logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Tez-Koop-İş Sendikası ve Yalçın Çalışkan [2.B.], B. No: 2013/6759, 3/2/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI VE YALÇIN ÇALIŞKAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/6759)

 

Karar Tarihi: 3/2/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Murat ŞEN

Başvurucu

:

Türkiye, Ticaret, Kooperatif, Eğitim Büro ve Güzel Sanatlar

 

 

İşçileri Sendikası (TEZ-KOOP-İŞ Sendikası)

Temsile Yetkili Kişi

:

Hakan BOZKURT

Vekili

:

Av. Emel KİREZ ŞENCAN

Başvurucu

:

Yalçın ÇALIŞKAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Sendika Ana Tüzüğü'nün getirdiği bir düzenlemenin demokratik esaslara aykırı bulunarak Genel Kurulun ve Genel Kurulda alınan tüm kararların iptal edilmesininsendikal faaliyet hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurucu Sendika 3/9/2013 tarihinde, diğer başvurucu ise 5/9/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan başvuru yapmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci başvurucuya ait 5/9/2013 tarihli ve 2013/6774 sayılı bireysel başvuru dosyasının kapatılarak aralarındaki hukuki irtibat gereği 2013/6759 sayılı başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin 2013/6759 sayılı dosya üzerinden sürdürülmesine karar verilmiştir.

4. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/7/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından 24/10/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 25/11/2014 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Tez-Koop-İş Sendikası (Sendika) Ana Tüzüğü’nün (Ana Tüzük/Tüzük) 13. maddesine göre Sendika Genel Kurulu, şube genel kurullarından Tüzük hükümlerine ve Seçim Yönetmeliği'ne göre seçilecek 200 delege ile Sendika Genel Yönetim ve Genel Yönetim Kurulu üyelerinden meydana gelir. Bununla birlikte anılan madde kapsamında olağan Genel Kurul toplantısı öncesinde şubelerin Genel Kurula getireceği Üst Kurul delegelerinin dağılımının Başkanlar Kurulu tarafından belirlenmesi öngörülmüştür.

9. Başvurucu sendikanın 26-27 Mart 2011 tarihlerinde 9. Olağan Genel Kurul toplantısı öncesinde şubelerin Genel Kurula getireceği Üst Kurul delegelerinin tespitine ilişkin olarak 17/1/2011 tarihindeBaşkanlar Kurulu toplantısı yapılmıştır.

10. Başkanlar Kurulu toplantısında Sendika üyesi olan Tesco Kipa A.Ş. iş yerlerinde çalışan 4.000 işçinin delege seçiminde söz sahibi olup olmayacağına ilişkin ihtilaf oluşmuştur. Başkanlar Kurulunun görüşmeleri sırasında Başkan'ın dâhil olduğu grup ile diğer grup arasında, alınacak kararlar hakkında görüş birliği sağlanmaması üzerine Sendika Başkanı ve aynı zamanda Başkanlar Kurulu Başkanı, toplantıya ara verilmesi ya da toplantının ertelenmesi hakkında bir karar almadan karar defterini alarak toplantı mahallini terk etmiştir. Başkan ve on iki üyeden oluşan bu grup bir süre sonra ayrı bir mahalde toplanarak anılan işçilerin delege seçiminde dikkate alınmadığı bir karar oluşturmuştur. Öte yandan diğer bir kısım Yönetim Kurulu üyeleri ile şube başkanlarından oluşan Başkanlar Kurulu üyeleri de kendi aralarında toplanarak ayrı bir karar oluşturmuşlar ve alınan kararları 18/1/2011 tarihinde notere tasdik ettirdikleri yeni karar defterine işlemişlerdir.

11. Bunun üzerine Sendika Başkanı'nın da aralarında bulunduğu grup muhalif üyelerin yeni karar defteri ile aldıkları kararın iptali talebiyle Ankara 9. İş Mahkemesine dava açmıştır. Diğer gruptaki üyeler de aynı dosya kapsamında karşı davacı olmuştur.

12. Ankara 9. İş Mahkemesi 8/6/2012 tarihli ve E.2011/66, K.2012/423 sayılı kararı ile Ana Tüzük'e uygun olmayan toplantılarda alınmış kararların yok hükmünde sayılması gereken kararlar olduğu sonucuna ulaşmıştır. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 30/1/2013 tarihli ve E.2012/30383, K.2013/1326 sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar vermiştir.

13. Öte yandan yukarıda belirtilen ve Tesco Kipa A.Ş. iş yerlerindeki Sendika üyelerinin delege seçiminde dikkate alınıp alınmayacağına yönelik hazırlanan iki ayrı Başkanlar Kurulu kararı üzerine hazırlanan delege listeleri Çankaya İlçe Seçim Kuruluna gönderilmiştir. Bunun üzerine Çankaya 3. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı, başvurucu Sendika tarafından gönderilen delege listelerindeki farkın Yönetim Kurulunca giderilerek kesin delege listesinin gönderilmesi gerektiğini Sendikaya iletmiştir. Sendika Yönetim Kurulunun 8/3/2011 tarihli ve 16 sayılı kararı ile Tesco Kipa A.Ş. iş yerlerinde çalışan işçiler dikkate alınmaksızın delegelerin belirlenmesini karara bağladığı İlçe Seçim Kuruluna bildirilmiştir. Bu kapsamda 9. Olağan Genel Kurul toplantısı Tesco Kipa A.Ş. iş yerlerinde çalışan işçiler dikkate alınmaksızın belirlenen delegelerin katılımı ile yapılmıştır. Başvurucu Yalçın Çalışkan, genel mali sekreter olarak seçilmiştir.

14. 9. Olağan Genel Kurulun yapılmasından sonra Genel Kurulun ve Genel Kurulda alınan kararların iptal edilmesi için değişik mahkemeler önünde davalar açılmıştır. Bu davalar Ankara 10. İş Mahkemesi önündeki dava ile birleştirilmiştir. Başvurucu Yalçın Çalışkan feri müdahil olarak davaya katılmıştır.

15. Ankara 10. İş Mahkemesi, 30/4/2013 tarihli kararıyla Genel Kurulun ve Genel Kurulda alınan tüm kararların sonuçları ile birlikte iptaline karar vermiş ve üç kişilik kayyum heyeti atamıştır. Mahkemenin gerekçesi şöyledir:

"... sendika yönetim kurulunun 08/03/2011 tarih ve 16 sayılı kararı ile TESCO KİPA AŞ işyerlerinde çalışan işçiler göz önünde bulundurulmaksızın delegelerin belirlenmesini karara bağlandığıve 9. Olağan genel kurulun da bu karar doğrultusunda yapıldığı, Ankara 9. İş mahkemesinin 2011/66 E.sayılı dosyasında17/01/2011 tarihli başkanlar kurulu kararının iptali istemiyle dava açıldığı, mahkemece yapılan inceleme sonucunda, her iki grup tarafından alınan kararın yok hükmünde olduğu yönünde karar verildiği, söz konusu kararın kesinleştiği anlaşılmakla, oluşturulan delege listesi geçersiz hale geldiğinden, usule uygun şekilde yapılmayan 26-27 Mart 2011 tarihli Olağan genel kurulunve genel kurulda alınan kararların iptali cihetine gidilmiştir."

16. Yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 12/7/2013 tarihli ve E.2013/19286, K.2013/17449 sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesi kararını farklı bir gerekçeyle ve oyçokluğu ile onamıştır. İlamdaki gerekçe şöyledir:

"...

Yukarıdaki düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere başkanlar kurulu, Sendika Genel Kurulu’na katılacak delegelerin tüzüğün 13. maddesi hükümlerine uygun olarak tespitini yapıp karara bağlama görevi dışında sadece görüş ve öneri sunmaktadır.Başkanlar kurulu tüzüğün 13/b-6 maddesi hükmü uyarınca delege dağılımını kesin olarak belirler. Bununla birlikte başkanlar kuruluna verilen bu yetki sadece tüzüğün 13. maddesinde ayrıntılı ve açıkça düzenlenen delege dağılımı belgelendirmekten ibarettir. Bu konuda başkanlar kuruluna takdir yetkisi verilmemiş olup başkanlar kurulu kararıyla delege dağılımını tüzük hükmüne göre tespit eden komisyon raporu tevsik edilerek sendika içinde kesinleştirilmektedir. Şu halde başkanlar kurulu kararının kurucu niteliği bulunmamaktadır.

Konunun delege dağılımına ilişkin başkanlar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunu tespit eden ve Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2012/30383 Esas, 2013/1326 Karar sayılı kararıyla onananAnkara 9. İş Mahkemesi’nin 2011/66 Esas, 2012/423 Karar sayılı dosyayla ilgili olarak da değerlendirilerek bu konudaki tereddütlerin giderilmesi yerinde olacaktır.

Yukarıda mahkemesi ve numarası belirtilen kararda hukuken yok hükmünde olan iki farklı toplantıda alınan ve birbiriyle çelişen başkanlar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğu tespit edilmiştir. Dairemizce konu sadece şekil açısından değerlendirilmiştir. Başkanlar kurulu kararlarının içeriklerine dair bir inceleme ise yapılmamıştır. Söz konusu dava içerik denetimi yapılmasını gerektirir muhteva, kapsam ve özelliğe sahip de değildir. Diğer taraftan söz konusu başkanlar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitinin gerekliliği de açıktır. Zira tüzük hükümleri gereğince hukuki değer ifade eden, genel kurula katılacak delegelerin belirlenmesinde önem taşıyan ve seçim kurulu tarafından dikkate alınan birbiriyle çelişkili ve yok hükmünde olan kararların bu özelliklerinin tespiti gereklidir. Bu kararların hukuka aykırılıklarının tespit edilmemesi halinde genel kurulun şaibeli olduğu yönünde şüphe her zaman mevcut olacaktır. Bu nedenlerle Dairemizin 2012/30383 Esas, 2013/1326 Karar sayılı kararının bu çerçevede yorumlanması gerekir.

Başkanlar kurulunun delege dağılımına ilişkin kararının niteliği ortaya konduktan sonra başkanlar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitinin 26-27.03.2011 tarihinde yapılan davalı Sendika Genel Kurulu’na etkisi üzerinde durulması zorunludur.

Başkanlar kurulu kararının niteliği ve özelliği gereği bulunmaması, sadece bir tüzüğe aykırılık hali olup kendiliğinden genel kurulun iptalini gerektirecek nitelik ve nicelikte değildir. Zira başkanlar kurulu kararı yerine delege dağılımı 08.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla belirlenmiştir. Önemli olan delege dağılımın yasanın emredici düzenlemeleri ile tüzük hükümlerine uygun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğidir. Bu açıklamalar uyarınca mahkemenin gerekçesi yerinde değildir.

Ancak 08.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla belirlenen delege dağılımının şekli anlamda tüzüğün 13. maddesine uygun olduğu dikkate alındığında somut uyuşmazlık da belirleyici olan husus farklı delege dağılımının da yapılmasına neden olan tüzüğün 13. maddesinin “b” fıkrasının 3. bendinin demokratik esaslara aykırı olup olmadığıdır. Söz konusu hükümde, “Şubelerin yönetim kurulları, şubelerine bağlı toplu is sözleşmesi bağıtlanmış işyerlerinde çalışan ve aidat ödeyen üyelerin toplu is sözleşmesi, yetkisi kesinleşen işyerlerinde çalışan üyelerin ve toplu is sözleşmesinin yürürlükte olduğu işyerlerinde, bir yıldan çok olmamak kaydıyla, her ne şekilde olursa olsun hizmet akdi askıda olan üyelerin listelerine Başkanlar Kurulu toplantısından en geç 10 gün önce Genel Yönetim Kurulu’na bir üst yazı ile teslim eder” denilmektedir.

Sendika tüzükleri, Anayasada belirlenen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz (2821 sayılı SK m. 6). Yine sendika tüzüklerine delege seçilmeyi kısıtlayıcı veya engelleyici hükümler konulamaz (2821 sayılı SK m. 10/son). Bu doğrultuda olmak üzere demokratik esaslara aykırı olacak şekilde seçme ve seçilme ile temsil hakkını kısıtlayan sendika düzenlemeleri ya da uygulamaları genel kurulu sakat hale getirir. Bu halde hukuka aykırılığınsonuca etkili olup olmadığı neticeye etki etmez.

Somut olayda, davacılar Tesco-Kipa işyerlerinde çalışan ve sendikaya üye olan 4000 işçinin şube seçimlerine katılmalarına rağmen 9. olağan genel kurula gönderilecek olan üst delegelerin belirlenmesinde hesaba katılmadığını, bu şekilde seçme ve temsil haklarının ellerinden alındığını iddia etmişlerdir. Gerçekten de 08.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla belirlenen ve genel kurulun oluşumuna esas olan delege dağılımı ile listesine göre yetkisi henüz kesinleşmeyen Tesco Kipa işyerinde çalışan sendika üyesi işçilerin şube genel kurullarına katıldıkları ve hatta bir tanesinin üst kurul delegesi de seçildiği anlaşılmakla birlikte söz konusu yönetim kurulu kararı uyarınca yetkisi kesinleşmemiş işyerleri ve dolayısıyla Tesco-Kipa işyerleri delege dağılımında dikkate alınmamıştır. Tesco Kipa işyerlerinde çalışan işçilerin delege dağılımında esas alınmamasının gerekçesi olan Sendika tüzüğünün 13. maddesinin “b” fıkrasının 3. bendine bakıldığında delege dağılımında sadece toplu iş sözleşmesi bağıtlanmış işyerinde çalışıp aidat ödeyen işçilerin, yetkisi kesinleşmiş işyerinde çalışan üyelerin ve toplu is sözleşmesinin yürürlükte olduğu işyerlerinde, bir yıldan çok olmamak kaydıyla, her ne şekilde olursa olsun hizmet akdi askıda olan üyelerin dikkate alınmasının öngörüldüğü görülmektedir. Bu hüküm uyarınca yaklaşık 4000 üye yani delege dağılımına esas alınan üye sayısının %10’ undan fazla üye delege dağılımında dikkate alınmamıştır. Görüldüğü üzere, bu düzenleme şubenin temsil oranını ve etkinliğini, ayrıca yine delege dağılımını etkileyeceği için şube üyelerinin seçilebilme ihtimalini sınırlayan bir içeriği sahip olup demokratik esaslara aykırıdır. Bunun sonucu olarak da Tesco Kipa işyerlerinin delege dağılımında dikkate alındığı delege listesinde yer alan bir kısım davacılar genel kurula esas alınan ve Tesco-Kipa işyerlerinin dikkate alınmadığı delege listesinde bulunmadıklarından genel kurula üst delege olarak katılamamışlardır."

17. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, anılan Yönetim Kurulu kararıyla yetkisi kesinleşmemiş Tesco-Kipa A.Ş. iş yerlerindeki yaklaşık 4.000 üyenin delege dağılımında dikkate alınmadığının altını çizmiştir. Yargıtay sonuç olarak Ana Tüzük'teki düzenlemenin, şubenin temsil oranı ve etkinliği ile delege dağılımını etkileyeceği için şube üyelerinin seçilebilme ihtimalini sınırlayan bir içeriğe sahip olduğu ve demokratik esaslara aykırılık taşıdığı sonucuna varmıştır.

18. Yargıtay ilamı, başvurucu Sendikaya 7/8/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. İkinci başvurucu Yalçın Çalışkan ise nihai karardan yukarıda belirtilen tarihte haricen haberdar olmuştur.

19. Başvurucu Sendika 3/9/2013 tarihinde, diğer başvurucu ise 5/9/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

20. 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 15. maddesi şöyledir:

"(1) Genel kurulda yapılan organ ve delege seçimlerinin devamı sırasında yapılan işlemlere ilişkin olarak seçim sonuç tutanaklarının düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde yapılacak itirazlar hâkim tarafından aynı gün incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. İtiraz süresinin geçmesi ve itirazların karara bağlanmasından hemen sonra hâkim, 14 üncü madde hükümlerine göre kesin sonuçları ilan eder ve ilgili kuruluş veya şubesine bildirir.

(2) Bakanlık veya kuruluş ya da şubesinin üye ve delegeleri; kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak genel kurul ve seçim yapılması veya seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir usulsüzlük ya da kanuna aykırı uygulama iddiasıyla, bu işlemlerin veya genel kurulun iptali için genel kurul tarihinden itibaren bir ay içerisinde dava açabilir. Dava basit yargılama usulüne göre iki ay içerisinde sonuçlandırılır. Kararın temyizi hâlinde Yargıtayca on beş gün içinde kesin olarak karara bağlanır.

(3) Genel kurulun veya genel kurulda yapılan organ seçiminin iptaline karar verildiği takdirde mahkeme; genel kurulu kanun ve tüzük hükümlerine göre en kısa zamanda toplamak, seçimleri yapmak ve yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar kuruluşu yönetmekle görevli olmak üzere, 4721 sayılı Kanun hükümleri gereğince bir veya üç kayyım tayin eder ve görev sürelerini belirler."

21. 25/11/1992 tarihli ve 3847 sayılı Kanun ile kabul edilenSendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 No.lu Sözleşme’nin (ILO Sözleşmesi) 3. ve 8. maddeleri şöyledir:

"Madde 3

1.Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler.

2. Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdırlar.

Madde 8

1.Çalışanlar ve işverenlerle bunlara ait örgütler bu sözleşme ile kendilerine tanınmış olan hakları kullanmada, diğer kişiler veya örgütlenmiş topluluklar gibi, yasalara uymak zorundadırlar.

2. Yasalar, bu sözleşme ile öngörülen güvencelere zarar verecek şekilde uygulanamaz."

22. Tez-Koop İş Sendikası Ana Tüzüğü'nün "Sendika Genel Kurulunun Kuruluş Şekli" başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"a) Sendika Genel Kurulu, sendikanın en yüksek ve yetkili organı olup, şube genel kurullarından tüzük hükümlerine ve seçim yönetmeliğine göre seçilecek 200 delege ile Sendika Genel Yönetim ve Genel Yönetim Kurulu üyelerinden meydana gelir.

b) Genel Kurulu oluşturacak delegelerin tespiti;

1) Sendika Genel Yönetim Kurulu, Sendika Genel Kurul tarihini üç ay önceden saptamak ve şube başkanlıklarına yazılı olarak bildirmek zorundadır.

2) Sendika Genel Yönetim Kurulu, Sendika Genel Kurulu’nu, şubelerin getireceği üst kurul delege sayılarını saptamak üzere toplar. Başkanlar Kurulu’nun bu toplantısı en geç 15 gün önceden Şube Başkanlıklarına yazılı olarak bildirilir.

3) Şubeleri Yönetim Kurulları, şubelerine bağlı toplu iş sözleşmesi bağıtlanmış işyerlerinde çalışan ve aidat ödeyen üyelerin toplu iş sözleşmesi, yetkisi kesinleşen işyerlerinde çalışan üyelerin ve toplu iş sözleşmesinin yürürlükte olduğu işyerlerinde, bir yıldan çok olmamak kaydıyla, her ne şekilde olursa olsun hizmet akdi askıda olan üyelerin listelerine Başkanlar Kurulu toplantısından en geç 10 gün önce Genel Yönetim Kurulu’na bir üst yazı ile teslim eder.

4) Sendika Genel Yönetim Kurulu, Şube Yönetim Kurullarınca bu belgeleri, Genel Merkez kayıtları ile karşılaştırarak şubelerin üst kurul delegelerinin tespitinde esas alınacak sayıları belirlemek üzere başkanlar kuruluna sunar.

5) Sendikanın bu şekilde bulunacak toplam üye sayısı 200 rakamına bölünerek, kaç üyeye bir üst kurul delegesi düştüğü saptanır. Şubelerin b/3’ e göre bulunan üye sayısı belirlenen bu rakama bölünerek, Şubenin Sendika Genel Kurulu’na katılacak delege sayısı bulunur.

6) Bütün bu işlemler Başkanlar Kurulu’nun anılan toplantısında görüşülerek son şeklini alır ve hangi şubenin kaç üst kurul delegesi getireceği kesin olarak karara bağlanır. Kesinleştirilen üst kurul delege sayıları yazılı olarak şube başkanlıklarına bildirilir.

7) Başkanlar Kurulunca yapılan bu tespitten önce zorunlu olarak şube genel kurullarını toplayan şubelerin seçmiş oldukları üst kurul delegelerin sayısı, tespit edilen delege sayısından fazla olması durumunda; 6. bende göre tespit edilen ve şubeye yazılı olarak bildirilen sayıda delege, İlçe Seçim Kurulunca kesinleşme şerhi verilen listedeki sıra esas alınarak belirlenir."

IV.İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 3/2/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

24. Başvurucular; ILO Sözleşmesi’nin 3. ve 8. maddeleri gözetilerek Sendikanın Tüzük ve iç yönetmeliklerini, yönetim ve etkinliklerini düzenleyebileceğini, bu bağlamda Ana Tüzük'ün 13. maddesinin demokratik toplumda gerekli ölçülerde orantılı ve adil bir düzenleme olduğunu ve Genel Kurulun ve kararlarının iptal edilmesinin Anayasa'nın 51. maddesindekorunan sendikal faaliyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüşler ve yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuşlardır.

25. Öte yandan başvurucu Yalçın Çalışkan, içeriğinde Sendika Ana Tüzüğü'nün 13. maddesinin b/3 bendinin yasalara aykırı olduğuna ilişkin herhangi bir ifade bulunmayan Ankara 9. İş Mahkemesinin 8/6/2012 tarihli kararının ve ilgili diğer bazı Yargıtay kararlarının başvuruya konu dava bakımından kesin hüküm kabul edilmesi gerekmesine rağmen mevcut başvuruya konu onama kararıyla kesin hüküm ilkesinin yok sayıldığını ve sunduğu delillerin incelenmediğini belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alına adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu Yalçın Çalışkan, Ankara 9. İş Mahkemesinin 8/6/2012 tarihli kararının ve ilgili diğer bazı Yargıtay kararlarının başvuruya konu dava bakımından kesin hüküm kabul edilmesi gerekmesine rağmen mevcut başvuruya konu onama kararıyla kesin hüküm ilkesinin yok sayıldığını ve sunduğu delillerin incelenmediğini iddia etmiş ise de başvurucunun şikâyetleri sendikal faaliyet hakkınınihlaline ilişkin iddiaların değerlendirilmesinde zaten gözetilmesi gereken hususlardır. Bu nedenle başvurucunun iddiaları Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendikal faaliyet hakkı çerçevesinde incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

27. Başvurucunun, Sendikanın Tüzük ve iç yönetmeliklerini, yönetim ve etkinliklerini düzenleyebileceğini, bu bağlamda Ana Tüzük'ün 13. maddesinin demokratik toplumda gerekli ölçülerde orantılı ve adil bir düzenleme olduğunu ve Genel Kurulun ve kararlarının iptal edilmesinin Anayasa'nın 51. maddesinde korunan sendikal faaliyet hakkını ihlal ettiğine ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

28. Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin kendi menfaatlerini korumak için kendilerini temsil eden kolektif bir oluşum meydana getirerek bir araya gelme özgürlüğünü ifade etmektedir. "Örgütlenme" kavramının, Anayasa çerçevesinde özerk bir anlamı vardır ve bireylerin devamlı olarak ve eş güdüm içerisinde yürüttükleri faaliyetlerin hukukumuzda örgütlenme olarak tanınmaması, Anayasa hükümleri kapsamında örgütlenme özgürlüğünün zorunlu olarak gündeme gelmeyeceği anlamına gelmez (Tayfun Cengiz, B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 30).

29. Demokrasilerde vatandaşların bir araya gelerek ortak amaçları izleyebileceği örgütlerin varlığı, sağlıklı bir toplumun önemli bir bileşenidir. Demokrasilerde böyle bir "örgüt", devlet tarafından saygı gösterilmesi ve korunması gereken temel haklara sahiptir. İstihdam alanında kendi üyelerinin menfaatlerinin korunmasını amaçlayan örgütler olan sendikalar, bireylerin kendi menfaatlerini korumak için kolektif oluşumlar meydana getirerek bir araya gelebilme özgürlüğü olan örgütlenme özgürlüğünün önemli bir parçasıdır (Tayfun Cengiz, § 31).

30. Örgütlenme özgürlüğü, bireylere topluluk hâlinde siyasal, kültürel, sosyal ve ekonomik amaçlarını gerçekleştirme imkânı sağlar. Sendikal faaliyet hakkı da çalışanların, bireysel ve ortak çıkarlarını korumak amacıyla bir araya gelerek örgütlenebilme serbestisini gerektirmekte ve bu niteliğiyle bağımsız bir hak değil, örgütlenme özgürlüğünün bir şekli veya özel bir yönü olarak görülmektedir (Belçika Ulusal Polis Sendikası/Belçika, B. No: 4464/70, 27/10/1975 § 38).

31. Örgütlenme özgürlüğü kapsamındaki sendika ve sendikal faaliyet hakkı Anayasa'nın Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler bölümünde, 51 ila 54. maddelerde düzenlenmiştir. Sendikal faaliyet hakkı ise Anayasa'nın 51. maddesinde yer almaktadır.

32.Anayasa'nın "Sendika kurma hakkı" başlıklı 51. maddesi şöyledir:

"Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.

Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.

Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarakkanunla düzenlenir.

Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz."

33. Anayasa'nın 51-54. maddelerinde düzenlenen sendikal hak ve özgürlükler, benzer güvenceler getiren başta Örgütlenme Özgürlüğü Sözleşmesi ile Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi olmak üzere ilgili Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartı ile tamamlanmaktadır. Anayasa'nın 51-54. maddelerinde düzenlenen sendikal hak ve özgürlüklerin kapsamı yorumlanırken bu belgelerde yer alan ve ilgili organlar tarafından yorumlanan güvencelerin de dikkate alınması gerekir.

34. Anayasa'nın 51. maddesi, devlet için hem negatif hem de pozitif yükümlülükler getirmektedir. Devletin, 51. madde çerçevesinde, bireylerin ve sendikanın örgütlenme özgürlüğüne müdahale etmemeye yönelik negatif yükümlülüğü, 51. maddenin iki ila altıncı fıkralarında yer alan gerekçelerle müdahaleye izin veren koşullara tabi tutulmuştur. Öte yandan her ne kadar sendika hakkının asıl amacı; bireyi, korunan hakkın kullanılmasında kamu makamlarının keyfî müdahalelerine karşı korumak ise de korunan haklardan etkili bir şekilde yararlanmayı güvence altına almaya yönelik pozitif yükümlülükler de olabilir. (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Wilson, Ulusal Gazeteciler Sendikası ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 30668/96..., 2/10/2002, § 41).

35. Aslında devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri arasında kesin ayrımlar yapmak her zaman olanaklı değildir. Buna karşın devletin bu her iki yükümlülüğüne ilişkin olarak uygulanacak ölçütlerde de bir değişiklik olmamaktadır. Devletin ister pozitif isterse negatif yükümlülüğü söz konusu olsun bireyin ve bir bütün olarak toplumun çatışan menfaatleri arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Sorensen ve Rasmussen/Danimarka, B. No: 52562/99, 52620/99, 11/1/2006 § 58). Anayasa Mahkemesi bu adil dengenin ilgili kamu oteritelerince kurulup kurulmadığına karar verirken kamu gücünü kullanan organların bu alanda belirli bir takdir marjına sahip olduğunu dikkate alacaktır.

36. Sınırlanabilir bir hak olan sendikal faaliyet hakkı, Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklerin sınırlama rejimine tabidir. Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci ve izleyen fıkralarında sendikal faaliyet hakkına yönelik sınırlama sebeplerine yer verilmiştir. Ancak bu özgürlüklere yönelik sınırlamaların da bir ölçüsünün olması gerektiği açıktır. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında Anayasa'nın 13. maddesindeki ölçütler dikkate alınmak zorundadır. Bu sebeple sendikal faaliyet hakkına getirilen sınırlandırmaların denetiminin Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan ölçütler çerçevesinde ve Anayasa'nın 51. maddesi kapsamında yapılması gerekmektedir.

37. Yukarıda anlatılan ilkeler ışığında başvuru konusu olayda sendikal faaliyet hakkının ihlal edilip edilmediğinin değerlendirilmesinde öncelikle müdahalenin mevcut olup olmadığı ve daha sonra da müdahalenin haklı sebeplere dayanıp dayanmadığı değerlendirilecektir.

a. Müdahalenin Varlığı

38. Anayasa'nın 51. maddesinin son fıkrasında sendika ve üst kuruluşlarının tüzüklerinin, yönetim ve işleyişlerinin Cumhuriyet'in temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda sendikal faaliyet hakkının, sendikaların yönetim işlerini kendi belirledikleri kurallar çerçevesinde yapmalarını güvence altına altına alan sendikal özerklik ya da kendi kendini yönetme hakkını kapsadığı açıktır. Bu güvencenin sınırını Cumhuriyet'in temel nitelikleri ve demokrasi esasları belirlemektedir. Öte yandan ILO Sözleşmesi'nin 3. maddesi de açık bir şekilde sendikaların tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahip olduklarını belirtmiştir.

39. Sendikal faaliyet hakkının; sendikanın tüzüğünü düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek hususlarını kapsadığı gözetilerek Sendikanın Ana Tüzük'ünün 13. maddesinin (b) fıkrasının (3) numaralı bendinin demokratik esaslara uygun olmadığı değerlendirilerek 9. Olağan Genel Kurul toplantısının ve alınan tüm kararlarının iptal edilmesisinin, başvurucuların sendikal faaliyet hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğunun kabul edilmesi gerekir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

40. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci ve altıncı fıkralarında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa'nın 13. ve 51. maddelerinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa'nın ilgili maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme,Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet'in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

i. Kanunilik

41. Yapılan müdahalede, Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan müdahalenin "kanun"la yapılması şartına aykırılık bulunduğuna ilişkin bir iddiada bulunulmamıştır. Yapılan değerlendirmeler neticesinde 6359 sayılı Kanun'un 15. maddesinin "kanunilik" ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.

ii. Meşru Amaç

42. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 9. Olağan Genel Kurul toplantısına katılacak delegelerin belirlenmesinde Ana Tüzük'ün 13. maddesinin (b) fıkrasının (3) numaralı bendinin demokratik esaslara uygun olmadığıgerekçesi ile Genel Kurul toplantısını ve alınan tüm kararların iptal edilmesini onamıştır.

43. Sendikal faaliyet hakkına yapılan bir müdahalenin meşru olabilmesi için bu müdahalenin Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık, genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebebiyle yapılmış olması gerekir.

44. Sendikal hakların kullanılmasında sendikaya üye olan kişilerin sendika yönetimine demokratik usullerle katılmasının sağlanmasına yönelik olarak yapılan müdahalenin, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması meşru amacını taşıdığı kabul edilmiştir.

iii. Demokratik Toplum Düzeninde Gerekli Olma ve Ölçülülük

45. Sendikal faaliyet hakkı mutlak olmadığından bazı sınırlandırmalara tabi tutulabilir. Sendikal faaliyet hakkına ilişkin olarak Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan sınırlandırmaların Anayasa'nın 13. maddesinin güvencesinde olan demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkeleriyle bağdaşıp bağdaşmadığı konusunda bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

46. 1982 Anayasası'nda belirtilen "demokratik toplum" kavramı, çağdaş ve özgürlükçü bir anlayışla yorumlanmalıdır. "Demokratik toplum" ölçütü, Anayasa'nın 13. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) bu ölçütün kullanıldığı 9., 10. ve 11. maddeleri arasındaki paralelliği açıkça yansıtmaktadır. Bu itibarla demokratik toplum ölçütü; çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik temelinde yorumlanmalıdır (Benzer yöndeki AHİM kararları için bkz. Handyside/Birleşik Krallık, B. No: 5493/72, 7/12/1976, § 49; Başkaya ve Okçuoğlu/Türkiye, B. No: 23536/94, 24408/94, 8/7/1999, § 61).

47. Nitekim Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatları uyarınca demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup tümüyle kullanılamaz hâle getiren sınırlamalar, demokratik toplum düzeni gerekleriyle uyum içinde sayılamaz. Bu nedenle temel hak ve özgürlükler, istisnai olarak ve ancak özüne dokunmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak yasayla sınırlandırılabilirler. (AYM, E.2006/142, K.2008/148, 24/9/2008). Başka bir ifadeyle yapılan sınırlama hak ve özgürlüğün özüne dokunarak kullanılmasını durduruyor veya aşırı derecede güçleştiriyorsa, etkisiz hâle getiriyorsa veya ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlama aracı ile amacı arasındaki denge bozuluyorsa demokratik toplum düzenine aykırı olacaktır.

48. Genel olarak örgütlenme özgürlüğü ve özel olarak da sendikal faaliyet hakkı Anayasa'da benimsenen temel değerlerden biri olan siyasal demokrasiyi somutlaştıran özgürlükler arasında yer alır ve demokratik toplumun temel değerlerinden birini oluşturur. Demokrasinin esasını meselelerin halka açık olarak tartışılması ve çözümlenmesi yeteneği oluşturur. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında demokrasinin temellerinin çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik olduğunu vurgulamıştır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 116).

49. Hak ve özgürlüklere yapılacak her türlü sınırlamada devreye girecek bir başka güvence de Anayasa'nın 13. maddesinde ifade edilen "ölçülülük ilkesi"dir. Bu ilke, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin başvurularda öncelikli olarak dikkate alınması gereken bir güvencedir. Anayasa'nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük kriterleri iki ayrı ölçüt olarak düzenlenmiş olmakla birlikte bu iki ölçüt arasında ayrılmaz bir ilişki vardır (AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007). Nitekim Anayasa Mahkemesi amaç ile araç arasında makul bir ilişki ve dengenin bulunup bulunmadığını inceler.

50. Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre ölçülülük, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile araç arasındaki ilişkiyi yansıtır. Ölçülülük denetimi, ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşmak için seçilen aracın denetlenmesidir (Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 84).Bu sebeple sendikal faaliyet hakkına yapılan müdahalelerde, hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir.

51. Bu bağlamda başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni, müdahaleye neden olan Derece Mahkemesinin ve Yargıtayın kararlarında dayandıkları gerekçelerin sendikal faaliyet hakkını kısıtlama bakımından "demokratik bir toplumda gerekli" ve "ölçülülük" ilkesine uygun olduğunun inandırıcı bir şekilde ortaya konulup konulamadığı olacaktır.

52. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), konuyla ilgili ilk kararlarından itibaren, Sözleşme'nin 10. ve 11. maddelerinin ikinci fıkralarında geçen "gerekli" kavramının ne anlama geldiğini açıklamıştır. AİHM'e göre "gerekli" kavramı, "zorlayıcı bir toplumsal neden"i ima etmektedir (Handyside/Birleşik Krallık, § 48). O hâlde örgütlenme özgürlüğüne ve sendikal faaliyet hakkına yargısal veya idari bir müdahalenin, toplumsal bir ihtiyaç baskısını karşılayıp karşılamadığına bakılması gerekecektir. Bu çerçevede bir müdahale, meşru amaçla orantılı bir müdahale olmalıdır; ikinci olarak müdahalenin haklılığı için kamu makamlarının gösterdikleri gerekçeler konuyla ilgili ve yeterli olmalıdır (Stankov ve Ilinden Birleşik Makedonyalılar Örgütü /Bulgaristan, B. No: 29221/95, 29225/95, 2/10/2001, § 87).

53. Dolayısıyla başvurucu Sendikanın Ana Tüzük'ünün 13. maddesinin (b) fıkrasının (3) numaralı bendinin demokratik esaslara uygun olmadığı değerlendirmesi ile 9. Olağan Genel Kurul toplantısının ve alınan kararların iptal edilmesi ile sendikal faaliyet hakkına yapılan müdahalenin Sendikaya üye olan kişilerin Sendika yönetimine demokratik usullerle katılmasının sağlanmasına yönelik olarak başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması meşru amacı ile ulaşılmak istenen kamu yararı arasındaki dengenin ölçülü olduğunun kabulü hâlinde İlk Derece Mahkemesi ve Yargıtayın verdikleri karara ilişkin gerekçelerin inandırıcı, başka bir deyişle ilgili ve yeterli oldukları sonucuna varılabilir.

54. Öte yandan başvurunun değerlendirilmesinde gözetilmesi gereken bir diğer kriter de Anayasa'nın 51. maddesinin son fıkrası ve ILO Sözleşmesi'nin 3. maddesidir. Anılan maddeler sendikal hak kapsamında sendikaların;tüzükleri, yönetim ve işleyişleri ile temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahip olduğu kabul edilmiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 51. maddesinin son fıkrası sendikanın çalışma yönetimini belirleme hakkının Cumhuriyet'in temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır. Bu bağlamda Anayasa'nın 51. maddesi; sendika üyelerinin, sendikanın faaliyetlerine aktif olarak katılabilmesi için bunun önündeki haksız, gereksiz ve anlamsız engellerin kaldırılması çerçevesinde kamu otoritelerine sendikal özerkliğe müdahale imkânı vermektedir.

55. Başvuru konusu olayda başvurucu Sendikanın 9. Olağan Genel Kuruluna katılacak üst delegelerin belirlenmesine ilişkin olarak Başkanlar Kurulunda ihtilaf ortaya çıkmış ve seçimlere katılacak delegeler için iki ayrı liste İlçe Seçim Kuruluna teslim edilmiştir. Seçmen listesindeki bu farklılık Yönetim Kurulunun kararı ile giderilmiştir (§ 13). Ancak Ankara 10. İş Mahkemesi, Başkanlar Kurulu kararının geçersiz olduğuna dair Ankara 9. İş Mahkemesinin kararını da gerekçe gösterip delege listesinin geçersiz hâle geldiğini gözeterek Olağan Genel Kurul toplantısının ve alınan kararların iptaline karar vermiştir. Kararın temyiz incelemesinde Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, Ankara 10. İş Mahkemesinin gerekçesinden farklı olarak Sendikanın Ana Tüzüğü'nün 13. maddesinin (b) fıkrasının (3) numaralı bendinin demokratik esaslara uygun olmadığı değerlendirmesi yapmıştır.

56. Yargıtay, bu değerlendirmeyi yaparken Tesco Kipa A.Ş. iş yerinde çalışan ve sendikaya üye olan 4.000 işçinin şube genel kurullarına katılmalarına hatta bir tanesinin üst kurul delegesi de seçilmesine rağmen söz konusu Yönetim Kurulu kararı uyarınca anılan iş yerleri Sendika üyelerinin delege dağılımında dikkate alınmamasını gözönünde bulundurmuştur. Bahse konu işçilerin delege seçiminde dikkate alınmaması nedeni Ana Tüzük'ün anılan maddesinde belirtilen delege dağılımında sadece toplu iş sözleşmesi yapılmış iş yerinde çalışıp aidat ödeyen işçilerin, yetkisi kesinleşmiş iş yerinde çalışan üyelerin ve toplu iş sözleşmesinin yürürlükte olduğu iş yerlerinde bir yıldan çok olmamak kaydıyla her ne şekilde olursa olsun hizmet akdi askıda olan üyelerin dikkate alınmasının öngörüldüğünün kabul edilmesidir. Yargıtay, bu hüküm gereğince delege dağılımına esas alınan üye sayısının %10’undan fazla 4.000 üyenin delege dağılımında dikkate alınmadığını belirtmiştir. Bu nedenle anılan düzenlemenin Sendikaya üye Tesko Kipa A.Ş. iş yerinde çalışan işçilerin bağlı bulunduğu şubenin temsil oranını ve etkinliğini, ayrıca yine delege dağılımını etkileyeceği için şube üyelerinin seçilebilme ihtimalini sınırlayan bir içeriğe sahip olup demokratik esaslara aykırı olduğu kabul edilmiştir.

57. Sendika yönetiminde belirlenen kriterlerin demokrasi esaslarına uygun olmasının aranmasında temel amaç sendika üyelerinin örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde sendika yönetimine katılmasının sağlanmasıdır. Dolayısıyla başvuru konusu olayda temel mesele Sendika üyesinin sendikal faaliyete katılma hakkı ile sendikal faaliyet hakkı kapsamında sendikal özerklik hakkının dengelenmesidir. Bu bağlamda sendika yönetiminin belirlenmesinde demokratik esaslara uygunluk açısından esas alınacak en önemli husus; özgür, genel, eşit ve gizli oya dayalı; hoşgörü, açık fikirlilik ve çoğulculuk anlayışı içerisinde ilgililerin birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve düzenli seçimlerin yapılmasıdır. Bu şekilde sendika yönetimine gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup buna ilişkin getirilecek yasakların veya dolaylı engellemelerin demokratik toplumun gereklilikleri ile bağdaştığı söylenemez.

58. Somut olayda Sendika yönetimini belirleyecek delegelerin belirlenmesinde Başkanlar Kurulu arasında çıkan ihtilaf Sendikaya üye 4.000 işçinin delegelerin belirlenmesinde dikkate alınıp alınamayacağına ilişkindir. Sendikal faaliyette bulunma hakkı sendika üyelerinin, üyelik hakları bağlamında sendikanın faaliyet ve yönetimine katılma hakkını da kapsamaktadır. Dolayısıyla sendika üyelerinin, üyelik hakları gözetilerek seçime katılma kriterlerinin belirlenmesinde demokratik esasların gözetilmesi elzemdir. Nitekim Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, sendikal özerklik hakkı ile sendikal yönetime katılma hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmıştır. Bu dengelemenin kurulmasındaki zorlayıcı toplumsal ihtiyaç bazı sendika üyelerinin seçime katılamalarının Başkanlık Kurulu ve Yönetim Kurulu kararı ile engellenmesidir.

59. Yargıtay, bu dengelemeyi yaparken daha önce Ankara 9. İş Mahkemesi tarafından verilen ve onadığı kararı da gözeterek karar vermiştir. Dolayısıyla başvurucu Yalçın Güneş'in kesin hüküm olduğuna dair iddiaları da ayrıntılı bir şekilde karşılanmıştır. Diğer yandan Yargıtay gerekçesinde 4.000 işçinin delege seçiminde gözetilmemesinin, üye sayısının %10'undan fazla üyenin delege seçiminde dikkate alınmaması sonucunu doğurduğunu vurgulamıştır. Dolayısıyla çatışan sendikal menfaatler arasında mahkeme kararlarındaki gerekçelere bakıldığında adil dengenin kurulduğu ifade edilebilir. Bu nedenle Sendika üyelerinin önemli bir kısmının delege seçimine katılmasına fırsat verilmemesi nedeniyle 9. Olağan Genel Kurul toplantısı ve kararlarının iptal edilmesine ilişkin olarak seçimlerin demokratik esaslar çerçevesinde düzenlenmesinin beklenmesinin makul veya demokratik toplumda gerekli olmadığı söylenemeyeceği gibi verilen iptal kararının da ölçüsüz bir müdahale olduğu söylenemez.

60. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendikal faaliyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Sendikal faaliyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendikal faaliyet hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE

3/2/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Tez-Koop-İş Sendikası ve Yalçın Çalışkan [2.B.], B. No: 2013/6759, 3/2/2016, § …)
   
Başvuru Adı TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI VE YALÇIN ÇALIŞKAN
Başvuru No 2013/6759
Başvuru Tarihi 3/9/2013
Karar Tarihi 3/2/2016
Birleşen Başvurular 2013/6774

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, Sendika Ana Tüzüğü nün getirdiği bir düzenlemenin demokratik esaslara aykırı bulunarak Genel Kurulun ve Genel Kurulda alınan tüm kararların iptal edilmesinin sendikal faaliyet hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Sendika hakkı Sendika İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6356 Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 15
Tüzük Tez-Koop İş Sendikası Ana Tüzüğü 13
Sözleşme 25/11/1992 3847 sayılı Kanun ile kabul edilen Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 No.lu Sözleşme 3
25/11/1992 3848 sayılı Kanun ile kabul edilen Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 No.lu Sözleşme 8
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi