TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
REŞİT DÜLEK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/7617)
Karar Tarihi: 21/1/2016
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Hüseyin MECEK
Başvurucu
Reşit DÜLEK
Vekili
Av. Mahmut KAÇAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucunun kaçakçılık suçundan yakalandığı sırada işkence ve kötü muamele iddiaları ile ilgili olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın Anayasa’nın 17., 36. ve 40. maddelerinde güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağı ile adil yargılanma ve etkili başvuru haklarını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/10/2013 tarihinde Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 10/1/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Van ili Çaldıran ilçesi Toprakseven köyünde ikamet etmektedir.
6. 27/12/2011 tarihinde 3. Hudut Takım Komutanlığına (Hangedik) bağlı askerler tarafından yapılan operasyon sırasında dokuz kişiden oluşan bir kaçakçı grubunun fark edilmesi üzerine “Dur!” ihtarı yapılmıştır. Kaçakçı grup “Dur!” ihtarına uymayarak kaçmıştır. Güvenlik kuvvetleri tarafından aynı bölgede ikinci kez pusu kurulduktan sonra başvurucu saat 21.30 sularında atıyla 18 litre kaçak mazotla birlikte yakalanmıştır. Gruptaki diğer kişilerse yakalanamamıştır.
7. Kolluk tarafından düzenlenen 27/12/2011 tarihli yakalama tutanağında başvurucunun müdahale sırasında atından inerek yaya hâlde kaçmaya teşebbüs ettiği, kısa süre içinde görevlilerce yakalandığı, bu sırada görevli askerlere mukavemette bulunduğu, askerî araca bindirilirken görevlilere hakaret ettiği, kasıtlı olarak kafasını iki kez araca vurduğu kayıtlıdır.
8. Başvurucu hakkında kaçakçılık suçundan Çaldıran Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından (Başsavcılık) 2011/983 No.lu soruşturma dosyası açılmıştır.
9. 27/12/2011 tarihli, 23.05 saatli sevk/serbest bırakma tutanağına göre başvurucu gözaltına alınmamıştır.
10. Başvurucu serbest bırakılmadan önce Çaldıran Devlet Hastanesinden (Hastane) rapor aldırılmıştır. 27/12/2011 tarihli, 22.10 saatli, 48823 protokol No.lu, Dr. E.T. tarafından tanzim olunan adli rapora göre başvurucunun “kafatasında sol frontoparietal bölgede şişlik, sağ alt göz kapağında peteşiyal odaklar” mevcuttur.
11. 27/12/2011 tarihinde saat 23.00’te kaçakçılık suçuyla ilgili olarak başvurucunun kolluk tarafından -müdafi bulundurulmaksızın- ifadesi alınmıştır. Başvurucu ifadesinde kendisini yakalayan askerlere zorluk çıkarmadığını, kaçma girişiminde bulunmadığını, görevli askerlerin yakalama sırasında kendisini darp etmediklerini, adli raporda belirtilen kafasının sol tarafındaki ve sağ göz kapağındaki şişliklerin attan düşmesi sonucunda oluştuğunu, kimseden şikâyetçi olmadığını belirtmiştir.
12. Hastanenin 28/12/2011 tarihli ve 01.31 saatli, 48836 protokol No.lu, Dr. E.T. tarafından tanzim olunan muayene raporunda “hastanın darp şikâyetiyle geldiği, sağ elinde ekimoz, sağ periorbital bölgede zigomatik kemiği de kapsayan ekimoz, sağ böbrek lejunda hassasiyet, kafatasında sol pariyetooksipital bölgede, sağ temporal, sol kaş hizasında, oksipital kemikte şişlik olduğu, yaraların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu” kayıtlıdır.
13. Başvurucu 28/12/2011 tarihinde Savcılıkta müdafii huzurunda ifade vermiştir. Başvurucu ifadesinde, askerler tarafından yakalanınca atından yere düştüğünü, düştükten sonra ismini bilmediği bir piyade uzman çavuşun tüfeğin dipçiğiyle kafasına bir defa vurduğunu, kafasını askerî araca bilerek vurmadığını, Alakaya 1. Hudut Bölük Komutanlığına götürülerek adli raporunun alındığını, kendisini muayene eden doktora düşüp yaralandığını söylediğini, askerî araçla geri dönerken yolda başka bir askerî araçtan inen ve daha önce kendisini darp eden uzman çavuşun tüfeğin dipçiği ile gözüne, sırtına ve eline vurduğunu, kaçakçılık suçlamasını kabul ettiğini beyan etmiştir.
14. Başvurucu ayrıca, yakalandığı esnada görevli bir piyade uzman çavuşun kendisini attan indirerek kafasına tüfeğin dipçik kısmıyla iki kez vurduğunu, serbest bırakılmadan önce Hastaneden adli rapor aldırıldığını, askerî araçla Hastaneden dönerken bir başka askerî araçtan inen askerler tarafından ellerinin tutularak kendisine daha önce dipçikle vuran piyade uzman çavuşun sağ gözüne ve yüzüne yumruk attığını, sırtına da tüfeğin dipçiğini vurduğunu, “Neden doktora kafamda şişlik var dedin? Seni öldüreceğim. Vurun, öldürürün anasını sinkaf ettiğim herifi.” diyerek tehdit ettiğini, bunun üzerine diğer askerlerin de kendisini darp ettiğini söyleyerek 29/12/2011 tarihinde Savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur.
15. Başvurucunun iddialarıyla ilgili olarak kaçakçılık suçunun soruşturulduğu 2011/983 No.lu dosya üzerinden inceleme yapılmıştır.
16. Yakalama sırasında görevli tanıklar Ü.B., M.A., U.A., Ö.K. ve H.A.nın işkence iddialarıyla ilgili olarak 22/2/2012 tarihinde Savcılıkta ifadeleri alınmıştır. Tanıklar şüphelinin (başvurucu) kasıtlı olarak kafasını zırhlı araca vurduğunu, komutanları olan şüpheli T.G.nin başvurucuyu darp etmediğini söylemişlerdir.
17. Şüpheli Piyade Uzman Çavuş T.G.nin 28/12/2011 tarihinde Savcılıkta ifadesi alınmıştır. Şüpheli, savunmasında suçlamaları kabul etmemiş; başvurucunun kafasını kasten zırhlı araca vurduğunu beyan etmiştir.
18. Soruşturma sonucunda Savcılığın 19/3/2012 tarihli ve 2011/983 Soruşturma No.lu kararında “…dinlenen tanık beyanlarının anlatımına göre müştekinin araca bindirilirken yakalanmasının vermiş olduğu kızgınlıkla kafasını araca vurduğu, şüphelinin müştekiye vurmadığı, müştekinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek şekilde yaralandığı, şüphelinin üzerine atılı yaralama suçunu işlediğine dair hiçbir somut delil bulunmadığı…” gerekçesiyle basit yaralama suçundan şüpheli T.G. hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
19. Başvurucu tarafından bu karara yapılan itiraz sonucunda Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 8/5/2012 tarihli ve 2012/207 Değişik İş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmiştir.
20. Ret kararı başvuru formundaki açıklamaya göre 16/9/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. 11/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. İlgili Hukuk
21. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkraları şöyledir:
“(2) (Ek fıkra: 5328 sayılı Kanun’un 4.maddesi) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
22. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” kenar başlıklı 172. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
(2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.”
23. 5271 sayılı Kanun’un başvuru tarihinde yürürlükte olan “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesi şöyledir:
“(1) (6217 sayılı Kanun’la değişik) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (5353 ve 6217 sayılı Kanunlarla değişik) Mahkeme, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hâkimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (5353 ve 6217 sayılı Kanunlarla değişik) Mahkeme istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.
(6) (6217 sayılı Kanun’la değişik) İtirazın reddedilmesi halinde; Cumhuriyet savcısının, yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan ağır ceza mahkemesinin bu hususta karar vermesine bağlıdır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 21/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
25. Başvurucu; 27/12/2011 tarihinde Çaldıran ilçesinde İran sınırından Türkiye’ye kaçak akaryakıt getirirken askerler tarafından yakalandığını, askerlere karşı direnmemesine rağmen attan düşürüldüğünü, bir uzman çavuşun kafasına tüfeğin dipçiğiyle vurduğunu, ilk olarak Alakaya 1. Hudut Bölük Komutanlığına getirildiğini, buradan da adli raporunun aldırılması için Hastaneye götürüldüğünü, askerlerin kendisine muayeneden önce attan düşmesi nedeniyle yaralandığını söylemesi hususunda baskı yaptıklarını, rapor alındıktan sonra bindirildiği aracın durdurulduğunu ve aynı uzman çavuş tarafından darp edildiğini, saat 23.00 sularında karakoldan salıverildiğini, aynı gece saat 01.31’de tekrar Hastaneye götürülüp rapor aldırıldığını, Savcılık tarafından etkin bir soruşturma yürütülmediğini, raporun kolluk görevlilerine mühürsüz bir zarfta verildiğini, işkenceyi gizlemek amacıyla kolluğun düzenlediği belgelere saatlerin yazılmadığını, Savcılık tarafından bunların tartışılmadığını, kendisine işkence yapan askerleri tanıma imkânı varken yüzleştirme yapılmadığını, kararda tanık beyanlarına itibar edilme nedeninin açıklanmadığını, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazı inceleyen merci kararının gerekçeden yoksun olduğunu, karar 8/5/2012’de verilmesine rağmen 16 ay sonra kendisine tebliğ edildiğini belirterek Anayasa’nın 17., 36. ve 40. maddelerinde güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağı ile adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvurucu, ayrıca başvuru formuyla birlikte yüz bölgesini gösteren renkli bilgisayar çıktısı iki adet fotoğraf sunmuştur.
B. Değerlendirme
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucu her ne kadar Anayasa’nın 36. ve 40. maddelerinin de ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de başvurucunun iddiaları, Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen işkence ve kötü muamele yasağı çerçevesinde değerlendirmiştir.
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”
28. Bu hüküm gereğince Anayasa Mahkemesi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Dolayısıyla Mahkemenin zaman bakımından yetkisi ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (G.S., B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).
29. Nihai işlem veya kararların anılan tarihten önce kesinleştikleri tespit edildiği takdirde ilgili şikâyetler bakımından başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. Mahkemenin yargı yetkisine ilişkin bu tespitin bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 32).
30. Somut olayda başvurucunun işkence ve kötü muamele gördüğüne dair şikâyeti sonrasında şüpheli T.G. hakkında Savcılık tarafından yürütülen soruşturma 19/3/2012 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sona ermiştir. Başvurucunun bu karara 5271 sayılı Kanun’un 173. maddesi uyarınca yapmış olduğu itiraz Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 8/5/2012 tarihli kararıyla reddedilmiş ve karar aynı tarihte kesinleşmiştir.
31. Başvurucunun şikâyetine konu olan ceza davası, Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 8/5/2012 tarihli itirazın reddine dair kararı ile sonuçlanmıştır. Buna göre başvuruya konu ceza yargılamasını sonuçlandıran nihai kararın 23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiği açıktır. Kararın tebliğ tarihinin, hükmün kesinleşmesi üzerinde bir etkisi bulunmayıp tebliğ, tarafların kararlardan haberdar olmalarını sağlamaktadır (Ahmet Melih Acar, B. No: 2012/329, 12/2/2013, § 18).
32. Açıklanan nedenlerle başvuru konusu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiği anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
A. Başvurunun zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/1/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.