TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SELMAN KAPAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7302)
|
|
Karar Tarihi: 20/4/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Okan
TAŞDELEN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Selman
KAPAN
|
|
|
2. Abdullah
HALAS
|
|
|
3. Zeliha
UZUNKAYA
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Hasan
TÜYSÜZOĞLU
|
|
|
Av. İbrahim
Taner TÜYSÜZOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yeniden yargılanma taleplerinin reddedilmesi
nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/9/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 30/3/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 23/10/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 10/11/2015 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
17/11/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık
görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
1. Bireysel Başvuruya
Konu Yargılama
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi vasıtasıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Zeliha Uzunkaya'nın eşi Ekmel
Uzunkaya ile başvurucular Selman Kapan ve Abdullah Halas, Ankara 2 No.lu Devlet
Güvenlik Mahkemesinin (DGM) 29/5/2000 tarihlikararıyla
ile müebbet ağır hapis cezasına mahkûm edilmişlerdir. Bu karar Yargıtay
onamasından geçerek kesinleşmiştir.
9. Başvurucular Selman Kapan ve Abdullah Halas ile Ekmel Uzunkaya, Ankara 2 No.lu Devlet Güvenlik
Mahkemesindeki yargılamaya konu olaylara ilişkin olarak işkence ve adil
yargılanma hakkının ihlali iddiası ile 9/6/2001 tarihinde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine (AİHM) başvurmuşlardır.
10. AİHM 26/6/2007 tarihlive 71803/01
başvuru numaralı kararıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 3. ve
6. maddelerinin ihlal edildiğini tespit etmiştir.
11. Ekmel Uzunkaya 23/3/2013 tarihinde
hayatını kaybetmiştir.
12. Başvurucular 10/7/2013 tarihinde, 11/4/2013 tarihli ve 6459
sayılı Kanun'un 21. maddesi ile 4/12/2004 tarihli 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'na eklenen geçici 2. madde gereğince yargılamanın yenilenmesini talep
etmişlerdir.
13. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi 13/8/2013 tarihli ve 2013/546
Değişik İş sayılı kararı ile 15/6/2012 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi önünde denetlenen bir AİHM kararı olması şartının
gerçekleşmediği gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar
vermiştir.
14. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/8/2013 tarihli ve
2013/189 Değişik İş sayılı kararı ile ret kararını uygun bulmuştur.
15. Bu karar başvuruculara 6/9/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucular 30/9/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
2. Bireysel Başvuru
Sonrası Yaşanan Gelişmeler
17. Bakanlık yazısından ve UYAP'ta
yapılan araştırma sonucunda başvuruyu takiben aşağıdaki gelişmelerin yaşandığı
anlaşılmaktadır:
18. Başvurucular, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazının
reddi yönündeki kararına karşı kanun yararına bozma talebinde bulunmuşlardır.
19. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/11/2014 tarihli
yazısıyla yeniden yargılamaya dayanak gösterilen AİHM kararının Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte olduğunun Bakanlık tarafından
bildirildiği belirtilmiş ve dosya bozma istemiyle Yargıtaya
gönderilmiştir.
20. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 23/10/2014 tarihli ve E.2014/4007,
K.2014/10410 sayılı ilamı ile Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının
bozulmasına karar verilmiştir.
21. Bozma kararının ardından yargılamanın yeniden görülmesine
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2000/5 sayılı dosyasında 24/3/2015
tarihinde başlanmıştır.
22. Yargılama devam etmektedir. Bir sonraki duruşma 24/3/2016
tarihine bırakılmıştır.
B. İlgili Hukuk
23. 5271 sayılı Kanun'un "Yargılamanın
yenilenmesine engel olmayan hâller" kenar başlıklı 313.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Hükmün infaz
edilmiş olması veya hükümlünün ölümü, yargılamanın yenilenmesi istemine engel
olmaz.
(2) Ölenin eşi, üstsoyu, altsoyu, kardeşleri
yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabilirler."
24. 5271 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi şöyledir:
"İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki
protokollerin ihlali suretiyle bir ceza hükmünün verildiğini tespit eden Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararlarından, 15.6.2012 tarihi
itibarıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar
bakımından bu Kanunun 311 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu
durumda olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde
yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilirler."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 20/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
26. Başvurucular 6459 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinin
ardından süresinde yeniden yargılanma talebinde bulunduklarını, ileri
sürdükleri yeni vakıaların Mahkemece dikkate alınmadığını, taleplerinin
yeterince incelenmediğini ve gerekçeli bir kararla karşılanmadığını, 6459
sayılı Kanun'da yeniden yargılama için tarihsel sınırlamalar öngörüldüğünü
belirterek gerekçeli karar ve tarafsız bir mahkemede yargılanma haklarını da
içerecek biçimde adil yargılanma haklarının, etkili başvuru haklarının ve
ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular ayrıca
5271 sayılı Kanun'un 311. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ve geçici 2.
maddesinin Anayasa'ya aykırılığının tespiti ve iptaline karar verilmesi
talebinde bulunmuştur.
