TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
NURETTİN HALDUN GELELİOĞLU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/9579)
Karar Tarihi: 26/6/2014
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
M. Emin KUZ
Raportör
Şebnem NEBİOĞLU ÖNER
Başvurucu
Nurettin Haldun GELELİOĞLU
Vekili
Av. Ali EZER
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, ilk derece mahkemesince yapılan bir maddi hata nedeniyle tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin hükmü temyiz etme olanağını kaybettiğini belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinin ihlal edildiğini iddia etmiş, ihlalin tespitiyle yeniden yargılama yapılmasına, yeniden yargılama yapılmasına hükmedilmemesi durumunda uğradığı zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 11/12/2013 tarihinde Alanya Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesi ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu ve eşinin Antalya 4. Aile Mahkemesinin 18/6/2010 tarih ve E.2009/542, K.2010/703 sayılı kararı ile boşanmalarına karar verilmiştir.
6. Başvurucu tarafından ilk derece Mahkemesi kararı 21/7/2010 tarihli dilekçe ile temyiz edilmiştir.
7. Antalya 3. Aile Mahkemesi antetini taşıyan 13/9/2010 tarih ve E.2009/542, K.2010/703 sayılı evrak kapsamında, kararı temyiz etmekle beraber temyiz posta masraflarını yatırmadığı anlaşılan başvurucuya, temyiz posta masraflarının ikmali hususunda muhtıra gönderilmesine karar verilmiş ve belirtilen muhtıra 6/10/2010 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.
8. Başvurucu vekili tarafından Alanya Merkez Postanesi vasıtasıyla, 7/10/2010 tarihinde Antalya 3. Aile Mahkemesinin E.2009/542, K.2010/703 sayılı dosyasına temyiz posta masrafı adı altında, muhtırada belirtilen miktar yatırılmıştır.
9. Antalya 4. Aile Mahkemesinin 1/12/2010 tarih ve E.2009/542, K.2010/703 sayılı ek kararı ile, muhtırada belirtilen süre içerisinde temyiz posta masrafının ikmal edilmediğinden bahisle, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına hükmedilmiştir.
10. Antalya 4. Aile Mahkemesinin 29/12/2010 tarih ve E.2009/542, K.2010/703 sayılı ek kararı ile, başvurucunun ibraz ettiği posta havale makbuzunun incelenmesi neticesinde, temyiz posta masrafının süresi içinde ve adli tatil içerisinde yatırıldığı ancak, makbuzun mahkemeye ulaşmadığı ve posta idaresi tarafından bir aylık bekleme süresi sonunda göndericisine iade edildiğinin anlaşıldığı belirtilerek, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına dair 1/12/2010 tarihli ek kararın iptaline ve dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtaya gönderilmesine karar verilmiştir.
11. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 16/2/2012 tarih ve E.2011/1791, K.2012/2949 sayılı kararı ile, hükmün temyiz edilmemiş sayılmasına dair ek kararların temyize tabi olduğu, nihai kararı vermekle işten el çeken ilk derece mahkemelerinin kendi verdikleri hükümleri kaldırmalarının söz konusu olamayacağı, bu kapsamda yerel mahkemece hükmün temyiz edilmemiş sayılması hususunda verilen kararın yeni bir ek kararla kaldırılmasının usulen mümkün olmadığı ve taraflarca hükmün temyiz edilmemiş sayılmasına dair ek kararın temyiz edilmesi cihetine de gidilmediği belirtilerek, başvurucunun hükmün temyizine dair dilekçesinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
12. Başvurucu tarafından yapılan eski hale getirme talebi, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25/3/2013 tarih ve E.2011/16121, K.2013/8160 sayılı kararı ile, ileri sürülen hususların eski hale getirme sebebi olmadığı gibi, hükmün temyiz edilmemiş sayılmasına dair ek kararı temyiz imkanı var iken, geçerli bir mazeret olmaksızın başvurucu tarafından bu yola da başvurulmamış olduğu belirtilmek suretiyle reddedilmiştir.
13. Belirtilen ret kararına karşı yapılan karar düzeltme talebi, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 7/10/2013 tarih ve E.2013/17136, K.2013/23034 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
B. İlgili Hukuk
14. 18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434. maddesinin son fıkrası şöyledir:
“Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde 432 nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır.”
15. 1086 sayılı Kanun’un 432. maddesinin son fıkrası şöyledir:
“Bu ret kararı tebliğinden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebilir, temyiz edildiği ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya kararı veren mahkemece Yargıtaya yollanır. Yargıtayın ilgili dairesi temyiz isteminin reddine ilişkin kararı bozarsa, ilk temyiz dilekçesine göre temyiz istemini inceler.”
16. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Talep” kenar başlıklı 95. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hâle getirme talebinde bulunabilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 26/6/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 11/12/2013 tarih ve 2013/9579 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, Antalya 4. Aile Mahkemesinin 18/6/2010 tarih ve E.2009/542, K.2010/703 sayılı kararı kapsamında eşi ile boşanmalarına ve aleyhinde nafaka ve tazminata hükmedildiğini, kararı temyiz etmesi üzerine eksik temyiz posta masraflarının ikmali hususunda tarafına muhtıra gönderildiğini ancak, gönderilen muhtırada yukarıda belirtilen hükmü kuran Antalya 4. Aile Mahkemesi yerine Antalya 3. Aile Mahkemesi antedinin yer aldığını, muhtıranın vekili tarafından posta idaresine ibraz edilerek muhtırada yer alan mahkeme adı, esas ve karar numarası dâhilinde süresi içerisinde masrafın ikmal edildiğini, mahkeme adının yanlış yazılması nedeniyle masraf kendisine ulaşmayan Antalya 4. Aile Mahkemesi tarafından verilen bir ek kararla hükmün temyiz edilmemiş sayılmasına karar verildiğini, posta makbuzunun ibrazı üzerine Mahkemece verilen ilk ek kararın iptaline karar verildiğini ancak, Yargıtay tarafından temyiz talebinin esastan incelenmesinin reddedildiğini, yaptığı eski hale getirme talebinin de reddedildiğini ve bu suretle ilk derece mahkemesi tarafından yapılan bir maddi hata ve sonrasında verilen iptal kararına güvenerek ilk ek kararı temyiz etmemesi nedeniyle kanun yoluna müracaat imkanını kaybettiğini ileri sürerek, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
19. Başvurucu ilk derece mahkemesince yapılan hata nedeniyle kanun yoluna başvuru imkânının elinden alındığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir.
20. Başvurucunun iddiasının mahiyeti gereği adil yargılanma hakkı kapsamında, mahkemeye erişim hakkı açısından değerlendirilme yapılması uygun görülmüştür.
21. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”
22. Anılan Kanun hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenleme karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihaî işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir.
23. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir (B. No. 2012/51, 25/12/2012, § 18).
24. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, bireysel başvuruda bulunulmadan önce, ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılar (B. No: 2012/1027, 20, 12/2/2013, § 19-20; B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 26).
25. Ancak belirtilen hükümlerde yer verilen olağan başvuru yolları ibaresinin, başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olarak anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca, başvuru yollarını tüketme kuralı ne kesin ne şeklî olarak uygulanabilir bir kural olup, bu kurala riayetin denetlenmesinde münferit başvurunun koşullarının dikkate alınması esastır. Bu anlamda, yalnızca hukuk sisteminde bir takım başvuru yollarının varlığının değil, aynı zamanda bunların uygulama şartları ile başvurucunun kişisel koşullarının gerçekçi bir biçimde ele alınması gerekmektedir. Bu nedenle başvurucunun, kendisinden başvuru yollarının tüketilmesi noktasında beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediğinin başvurunun özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir (B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 28)
26. Başvuruya konu yargılama faaliyetinde, başvurucu tarafından ilk derece mahkemesince yapılan maddi ve usuli hatalar nedeniyle temyiz kanun yoluna müracaat imkânının elinden alındığı belirtilmekle beraber, temyiz posta masraflarının süresi içinde ikmal edilmemesine istinaden kararın temyiz edilmemiş sayılmasına dair ek kararın temyize tabi olduğu, ancak belirtilen ek karara karşı kanun yoluna müracaat imkânının kullanılmadığı ve Yargıtay tarafından mahkemece verilen ikinci ek karar sonrası yapılan incelemede, özellikle kararın temyiz edilmemiş sayılmasına dair ilk ek kararın başvurucu tarafından temyiz edilmemiş olmasına vurgu yapılarak, 16/2/2012 tarihinde başvurucunun hükmün temyizine dair dilekçesinin incelenmesine yer olmadığına karar verildiği, başvurucu tarafından yapılan eski hale getirme talebinin Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25/3/2013 tarih ve E.2011/16121, K.2013/8160 sayılı kararı ile reddedildiği görülmekle birlikte, Yargıtayın 16/2/2012 tarihli kararında belirtilen gerekçe de göz önünde bulundurulduğunda, eski hale getirme talebinin başvurucunun ihlal iddiası açısından etkili ve tüketilmesi gereken bir yol olmadığı ve bu yönüyle eski hale getirme talebi hakkında verilen 25/3/2013 tarihli kararın, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararın bireysel başvuruların incelenmeye başlandığı tarih olarak belirlenen 23/9/2012 gününden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle, başvurucunun, adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 26/6/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.