TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET HASAN ALTAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/6947)
|
|
Karar Tarihi: 30/12/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Recep ÜNAL
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet Hasan ALTAN
|
Vekili
|
:
|
Av. İ. A. Ergin CİNMEN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, hakkında uygulanan telekomünikasyon yoluyla
iletişimin dinlenmesi ve kayıt altına alınması tedbiri sonucunda haberleşme
özgürlüğü ile özel yaşamın gizliliği ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 6/9/2013 tarihinde Bodrum 3. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 31/12/2013 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 10/4/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular 10/4/2014 tarihinde
Bakanlığa bildirilmiştir. Bakanlığın yazılı görüşü 16/6/2014 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunulmuştur.
6. Bakanlık görüş yazısı, başvuruculara 26/6/2014 tarihinde
bildirilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne beyanlarını 30/6/2014 tarihinde
sunmuştur.
III. OLAYLAR VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
8. Taraf Gazetesi, merkezi İstanbul’da olan, günlük ulusal
bir gazetedir. Akademisyen olan başvurucu, olay tarihi itibariyle bu gazetenin
yazarıdır.
9. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)
İstanbul Bölge Başkanlığının (Bölge Başkanlığı) talepleri ve İstanbul 9., 11.
ve 14. Ağır Ceza Mahkemelerinin değişik tarihlerde verdikleri kararlar ile
başvurucunun telekomünikasyon yoluyla iletişimi, bir takım kod isimler
kullanılarak dinlenmiştir.
10. Başvurucu, Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu 15/2/2012 tarihli dilekçe ile sözü
edilen dinleme faaliyetinde görev alan MİT görevlileri hakkında, resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanma, iftira,
suç uydurma, haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğini ihlal ve
görevi kötüye kullanma suçlarını işledikleri iddiası ile şikâyetçi olmuştur.
Başvurucunun bu şikâyeti İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca kabul edilmiş ve
2012/34609 soruşturma numarası verilmiş olup, bu soruşturma kapsamında
16/3/2012 tarihli kararla 2012/34609 numaralı soruşturmanın 2012/24021 numaralı
soruşturma ile birleştirilmesine ve soruşturmaya 2012/24021 numaralı soruşturma
dosyası üzerinden devam olunmasına karar verilmiştir.
11. Soruşturma kapsamında, ilgili Mahkemelerden, şikâyete
konu telefon dinleme tedbirlerine ilişkin bilgi ve belgeler toplanmıştır. Buna
göre, Bölge Başkanlığının 30/10/2008 tarih ve 2008/246 sayılı talebi üzerine
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin aynı tarih ve 2008/109 sayılı kararı ile
başvurucuya ait ve “Pastör”
kod adlı kişinin kullandığı bildirilen telefonların üç ay süre ile dinlenmesi,
tespiti, IMEI numaraları ile birlikte sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve
kayda alınmasına karar verilmiştir. Aynı telefon numaraları için Bölge
Başkanlığının talebi üzerine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 9/2/2009 tarih
ve 2009/53 sayılı kararı ile 30/10/2008 tarih ve 2008/109 sayılı kararın
birinci kez üç ay süreyle uzatılmasına karar verilmiştir. Aynı numaralar için
Bölge Başkanlığının talebi üzerine İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 8/5/2009
tarih ve 2009/648 sayılı kararı ile 30/10/2008 tarih ve 2008/109 sayılı kararın
ikinci kez üç ay süreyle uzatılmasına karar verilmiştir. Bölge Başkanlığının
4/11/2009 tarih ve 2009/3480 sayılı talebi üzerine İstanbul 11. Ağır Ceza
Mahkemesinin aynı tarih ve 2008/1778 sayılı kararı ile başvurucuya ait ve “Quaramaddin FATIMİ” kod adlı kişinin kullandığı
bildirilen telefonunun üç ay süre ile dinlenmesi, tespiti, IMEI numaraları ile
birlikte sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınmasına karar
verilmiştir.
12. Dosyada görevli İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından,
18/10/2012 tarih ve 2012/24021 sayılı yazı ile 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanunu’nun (17/2/2012 tarihli ve 6278 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile
değişik) 26. maddesi gereğince Başbakanlıktan soruşturma izni talep edilmiştir.
13. İzin talebi üzerine, MİT Teftiş Kurulu tarafından inceleme
yapılmış olup, 10/1/2013 tarih ve 32 sayılı inceleme raporu düzenlenmiş ve
soruşturma izni verilmemesi yönünde görüş bildirilmiştir. Soruşturma dosyası ve
belirtilen rapor içeriği çerçevesinde MİT Müsteşarlığının 7/5/2013 tarih ve
10.2.001.01.000.320.201-572 sayılı yazısı ile ilgili görevliler hakkında
soruşturma izni verilmemesi yönündeki görüş Başbakanlık Makamına sunulmuş olup,
Başbakan tarafından aynı tarihte soruşturma izni verilmemesine karar
verilmiştir.
14. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 23/5/2013 tarih ve
S.2012/24021, K.2013/30041 sayılı kararı ile Başbakan tarafından soruşturma
izni verilmediği gerekçesiyle şüpheliler hakkında soruşturma yapılmasına yer
olmadığına karar verilmiştir.
15. Başvurucu, anılan karara karşı itiraz yoluna başvurmuş
olup, itirazı inceleyen Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 1/7/2013 tarih ve
2013/546 D.İş sayılı kararı
ile Cumhuriyet Başsavcılığının kararının “usul
ve yasaya uygun” olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar
verilmiştir.
16. Bu karar başvurucu vekiline, 28/8/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
17. Başvurucu, 6/9/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunmuştur.
18. Öte yandan başvurucu, izin verilmemesine ilişkin işlemin
iptali için Ankara 12. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Başvurucunun davasını
inceleyen Mahkemenin, 13/2/2014 tarih ve E.2013/984, K.2014/105 sayılı kararı
ile anılan işlemin iptaline karar verilmiştir.
19. Bu karara karşı davalı idare, Danıştaya
temyiz yoluna başvurmuş ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep
etmiştir. Danıştay 5. Dairesinin 26/3/2014 tarih ve E.2014/1498 sayılı kararı
ile davalı idarenin yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar
verilmiştir.
20. Başvurucu, anılan ret kararına istinaden 23/5/2014 havale
tarihli dilekçe ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunarak,
görevliler hakkında yeniden şikâyetçi olmuştur. Başvurucunun bu şikâyetinin
akıbeti hakkında Anayasa Mahkemesine bilgi sunulmamıştır.
B. İlgili Hukuk
21. 2937 sayılı Kanun’un “Milli
İstihbarat Teşkilatının görevleri” kenar başlıklı 4. maddesi
şöyledir:
“Milli İstihbarat Teşkilatının görevleri
şunlardır;
a) Türkiye Cumhuriyetinin
ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine,
Anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten
ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik
istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı Cumhurbaşkanı,
Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile
gerekli kuruluşlara ulaştırmak.
…
g) İstihbarata karşı koymak.
…”
22. 2937 sayılı Kanun’un “Bakanlıklar
ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yükümlülükleri” kenar
başlıklı 5. maddesi şöyledir:
“Bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve
kuruluşlarının Devlet istihbaratına ilişkin görevleri şunlardır:
…
MİT mensuplarına hizmetlerinin yerine
getirilmesi sırasında bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruşları gereken her
türlü yardım ve kolaylığı göstermekle yükümlüdürler.
…”
23. 2937 sayılı Kanun’un “Yetkiler”
kenar başlıklı 6. maddesi -olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan haliyle-
şöyledir:
“Millî İstihbarat Teşkilatı;
a) Bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile kamu hizmeti veren kuruluşların yöneticileri ve istihbarat
hizmetlerinden sorumlu kişileri ile istihbaratın tevcihi, istihsali ve
istihbarata karşı koyma konularında doğrudan ilişki kurabilir, uygun
koordinasyon yöntemlerini uygulayabilir.
b) Bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile kamu hizmeti veren kuruluşlara ait arşivlerden, elektronik
bilgi işlem merkezlerinden ve iletişim alt yapısından kendi görev sahasına
giren konularda yararlanabilmek, bunlarla irtibat kurabilmek, bilgi ve belge almak
için gerekçesini de göstermek suretiyle yazılı talepte bulunabilir.
(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde sayılan görevlerin yerine
getirilmesi amacıyla Anayasanın 2 nci maddesinde
belirtilen temel niteliklere ve demokratik hukuk devletine yönelik ciddi bir
tehlikenin varlığı halinde Devlet güvenliğinin sağlanması, casusluk
faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, Devlet sırrının ifşasının tespiti ve
terörist faaliyetlerin önlenmesine ilişkin olarak, hâkim kararı veya
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde MİT Müsteşarı veya yardımcısının yazılı
emriyle telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim tespit edilebilir,
dinlenebilir, sinyal bilgileri değerlendirilebilir, kayda alınabilir.
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde verilen yazılı emir, yirmidört
saat içinde yetkili ve görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim
tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir derhal kaldırılır. Bu halde
dinlemenin içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir; durum
bir tutanakla tespit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edilmek üzere
muhafaza edilir. Bu işlemler, 4.7.1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun ek 7 nci maddesinin onuncu fıkrası hükmüne göre kurulan
merkez tarafından yürütülür. (Değişik son cümle: 4/5/2007-5651/12 md.) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (14) numaralı
alt bendi kapsamında yapılacak dinlemeler de bu merkez üzerinden yapılır.
(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Yetkili ve görevli hâkim, talepte bulunan birimin
bulunduğu yer itibariyle yetkili olan ve 5271 sayılı Kanunun 250
nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan
ağır ceza mahkemesinin üyesidir.
(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Kararda ve yazılı emirde, hakkında tedbir uygulanacak
kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya
iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodundan belirlenebilenler ile
tedbirin türü, kapsamı ve süresi ile tedbire başvurulmasını gerektiren nedenler
belirtilir. Kararlar, en fazla üç ay için verilebilir; bu süre aynı usûlle üçer ayı geçmeyecek şekilde en fazla üç defa
uzatılabilir. Ancak, casusluk faaliyetlerinin tespiti ve terör örgütünün
faaliyeti çerçevesinde devam eden tehlikelere ilişkin olarak gerekli görülmesi
halinde, hâkim üç aydan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar
uzatılmasına karar verebilir.
(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Uygulanan tedbirin sona ermesi halinde, dinlemenin
içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir; durum bir tutanakla
tespit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir.
(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Bu fıkra hükümlerine göre yürütülen faaliyetler
çerçevesinde elde edilen kayıtlar, bu Kanunda belirtilen amaçlar dışında
kullanılamaz. Elde edilen bilgi ve kayıtların saklanmasında ve korunmasında
gizlilik ilkesi geçerlidir. Bu madde hükümlerine aykırı hareket edenler
hakkında, görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet
savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır.
(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Hâkim kararları ve yazılı emirler, MİT Müsteşarlığı
görevlilerince yerine getirilir. İşlemin başladığı ve bitirildiği tarih ve saat
ile işlemi yapanın kimliği bir tutanakla saptanır.
(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Bu maddede yer alan faaliyetlerin denetimi, sıralı
kurum amirleri, Başbakanlık teftiş elemanları tarafından yapılır.
(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Bu maddede belirlenen usûl
ve esaslara aykırı dinlemeler hukuken geçerli sayılmaz ve bu şekilde dinleme
yapanlar hakkında 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine
göre işlem yapılır.
(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esas ve usûller Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlıkları ile MİT
Müsteşarlığının görüşü alınmak suretiyle Başbakanlık tarafından üç ay içinde
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Bu Kanunda yazılı görevlerin yerine
getirilmesi sırasında genel zabıtaya tanınmış olan hak ve yetkilerin, MİT
mensuplarından kimlere tanınacağı, yönetmelikte belirtilir.”
24. 2937 sayılı Kanun’un “Soruşturma
izni ve yargılama” kenar başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“MİT mensuplarının veya belirli bir görevi ifa
etmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından
görevlendirilenlerin; görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan
veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı ya da
5271 sayılı Kanunun 250 nci
maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev
alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılması
Başbakanın iznine bağlıdır.”
25. 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun “Haber kaynağı” kenar başlıklı 12. maddesi
şöyledir:
“Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser
sahibi, bilgi ve belge dâhil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu
konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
26. Mahkemenin 30/12/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 6/9/2013 tarih ve 2013/6947 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
27. Başvurucu, ulusal ve uluslararası çevrelerce bilinen bir
akademisyen olduğunu, sahte isimler ve uydurma suçlara dayalı olarak
telefonlarının bir yıl boyunca açıkça hukuka aykırı olarak dinlendiğini,
dinleme yapan görevliler hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair
karardan, bu uygulamanın Anayasa’nın 20. ve 22. maddelerinde ifade edilen
özgürlüğün sınırlanmasına ilişkin istisnaların hangisi kapsamında olduğunun
anlaşılamadığını, ilgili idarece, hukuka aykırı olduğu bilinerek istemde
bulunulduğunu ve hâkimlerin aldatılarak veya görevlerini ihmal etmeleri
sonucunda kararlar alındığını, resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye
kullanma, iftira, suç uydurma, haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın
gizliliğini ihlal ve görevi kötüye kullanma suçlarının işlendiğini, delillerin
dava açmaya yeterli olmasına rağmen soruşturma izni verilmemesi nedeniyle
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, itiraz merciinin “soyut ve anlaşılmaz” ifadeler içeren ret
gerekçesinin yasal olmadığını, işlendiğini iddia ettiği suçlara istinaden
hakkını arayamadığını, bu nedenlerle özel hayatın gizliliği ve adil yargılanma
hakları ile haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüş, manevi
tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
28. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“… Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (2)
numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri
sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal
başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerekir.”
30. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup, bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle
derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından
değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
31. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia
edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde
başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun
ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek
için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke
uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle
ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi,
bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve
aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni
göstermiş olması gerekir (B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
32. Somut olay bakımından, başvurucunun anayasal hak ve
özgürlüklerine müdahale ettiklerini iddia ettiği görevlilerin soruşturulması
önündeki tek engel Başbakanlık Makamının soruşturma izni verilmemesine dair
işlemidir. Anılan işlem aleyhine başvurucunun İdare Mahkemesinde açmış olduğu
iptal davasının kabulüne ve işlemin iptaline karar verilmiş olup, davalı
idarenin başvurusu üzerine temyiz incelemesi halen Danıştayda
derdesttir. Başbakanlık Makamının izin verilmemesine dair işleminin iptali,
başvurucunun şikâyetleri önündeki soruşturma engelini ortadan kaldıracaktır. Bu
çerçevede, belirtilen idari yargı sürecinin henüz sonuçlanmamış olması
nedeniyle, başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin başvuru yollarının tamamının
tüketilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle, başvurucunun ihlal iddialarına
konu olan işleme ilişkin yargı süreci temyiz aşamasında derdest olduğundan ve
henüz sonuçlanmadığından, “başvuru
yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle başvurunun kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle başvurunun, “başvuru yollarının
tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
bırakılmasına, 30/12/2014 tarihinde OYBİRLİĞİYLE
karar verildi.