahkeme kararlarının yeterli gerekçe ihtiva etmediğini ve yargılamanın sonucu itibarıyla ailenin korunması hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

B. Değerlendirme

13. Başvurucu tarafından yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı ve yargılama sürecindeki Mahkeme kararlarının yeterli gerekçe ihtiva etmediği hususunun yanı sıra, Anayasa’nın 41. maddesinde tanımlanan ailenin korunması hakkının da ihlal edildiği iddia edilmekle birlikte, başvurucunun ailenin korunması hakkının ihlal edildiği iddiasını münhasıran yargılamanın sonucuna dayandırdığı görülmekle, başvurucunun iddiaların Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

 a. Gerekçeli Karar Hakkının İhlali İddiası

14. Başvurucu tarafından, aile konutu olduğunu iddia ettiği taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması talebinin Mahkemece reddedildiği ve bu ret kararında taşınmazın aile konutu olmamasına dayanıldığı ancak, aynı Mahkeme tarafından daha önce verilen ve kesinleşen bir karar ile bahse konu taşınmazın aile konutu olduğunun tespit edildiğinin ileri sürülmesine rağmen, Mahkemece bu husus yeterli şekilde açıklanmayarak davanın reddedildiği ve belirtilen gerekçesizliğin kanun yolu mercileri tarafından da giderilmediği beyan edilerek, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddia edilmiştir.

15. Gerekçeli karar hakkı adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden biridir (B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 25).

16. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması, kanun yoluna başvurma olanağını etkili kullanabilmek ve mahkemelere güveni sağlamak açısından, hem tarafların hem kamunun menfaatini ilgilendirmekte olup, kararın gerekçesi hakkında bilgi sahibi olunmaması, kanun yoluna müracaat imkânını da işlevsiz hale getirecektir. Bu nedenle mahkeme kararlarının dayanaklarının yeteri kadar açık bir biçimde gösterilmesi zorunludur.

17. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma hakkının unsurlarından birisi olmakla beraber, bu hak yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır. Bunun yanı sıra, kanun yolu mahkemelerince verilen karar gerekçelerinin ayrıntılı olmaması da bu hakkın ihlal edildiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Kanun yolu mahkemelerince verilen bu tür kararların, ilk derece mahkemesi kararlarında yer verilen gerekçelerin kabul edilmiş olduğu şeklinde yorumlanması uygun olup, bu durumda, üst dereceli mahkeme tarafından önceki mahkeme kararının gerekçesinin benimsendiği kabul edilmelidir (B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 26)

