TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ARİF DURAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7597)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 9/6/2015-29381
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gizem Ceren DEMİR KOŞAR
|
Başvurucu
|
:
|
Arif DURAK
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Bağ-Kur’a borcu olmadığının tespit edilmesi istemiyle
açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüş, yeniden yargılanma ve hukuk mahkemelerinde tazminat davası açma
yetkisi verilmesi talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 22/10/2013
tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön
incelemede dosyanın Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 10/1/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm
tarafından yapılmak üzere dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
5. Başvurucu, emekli
sandığından emekli olduktan sonra ticarete başlamış ve 1/12/2004 tarihinde iş
yerini kapatmıştır. Ankara Bağ-Kur İl Müdürlüğü
tarafından başvurucuya 12/1/2005 tarihinde 1.030,11 TL borcu olduğuna ilişkin
yazı gönderilmiştir.
6. Başvurucu, Bağ-Kur’a borcu olmadığının tespit edilmesi istemiyle
23/2/2005 tarihinde Ankara 2. İş Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme,
30/11/2005 tarih ve E.2005/319, K.2005/1432 sayılı kararı ile kurum işleminin
yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine hükmetmiştir. Söz konusu karar
Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 10/7/2006 tarih ve E.2006/1811, K.2006/7893
sayılı ilâmıyla onanarak kesinleşmiştir.
7. Başvurucu, 24/8/2006
tarihinde Ankara 10. İş Mahkemesinde aynı konuya ilişkin yeniden dava açmıştır.
Mahkeme, 4/4/2012 tarih ve E.2006/581, K.2012/186 sayılı kararı ile, aynı
konuda verilmiş kesin hüküm bulunduğundan davanın reddine hükmetmiştir.
Yargılama sırasında başvurucunun (davacı) talebi üzerine, Ankara Bağ-Kur İl Müdürlüğüne hitaben yazılmış 3/12/2003 tarihli
dilekçedeki imzanın başvurucuya ait olup olmadığı araştırılmıştır. Ankara 10.
İş Mahkemesi, yargılama sırasında bu hususun araştırılmış olmasının ve Adli Tıp
Kurumu raporunda söz konusu imzanın başvurucuya ait olmadığının tespit
edilmesinin mevcut yargılamada sonuca etkili olmadığını, bu konunun ilk karara
etkisi bulunmakta ise de dava açıldığı zaman yürürlükte bulunan 18/6/1927 tarih
ve 1086 sayılı Hukuk Usul Muhakemeleri Kanunu’nun 445. maddesinin birinci
fıkrasının (2) numaralı bendi ve 448. maddesi uyarınca, ilk kararı veren
Mahkeme önünde yargılamanın iadesi talebi olarak ileri sürülebileceğini, karar
tarihinde yürürlükte olan 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 378. maddesinin de aynı usulü içerdiğini belirtmiştir. Söz konusu
karar başvurucu tarafından temyiz edilmiş, 17/5/2012 tarihli dilekçe ile temyiz
isteminden vazgeçilmiş, Mahkemece aynı tarihte, söz konusu dilekçe
doğrultusunda başvurucunun temyiz isteminin reddine karar verilmiş ve karar
kesinleşmiştir.
8. Başvurucu, 23/5/2012 tarihli
dilekçe ile Ankara 2. İş Mahkemesi nezdinde yargılamanın yenilenmesi talebinde
bulunmuş ancak gerekli harcı yatırmamış olduğundan söz konusu talep 17/10/2012
tarihli ek karar ile reddedilmiştir.
9. Bunun üzerine başvurucu
gerekli harcı yatırarak, 1/11/2012 tarihli yeni bir dilekçe ile Ankara 2. İş
Mahkemesi nezdinde yeniden yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkeme, 26/2/2013 tarihli ek kararı ile, Mahkemenin E.2005/319 sayılı
dosyasında davacı tarafından aynı iddianın ileri sürüldüğü ve Mahkemece bu
iddiaların irdelendiği, davacının yargılamanın yenilenmesi talebine konu ilk
dava sırasında söz konusu dilekçeden haberdar olduğu, başvurucunun 6100 sayılı
Kanun’un 377. maddesinde gösterilen süreler içinde yargılamanın yenilenmesi
talebinde bulunmadığı gerekçeleriyle talebin reddine karar vermiştir.
10. Yargılamanın yenilenmesi
talebinin reddine ilişkin ek karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 23/5/2013
tarih ve E.2013/7751, K.2013/10563 sayılı ilâmıyla, yasal ve hukuksal
gerekçeler, dayanılan maddi deliller ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik
görülmediği gerekçesiyle onanmıştır.
11. Onama kararı başvurucuya
30/9/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu, 22/10/2013
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
13. 6100 sayılı Kanun’un “Yargılamanın iadesi sebepleri” başlıklı
375. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi şöyledir:
“Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen
tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın
verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.”
14. 6100 sayılı Kanun’un 377.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi şöyledir:
“Yargılamanın iadesi süresi;
…
Yeni belgenin elde
edildiği veya hilenin farkına varıldığı,
…
tarihten itibaren
üç ay ve her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on
yıldır.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 22/10/2013 tarih ve 2013/7597 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
16. Başvurucu, Bağ-Kur’a borcu olmadığının tespit edilmesi istemiyle açtığı davaların
yeterli inceleme yapılmadan reddedildiğini, bilirkişi raporlarına göre
kendisine ait olmadığı tespit edilen belgenin değerlendirilmediğini belirterek,
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. 30/11/2005
ve 4/4/2012 Tarihli Kararlar Yönünden Adil Yargılanma Hakkının İhlali İddiası
17. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra
kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları
inceler."
18. Bu hüküm gereğince Anayasa
Mahkemesi, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar
aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Dolayısıyla Mahkeme'nin zaman
bakımından yetkisi ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar
aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme
karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihaî işlem ve kararları da
içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (B. No:
2012/832, 12/2/2013, § 14).
19. Somut olayda; başvurucunun
açtığı 23/2/2005 tarihli dava yönünden, Ankara 2. İş Mahkemesinin 30/11/2005
tarihinde verdiği karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 10/7/2006 tarihli ilamı
ile onanarak kesinleşmiştir (bkz. § 6). Başvurucunun 24/8/2006 tarihinde açtığı
ikinci dava yönünden ise Ankara 10. İş Mahkemesinin 4/4/2012 tarihinde verdiği
karar, başvurucunun temyiz isteminden vazgeçmesi üzerine 17/5/2012 tarihli
temyiz isteminin reddi kararı ile kesinleşmiştir (bkz. § 7). Böylece her iki
kararın da Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012
tarihinden önce kesinleştiği anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun 30/11/2005 ve 4/4/2012 tarihli kararlar yönünden adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasının, Anayasa Mahkemesinin yetkisinin başladığı
tarihten önceye ait olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının "zaman bakımından yetkisizlik"
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Yargılanmanın Yenilenmesi Talebinin Reddi Yönünden Adil
Yargılanma Hakkının İhlali İddiası
21. Anayasa'nın 148. maddesinin
dördüncü fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlarda inceleme yapılamaz."
22. 6216 Kanun'un 48. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir."
23. 6216 sayılı Kanun'un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa'nın
148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular
kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin
şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
24. Anılan kurallar uyarınca,
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili
varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine
konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti
niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça
Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
25. Somut olayda başvurucu, Bağ-Kur’a borcu olmadığının tespit edilmesi istemiyle açtığı davaların
yeterli inceleme yapılmadan reddedildiğini, bilirkişi raporlarına göre
kendisine ait olmadığı tespit edilen belgenin değerlendirilmediğini belirterek,
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
26. Başvurucu tarafından Ankara
2. İş Mahkemesine yapılan yargılamanın yenilenmesi talebi değerlendirilmiş,
talebe konu E.2005/319 sayılı ilk dava dosyasında, başvurucunun yargılamanın
yenilenmesi talebine konu isteminin incelenmiş olduğu ve istemin süresinde
yapılmadığı gerekçeleriyle talep reddedilmiştir (bkz. § 9). Yargılamanın
yenilenmesi talebinin reddine ilişkin karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi
tarafından usul ve kanuna uygun bulunarak onanmıştır (bkz. § 10).
27. Yapılan incelemede, başvurucunun
sonradan öğrendiğini ileri sürdüğü ve yargılamanın yenilenmesi istemine konu
ettiği 3/12/2003 tarihli belgenin, E.2005/319 sayılı ilk dava dosyası
kapsamında alınan 8/10/2005 tarihli bilirkişi raporunda değerlendirildiği,
dolayısıyla başvurucunun anılan belgeden haberdar olduğu anlaşılmıştır.
28. Mahkemenin gerekçesi ve
başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemesi
tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
29. Başvurucu, yargılama
sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi
olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı
tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı
bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının
Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt
sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik
oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.
30. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu, Derece Mahkemesi kararının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de
içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin "açıkça
dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
30/11/2005 ve 4/4/2012 tarihli kararlar yönünden adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasının “zaman bakımından
yetkisizlik”,
2. Yargılanmanın
yenilenmesi talebinin reddi yönünden adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasının “açıkça dayanaktan yoksunluk”,
nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerine bırakılmasına,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.