27. Başvurucular, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü
hâlinde müteveffa Uzunkaya'nın ve mahkûm edilen başvurucuların beraat
edeceğini, haksız tutuklama ile hükümlülükte geçen süreler için maddi ve manevi
tazminat almaya hak kazanacaklarını, sabıkaları sebebiyle kaybettikleri işlerine
geri dönebileceklerini ve toplum nezdindeki onurlarına kavuşma imkânı da elde
edeceklerini belirtmişlerdir.
B. Değerlendirme
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının mahkemeye erişim
hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Başvurucu Zeliha
Uzunkaya'nın Mağdur Statüsü Yönünden
29. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği
iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. ..."
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar
başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir."
31. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru ancak
ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve
kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."
32. 6216 sayılı Kanun'un 46. maddesinde kimlerin bireysel
başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre
bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel
ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar, başvuruya konu
edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da
ihmalinden dolayı başvurucunun "güncel
bir hakkının ihlal edilmesi", bu ihlalden dolayı "kişisel olarak" ve "doğrudan" etkilenmiş olması ve
bunların sonucunda başvurucunun kendisinin mağdur olduğunu ileri sürmesi
gerekir (Onur Doğanay, B. No:
2013/1977, 9/1/2014, § 42).
33. Bireysel başvuruda "mağdur"
kavramı, davada menfaat veya dava ehliyeti gibi kurallardan bağımsız bir
şekilde yorumlanır. Ayrıca mağdur kavramının yorumu günümüzde toplumun
koşulları ışığında değişime tabi olup bu kavram, aşırı biçimcilikten uzak bir
şekilde uygulanmalıdır (Onur Doğanay,
§ 44).
34. Bir başvurunun kabul edilebilir bulunması için başvurucunun
sadece mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli görülmeyip ihlalden doğrudan
etkilendiğini yani mağdur olduğunu göstermesi veya mağdur olduğu konusunda
Anayasa Mahkemesini ikna etmesi gerekir. Bu itibarla, mağdur olduğu zannı veya
şüphesi de mağdurluk statüsünün varlığı için yeterli görülemez (Onur Doğanay, § 45).
35. Somut olayda müteveffa Uzunkaya 23/3/2013 tarihinde hayatını
kaybetmiş, yargılamanın yenilenmesi talebi eşi olan başvurucu Uzunkaya
tarafından yapılmıştır.
36. Doğrudan mağdur olan kişinin başvuru tarihinden önce öldüğü
durumlarda yakın akrabaları ya da eşi tarafından başvuru yapılıp yapılamayacağı
AİHM tarafından da incelenmiştir. AİHM kural olarak doğrudan mağdurun ölümüyle
veya kayıp edilmesiyle yakından bağlantılı olmaksızın ileri sürülen ihlal
iddiaları bakımından yakın akrabaların veya eşin mağdur statüsünün
bulunmadığını kabul etmektedir (Sanles Sanles/İspanya (k.k.),
B. No: 48335/99, 26/10/2000; Fairfield/Birleşik
Krallık (k.k.), B. No: 24790/04, 8/3/2005;
Biç ve diğerleri/Türkiye, B. No:
55955/00, 2/2/2006, § 22, 23).
37. Bununla birlikte kişilerin kendi menfaatini tam anlamıyla
ortaya koyabildikleri hâllerde, yakın akrabalar veya eş tarafından doğrudan
mağdurun ölümünden sonra yapılan başvurularda mağdur statüsünün bulunduğu kabul
edilebilmektedir. Bunun için ölmüş mağdurun suçtan aklanmasının sağlamasında
veya kendilerinin ya da ailelerinin şöhretini koruma konusunda ahlaki bir
menfaatlerinin bulunması şartı aranmaktadır (Nölkenbockhoff/Almanya, B. No: 10300/83, 25/8/1987, §
33; Brudnicka ve diğerleri/Polonya, B. No: 54723/00,
3/3/2005, §§ 27-31; Grădinar/Moldova, B. No: 7170/02, 8/4/2008, §§ 95,
97, 98; Armonienė/Litvanya, B. No: 36919/02, 25/11/2008, §
29; Polanco Torres ve Movilla Polanco/İspanya,
B. No: 34147/06, 21/9/2010, §§ 31-33).
38. Alternatif olarak ise maddi haklarının doğrudan
etkilenmesine dayalı maddi bir menfaatin varlığı da anılan kişilerin mağdur
olarak kabul edilebilmeleri için yeterli görülebilmektedir (Nölkenbockhoff/Almanya, § 33; Grădinar/Moldova, § 97; Micallef/Malta [BD], B. No: 17056/06, 15/10/2009, § 48).
39. Öte yandan ilgili kişilerin başvuruya konu olan yargılamada
taraf olarak yer almış olmaları da dikkate alınması gereken diğer bir husustur
(Micallef/Malta [BD], § 48).
40. Somut başvuru açısındanbaşvurucu
Zeliha Uzunkaya'nın hem ahlaki hem de maddi bir menfaatle ilişkilendirerek adil
yargılanma hakkının ihlali iddialarını dile getirdiği görülmektedir. Başvurucu,
eşi olan müteveffa Ekmel Uzunkaya'nın aklanmasını ve
toplum nezdinde zedelendiğine inandığı onurunu kazanmasını sağlama şeklindeki
ahlaki bir menfaatinin ve tazminat davası açma yönünde maddi bir menfaatinin
bulunduğunu ileri sürmektedir.
41. Ek olarak 5271 sayılı Kanun'un 313. maddesinde hükümlünün
ölümü hâlinde eşin yargılamanın yenilenmesini talep edebileceği düzenlenmiştir.
Nitekim başvurucu Uzunkaya'nın talebinin de bu çerçevede kabul edildiği ve
başvurucunun bu yolla taraf sıfatını kazandığı anlaşılmaktadır.
42. Yukarıda belirtilen hususlar gözönüne
alındığında başvurucu Zeliha Uzunkaya'nın mağdur statüsü taşıdığına karar
verilmesi gerekir.
2. Başvuru Hakkının
Kötüye Kullanılması Yönünden
43. Başvurucular, yeniden yargılama taleplerinin reddedilmesiyle
bağlantılı biçimde adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
44. Bakanlık yazısında, kanun yararına bozma sonrasında yeniden
yargılamaya başlandığı ve başvurucuların olağan yargılama aşaması yeniden
başlayan dava esnasında adil yargılanmaya yönelik taleplerini ileri
sürebilecekleri belirtilmiştir.
45. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
46. 6216 sayılı Kanun'un "Başvuru
hakkının kötüye kullanılması" kenar başlıklı 51. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen
başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında, ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para
cezasına hükmedilebilir."
47. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
(İçtüzük) "Başvuru hakkının kötüye
kullanılması" kenar başlıklı 83. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki
davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit
edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para
cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir."
48. İçtüzük'ün "Bireysel başvuru formu ve ekleri"
kenar başlıklı 59. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Başvurucuların,
adreslerinde veya başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik meydana
geldiğinde bunu Mahkemeye bildirmeleri zorunludur."
49. Genel hukuk teorisinde bir kamu düzeni kuralı olarak ele
alınan ve genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve
başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye
edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru
alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru
usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Anayasa Mahkemesinin başvuruyu gereği
gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların, başvuru hakkının kötüye
kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
50. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesini yanıltmak amacıyla gerçek
olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması,
başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi
verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu
değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında
Anayasa Mahkemesinin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir
kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı
kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit
veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29).
51. Somut başvuruda Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin yeniden
yargılama talebinin reddine karşı başvurucuların yaptıkları itirazı reddeden
kararı kanun yararına bozma incelemesi yoluyla bozulmuştur. Böylelikle
başvurucu Uzunkaya'nın eşi ile başvurucular Kapan ve Halas'ın
sanık olarak yargılandıkları davanın yeniden görülmesine Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesinde başlanmıştır.
52. Başvurucular bununla birlikte İçtüzük'ün
59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüğe açıkça aykırı
olarak yeniden yargılama taleplerinin reddedilmesinin sonrasında yaşanan
gelişmelere ve bozma kararı uyarınca davanın tekrar görülmekte olduğuna dair
herhangi bir bildirimde bulunmamıştır. Başvurucular, Bakanlık görüşünün
tebliğinin ardından da anılan eksikliğe dair bir açıklayıcı bilgi
sunmamışlardır.
53. Bu itibarla bizzat başvurunun yapılmasına gerekçe gösterilen
dolayısıyla da başvurunun değerlendirmesini esaslı biçimde etkileyecek
nitelikteki bir hususta başvurucuların Anayasa Mahkemesini bilgilendirmediği
anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının
kötüye kullanımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
54. Başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle 6216 sayılı
Kanun'un 51. maddesi uyarınca her bir başvurucu hakkında takdiren
500 TL disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca başvurucuların her
birinin 500 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Ankara Barosuna GÖNDERİLMESİNE
20/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.