TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KORKUT DUMAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7896)
|
|
Karar Tarihi: 20/4/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Erdal TERCAN
|
|
|
HasanTahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
TURAN
|
Başvurucu
|
:
|
Korkut DUMAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ayşe
CESUR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hakkında beraat kararı verilmiş olmasına rağmen
karara konu olan İnternet sitesi hakkında uygulanan erişim engelleme tedbirinin
kaldırılmaması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/10/2013 tarihinde Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 30/12/2013 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 31/3/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 30/5/2014 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
9/6/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın
görüşüne karşı beyanlarını 23/6/2014 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, İsveç'te yaşayan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olup "www.5posta.org" İnternet sitesinin sahibidir.
9. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı basın bürosunun 24/1/2011
tarihli ve 2011/189 sayılı soruşturması kapsamında26/9/2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 103. ve 226. maddeleri kapsamına giren görüntü ve
resimlerin adı geçen sitede yayımlandığının Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı (TİB) tarafından bildirilmesi üzerine bu İnternet sitesi için (ekli
listede yer alan alan adları bazında) erişimin
engellenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
10. Anılan İnternet sitesine Türkiye'den erişim, Ankara 6. Sulh
Ceza Mahkemesinin 24/1/2011 tarihli ve 2011/94 Değişik İş sayılı kararı ile
engellenmiştir. Engellemeye gerekçe olarak Mahkeme, söz konusu İnternet
sitesinden alınan içeriklerin 5237 sayılı Kanun'un 226 ve 103. maddeleri
kapsamında kaldığını belirterek 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet
Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen
Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 8. maddesini göstermiştir.
11. Başvurucu, engelleme kararına karşı Ankara 4. Asliye Ceza
Mahkemesine itirazda bulunmuş ancak Mahkemenin 17/2/2011 tarihli ve 2011/57
Değişik İş sayılı kararı ile itiraz reddedilmiştir.
12. Bundan ayrı olarak başvurucu hakkında Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından 12/5/2011 tarihli ve E.2011/360 sayılı iddianameyle adı
geçen İnternet sitesindeki yayınlar nedeniyle Ankara 7. Asliye Ceza
Mahkemesinde 5237 sayılı Kanun'un 226. maddesinde tanımlanan
"müstehcenlik" suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmıştır.
Mahkemenin 21/1/2013 tarihli ve E.2011/747, K.2013/7 sayılı kararıyla
"yasada tanımlanan suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle"
başvurucunun beraatına karar verilmiştir.
13. Mahkemenin beraat gerekçesi şöyledir:
"...Yapılan yargılama, toplanan deliller
ve olayın oluş şekline göre; her ne kadar Türk vatandaşı olan sanık hakkında
İsveç devletinde yukarıda ismi geçen siteyi kurarak müstehcen görüntü ve
yazıların paylaşıma açıldığı, herhangi bir ikaz olmadığı için 18 yaşından küçük
çocukların da doğrudan görüntülere ulaşabildiği, görüntülerde çocukların
kullanıldığı şiddet içeren hayvanlarla yapılan cinsel ilişki animasyonları vb.
gibi görüntülere yer verildiği, bu nedenle sanığın müsnet
suçu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmışsa da, sanığın sözkonusu
internet sitesini İsveç devletinde kurduğu ve sitenin İsveç kanunlarına ve
denetimlerine göre kurulduğu, internetin doğası gereği her ülkeden erişimin
mümkün bulunduğu, sanığın Türk vatandaşı olması dışında Türkiye'de erişimcilere
herhangi bir uyarı vermeden siteye giriş sağladığının kabul edilemeyeceği,
İsveç kanunlarına tabi olan internet sitesi nedeniyle sırf Türkiye üzerinden
erişim sağlanmasının sanığın sorumluluğunu gerektirmeyeceği anlaşıldığından beraatine..."
14. Mahkeme ayrıca erişim engelleme tedbiri ile ilgili olarak
"daha önceden bu yönde karar
verildiğinden 5651 sayılı yasanın 8/1-a maddesi uyarınca yeniden karar
verilmesine yerolmadığına" şeklinde
karar vermiş, söz konusu karar temyiz edilmeksizin 12/2/2013 tarihinde
kesinleşmiştir.
15. Başvurucu, Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesine başvuruda
bulunarak Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesinin beraat kararı doğrultusunda
24/1/2011 tarihli kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemenin 14/5/2013
tarihli ve 2011/94 sayılı kararı ile"kararının kesinleşmiş olması ve devamında sanık müdafii
tarafından talebe emsal ve esas gösterilen Ankara 7 Asliye Ceza Mahkemesinin
21/1/2013 tarihli ilamının 2 nolu hükmünde de
mahkememiz kararı kapsamında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar
verilmiş olması ve bu kararında belirtilen şekilde kesinleşmiş olması
karşısında sanık müdafiinin talebi ile ilgili
mahkememizce esastan irdeleme yapılmasının hukuken mümkün olmadığı"
gerekçesiyle başvurucunun talebi ile ilgili olarak "karar verilmesine yer olmadığına"
karar verilmiştir.
16. Başvurucu, 6. Sulh Ceza Mahkemesinin kararına karşı itiraz
yoluna başvurmuş; itiraz mercii olan Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinin
22/8/2013 tarihli ve 2013/306 Değişik İş sayılı kararı ile itiraza konu kararın
"usul ve yasaya uygun"
olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazının reddine karar verilmiştir. Bu karar
başvurucuya 18/9/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu 21/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
1. Başvuruya Konu Web Sitesi
18. Başvuruya konu İnternet sitesine Ankara 6. Sulh Ceza
Mahkemesince Türkiye'den erişimin engellenmesine karar verilmiş olması
nedeniyle DNS IP değiştirme yöntemiyle siteye girildiğinde sitede herhangi bir
içerik bulunmadığı, sadece "Tük Filmleri Full, Canvas
Galllery Art ve Alice 5" gibi farklı sitelere
yönlendirme linklerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
19. TİB tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına site ile
ilgili gönderilen belgeler üzerinden yapılan incelemede başvuruya konu
"http://www.5p...org" yer ve içerik sağlayıcısı bakımından Amerika
Birleşik Devletleri'nde (ABD) faaliyet gösteren bir sitedir.
20. Kişiler tarafından TİB'e yapılan
ihbarlarda söz konusu sitede yazılı ve görüntülü bir biçimde müstehcenlik
suçuna yer ve imkân sağlandığı, suçları önlemeye yönelik önlem alınmadığı ve
doğrudan ulaşılabilecek şekilde suça konu içeriklerin olduğubildirilmiş
ve ekran görüntülerine ilişkin resimler ve içerikler sunulmuştur.
21. Sunulan bu resim ve içerikler üzerindeyapılan
incelemede bazı içeriklere yalnızca "bold"
(sitede sunulan bazı içeriklerin erişimine izin verilen ayrıcalıklı kişiler)
üyeler tarafından ulaşılabileceği, yeni üyeliklerde ancak 18 yaşından büyük
olma koşuluyla bir hesap açılabileceği,bununla
birlikte bazı sayfalarda "+18" ibaresinin de bulunduğu tespit
edilmiştir.
22. Sunulan belgelerde bahse konu web sitesinin "5p...org/tag/cınsel-mutluluk,
5p...org/tag/cınsel-sapikliklar,
5p...org/tag/japon,
5p...org/tag/muhafazakârlık" gibi alt
kategorilerine erişilebildiğinin ve ana sayfa (girişte karşılaşılan sayfa)
bulunmadığı için ancak bu erişimin doğrudan üye olmaksızın mı yoksabir üyelikle migerçekleştiğinin
tespiti mevcut belgelere göre mümkün bulunmamaktadır.
23. İnternet sayfasından alınan resim ve yazılarda müstehcenlik
ifade eden tabirlere, seks oyuncaklarıyla ilgili resim ve yazılara, yaşlarının
küçük olduğu anlaşılan kız çocuklarıyla ilgili ve hayvanlarla cinsel ilişkiyigösteren pornografik nitelikte ögeler içeren gerçek
resimlere ve animasyon resimlerine yer verilmiştir.
B. İlgili Hukuk
24. 5237 sayılı Kanun'un 226. maddesi şöyledir:
(1) a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya
sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan
veya dinleten,
b)
Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da
alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen,
söyleten,
c) Bu
ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden,
d) Bu
ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden,
satan veya kiraya veren,
e) Bu
ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz
olarak veren veya dağıtan,
f) Bu
ürünlerin reklamını yapan,
Kişi,
altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2)
Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya
yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3)
Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları
kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan,
çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran
ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4)
Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal
olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri
içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden,
depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört
yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır.
(5) Üç
ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan
veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını
sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(6) Bu
suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.
(7) Bu
madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara
ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında
uygulanmaz."
25. 5651 sayılı Kanun'un 8. maddesinin (1) ve (8) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1) İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları
oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak
erişimin engellenmesine karar verilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununda yer alan;
...
2) Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra),
...
5) Müstehcenlik (madde 226),
6) Fuhuş (madde 227),
...
(8) Kovuşturma evresinde beraat kararı verilmesi halinde, erişimin
engellenmesi kendiliğinden hükümsüz kalır. Bu durumda mahkemece beraat
kararının bir örneği Başkanlığa gönderilir."
26. 30/10/2007 tarihli ve 2007/26716 sayılı İnternet Ortamında
Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik'in17. maddesinin (1) ve(2) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(1) Soruşturma sonucunda kovuşturmaya
yer olmadığı kararı verilmesi halinde, erişimin engellenmesi kararı
kendiliğinden hükümsüz kalır. Bu durumda Cumhuriyet savcısı, kovuşturmaya yer
olmadığı kararının bir örneğini Başkanlığa gönderir. Başkanlık, karara ilişkin
bilgileri gereği derhal yapılmak üzere elektronik ortamda erişim sağlayıcılara
bildirir.
(2)Kovuşturma evresinde beraat kararı verilmesi halinde,
erişimin engellenmesi kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Bu durumda mahkemece
beraat kararının bir örneği Başkanlığa gönderilir. Başkanlık, karara ilişkin
bilgileri gereği derhal yapılmak üzere elektronik ortamda erişim sağlayıcılara
bildirir"
“…”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 20/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu 5651 sayılıKanun'un 8.
maddesi gereğince beraat kararı verilmesi ile erişim engelleme kararının
hükümsüz kalacağını, bu durumda beraat kararının bir örneğinin ilgili Mahkemece
erişim engelleme kararının kaldırılması için TİB'e
gönderilmesinin gerektiği düzenlemesine rağmen taleplerinin reddedildiğini,
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) göre ifade
özgürlüğünün suçun önlenmesi amacıyla kısıtlanabileceğini, hakkında beraat
kararı verilmesi nedeniyle bu sebebin ortadan kalktığını, uygulanan tedbirin
Anayasa ile yasaklanan sansür niteliğinde olduğunu; Mahkemenin, ret kararının
tedbiri süresiz hâle getirdiğini, ayrıca Mahkemelerin ret kararlarının gerekçesiz
olduğunu, erişim engelleme tedbirinin kaldırılmasına ilişkin başvuruları
karşısında yetkili mercilerin gerekli adımları atmaktan imtina ettiklerini, bu
nedenlerle ifade özgürlüğü ile adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılama ve tazminat taleplerinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun 5651 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince beraat kararı
verilmesi ile erişim engelleme kararının hükümsüz kaldığı ancak beraat
kararının bir örneğinin ilgili Mahkemece erişim engelleme kararının kaldırılması
için TİB'e gönderilmesi gerekmesinerağmen
bunun Mahkemece yerine getirmediğine ilişkin iddiası, Anayasa'nın 36.
maddesinde tanımlananadil yargılanma hakkı kapsamında
kaldığından başvurunun bu çerçevede incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
30. Başvurucu, 5651
sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince beraat kararı verilmesi ile erişim
engelleme kararının hükümsüz kaldığını ancak beraat kararının bir örneğinin
ilgili Mahkemece erişim engelleme kararının kaldırılması için TİB'e gönderilmesinin gerekmesinerağmen
bunun Mahkemece yerine getirmediğini ileri sürmüştür.
31. Bakanlık
görüşünde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun ikincil nitelikte bir
kanun yolu olduğu, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının
öncelikle genel yargı yerlerinde olağan yasa yolları ile çözüme
kavuşturulmasının esas olduğu, iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim
mekanizması içinde giderilememesi durumunda bireysel başvuru yoluna
başvurulabileceği, bu çerçevede başvurucunun öncelikle beraat kararının TİB'e gönderilmesi için Mahkemeye bir başvuruda bulunması
gerektiği, Mahkeme tarafından bu talebin reddedilmesi hâlinde böyle bir
başvuruda bulunabileceği, buna ilaveten başvurucunun beraat kararını bizzat
kendisinin de TİB'e iletebileceği oysa bu yola da başvurulmadan
bireysel başvuru yolunun tercih edildiği, bu durumda başvuru yollarının
tüketilmemiş olduğu hususlarına dikkat çekilmiştir.
32. Başvurucu; Bakanlığın görüşlerini kabul etmediğini,
kendisinin mahkemenin hukuksal yanlışlığını düzeltmek gibi bir görevinin
bulunmadığını, bu çerçevede başvurulması gerekli mercilere başvuruda
bulunduğunu ve başvuru yollarını tükettiğini belirtmiştir.
33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar
başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, …açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine
karar verebilir.”
34. Başvurucunun iddialarının özü beraat kararı veren Mahkemenin
kanunun kendisine öngördüğü yükümlülüğü yerine getirmediği şikâyetine
dayanmaktadır.
35. Anayasa'nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
36. Sözleşme'nin "Adil
yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile
ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar
konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme
tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini isteme hakkına sahiptir."
37. Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa'nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır.
38. Anayasa'nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü,
diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların
korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte aynı zamanda
toplumsal barışı güçlendiren, bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme,
haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma
hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada
bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir
haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
39. Sözleşme'nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6.
maddesinde açıkça kararların icrasından bahsedilmediği için AİHM, mahkemeye
erişim hakkından yola çıkarak yargı kararlarının yerine getirilmesi hakkını
adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olarak kabul etmektedir. AİHM'e göre mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme
önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme
haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması, yargılama sürecini
tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar
uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır (Honsby/Yunanistan, B. No: 18357/91, 19/3/1997, § 40).
40. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması "mahkemeye
erişim hakkı" kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama
sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir. Ayrıca bu
kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde nihai
mahkeme kararlarını, taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde
uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının
icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde "mahkemeye erişim
hakkı" da anlamını yitirir (Ahmet
Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).
41. AİHM; kesinleşmiş ve bağlayıcı bir yargı kararının, lehine
karar verilen tarafın zarar görmesine rağmen infaz edilmemesi durumunda
Sözleşme'nin 6. maddesinin teminat altına aldığı mahkemeye erişim hakkının bir
anlam ifade etmeyeceğini vurgulamaktadır. Hangi yargı makamı verirse versin bir
yargı kararının veya hükmünün infaz edilmesi, 6. madde anlamında "dava"nın tamamlayıcı unsuru olarak
değerlendirilmelidir (Burdov/Rusya, B. No: 59498/00, 7/5/2002, § 34).
42. AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesi kapsamında bir yargı yerine
ulaşma hakkının sadece teorik olarak bu hakkın tanınmasını değil aynı zamanda o
yargı yerinden alınan nihai kararın icrasına yönelik meşru bir beklentiyi de
koruduğunu kabul etmiştir (Apostol/Gürcistan, B. No: 40765/02, 28/2/2007, §
54).
43. Başvuruya konu "http://www.5p...org"
adlı İnternet sitesi, yer ve içerik sağlayıcısı bakımından ABD'de faaliyet
gösteren bir sitedir. Kişiler tarafından TİB'e yapılan
ihbarlarda söz konusu sitede yazılı ve görüntülü olarak müstehcenlik suçuna yer
ve imkân sağlandığı, suçları önlemeye yönelik önlem alınmadığı ve doğrudan
ulaşılabilecek şekilde suça konu içeriklerin sağlandığının bildirilmesi ve
ekran görüntülerine ilişkin resimler ve içerikler sunulması üzerine Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığınca site hakkında5237 sayılı Kanun'un 103. ve 226.
maddeleri kapsamında soruşturma açılmış ve siteye erişimin engellenmesine karar
verilmesi Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesinden talep edilmiş (bkz. § 19) ve 5651
sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) fıkrası gereğince anılan İnternet sitesine
Türkiye'den erişim engellenmiştir (bkz. § 10).
44. Başvurucu hakkında akabinde Ankara 7. Asliye Ceza
Mahkemesinde 5237 sayılı Kanun'un 226. maddesinde tanımlanan suçu işlediği
iddiası ile kamu davası açılmış, Mahkeme "yasada tanımlanan suçu
işlediğinin sabit olmaması nedeniyle" başvurucunun beraatına karar vermiş,
ayrıca erişim engelleme tedbiri ile ilgili olarak ise" daha önceden bu
yönde karar verildiğinden 5651 sayılı yasanın 8/1-a maddesi uyarınca yeniden
karar verilmesine yer olmadığına" karar vermiştir (bkz. § 14). Söz konusu
karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
45. Başvurucu, kesin nitelik kazanan Ankara 7. Asliye Ceza
Mahkemesinin beraat kararı üzerine erişimin engellenmesi kararı veren Ankara 6.
Sulh Ceza Mahkemesine başvurarak tedbirin kaldırılması talebinde bulunmuştur.
Ancak Mahkeme, kendisi tarafından verilen tedbir kararının itiraz sonucu
kesinleşmiş olduğunu, Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen
kararda da kendi kararına atıf yapıldığını ve bu kararın da kesinleşmiş
olduğunu gerekçe göstererek başvurucunun talebiyle ilgili olarak karar
verilmesine yer olmadığına dair karar vermiştir. Başvurucunun itirazı üzerine
Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesince bu itiraz ise reddedilmiştir.
46. 5651 sayılı Kanun'un 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasında,
İnternet ortamında yapılan ve içeriği 5237 sayılı Kanun'da yer alan müstehcenlik,
fuhuş, çocukların cinsel istismarı gibi suçları oluşturduğu hususunda yeterli
şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar
verileceği açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye ek olarak aynı
maddenin (8) numaralı fıkrasında ise kovuşturma sonucunda tedbir kararı
verilmesine neden olan suçlama hakkında beraat kararı verilmesi hâlinde
erişimin engellenmesi kararının kendiliğinden hükümsüz kalacağı, bu durumda
Mahkemece beraat kararının bir örneğinin TİB' e gönderileceği, TİB'in de karara ilişkin bilgileri, gereği derhâl yapılmak
üzere elektronik ortamda erişim sağlayıcılara bildireceği düzenlenmiştir.
47. Başvurucunun sahibi olduğu İnternet sitesine engellenmesine
neden olan içerikle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının açtığı
davada Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesinin beraat kararı vermesi ve sonrasında
kararın kesinleşmesine rağmen 5651 sayılı Kanun'un 8. maddesinin (8) numaralı
fıkrası uyarınca karardan bir suretin TİB'e
gönderilmesi gerektiği hâlde bunun Mahkemece yerine getirilmediği görülmekte
ise de başvurucunun bu Kanun hükmü karşısında beraat kararını kendisinin de TİB'e götürmediği, bu konuda bir çaba göstermediği ve
kararın icrasını ilgili idareden istemediği anlaşılmaktadır.
48. Kesinleşmiş Mahkeme Kararlarının makul sürede uygulanmaması
ya da icra edilmemesi adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde ise de (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No:
2013/711, 3/4/2014, § 53) somut olayda başvuru yapılmış olmasına rağmen
kesinleşmiş beraat kararının TİB tarafından yerine getirilmediğine veya
başvuruya rağmen kararının uygulanmadığına dair bir iddianın ileri sürülmediği
dikkate alındığında başvurunun dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır.
49. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/4/2016 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.