18. Başvuru konusu olayda, 27/2/2007 tarihli resmi senede istinaden tapuda başvurucunun eşi adına kayıtlı olan taşınmaz üzerinde bir banka adına ipotek tesis edildiği, Kayseri 2. İcra Müdürlüğünün 2008/564 sayılı dosyası ile belirtilen ayni hakka istinaden icra işlemlerinin başlatıldığı, bu süreçte başvurucu tarafından yapılan aile konutu şerhi tesisi talebi üzerine, belirtilen taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunun Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 12/10/2010 tarih ve E.2010/388, K.2010/1020 sayılı kararı ile hüküm altına alındığı, başvurucu tarafından daha sonra açılan ve belirtilen taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasının talep edildiği davanın ise, taşınmazın aile konutu niteliğinde olmadığından bahisle reddedildiği anlaşılmaktadır. Ancak ilk derece mahkemesi kararında, belirtilen taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunun Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 12/10/2010 tarih ve E.2010/388, K.2010/1020 sayılı kararı ile hüküm altına alındığı göz önünde bulundurulmakla birlikte, dosya kapsamında yapılan keşif ve toplanan sair deliller uyarınca, dava konusu taşınmazın Kayseri ilinin sayfiye yerlerinden olan Gesi mahallesinde bulunduğu, tarafların keşif ve karar tarihi itibarıyla bu konutta oturuyor olmalarına rağmen, daha önceden birlikte oturdukları ve adlarına adli tebligatların yapıldığı bir diğer konutun da ipotek nedeniyle satıldığı ve belirtilen satış üzerine başvurucu ve eşinin dava konusu konuta geçtiklerinin anlaşıldığı, aile konutunun tarafların birlikte yaşamak için belirledikleri ve yıllarını geçirdikleri konut olması gerektiği, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun mahkemenin 12/10/2010 tarihli kararıyla tespit edilmiş olmasına rağmen, ipoteğin tesis edildiği aşamada dava konusu taşınmazın tarafların aile konutu olmadığının tespit edildiği belirtilerek davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Bu yönüyle her ne kadar 12/10/2010 tarihli karar ile aile konutu olduğu tespit edişmiş olsa da, bu konutun ipoteğin tesisi aşamasında aile konutu niteliğinde olmadığına ve tarafların daha önce bu nitelikte kullandıkları başka bir konut bulunduğuna işaret edilerek, başvurucu tarafından ileri sürülen ve hüküm sonucunu etkilediği iddia edilen talebinin ilk derece mahkemesi kararında denetlenerek reddedildiği, ilk derece mahkemesince oluşturulan karar ve gerekçesi hukuka uygun bulunmak suretiyle kanun yolu mahkemelerinin denetiminden de geçerek kesinleştiği, bu kapsamda yerel mahkeme gerekçesini benimsediği anlaşılan kanun yolu merciince kararlarda ayrıntılı gerekçeye yer verilmediği anlaşılmakla, başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası

19. Başvurucu tarafından ayrıca, maddi vakıalar ve hukuki müesseselere ilişkin yanlış hukuki değerlendirme yapılarak, aile konutu olan taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, adil olmayan bir yargılama sonucu davanın reddine hükmedildiği beyan edilerek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddia edilmiştir.

20. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, bireysel başvurulara ilişkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir.

21. Bir anayasal hakkın ihlali iddiasını içermeyen, yalnızca derece mahkemelerinin kararlarının yeniden incelenmesi talep edilen başvuruların açıkça dayanaktan yoksun ve Anayasa ve Kanun tarafından Mahkemenin yetkisi kapsamı dışında bırakılan hususlara ilişkin olduğu açıktır. Bu kapsamda, bireysel başvuruya konu davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile kişisel bir uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması, bireysel başvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Anayasada yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ve bariz takdir hatası içermedikçe derece mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede, derece mahkemelerinin delilleri takdirinde bariz bir takdir hatası bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 25-26).

22. Başvurucunun belirtilen iddiasının özünün derece mahkemelerince delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince aile konutunun tekliği prensibinden hareket edilen ve bu nedenle, her ne kadar Mahkemenin 12/10/2010 tarihli karar ile aile konutu olduğu tespit edişmiş olsa da, ipoteğin tesisi tarihinde başvurucu ve eşinin aile konutu olmadığı tespit edilen taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması talebinin reddiyle sonuçlanan yargılama prosedüründe, Mahkemece bariz bir takdir hatası yapıldığı yönünde bir bulguya rastlanılmamıştır.

23. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun belirtilen iddiasının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, derece mahkemesi kararlarının bariz bir takdir hatası da içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması”,

2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması”,

nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,

26/6/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(İsmet Yağcı [2.B.], B. No: 2013/6712, 26/6/2014, § …)
   
Başvuru Adı İSMET YAĞCI
Başvuru No 2013/6712
Başvuru Tarihi 29/8/2013
Karar Tarihi 26/6/2014
Resmi Gazete Tarihi 11/9/2014 - 29116

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, aile konutu olan taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması talebiyle açılan davanın reddedilmesi neticesinde, adil yargılanma ve ailenin korunması hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespitiyle, yeniden yargılama yapılmasına, yeniden yargılama talebinin reddi halinde, uğradığı zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4721 Türk Medeni Kanunu 194
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi