TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SELDA KAVAK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/8125)
Karar Tarihi: 22/6/2015
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Raportör Yrd.
Yusuf Enes KAYA
Başvurucular
1. Selda KAVAK
2. Hüseyin AYDIN
3. Mehmet Emin ARSLAN
4. Arap AYDEMİR
5. Ahmet ARSLAN
6. Mehmet SÖĞÜT
7. Ramazan ÖZBEK
8. Şemsettin ÖZBEK
9. Hüriye KAVAK
10. Remziye KAVAK
11. Mehmet Ensari KAVAK
12. Bekir KAVAK
13. Selahattin KAVAK
14. Abo Kasım GÜNERİ
15. Memet YILMAZ
16. Yusuf ÖZTÜRK
17. Makbule ÖZBEK
18. Mehmet Emin ÖZBEK
19. Mehmet ÖZBEK
20. Nimet ÖZBEK
21. Emine TAŞKIN
22. Semira KAVAK
23. Nacı ARSLAN
24. Şerif KARAKAŞ
25. Ali ÖZBEK
26. Aysel ÖZDAŞ
Vekilleri
Av. Yılmaz FİDAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucular, Maliye Hazinesi tarafından 13/10/1989 tarihinde Savur Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını, yargılamanın uzaması nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarını ve taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler, tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 11/11/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 30/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
I.4. Bölüm Başkanı tarafından 15/1/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 6/2/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Mardin ili, Savur ilçesi, Kocahöyük köyünde bulunan taşınmaza yönelik olarak Maliye Hazinesi tarafından 30/6/1988 yılında başvurucular Selda Kavak, Huriye Kavak, Remziye Kavak, Mehmet Ensari Kavak, Bekir Kavak, Selahattin Kavak, Semira Kavak ve Emine Taşkın’ın murisleri aleyhine Savur Asliye Hukuk Mahkemesinde meni müdahale davası açılmış, dava, Savur Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1988/59 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
8. Mardin ili Savur ilçesi Kocahöyük köyünde 1989 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonunda, Kocahöyük köyünde bulunan 123 ada 1 parsel numaralı taşınmaz başvurucular Selda Kavak, Huriye Kavak, Remziye Kavak, Mehmet Ensari Kavak, Bekir Kavak, Selahattin Kavak, Semira Kavak ve Emine Taşkın’ın murisleri ve müşterekleri adına tespit edilmiştir
9. Bu tespit üzerine Maliye Hazinesi tarafından 13/10/1989 tarihinde başvurucular Selda Kavak, Huriye Kavak, Remziye Kavak, Mehmet Ensari Kavak, Bekir Kavak, Selahattin Kavak, Semira Kavak ve Emine Taşkın’ın murisleri ve müşterekleri aleyhine Savur Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitine itiraz davası açılmış, dava, Savur Kadastro Mahkemesinin E.1989/10 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
10. Savur Asliye Hukuk Mahkemesi 19/10/1989 tarih ve E.1988/59, K.1989/122 sayılı kararıyla meni müdahalesi istenilen taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı düzenlenip malik haneleri boş bırakılmak suretiyle malik tayinlerinin yapılması için Kadastro Müdürlüğünce Kadastro Mahkemesine gönderildiği gerekçesiyle dosyanın Kadastro Mahkemesine devredilmesine karar vermiştir.
11. Bu dava, Savur Kadastro Mahkemesinin E.1990/28 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
12. Başvurucular Hüseyin Aydın, Arap Aydemir, Kasım Güneri, Ramazan Özbek, Ahmet Arslan, Nacı Arslan, Mehmet Emin Arslan, Ali Özbek, Şerif Karakaş, Memet Yılmaz, Mehmet Söğüt ve başvurucular Makbule Özbek, Mehmet Özbek, Nimet Özbek, Aysel Özdaş, Şemsettin Özbek, Mehmet Emin Özbek'in murisi Mustafa Özbek ve başvurucu Yusuf Öztürk'ün murisi Mehmet Öztürk 16/10/1989 tarihinde E.1989/10 sayılı davaya müdahil davacı olarak katılmışlardır.
13. Savur Kadastro Mahkemesi, 28/3/2001 tarih ve E.1990/28 K.2001/18 sayılı kararıyla Mahkemenin bu dosyasındaki 123 ada 1 parsel numaralı taşınmazla E.1989/10 sayılı dosyasındaki taşınmazın aynı olması, aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunması nedeniyle iki dava dosyasının birleştirilmesine ve davanın E.1989/10 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
14. Yargılama, Savur Kadastro Mahkemesinin E.1989/10 sayılı dosyasında halen devam etmektedir.
15. Başvurucular, 11/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
16. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22).
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 11/11/2013 tarih ve 2013/8125 numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
18. Başvurucular, Maliye Hazinesi tarafından 13/10/1989 tarihinde Savur Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını, yargılamanın uzaması nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarını ve taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
20. Başvurucular, Maliye Hazinesi tarafından 13/10/1989 tarihinde Savur Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını, yargılamanın uzaması nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarını ve taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
21. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
22. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
23. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında Savur Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 13/10/1989 tarihidir.
25. Başvuru konusu davanın açılış tarihi 13/10/1989 olmakla beraber, başvurucular Hüseyin Aydın, Arap Aydemir, Kasım Güneri, Ramazan Özbek, Ahmet Arslan, Nacı Arslan, Mehmet Emin Arslan, Ali Özbek, Şerif Karakaş, Memet Yılmaz, Mehmet Söğüt ve başvurucular Makbule Özbek, Mehmet Özbek, Nimet Özbek, Aysel Özdaş, Şemsettin Özbek, Mehmet Emin Özbek'in murisi Mustafa Özbek ve başvurucu Yusuf Öztürk'ün murisi Mehmet Öztürk’ün 16/10/1989 tarihli asli müdahale dilekçesi sonrasında, asli müdahil sıfatıyla yargılamada yer almaya başladıkları anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bu başvurucular açısından yapılacak makul süre değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, davanın açıldığı tarih değil, usule uygun olarak asli müdahale talebinde bulunulduğu 16/10/1989 tarihidir (B. No. 2012/367, 17/9/2013, § 25).
26. Başvuruya konu dava, başvurucular Selda Kavak, Huriye Kavak, Remziye Kavak, Mehmet Ensari Kavak, Bekir Kavak, Selahattin Kavak, Semira Kavak, Emine Taşkın, Makbule Özbek, Mehmet Özbek, Nimet Özbek, Aysel Özdaş, Şemsettin Özbek, Mehmet Emin Özbek ve Yusuf Öztürk’ün miras bırakanlarından intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda murisler açısından değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
27. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
28. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Savur Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1989/59 sayılı dosyasında görülen davanın Savur Kadastro Mahkemesine devredildikten sonra Mahkemenin E.1990/28 sayılı dosyasına kaydedildiği, Savur Kadastro Mahkemesinin 28/3/2001 tarihli kararıyla E.1990/28 sayılı dosya ile başvuruya konu olan E.1989/10 sayılı dosyasının birleştirildiği ve yargılamaya E.1989/10 sayılı dosya üzerinden devam edildiği anlaşılmıştır. Anılan dava dosyasında ilk olarak 26/6/2006 tarihinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı, daha sonraki keşif ara kararlarının ise farklı gerekçelerle yerine getirilemediği anlaşılmıştır. Yargılamanın halen Savur Kadastro Mahkemesinde devam ettiği belirlenmiştir.
29. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu yargılama sürecinin kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 16).
30. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
31. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yaklaşık yirmi altı yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
32. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
33. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarını ve gelirlerinden yararlanamadıklarını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucular, maruz kaldıkları zarar karşılığı olarak toplam 100.000,00 TL maddi, ayrı ayrı 200.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
35. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
36. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık yirmi altı yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucular Hüseyin Aydın, Arap Aydemir, Abo Kasım Güneri, Ramazan Özbek, Ahmet Arslan, Nacı Arslan, Mehmet Emin Arslan, Ali Özbek, Şerif Karakaş, Memet Yılmaz ve Mehmet Söğüt’ün her birine net 22.450,00 TL, başvurucular Makbule Özbek, Mehmet Özbek, Nimet Özbek, Aysel Özbek, Şemsettin Özbek ve Mehmet Emin Özbek’in her birine net 3.250,00 TL, başvurucu Yusuf Öztürk’e net 3.750,00 TL, Hüriye Kavak’a net 3.250,00 TL, Selahattin Kavak’a net 2.500,00 TL, başvurucular Selda Kavak, Remziye Kavak, Mehmet Ensari Kavak, Bekir Kavak, Semira Kavak ve Emine Taşkın’ın her birine net 3.250,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
38. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
39. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık yirmi altı yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucular Hüseyin Aydın, Arap Aydemir, Abo Kasım Güneri, Ramazan Özbek, Ahmet Arslan, Nacı Arslan, Mehmet Emin Arslan, Ali Özbek, Şerif Karakaş, Memet Yılmaz ve Mehmet Söğüt’ün her birine net 22.450,00 TL, başvurucular Makbule Özbek, Mehmet Özbek, Nimet Özbek, Aysel Özbek, Şemsettin Özbek ve Mehmet Emin Özbek’in her birine net 3.250,00 TL, başvurucu Yusuf Öztürk’e net 3.750,00 TL, Hüriye Kavak’a net 3.250,00 TL, Selahattin Kavak’a net 2.500,00 TL, başvurucular Selda Kavak, Remziye Kavak, Mehmet Ensari Kavak, Bekir Kavak, Semira Kavak ve Emine Taşkın’ın her birine net 3.250,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Savur Kadastro Mahkemesine gönderilmesine,
22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.