TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ÇAĞ AĞAÇ SANAYİ TİCARET VE NAKLİYE LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/6825)
Karar Tarihi: 7/1/2016
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Yakup MACİT
Başvurucu
Çağ Ağaç Sanayi Ticaret ve Nakliye Limited Şirketi
Vekili
Av. Özgür ERGÜNAÇ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ihalenin feshi davasında, başvurucunun mazereti nedeniyle katılamadığı duruşmada verilen yeni oturum gününün başvurucuya tebliğ edilmeden ve delillerin toplanmadan karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılanma ilkesinin, delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/8/2013 tarihinde Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/11/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 6/3/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 15/4/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 29/4/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibi kapsamında Yenişehir İcra Müdürlüğünün 2009/544 talimat sayılı dosyasında taşınmazının satışına ilişkin 16/3/2012 tarihinde yapılan ihalenin usulüne uygun olmadığını belirterek feshi talebiyle Yenişehir İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/15 esasına kayden şikâyette bulunmuştur.
9. Taraf vekilleri 31/5/2012 tarihli ilk duruşmaya katılarak beyanda bulunmuş; Mahkeme, davacı şirket temsilcisinin isticvabı için davetiye çıkartılmasına karar vererek duruşmayı ertelemiştir. 19/7/2012 tarihli duruşmaya yalnızca davalı vekilinin katılmasıyla Mahkeme, isticvabın hukuki neticelerini ara kararında belirterek duruşmayı ertelemiştir.
10. Başvurucu vekili 20/9/2012 tarihli üçüncü duruşma için mesleki mazeret bildirmiş; 19/9/2012 tarihli dilekçesinde belirttiği delillerin toplanması ve mazeretinin kabulüne karar verilmesini, yeni duruşma gününün de dosyaya yatırmış oldukları masraf avansından karşılanarak tarafına tebliğ edilmesini istemiştir.
11. Mahkeme; söz konusu oturumda davalı vekilinin de beyanını aldıktan sonra başvurucu vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma gününü Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) vasıtasıyla öğrenmesine, hâkim değişikliği nedeniyle dosyanın incelemeye alınmasına, delil listesi hususunun bir sonraki celsede değerlendirilmesine karar vererek yeni bir duruşma günü belirlemiştir.
12. 29/11/2012 tarihli son duruşmaya ise başvurucu ve vekili katılmamıştır. Mahkeme, davalı vekilinin beyanını aldıktan sonra başvurucunun talebine yönelik herhangi bir işlem tesis etmeksizin yargılamaya son vermiş ve davanın reddine hükmetmiştir. Mahkeme kararının ilgili kısımları şöyledir:
“…
DELİLLER:
1-Yenişehir İcra Müdürlüğünü 2009/ 544 talimat sayılı takip dosyası
2-Davacı vekilinin 19.09.2012 tarihli delil listesi
3-Davalı Baki Şahan' ın 20.09.2012 tarihli yazılı beyan dilekçesi
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; hangi nedenlerle, ihalenin bozulmasının İcra Mahkemesinde istenebileceği, İİK nın madde 134’de bozulma nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiş olup, İhalenin bozulma nedenleri; A-İhaleye fesat karıştırılmış olması. B-Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemlerle ilgili bozma nedenleri. C-İhalenin yapılması sırasında doğan, ihalenin yapılması sırasındaki işlemlerle ilgili bozma nedenleri. D-Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanabileceği anlaşılmış olup,
Davaya konu somut olayda; davacı şikayetçinin ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürdüğü şikayetlerin ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceğinden reddine karar verilmiş olup, ihale şartnamesi ve ilanın icra dosyasında, usulüne uygun hazırlandığı, ihalenin usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, ihalenin başlama ve bitiş saatlerinde bir çelişkenin bulunmadığı ve yasanın aradığı şartlara uygun olarak ihalenin gerçekleştirildiği, ihalenin ilanın genel düzeydeki ilanların yapılarak icra divanhanesine ilanın asıldığı yine Belediye vasıtası ile ilanın yapıldığı, yapılan 2. artırmada tellalın üç defa bağırdığı ve imzasının alındığı tutulan tutanakta görülmekle açılan davanın takibi uzatma amaçlı olduğu anlaşıldığından, bu yöndeki iddialarının yerinde görülmediğinden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
…”
13. Başvurucunun temyizi üzerine karar, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 1/4/2013 tarihli ve E.2013/5665, K.2013/12180 sayılı ilamıyla onanmıştır.
14. Başvurucunun karar düzeltme talebi ise aynı Dairenin 4/7/2013 tarihli ve E.2013/16363, K.2013/25131 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
15. Ret kararı 29/7/2013 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiş, 27/8/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. İlgili Hukuk
16. 21/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 48. maddesi şöyledir:
“Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler.”
17. 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 125. maddesi şöyledir:
“(1) Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir.
(2) Ticaret şirketleri, Türk Medenî Kanununun 48 inci maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar saklıdır.”
18. 6102 sayılı Kanun’un 588. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Şirket, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.”
19. 6102 sayılı Kanun’un 636. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı ile.
c) İflasın açılması ile.
d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.”
20. 6102 sayılı Kanun’un 637. maddesi şöyledir:
“(1) Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdür, birden fazla müdürün bulunması hâlinde en az iki müdür, bunu ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.”
21. 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10. maddesinin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları şöyledir:
“Odalara kayıt zorunluluğu bulunanlar, durumlarında meydana gelen ve Türk Ticaret Kanununa göre tescil ve ilânı gereken her türlü değişikliği, gerçekleşmesinden itibaren bir ay içinde, kayıtlı oldukları odalara bildirmek zorundadır. Ticaret siciline tescili zorunlu olup da yasal şekil ve sürede tescil ettirilmemiş olan bir hususu haber alan ilgili oda, bu yasal zorunluluğu yerine getirmeyenlerin durumlarını gerekli sicil değişikliklerinin yapılması için ilgili ticaret sicil memurluğuna bildirir. Ticaret sicil memurluğu, bu bildirim üzerine gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür.
İçinde bulunulan yıldan önceki iki yıldan itibaren adresleri ve durumları tespit edilemeyenler ile bu süre zarfında aidat ödemeyen üyelerin isimleri, oda yönetim kurulu kararıyla, meslek grupları ve seçmen listelerinden silinir; aidat tahakkukları durdurulur. Bu fıkra hükmünün gereğinin her yılın ocak ayı içinde yerine getirilmesinden oda yönetim kurulu sorumludur.
Yukarıdaki fıkrada anılan oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemezler.
Ticaret sicilinden re’sen veya işin bırakılması halinde üyenin talebi üzerine kayıt silinmesine ilişkin ilânlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ücretsiz olarak yayımlanır.”
22. 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) 1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.
a) 24/6/1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketler.
b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya 1/7/2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler.
c) Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatifler.
d) Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler.
e) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatifler.
(2) Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.
(3) Bu madde kapsamındaki şirket ve kooperatifler; ilgili ticaret sicili müdürlüğünce resen veya herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş tarafından kanıtlarıyla birlikte yapılacak bildirimleri de kapsayacak şekilde, ticaret sicili kayıtları üzerinden yapılacak incelemeyle tespit edilir.
(4) Ticaret sicili müdürlüklerince;
a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.
b) 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılır.
c) Bu fıkranın (b) bendinde belirtilen şirketler dışında kalan kapsam dâhilindeki diğer münfesih şirketler ile kooperatiflerden ayrıca, faaliyetlerine devam etme isteğinde bulunmaları hâlinde münfesih olma nedenini ortadan kaldıran işlemlerin yapılarak ispat edici belgelerin bildirilmesi istenir.
…
(9) Tasfiye memurlarına beşinci fıkranın (c) bendinde belirtilen bilgi ve belgelerin verilmemesi veya tasfiye memurlarınca da bu bilgi ve belgelere erişilememesi hâlinde durum ticaret sicili müdürlüğüne bildirilerek, başka bir işleme gerek kalmaksızın unvan silinir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
(11) Dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen, süresi içinde cevap vermeyen veya tasfiye memurunu bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hâle getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla birlikte bildirmeyen şirket ve kooperatiflerin unvanı ticaret sicilinden resen silinir. Resen unvanı silinen şirket ve kooperatifler, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile ilgili odanın internet sitesinde ilan edilir.
(15) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.
23. 30/12/2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in (Tebliğ) 5. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Kendi kayıtları üzerinden aşağıdaki hallerden en az birinin varlığının tespit edilebildiği durumlarda, Müdürlüklerce aşağıdaki sebeplerle münfesih olan veya sayılan şirket ve kooperatifler 31/3/2013 tarihine kadar resen belirlenir:
18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.
(4) Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten 1/7/2014 tarihine kadar münfesih olacak veya sayılacak şirket ve kooperatifler için herhangi bir kişi, kurum ya da kuruluş tarafından kanıtlarıyla yapılacak başvurular da bu madde hükümlerine göre değerlendirilecektir
(5) 1/7/2014 tarihine kadar münfesih olunduğuna dair kanıtlayıcı belgeler ile şirket ya da kooperatifin davalı veya davacı sıfatıyla devam eden davalarının bulunmadığına ilişkin yazılı beyanla birlikte;
24. Anılan Tebliğ’in 6. maddesi şöyledir:
“(1) Müdürlüklerce resen ya da yapılacak bildirim üzerine tespit edilen şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilinde kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere 7 nci maddeye göre hazırlanacak ihtar gönderilir. Bu ihtar, sermayelerini 31/12/1998 tarihine kadar 5.000 TL’ye çıkarmayarak münfesih olan anonim şirketlerin ayrıca en son tescil edilmiş denetçisine de gönderilir.
(2) Gönderilen ihtarlar, ilan edilmek üzere Müdürlükler tarafından Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir.
(3) Sicil Gazetesinde yapılan ilan, ilgili odanın internet sitesinde 7 nci maddeye uygun olarak aynen yayımlanır. İlgili odanın internet sitesinin bulunmaması durumunda ilan TOBB’un internet sitesinde yayımlanır.”
25. Anılan Tebliğ’in 7. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Müdürlüklerce;
b) Birinci fıkranın (a) bendinde belirtilenlerin dışındaki şirketler ile kooperatiflere yapılacak ihtarda tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde; münfesih olma sebepleri de gösterilerek, bu sebepleri ortadan kaldıran işlemlerin yapılıp ispat edici belgelerin Müdürlüğe verilmesi ya da tasfiye memurunun Müdürlüğe bildirilmesi gerektiği, bildirimde bulunulmaması halinde ise bu sürenin sonunda ticaret sicili kayıtlarından unvanının silineceği, şirkete/kooperatife ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılır. (Ek-2)
c) Bu madde uyarınca yapılacak ihtarlarda şirket ya da kooperatifin davalı veya davacı sıfatıyla devam eden davalarının bulunup bulunmadığının yazılı şekilde beyan edilmesi de istenir.”
26. Anılan Tebliğ’in 13. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Müdürlük tarafından 6 ncı madde uyarınca yapılan ihtara ve ilanlara rağmen iki ay içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memurunu bildirmeyen yahut durumunu Kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla birlikte bildirmeyen şirket veya kooperatiflerin unvanı ticaret sicilinden resen silinir.
(2) Resen unvanı silinen şirket veya kooperatifler Sicil Gazetesinde ve ilgili odanın veya TOBB’un internet sitesinde ilan edilir.”
27. Anılan Tebliğ’in 15. maddesi şöyledir:
“1) Müdürlük tarafından 12 nci maddenin dokuzuncu ve onuncu fıkraları ile 13 üncü madde uyarınca ticaret sicilinden unvanları silinecek şirket veya kooperatiflerin borçları unvanların silinmesine engel teşkil etmez.”
28. Anılan Tebliğ’in 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bu Tebliğ hükümlerine göre, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.”
29. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi şöyledir:
“Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer.
Bu hüküm, bir tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da uygulanır.
Tarafların karşılıklı kişisel hakları saklıdır.”
30. 6098 sayılı Kanun’un 513. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
31. Mahkemenin 7/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
32. Başvurucu; ihalenin feshi davasında 20/9/2012 tarihli duruşma günü için dosyaya mazeret dilekçesiyle birlikte delil listesi sunduğunu, duruşma gününün dosyaya yatırdığı masraf avansından karşılanarak kendisine tebliğine karar verilmesini talep ettiğini, Mahkemece usul hükümlerine aykırı bir şekilde 29/11/2012 tarihli duruşma gününün “UYAP sisteminden öğrenilmesine” şeklinde karar verildiğini, duruşma gününün kendisine bildirilmemesi nedeniyle sonraki oturuma katılamadığını ve son celsede delilleri toplanmadan ve özellikle kıymet takdirine yönelik itirazları incelenmeden davanın reddine karar verildiğini, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesi gereği tarafların hukuki dinlenilme hakkına sahip oluğunu yani taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilmemesi gerektiğini, iddia ve savunma hakkının kullanılmasına imkân verilmesi zorunluluğu bulunduğu hâlde bu kurala uygun hareket edilmediğini, dosyadaki delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi sonucu taşınmazın değerinin oldukça altında satıldığını belirterek Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
33. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
35. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.”
36. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla medeni haklara sahip gerçek ve tüzel kişiler, bireysel başvuru yönünden dava ehliyetine sahiptir (Büğdüz Köyü Muhtarlığı, B. No: 2012/22, 25/12/2012, § 24).
37. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun “güncel bir hakkının ihlal edilmesi”, bu ihlalden dolayı kişinin “kişisel olarak” ve “doğrudan” bu durumdan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin “mağdur” olduğunu ileri sürmesidir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).
38. 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre sermaye şirketi olan limited şirketleri, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır. Şirketin tüzel kişiliği haiz olması nedeniyle hak ve fiil ehliyeti ve buna bağlı olarak taraf ve dava ehliyeti de bulunmaktadır. Buna karşılık ticaret siciline tescil ile fiil ehliyetine sahip olan şirketin, kanundan kaynaklanan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ve ticaret sicilinden kaydının silinmesiyle tüzel kişiliği ve dava ehliyeti sona erecektir.
39. Bu hukuki durum karşısında feshedilerek ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin, yargı veya diğer resmî merciler önünde temsil edilebilmesi mümkün değildir. Diğer bir ifadeyle ticaret sicilinden terkin edilmiş şirketin temsilcilerinin, şirket adına dava açması veya açılmış bir davada bu şirket hakkında yargılama yapılıp hüküm verilmesi söz konusu olmayacaktır.
40. 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi ve Tebliğ’in ilgili hükümlerinde, 5174 sayılı Kanun’un 10. maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılın başından itibaren ikinci yılın sonunda oda kaydının silinmesi suretiyle sicil kaydı silinmek üzere ticaret sicil müdürlüklerine bildirilen limited şirketlerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi işleminin ilgili Kanun hükümlerindeki tasfiye usulüne uyulmaksızın yapılacağı ve ticaret sicili müdürlüğünce resen veya herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş tarafından kanıtlarıyla birlikte yapılacak bildirimleri de kapsayacak şekilde ticaret sicili kayıtları üzerinden yapılacak incelemeyle bu nevi şirketlerin tespit edilerek resen sicilden terkin edilecekleri hususu düzenlenmiştir.
41. Somut olayda başvurucu Şirketin ticaret sicili kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde 5174 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereğince münfesih durumda olduğunun tespit edilmesi üzerine Yenişehir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 12/4/2013 tarihli kararı ile 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi uyarınca Şirketin infisah sebeplerinin, ihtarın ilanından itibaren iki ay içinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırılarak buna ilişkin ispat edici belgelerin Müdürlüğe ibraz edilmesi ya da Şirketin faaliyetinin devamına imkân olmaması hâlinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunun bildirilmesi, ayrıca Şirketin davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davasının bulunup bulunmadığına ilişkin yazılı beyanın Müdürlüğe verilmesi gerektiği, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi hâlinde Şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği ve Şirkete ait mal varlığı kaydının silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği hususu ihtar edilmiştir. Başvurucu Şirketin süresi içinde bildirimde bulunmaması nedeniyle münfesih sayılarak kaydının 21/6/2013 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği ve durumun 11/7/2013 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşılmıştır.
42. Bunun yanında Yenişehir Ticaret Sicili Müdürlüğünün 11/11/2015 tarihli yazısında terkinden sonra Şirketin ihyası ile ilgili herhangi bir dava açılmadığı belirtilmiştir.
43. Kamu gücü tarafından hakkı ihlal edildiği iddia edilen Şirketin bireysel başvuru yapmadan önce tüzel kişiliğinin sona ermesi durumunda Şirket adına bir başkası tarafından bireysel başvuruda bulunulması mümkün değildir.
44. Ticaret sicilinden terkin edilen Şirketle ilgili ihya davasının açılması veya bu hususta kararı verilmiş olmasının, anayasal anlamda korunmaya değer güncel bir hakkın varlığının kabulüne yeterli bir neden olarak görülebileceği ancak Ticaret Sicili Müdürlüğü yazısına göre Şirketle ilgili bu konuda herhangi bir davanın açılmadığının anlaşıldığı, ihya davası açılma ihtimalinin ise bireysel başvuruda mağduriyet sıfatının varlığı açısından yeterli bir neden olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki ihya kararı ile Şirketin yalnızca ihya nedenine özgü sınırlı olarak hukuki varlık kazanacağı, terkinden önceki hukuki statüsüne kavuşmasının da mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
45. Buna göre başvurucu Şirketin 21/6/2013 tarihinde ticaret sicilinden kaydının silinmesiyle tüzel kişiliğini ve bireysel başvuru ehliyetini kaybettiği, hukuki varlığı sona eren ve ihyasına yönelik herhangi bir dava açılmayan Şirket adına yetkisi olmayan temsilcisi ve bu temsilcinin vekâlet verdiği avukat tarafından bireysel başvuruda bulunulmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
46. Açıklanan nedenlerle başvuru ehliyeti bulunmayan Şirket adına yapılan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
7/1/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.