TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İZÇAĞ İZMİR ÇAĞDAŞ KİTABEVİ YAYINCILIK BİLGİ İŞLEM TURİZM
SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7951)
|
|
Karar Tarihi: 28/5/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Muharrem İlhan KOÇ
|
Başvurucu
|
:
|
İzçağ
İzmir Çağdaş Kitabevi Yayıncılık Bilgi İşlem Turizm Sanayi ve Ticaret Limited
Şirketi
|
Temsilcisi
|
:
|
Mustafa Zeki YALÇINKAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Tolga YURDAKUL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, şikâyetçi olarak
taraf olduğu İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılamada makul
sürenin aşılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 21/10/2013
tarihinde İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına
engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca, 28/2/2014 tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucunun evrakta
sahtecilik, dolandırıcılık ve emniyeti suistimal
şikayetiyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ettiği şüpheli hakkında,
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 5/11/2003 tarih ve 2003/1982 sayılı
iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
6. İzmir 7. Ağır Ceza
Mahkemesinin 28/4/2005 tarih ve E.2003/726, K.2005/130 sayılı kararıyla
sanığın, emniyeti suistimal suçundan beraatına, evrakta
sahtecilik suçundan 2 yıl hapis, nitelikli dolandırıcılık suçundan 2 yıl 8 ay
20 gün hapis ve ağır para cezası, dolandırıcılık suçundan 1 yıl 2 ay hapis ve
ağır para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
7. Temyiz sürecinde Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı 14/11/2005 tarih ve 2005/113848 sayılı yazıyla
yürürlüğe giren yeni ceza mevzuatı nedeniyle uyarlama yapılmak üzere dosyayı
Mahkemesine iade etmiştir.
8. İade üzerine yapılan
yargılama sonunda İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 6/12/2006 tarih ve E.2006/4,
K.2006/300 sayılı kararıyla sanığın, emniyeti suistimal
suçundan beraatına, evrakta sahtecilik suçundan 2 yıl hapis, nitelikli
dolandırıcılık suçundan 2 yıl 6 ay hapis ve adli para cezası, dolandırıcılık
suçundan 1 yıl hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
9. Bu kararın temyizi üzerine
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 26/6/2013 tarih ve E.2012/20728, K.2013/10779 sayılı
ilamıyla, nitelikli dolandırıcılık ve dolandırıcılık suçları yönünden
gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle davanın düşürülmesine, evrakta sahtecilik suçu
yönünden hükmün bozulmasına karar vermiştir.
10. Bozma kararı sonrası
yargılama ilk derece mahkemesinde devam etmektedir.
B. İlgili
Hukuk
11. 26/9/2004 tarih ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 155., 157.,158. ve 204. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 28/5/2014 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 21/10/2013 tarih ve 2013/7951 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
13. Başvurucu, şikâyetçi olduğu
emniyeti suistimal, evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık
suçlarına ilişkin İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/726 esas sayılı
dosyasında başlayan yargılamanın 2003 yılından beri devam ettiğini,
yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle dolandırıcılık ve nitelikli
dolandırıcılık suçlarının dava zamanaşımına uğradığını, evrakta sahtecilik
suçundan yargılamanın devam ettiğini belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde
tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
14. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes,
Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal
edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. …”
15. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı
45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes,
Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir.”
16. Anılan Anayasa ve Kanun
hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının
incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın
Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (AİHS) ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da
girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, Anayasa ve AİHS’nin ortak koruma alanı
dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi mümkün değildir.
17. Başvurucu, yapmış olduğu
şikâyet üzerine başlatılan soruşturma ve kovuşturma sonucunda failin
cezalandırılmaması ve yargılama süresinin uzun olması nedeniyle Anayasa’nın 36.
maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
18. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36.
maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
19. AİHS’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6.
maddesi şöyledir:
“1. Herkes
medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda
kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş
bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde,
hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. …”
20. Anayasa’nın 36. maddesinin
birinci fıkrasında herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Anayasa’da adil yargılanma
hakkının kapsamı düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriğinin, AİHS’nin
“Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesi çerçevesinde belirlenmesi
gerekir.
21. AİHS’nin adil yargılanma
hakkını düzenleyen 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin
“medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların” ve bir “suç isnadının”
esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı
bu konularla sınırlandırılmıştır. Hak arama hürriyetinin ihlal edildiği
gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilmek için, başvurucunun ya medeni hak
ve yükümlülükleriyle ilgili bir uyuşmazlığın tarafı olması ya da başvurucuya
yönelik bir suç isnadı hakkında karar verilmiş olması gerektiği
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma
hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular Anayasa ve AİHS kapsamı dışında kalacağından,
bireysel başvuruya konu olamaz (B. No: 2012/1049, 26/3/2012,§
23).
22. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi içtihatlarına göre, bir ceza davasında üçüncü kişilerin suçlanması
veya cezalandırılmasını talep eden mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya
katılan sıfatını haiz kişiler, AİHS’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında
kalmaktadır. Bu kuralın istisnaları, ceza davasında medeni hak talebine imkân
veren bir sistemin benimsenmiş olması veya ceza davası sonucunda verilen
kararın hukuk davası açısından etkili ya da bağlayıcı olması hâlleridir (Perez/Fransa, 47287/99, 12/2/2004,§
70).
23. 4/12/2004 tarih ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile ceza muhakemesinde
şahsi hak iddiasında bulunma imkânı ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla
başvurucunun ceza muhakemesi sürecinde medeni/şahsi haklarını ileri sürme
imkânı bulunmamaktadır.
24. Başvurucu, suç işlediğini
düşündüğü kişi hakkında soruşturma açılmasını sağlamak amacıyla suç duyurusunda
bulunmuş olup, talebi bu kişinin cezalandırılmasıyla sınırlıdır. Başvurucu, bu
kişinin fiili nedeniyle medeni/şahsi haklarına yönelik bir müdahalenin
bulunduğunu düşünüyor ve buna ilişkin zararının giderilmesini istiyorsa, hukuk
mahkemelerinde dava açma imkânı vardır.
25. Sonuç itibarıyla
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesine dayanan ihlal iddiasının konusu,
Anayasa’da güvence altına alınmış ve AİHS kapsamında olan temel hak ve
özgürlüklerin koruma alanı dışında kalmaktadır.
26. Açıklanan nedenlerle,
başvuru konusu ihlal iddialarının Anayasa ve AİHS’nin ortak koruma alanı
dışında kaldığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin “konu bakımından
yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle başvurunun, “konu bakımından
yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu
üzerinde bırakılmasına, 28/5/2014 tarihinde OY
BİRLİĞİYLE karar verildi.