logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Teha Akçara [1.B.], B. No: 2013/806, 17/11/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET TEHA AKÇARA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/806)

 

Karar Tarihi: 17/11/2014

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Gizem Ceren DEMİR KOŞAR

Başvurucu

:

Mehmet Teha AKÇARA

Vekili

:

Av. Hüseyin AKÇARA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, 7/4/2005 tarihinde açtığı hizmet tespiti davasının uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 8/1/2013 tarihinde Batman İş Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 30/5/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm tarafından 18/6/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Adalet Bakanlığının 26/7/2013 tarihli görüş yazısı 1/8/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını 7/8/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, hizmet sürelerinin tespiti istemiyle 7/4/2005 tarihli dilekçe ile Batman Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatıyla) hizmet tespiti davası açmıştır. Batman Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2005/290 sayılı dosyasında görülmekte olan dava, Batman ilinde İş Mahkemesi açılması ile birlikte 29/11/2006 tarihinden itibaren Batman İş Mahkemesinin E.2006/72 sayılı dava dosyasında görülmeye devam etmiştir.

8. Başvurucu, 30/4/2009 tarihinde Batman İş Mahkemesinde işçilik alacaklarının tahsili istemiyle ayrı bir dava açmış, Mahkeme bu davada hizmet tespiti davasının bekletici mesele yapılmasına karar vermiştir.

9. Batman İş Mahkemesi hizmet tespitine ilişkin yargılamada, 28/10/2010 tarih ve E.2006/72, K.2010/613 sayılı kararıyla, dinlenen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi sonucunda davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

10. Tarafların temyizi üzerine karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 8/11/2012 tarih ve E.2011/121, K.2012/19195 sayılı ilamıyla onanmıştır.

11. Onama kararı başvurucuya 13/12/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.

12. Başvurucu, 8/1/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. İşçi alacaklarına ilişkin görülen davada Mahkeme, 2/4/2013 tarih ve E.2009/463, K.2013/128, sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne hükmetmiş, karar Yargıtay tarafından 16/6/2014 tarihinde onanarak kesinleşmiştir.

B. İlgili Hukuk

14. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ve 447. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 30/1/1950 tarih ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrası, 7. maddesinin birinci fıkrası ve 15. maddesi.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 8/1/2013 tarih ve 2013/806 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu, 7/4/2005 tarihinde açtığı hizmet tespiti davasının, yargılamada makul süre aşılarak yaklaşık sekiz yılda tamamlandığını, bu davanın uzun sürmesi nedeniyle işçilik alacaklarının elde edilmesinin de geciktiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

17. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, başvurucunun yargılamanın uzunluğuna ilişkin şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

18. Başvurucu, 7/4/2005 tarihinde açtığı davanın yaklaşık sekiz yılda tamamlandığı ve makul sürenin aşıldığı gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, işçi alacaklarını elde etmesinin de tespit davasının uzun sürmesi nedeniyle geciktiğini bu nedenle maddi zararı doğduğunu ileri sürmüştür. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun, işçi alacaklarının tahsili istemli davaya ilişkin bir şikâyetinin olmadığı anlaşılmaktadır.

19. Adalet Bakanlığı görüş yazısında, hizmet tespiti davalarında resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu, başvuru dilekçesinde, yargılama süresince dört defa bilirkişi raporu alınmasının yargılamanın uzun sürmesine yol açtığı ancak, bilirkişi raporlarının birbirleriyle çelişmeleri nedeniyle Mahkeme tarafından bu raporların alınmasına ihtiyaç duyulduğu hususlarının göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir.

20. Başvurucu Adalet Bakanlığı görüşüne karşı beyanında, başvuru dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiştir.

21. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, esasen Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

22. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

23. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, hizmet sürelerinin tespiti istemli bir davanın söz konusu olduğu görülmekle, 5521 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).

24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 7/4/2005 tarihidir.

25. Sürenin bitiş tarihi ise yargılamanın sona erme tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Somut yargılama faaliyeti açısından sürenin bitiş tarihinin, Batman İş Mahkemesi kararının Yargıtay tarafından onandığı 8/11/2012 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.

26. Makul sürede yargılanma hakkına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede önemli bir ölçüt olan başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği kriteri çerçevesinde, gerek bireylerin ekonomik geleceği gerek çalışma barışı açısından arz ettiği önem nazara alındığında, iş uyuşmazlıklarının ivedilikle çözülmesi hususunda yargı organlarının özel bir itina göstermesi gerekmektedir. Bu nedenle kanun koyucu iş hukukunun çalışanı koruyucu niteliğini ve iş davalarının özelliklerini dikkate alarak genel mahkemelerin dışında, sözlü yargılama usulüne tabi özel bir iş yargılaması sistemi ihdas ederek iş davalarının, konunun uzmanı mahkemelerce, mümkün olduğunca hızlı, basit ve ucuz bir biçimde sonuçlandırılmasını amaçlamıştır (B. No: 2013/772, 7/11/2013, § 59).

27. 6100 sayılı Kanun’un 447. maddesiyle, daha önce yürürlüğe girmiş olan kanunlarda yer alan sözlü ve seri yargılama usulleri kaldırılmış ve bunun yerine iş hukuku uyuşmazlıklarına da uygulanmak üzere basit yargılama usulü getirilmiştir. Basit yargılama usulü yazılı yargılama usulünden daha basit ve çabuk işleyen, daha kısa bir incelemeye ihtiyaç duyan ve daha kolay bir inceleme ile sonuçlandırılabilecek dava ve işler için kabul edilmiş bir yargılama usulüdür (B. No: 2013/772, 7/11/2013, §§ 64-65).

28. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu yargılama sürecinin iş mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 5521 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 5521 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 14).

29. Başvuruya konu dava süreci incelendiğinde, ilk derece yargılamasının yaklaşık beş buçuk yıllık bir sürede taamlandığı, temyiz isteminin ise Yargıtay tarafından yaklaşık iki yıllık bir süre sonunda karara bağlandığı görülmektedir.

30. 5521 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2013/3442, 20/3/2014, §§ 33-55)

31. Başvuruya konu yargılama sürecinin değerlendirilmesi neticesinde, hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların niteliği, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında davanın karmaşık nitelik taşımadığı, başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ya da usuli haklarını kullanırken özensiz davranarak yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olmadığı da dikkate alındığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu yaklaşık yedi yıl yedi aylık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

32. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

33. Başvurucu, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle 2.000,00 TL maddi ve 10.00,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

34. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

35. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık sekiz yıllık yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya takdiren net 7.650,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

36. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, başvurucunun maddi tazminat istemine dayanak olarak gösterdiği işçi alacaklarına ilişkin davanın ayrı bir yargılama sürecini oluşturduğu dikkate alındığında tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

37. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 7.650,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

17/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mehmet Teha Akçara [1.B.], B. No: 2013/806, 17/11/2014, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET TEHA AKÇARA
Başvuru No 2013/806
Başvuru Tarihi 8/1/2013
Karar Tarihi 17/11/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, 7/4/2005 tarihinde açtığı hizmet tespiti davasının uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 447
30
5521 İş Mahkemeleri Kanunu 1
7
15
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi