TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ZLATA SCHASTLYVA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7564)
|
|
Karar Tarihi: 7/7/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 14/8/2015-29445
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Zlata SCHASTLYVA
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet UZER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu,
sınır dışı edilmesine ilişkin idari işleme karşı açtığı dava sonucunda, söz konusu
işlemin iptal edilmesi üzerine uğradığı zararın giderilmesi amacıyla 4/4/2012
tarihinde İstanbul 5. İdare Mahkemesinde açtığı tam yargı davasının hukuka
aykırı olarak reddedildiğini, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan
zararı ödemekle yükümlü olduğunu belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde
düzenlenen mülkiyet hakkının, Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan adil
yargılanma hakkının ve idarenin tazminat sorumluluğuna ilişkin Anayasa’nın 125.
maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat
talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 4/10/2013 tarihinde
İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden
yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 28/2/2014 tarihinde kabul
edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
5. Başvurucu, sınır dışı edilmesine ilişkin idari işlemin
iptali istemiyle İstanbul 10. İdare Mahkemesinde açtığı dava sonucunda, söz
konusu işlemin iptal edildiğini belirterek, uğradığı zararın giderilmesi
talebiyle 4/4/2012 tarihinde İstanbul 5. İdare Mahkemesinde tam yargı davası
açmıştır.
6. Mahkemenin 15/1/2013 tarihli ve E.2012/585, K.2013/112
sayılı kararıyla; Ukrayna uyruklu olan başvurucunun Türkiye’de sahne sanatçısı
olarak çalışma izin belgesi aldığı, Emniyet görevlilerince başvurucunun
çalıştığı gece kulübünde yapılan denetimde; on beş yabancı uyruklu kadının
konsomatrislik yaptığı ve ikamet tezkerelerinde belirtilen çalışma amacı
dışında çalıştıklarının tespit edildiği, başvurucunun da bu kadınlar arasında
bulunduğu ve izinsiz çalışma suçundan sınır dışı edilmek amacıyla gözetim
altına alındığı, başvurucu hakkında düzenlenen sınır dışı edilmesine ilişkin 13/5/2011
tarihli idari işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, İstanbul 10.
İdare Mahkemesinin 25/1/2012 tarihli kararıyla; başvurucunun çalışma izin
belgesi dışında çalıştığının somut olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle
sınır dışı işleminin iptali yönünde karar verildiği, İstanbul 10. İdare
Mahkemesince iptal edilen idari işlemdeki iptal nedeninin, doğrudan idarenin
tazminat sorumluluğuna yol açacak derecede ağır ve önemli bir hukuki yanlışlık
ve aykırılıktan kaynaklanmadığı, idarenin tazmin sorumluluğunu doğuracak
nitelikte bir hizmet kusurunun bulunmadığı belirtilerek, dava reddedilmiştir.
7. İtiraz üzerine, İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin
2/4/2012 tarihli ve E.2013/3733, K.2013/4582 sayılı ilamıyla İlk Derece
Mahkemesinin kararı onanmıştır.
8. Karar düzeltme istemi, aynı Mahkemenin 18/9/2013 tarihli
ve E.2013/13390, K.2013/11851 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
9. Karar, başvurucuya 1/10/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
10. Başvurucu, 4/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
11. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu’nun 12. maddesi şöyledir:
“İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya
tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri
gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu
husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın
tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra
tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde
de ilgililerin 11 nci madde
uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 7/7/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 4/10/2013 tarihli ve 2013/7564 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, sınır dışı edilmesine ilişkin idari işleme
karşı açtığı dava sonucunda, söz konusu işlemin iptal edilmesi üzerine,
uğradığı zararın giderilmesi amacıyla 4/4/2012 tarihinde İstanbul 5. İdare
Mahkemesinde açtığı tam yargı davasının hukuka aykırı olarak reddedildiğini,
sınır dışı edilmesine ilişkin idari işlem nedeniyle zarara uğradığını, idarenin
kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunu belirterek,
Anayasa’nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının ve idarenin tazminat sorumluluğuna
ilişkin Anayasa’nın 125. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
14. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun,
sınır dışı edilmesine ilişkin idari işlem sonucunda uğradığı zararın
giderilmesi amacıyla 4/4/2012 tarihinde İstanbul 5. İdare Mahkemesinde açtığı
tam yargı davasının hukuka aykırı olarak reddedildiğini belirterek, Anayasa’nın
35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının, Anayasa’nın 36. maddesinde yer
alan adil yargılanma hakkının ve idarenin tazminat sorumluluğuna ilişkin
Anayasa’nın 125. maddesinin ihlal edildiğini ileri
sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarına
ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi kendisi yapar.
Başvurucunun iddialarının temel olarak yargılama sürecine ve sonucuna ilişkin
olduğu, bu nedenle adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
neticesine varılmıştır.
15. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahiptir.”
16. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda
inceleme yapılamaz.”
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine
karar verebilir.”
18. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
19. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
açık bir takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun
yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa
Mahkemesince incelenemez (Muhammet Kaplan, B.
No: 2013/1586, 18/9/2013, § 21).
20. Başvurucu, sınır dışı edilmesine ilişkin idari işlemin
iptali istemiyle açtığı davanın kabul edilmesi üzerine uğradığı zararın
giderilmesi amacıyla 4/4/2012 tarihinde İstanbul 5. İdare Mahkemesinde açtığı
tam yargı davasının hukuka aykırı olarak reddedildiğini, sınır dışı edilmesine
ilişkin idari işlem nedeniyle zarara uğradığını, idarenin kendi eylem ve
işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürmüştür.
21. Başvuru konusu olayda, Ukrayna uyruklu olan başvurucunun
çalıştığı gece kulübünde yapılan denetimde; başvurucunun da aralarında
bulunduğu on beş yabancı uyruklu kadının ikamet tezkerelerinde belirtilen
çalışma amacı dışında çalıştıklarının tespiti üzerine başvurucu hakkında
13/5/2011 tarihli sınır dışı edilme işlemi tesis edilmiş, başvurucu anılan
idari işlemin iptali istemiyle açtığı dava sonucunda, söz konusu işlemin iptal
edilmesi üzerine İstanbul 5. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açmıştır.
22. Mahkemenin 15/1/2013 tarihli kararıyla; başvurucunun
çalıştığı gece kulübüne ilişkin yapılan denetimlerde burada bulunan bir kısım
yabancı uyruklu kadının konsomatrislik yaptığının sabit olduğu, ancak başvurucu
hakkında bire bir somut tespit bulunmaması nedeniyle sınır dışı işleminin
iptali yönünde karar verildiği, idari işlemin hukuka aykırılık unsurlarına
ilişkin iptal nedenlerinin her zaman için tazminat sorumluluğunu da beraberinde
getirmeyeceği, İstanbul 10.İdare Mahkemesi tarafından iptaline hükmedilen idari
işlemdeki iptal nedeninin doğrudan idarenin tazminat sorumluluğuna yol açacak derecede
ağır ve önemli bir hukuki yanlışlık ve aykırılıktan kaynaklanmadığı, idarenin
tazmin sorumluluğunu doğuracak nitelikte bir hizmet kusurunun bulunmadığı
belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
23. Mahkeme kararının gerekçesi ve başvurucunun iddiaları
incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemesi tarafından delillerin
değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve
esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
24. Başvurucu, yargılama
sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi
olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı
tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı
bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının
Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt
sunmadığı gibi Derece Mahkemelerinin kararlarında bariz takdir hatası veya açık
keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.
25. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu, Derece Mahkemelerinin kararlarının bariz takdir hatası veya açık
keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun, yargılamanın
sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının "açıkça dayanaktan
yoksun olması" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin
başvurucu üzerinde bırakılmasına,
7/7/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.