logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hamza Çiçek [2.B.], B. No: 2013/7067, 10/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HAMZA ÇİÇEK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/7067)

 

Karar Tarihi: 10/3/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

Raportör Yrd.

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Hamza ÇİÇEK

Vekili

:

Av. Cihan GÖKTÜRK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, taşınmazlarına yönelik olarak açtığı tapu iptali ve tescil davasının davanın halen devam ettiğini, yargılamanın uzaması nedeniyle taşınmazları üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunamadığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 5/9/2013 tarihinde Mersin Kadastro Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 18/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

I.4. Bölüm Başkanı tarafından 1/12/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 29/12/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucunun babası, tapu kaydına dayanarak taşınmazına haksız yere müdahale edildiği gerekçesiyle G. ve G. aleyhine müdahalenin men’i davası açmıştır.

8. Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesi, 14/9/1942 tarih ve E.1942/52, K.1942/63 sayılı kararıyla müdahalenin men'ine karar vermiştir.

9. Davalıların temyiz etmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 11/1/1943 tarihli kararıyla Sulh Hukuk Mahkemesinin kararını bozmuştur.

10. Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesi, 25/6/1943 tarih ve 1943/55, 1943/30 sayılı kararıyla bozma kararına uyarak gerekli araştırma ve incelemeleri yaparak davalıların taşınmaza yaptığı müdahalenin men'ine karar vermiştir.

11. Temyiz üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 14/9/1943 tarih ve 1943/9666, K.1943/9242 sayılı ilâmıyla Sulh Hukuk Mahkemesinin kararını onamış ve karar bu tarihte kesinleşmiştir.

12. Başvurucu ve kardeşi 4/11/1965 tarihinde Nusaybin ilçesi Gündükhana köyündeki taşınmazlar ile ilgili olarak bu taşınmazların emvali metruke yasaları gereği Hazineye devredilerek üçüncü kişilere kiraya verildiği iddiasıyla Maliye Hazinesi ve diğer davacılar aleyhine Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu kaydının iptali ve tescil davası açmıştır.

13. Söz konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sonrasında 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14 parsel numaralı taşınmazlar olarak tespit görmesi nedeniyle Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesi, 2/2/1967 tarih ve E.1965/115, K.1967/12 sayılı kararıyla Mahkemenin görevsizliğine ve dava dosyasının Nusaybin Kadastro Mahkemesine gönderilmesine hükmetmiştir.

14. Nusaybin Kadastro Mahkemesi, 27/2/1981 tarih ve E.1967/1, K.1981/15 sayılı kararı ile başvurucunun davasının kısmen kabulüne karar vermiştir.

15. Tarafların temyizi üzerine anılan karar, Yargıtayın 20/1/1984 tarih ve E.1983/14154, K.1984/464 sayılı ilâmı ile bozulmuştur.

16. Bozma ilamı sonrası dava dosyası, Mahkemenin 1985/1 sayılı esasına kaydedilmiştir.

17. Mahkemenin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararı ile kapatılması sonrası dava dosyası, Mardin Kadastro Mahkemesinin 2013/144 sayılı esasına kaydedilmiş olup yargılama halen devam etmektedir.

18. Başvurucu, 5/9/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

19. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22).

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 5/9/2013 tarih ve 2013/7067 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu, taşınmazlarına müdahale edilmesi nedeniyle açılan men davasının 1942 yılından bu yana devam ettiğini, tapu kayıtları ve bilirkişi raporlarının dava konusu taşınmazlara malik olduğunu kanıtlamasına rağmen bu durumun göz ardı edildiğini, yargılamanın uzaması nedeniyle taşınmazları üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunamadığını, dava konusu 10 parsel numaralı taşınmazın yarısının kendisine ait olduğunu ve bu taşınmaza devlet tarafından kamulaştırılma yapılmaksızın el konulduğunu ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

22. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

23. Başvurucu, taşınmazlarına yönelik olarak açtığı davanın, murisinin 1942 tarihinde açtığı müdahalenin men’i davasından beri devam ettiğini, tapu kayıtları ve bilirkişi raporları başvuruya konu taşınmazlara malik olduğunu kanıtlamasına rağmen bu durumun göz ardı edildiğini, yargılamanın uzaması nedeniyle taşınmazları üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunamadığını, dava konusu 10 parsel numaralı taşınmazın yarısının kendisine ait olduğunu ve bu taşınmaza devlet tarafından kamulaştırılma yapılmaksızın el konulduğunu ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

24. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

25. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

26. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve görevsizlik kararı sonrasında Nusaybin Kadastro Mahkemesine devredilen tapu iptali ve tescil davasında, 3402 ve 6100 sayılı kanunlarda yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).

27. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarihtir. Başvurucu yargılamanın 1942 yılında Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan meni müdahale davası ile başladığını iddia etmişse de, bu davanın Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 14/9/1943 tarih ve 1943/9666, K.1943/9242 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği ve yargılamanın tamamlandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla makul süre değerlendirmesinde sürenin başlangıcı, Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu kaydının iptali ve tescil istemiyle davanın açıldığı 4/11/1965 tarihidir.

28. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).

29. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurucunun 4/1/1965 tarihinde Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece, taşınmazın bulunduğu Gündükhana köyünde arazi kadastro çalışmalarının yapılması nedeniyle Nusaybin Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek davanın Nusaybin Kadastro Mahkemesine gönderildiği, Nusaybin Kadastro Mahkemesinin 27/2/1981 tarihli kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, temyiz üzerine anılan kararın bozulduğu, bozma üzerine davanın Nusaybin Kadastro Mahkemesinin 1985/1 sayılı esasına kaydedildiği, Nusaybin Kadastro Mahkemesinin kapatılması üzerine davanın Mardin Kadastro Mahkemesine devredildiği, yargılama kapsamında dosyanın birçok kez incelemeye alındığı ve halen taraf teşkilinin sağlanmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın halen Mardin Kadastro Mahkemesinin E.2013/144 sayılı dosyasında devam ettiği belirlenmiştir.

30. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 19).

31. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).

32. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık niteliğinin bulunduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve kırk dokuz yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

33. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

34. Başvurucu ayrıca, tapu kayıtları ve bilirkişi raporları başvuruya konu taşınmazlara malik olduğunu kanıtlamasına rağmen bu durumun göz ardı edildiğini, yargılamanın uzaması nedeniyle taşınmazları üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunamadığını, dava konusu 10 parsel numaralı taşınmazın yarısının kendisine ait olduğunu ve bu taşınmaza devlet tarafından kamulaştırılma yapılmaksızın el konulduğunu ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, Anayasa'nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvuruya konu dava, taşınmazın mülkiyetine yönelik bir dava olup, başvurucunun mülkiyet hakkının bulunup bulunmadığı yargılama sonucunda verilen kararla ortaya çıkacaktır. Mülkiyet hakkına yönelik yargılama devam ettiği sırada ve başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının bu aşamada değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

35. Başvurucu, 35.013.521,63 TL maddi, 3.000.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

36. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

37. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin kırk dokuz yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 24.900,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

38. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

39. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

40. Başvuruya konu yargılamanın kırk dokuz yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal

edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 24.900,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

E. Kararın bir örneğinin Mardin Kadastro Mahkemesine gönderilmesine,

10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Hamza Çiçek [2.B.], B. No: 2013/7067, 10/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı HAMZA ÇİÇEK
Başvuru No 2013/7067
Başvuru Tarihi 5/9/2013
Karar Tarihi 10/3/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, taşınmazlarına yönelik olarak açtığı tapu iptali ve tescil davasının davanın halen devam ettiğini, yargılamanın uzaması nedeniyle taşınmazları üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunamadığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 30
3402 Kadastro Kanunu 25
28
29
30
32
36
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi