TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
VAHAP İLHAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7311)
|
|
Karar Tarihi: 20/4/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Abuzer
YAZICIOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Vahap İLHAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumu tarafından Özgür Gündem
gazetesinin (gazete) 2/3/2013 ve 3/3/2013 tarihli nüshaları teslim edilmeyerek
hükümlü olan başvurucunun haber ve fikirlere erişiminin engellenmesi nedeniyle
ifade özgürlüğü ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru
27/9/2013 tarihinde Saray Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır.
Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde
başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci
Bölüm Üçüncü Komisyonunca 31/7/2015 tarihinde, başvurucunun adli yardım
talebinin kabulüne karar verilmiştir.
4. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 31/7/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Bölüm
Başkanı tarafından 12/2/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Diyarbakır Gümrük Müdürlüğü yurt dışından gelen kolilerin
kontrolü esnasında on yedi adet yayının yasak olabileceğini değerlendirerek
bunları Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
8. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı on yedi kitaptan on dört
tanesi hakkında toplatma ve yasaklama kararı bulunduğunu tespit ederek hakkında
karar bulunmayan üç kitabın 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu’nun (TMK) 10. maddesi ile görevli Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesine
karar vermiştir.
9. Cumhuriyet Savcılığının (TMK 10. madde ile görevli) “Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel
Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunmak-Beşinci kitap)” (kitap) ve “İlk Konuşmalar (Belgeler zafer kazanan tarzın özdilidir)” isimli PKK terör örgütü lideri olan
Abdullah Öcalan tarafından yazılan iki ayrı kitaba ilişkin yaptığı inceleme
sonucunda kitaplarda sürekli KCK/PKK terör örgütünün propagandasının yapıldığı,
terör örgütünden ve terör örgütü mensuplarının yaptığı eylemlerden övgüyle
bahsedildiği, KCK/PKK terör örgütünün bundan sonra izleyeceği yolun nasıl
olması gerektiğinin belirtildiği ve bu bağlamda kitapların 3713 sayılı Kanun’un
7. maddesine ve 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 25. maddesine
muhalefet ettiği değerlendirilerek her iki kitaba el konulmasına ve kitapların
toplatılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
10. Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliği (TMK 10. madde ile görevli)
Cumhuriyet Savcılığının yaptığı değerlendirmeyle aynı yönde gerekçelerle
4/10/2012 tarihli ve 2012/102 Değişik İş sayılı kararı ile anılan kitaplara el
konmasına ve bu kitapların toplatılmasına karar vermiştir.
11. Hâkimliğin anılan kararından sonra evrak Cumhuriyet
Savcılığına gönderilmiş ve 2012/3121 sayılı soruşturma başlatılmıştır.
12. Cumhuriyet Savcılığı, soruşturma sonucunda 29/11/2012
tarihli kararı ile kitapların yurt dışından geldiği ve kitapları basanın tespit
edilemediği, kitapların gönderildiği kişinin olaydan haberdar olmadığına dair
savunmasının aksine bir delil bulunmadığı gerekçesiyle olayla ilgili kovuşturma
yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı,
karar ile birlikte Diyarbakır 2 No.lu Hâkimliğinden (TMK 10. madde ile görevli)
kitapların müsaderesini talep etmiştir.
13. Hâkimlik 30/11/2012 tarihli ve 2012/290 Değişik İş sayılı
kararı ile kitapların müsaderesine karar vermiştir. Kitaplar 11/3/2014
tarihinde yakılarak imha edilmiştir.
14. Anılan kitaplardan “Kürdistan
Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım
Kıskacında Kürtleri Savunma)” isimli kitabın, İstanbul 2 No.lu
Hâkimliğinin 21/9/2012 tarihli ve 2012/156 sayılı kararı ile toplatılmasına ve
bu kitaplara el konmasına ilişkin kararına karşı yapılan bireysel başvuru
konusunda Anayasa Mahkemesi, Abdullah Öcalan
([GK], B. No: 2013/409, 25/6/2014) kararında Anayasa’nın 26. maddesinde
tanımlanan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir. Bunun üzerine
Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hâkimliği, 2/9/2014 tarihli ve 2014/467 Değişik İş
sayılı kararı ile Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliğinin 4/10/2012 tarihli toplatma ve
el koyma kararının kaldırılmasına karar vermiştir.
15. Başvurucu başvuru tarihlerinde Saray K-1 Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktadır.
16. Başvurucuya gelen gazetenin 2-3 Mart 2013 tarihli
nüshalarının on birinci sayfalarında Abdullah Öcalan’ın “Demokratik Uygarlık Manifestosu: Beşinci Kitap, Kürt
Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri
Savunma)” isimli kitabının (bkz. § 16) bazı bölümlerinin ve 3 Mart
2013 tarihli nüshanın yedinci sayfasında ceza infaz kurumları hakkında asılsız
olduğu belirtilen bazı haberlerin yayınladığı tespit edilmiştir.
17. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz
Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) gazetenin başvurucuya verilmesini uygun
görmemiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"… ve Vahap İLHAN'a
gelen Özgür GÜNDEM isimli gazetenin 02/03 Mart 2013 tarihli sayısının 11inci
sayfasında Abdullah Öcalan resmi yanında yer alan "Büyük gladyo komplosu" başlıklı yazıların içeriğinde
Abdullah Öcalan'ın "Demokratik Uygarlık Manifestosu Beşinci kitap Kürt
sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri
Savunmak" isimli kitabın içeriğinin yayınlandığı tespit edildiği, adı
geçen kitap ile ilgili Diyarbakır 3 Nolu Hakimliğin
(TMK 10. Madde ile görevli) 04/10/2012 tarih ve 2012/102 Değişik İş nolu kararı ile hakkında "El konulması ve
Toplatılması" kararı bulunduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca Özgür Gündem isimli gazetenin 03 Mart
2013 tarihli sayısının 7. sayfasında yer alan haber içeriğinde ceza infaz
kurumları hakkında asılsız haber ve yazıların bulunduğu tespit edilmiştir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesi gereğince Özgür Gündem isimli gazetenin
02-03 Mart 2013 tarihli sayısının ilgililerine verilmemesine, ilgilileri adına
depoda muhafazasına..."
18. Eğitim Kurulunun yukarıda belirtilen kararı başvurucuya
tebliğ edilmiş ve başvurucu, karara karşı Tekirdağ İnfaz Hâkimliğine şikâyetçi
olmuştur. Şikâyeti inceleyen Hâkimlik 24/4/2013 tarihli ve E.2013/1256,
K.2013/1505 sayılı kararı ile başvurucunun şikâyetinin reddine karar vermiştir.
Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"… Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu/hükümlü
olarak bulunan … ve Vahap İLHAN Hakimliğimize hitaben yazmış oldukları
dilekçelerinde özetle; adlarına gelen yayına el konulmasına dair verilen
kararın iptalini talep etmişlerdir.
…
Evrak içeriğine ve karardaki gerekçeye göre
Eğitim Kurulunun 12/03/2013 tarihli 2013/32 sayılı kararında usul ve yasaya
aykırılık bulunmadığından yerinde görülmeyen şikayet
başvurularının ayrı ayrı REDDİNE karar vermek gerekmiştir."
19. Başvurucu, Hâkimliğin ret kararına karşı itiraz yoluna
başvurmuştur. İtirazı inceleyen Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi 9/7/2013
tarihinde, İnfaz Hâkimliğinin kararının "...
usul ve yasaya uygun olduğu ..." gerekçesiyle başvurucunun
itirazının reddine karar vermiştir.
20. Nihai karar başvurucuya 10/9/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
21. Başvurucu 27/9/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
22. Anayasa Mahkemesinin Kamuran
Reşit Bekir ([GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015) kararında
belirtilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 20/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu; gazetede Mahkemece yasaklanmış bir kitaptan
alıntılar olmasına rağmen anılan yayınlar hakkında herhangi bir yasaklama
kararı olmadığını belirtmiş, Eğitim Kurulunun kararı nedeniyle iletişim
araçlarına ulaşma hakkının engellenerek Anayasa’nın 10. ve 26. maddelerinde
düzenlenen eşitlik ilkesi ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüş,
ihlalin giderilmesi ve tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda gazetenin ilgili sayılarında
ceza infaz kurumları ile ilgili asılsız olduğu belirtilen bazı haberlerin yer
alması ve Abdullah Öcalan’ın kitabından bir bölümün yayımlanması gerekçesiyle
gazetenin başvurucuya verilmesi engellenmiş ve buna ilişkin olarak yaptığı
şikâyetler de sonuçsuz kalmıştır. Başvurucu, her ne kadar anılan müdahale
nedeniyle eşitlik ilkesinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ancak
başvurucunun; kendisiyle benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile
kendisine yapılan muamele arasında farklılık bulunduğunu ve bu farklılığın meşru
bir temeli olmaksızın ırk, renk, cinsiyet, din, dil vb. ayırımcı bir nedene
dayandığını makul delillerle ortaya koyması gerekir. Somut olayda başvurucu,
benzer olaylar ile kendi durumunun aynı olduğunu ortaya koyamadığı gibi
kendisine nasıl bir ayrımcılık yapıldığına ilişkin herhangi bir beyanda da
bulunmadığından ve anılan iddianın özü, ifade özgürlüğüne ilişkin olduğundan bu
başlık altında inceleme yapılmıştır.
26. Anayasa’nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma
özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade edilmiş ve
“başka yollar” ifadesiyle her
türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (Emin Aydın, B. No: 2013/2602, 23/1/2014, §
43).
27. İfade özgürlüğü; insanın haber, bilgi ve başkalarının
fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı
kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla
serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi
ve yayabilmesi anlamına gelir (Emin Aydın,
§ 40).
28. Haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünün ifade özgürlüğünün
norm alanı içinde olduğu konusunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. Bu bağlamda
Anayasa’da ifade özgürlüğüne ilişkin olarak daha ayrıntılı düzenlemeler de yer
almakla birlikte mevcut koşullar altında başvurunun, iletişim araçlarına ulaşım
hakkının engellenmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası
yönünden ifade özgürlüğüne ilişkin temel düzenleme olan ve madde metninde düşünceyi
açıklama ve yayma özgürlüğünün haber veya fikir almak özgürlüğünü de
kapsadığının açıkça düzenlendiği Anayasa’nın 26. maddesi kapsamında
incelenmesinin gerektiği değerlendirilmiştir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
23. Somut olayda başvurucunun Anayasa Mahkemesinin yukarıda
aktarılan (bkz. § 16) ihlal kararına kadar gazeteye ulaşamadığı, bu şekilde
haber ve fikir alma özgürlüğüne müdahalede bulunulduğunda herhangi bir tereddüt
bulunmamaktadır. Bu kapsamda başvurucunun haber ve fikirlere ulaşmasının
engellendiği 4/10/2012 tarihinden ihlal kararının verildiği 25/6/2014 tarihine
kadar uzun bir süre geçmiş ve mağduriyetin giderilmesi için herhangi bir yol
öngörülmemiştir. Dolayısıyla demokratik çoğulculuğun sağlanabilmesi, korunması
gereken haber ve fikir alma özgürlüğüne anılan ihlal kararından sonra
müdahalenin sona erdirilmesinin tek başına başvurucunun mağduriyetini ortadan
kaldırdığı söylenemez.
30. Başvurucunun abonesi olduğu gazeteye ulaşamadığı, bu şekilde
haber ve fikir alma özgürlüğüne müdahalede bulunulduğuna ilişkin iddiaların
açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
31. Başvurucu; hükümlü olarak bulunduğu Ceza İnfaz Kurumundan
abonesi olduğu gazetenin tarafına teslim edilmediğini, gazete içeriğinde
sakıncalı yazıların bulunduğuna ilişkin değerlendirmenin yorumdan ibaret
olduğunu, cezaevi dışında herhangi bir yasaklama kararı bulunmayan gazetenin
kendisine verilmemesinin haksızlık olduğunu, cezaevinde olsa da dış dünyadan
haberdar olmak ve gazeteye ulaşmak istediğini belirtmiştir.
32. Anayasa’nın “Düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesi şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo,
televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine
bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik,
kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi
ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların
cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin
açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının
yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin
gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının
kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek
kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
33. Başvuru
konusu olayda, gazetede yayımlanan bazı yazıların Diyarbakır 3 No.lu
Hâkimliğinin 4/10/2012 tarihli ve 2012/102 Değişik İş sayılı kararı ile el
konulmasına ve toplatılmasına karar verilen Abdullah Öcalan’ın kitabından
alıntılar olması nedeniyle Eğitim Kurulu tarafından dergi ve gazetenin anılan
bu kısmının ayrılarak başvurucuya verilmemesi söz konusudur.
34. Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliğinin anılan toplatma kararına
konu olan kitap, İstanbul 2 No.lu Hâkimliğinin kararı ile farklı bir toplatma
ve el koyma kararına ve bu bağlamda Anayasa Mahkemesi nezdinde başka bir
bireysel başvuruya konu olmuştur. Anayasa Mahkemesi bu kararında kitaba ilişkin
değerlendirme yapmış ve İstanbul 2 No.lu Hâkimliğinin toplatma kararının
Anayasa'nın 26. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar
vermiştir (Abdullah Öcalan).
35. Anılan karar gözetilerek Anayasa Mahkemesi, Diyarbakır 3
No.lu Hâkimliğinin anılan toplatma kararına konu kitabın bazı bölümlerinin
yayımlandığı Azadiya Welat
gazetesinin ilgili sayfalarının hükümlüye verilmemesini Kamuran Reşit Bekir kararında ayrıca değerlendirmiştir.
Başvuru konusu olayda Eğitim Kurulu, Tekirdağ İnfaz Hâkimliği ve Tekirdağ 2.
Ağır Ceza Mahkemesinin ortaya koyduğu gerekçeler gözetildiğinde anılan kararda
ortaya konulan ilkelerden ve yapılan değerlendirmelerden somut olay açısından
ayrılmayı gerektirecek bir yön bulunmamaktadır.
36. Mahkemenin anılan kararlarda ortaya koyduğu ilkeler
temelinde Saray K-1 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Eğitim Kurulu ve Tekirdağ İnfaz
Hâkimliğinin, gazetenin bazı sayfalarının yasaklanmış bir kitaba ait olması
gerekçesiyle başvurucuya verilmesinin engellenmesi kararı ile ifade özgürlüğüne
yapılan müdahalenin Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliğinin toplatma kararı ile bir
bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde başvurucunun ifade özgürlüğüne
yapılan müdahalenin, demokratik toplumda gerekli ve ölçülü olmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
37. Öte yandan başvuru konusu olayda, anılan gazetenin 3 Mart
2013 tarihli nüshasının yedinci sayfasında yer alan bazı yazıların ceza infaz
kurumları ile ilgili asılsız haber ve yazılarla ilgili olması nedeniyle Eğitim
Kurulu tarafından gazetenin başvurucuya verilmemesi ikinci ve ek bir gerekçe
olarak gösterilmiştir.
38. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesinin (1) ve (3)
numaralı fıkralarında mahkemelerce yasaklanmamış olan süreli veya süresiz
yayınların bedel karşılığı hükümlü ve tutuklulara verilebileceği ve kurum
güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları
kapsayan hiçbir yayının hükümlü ve tutuklulara verilmeyeceği belirtilmiştir.
Dolayısıyla hükümlü ve tutuklulara verilecek yayınların incelenmesinde cezaevi
idaresinin yapacağı ilk iş yayının herhangi bir mahkeme kararı ile yasaklanıp
yasaklanmadığının tespit edilmesidir. Eğer yasak değilse kurum güvenliğini
tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği veya müstehcen olup olmadığı
değerlendirilecektir. Yasak yayınların hükümlü ve tutuklulara verilmemesindeki
temel amaç, cezaevi dışında yasak kabul edilen süreli veya süresiz yayınların
cezaevinde evleviyetle yasak olması gerektiği ve bu sebeple cezaevi eğitim
kurulu tarafından yasaklanan yayının kurum güvenliği için tehlike oluşturup
oluşturmadığı veya müstehcen olup olmadığının değerlendirilmesine gerek
duyulmamasıdır. Bununla birlikte cezaevi dışında serbest olan yayınların
cezaevine sokulmasına kurum güvenliği ve müstehcen olmaması yönündeki meşru
amaçlar çerçevesinde engel olunabilecektir.
39. Eğitim Kurulunun anılan gazete nüshasında ceza infaz
kurumları hakkında asılsız haber ve yazıların yer almasına ilişkin tespitinin,
ceza infaz kurumlarının güvenliği için nasıl bir tehlike oluşturduğunun ortaya
konmadığı görülmüştür. Dolayısıyla yetkili Kurul ve Mahkemece şikâyete konu
yazı içerikleri herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmadan gazete nüshasının
alıkonulmasına ek bir gerekçe gösterilmesi şeklinde Ceza İnfaz Kurumunun tedbir
alması da ifade özgürlüğünün ihlali sonucunu dolaylı olarak etkileyecektir.
40. Açıklanan gerekçelerle Tekirdağ İnfaz Hâkimliğinin ret
kararlarına konu gazetenin iki nüshasının verilmemesi nedeniyle başvurucunun
Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü çerçevesinde haber ve
fikirlere ulaşma özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılması gerekir.
4. 6216 sayılı Kanun’un
50. Maddesi Yönünden
41. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
42. Başvurucu ihlalin tespiti ile tazminat talebinde
bulunmuştur.
43. İfade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
44. Başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik başvuru açısından
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında
başvurucuya takdiren net 1.300 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli
yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade
özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 1.300 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Tekirdağ İnfaz Hâkimliğine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
H. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine
neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF
TUTULMASINA
20/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.