TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ERDEM ENERJİ ELEKTRİK İNŞAAT İMALATTAAHHÜT
SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası:2013/8524)
|
|
Karar Tarihi: 13/4/2016
|
R.G.Tarih ve Sayı: 01/06/2016-29729
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucu
|
:
|
Erdem Enerji Elektrik İnş. İml. Taah. San. ve Tic. Ltd.
Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Osman Serkan İŞLER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan
icra takibine yönelik yetki itirazında açık kanun hükmünün uygulanmaması
nedeniyle adil yargılanma hakkının, ileri sürülen iddia ve itirazların Yargıtay
kararlarında karşılanmaması nedeniyle de gerekçeli karar hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/11/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 31/12/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 23/12/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 25/1/2016 tarihli yazısında Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 25/11/2012 keşide tarihli, 22.350,00-TL bedelli,
keşide yeri Tokat ili Turhal ilçesi, muhatap banka T.C. Ziraat Bankası Turhal
Şubesi olan çeke dayanarak Ankara 23. İcra Müdürlüğünün E.2013/1138 sayılı dosyasında
kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatmıştır.
8. Takip borçlularından keşideci A.P. Taahhüt Elektronik İnşaat
San. ve Tic. Ltd. Şti., Ankara 13. İcra Hukuk Mahkemesinin E.2013/107 sayılı dosyasındayetki itirazında bulunmuştur.
9. Mahkeme, dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucu 22/2/2013
tarihli veK.2013/70 sayılı kararı ile yetki itirazını kabul etmiş; icra
takibinde Turhal İcra Müdürlüğünün yetkili olduğuna karar vermiştir. Kararın
ilgili kısmı şöyledir:
"...
Takip dayanağı 25/11/2012 keşide tarihli,
22.350,00-TL bedelli çekin keşide yerinin Turhal olduğu, muhatap bankanın T.C.
Ziraat Bankası Turhal Şubesi olduğu, borçlu davacının ikametgahının da
Turhal’da olması karşısında Ankara İcra Dairelerinde takip yapılması yerinde
olmadığından davacının yetkiye itirazının kabulüne karar verilerek aşağıdaki
hüküm kurulmuştur.
..."
10. Başvurucunun temyizi üzerine karar, Yargıtay 12. Hukuk
Dairesinin 14/5/2013 tarihli ve E.2013/9608, K.2013/18439 sayılı ilamı ile
onamıştır. Onama ilamının ilgili kısmı şöyledir:
"...
Tarafların
karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan
kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının
reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK.'nun
366. ve HUMK.'nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA,
..."
11. Karar düzeltme talebi, aynı Dairenin 1/10/2013 tarihli ve
E.2013/21383, K.2013/30875 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
12. Ret kararı 24/10/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş,
22/11/2013 tarihinde başvurucu tarafından bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 50.
maddesininbirinci ve ikinci fıkrası şöyledir:
"Para veya teminat borcu için takip
hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu
ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi
de takibe yetkilidir.
Yetki
itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından
önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur."
14. 12/1/2011 tarihli ve
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Mevzuatta,
yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu
hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır."
15. 6100 sayılı Kanun'un 6.
maddesi şöyledir:
"Genel
yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki
yerleşim yeri mahkemesidir.
Yerleşim
yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre
belirlenir."
16. 6100 sayılı Kanun'un 7.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Davalı
birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.
Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi
taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 13/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; çeke dayalı takiplerde birden fazla borçlunun olması
hâlinde borçlulardan birinin ikametgâhının bulunduğu yer icra dairesinin de
yetkili icra dairesi olduğunu, bu açıdan takibe dayanak çek borçlularından
birinin yerleşim yerinin Ankara olması nedeniyle Ankara icra daireleri nezdinde
takip yapılabileceğini, bu konuda açık kanun hükmü ve Yargıtayın
yerleşik içtihatları olmasına rağmen davada bu hükümlerin uygulanmadığını,
karar nedeniyle yargılama giderlerini ödemek zorunda kaldığını, mevzuatın
uygulanmama gerekçesi İlk Derece Mahkemesi kararında belli olmadığı gibi bu
yöndeki iddialarının temyiz ve karar düzeltme ilamlarında karşılanmadığını
belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılama vetazminat
talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
19. Başvurucu, icra takibine yapılan yetki itirazının kabulüne
karar verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bu
bağlamda başvuruya konu kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan
takipte icra dairesinin yetkisi ile ilgili verilen kararın Anayasa Mahkemesinin
konu bakımından yetkisi içinde olup olmadığı hususunun somut olay çerçevesinde
ortaya konması gerekmektedir.
20. Anayasa’nın
148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel
hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi
birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır.”
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
22. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre Anayasa Mahkemesine
yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü
tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına
alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve
Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir
başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18).
23. Başvurucu, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan
icra takibinde Mahkemece yetki itirazının kabulüne karar verilmesi ile
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetinin ve gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin meşru
vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya
davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip
olduğu belirtilmiştir.Anayasa’da
adil yargılanma hakkının kapsamı düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve
içeriğinin Sözleşme’nin “Adil yargılanma
hakkı” kenar başlıklı 6. maddesi çerçevesinde belirlenmesi gerekir (Onurhan Solmaz, § 22).
25. Sözleşmenin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde
adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin “medeni
hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların” esasının karara
bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla
sınırlandırılmıştır. Hak arama hürriyetinin ihlal edildiği gerekçesiyle
bireysel başvuruda bulunabilmek için başvurucunun medeni hak ve
yükümlülükleriyle ilgili bir uyuşmazlığın tarafı olmasının gerektiği
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma
hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme kapsamı
dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz (Adnan Oktar, B. No: 2012/917, 16/4/2013,§
21).
26. Sözleşme'nin 6.
maddesinin kişisel meselelerde uygulanabilirliği, ilk olarak bir uyuşmazlığın
bulunmasını gerektirir. İkinci olarak ise uyuşmazlık, en azından savunulabilir
bir şekilde iç hukukta tanınmış olduğu söylenebilecek "haklar ve yükümlülükler" ile ilgili olmalıdır.
Son olarak 6. madde, Sözleşmeci devletlerin hukuk sistemlerine belirli bir
içerik yüklememekle birlikte uyuşmazlık konusu "haklar
ve yükümlülükler" Sözleşme'deki
anlamıyla "kişisel"
olmalıdır (James ve diğerleri/Birleşik
Krallık, B. No: 8793/79, 21/2/1986,§ 81).
27. "Uyuşmazlık" kelimesi
biçimsel değil, esası anlamıyla ele alınmalıdır (Le Compte, Van Leuven
ve De Meyere/Belçika, B. No: 7238/75,
23/6/1981 § 45). Görünüşün ve kullanılan dilin ardına geçilmeli ve her bir
olaydaki koşullara göre durumun gerçeklerine odaklanılmalıdır (Gorou/Yunanistan,(No: 2) [BD], B. No: 12686/03, 20/3/2009, § 29). Yargılamanın sonucu, söz konusu
hakkı doğrudan belirleyici nitelikte olması gerekir (Ulyanov/Ukrayna (k.k.), B. No: 16472/04,
5/10/2010).
28. Bir hakkın Sözleşme ışığında kişisel bir hak olarak görülüp
görülmeyeceği, ilgili devletin iç hukukunda o hakkın hukuken nitelendirilme
biçimine göre değil ama hakkın maddi içeriğine ve yarattığı sonuçlara bakılarak
tayin edilmelidir. Mahkeme denetim yetkisini kullanırken Sözleşme'nin konusunu
ve amacını, ayrıca Sözleşmeci devletlerin ulusal hukuk sistemlerini de gözönünde tutmak zorundadır (König/Almanya, B. No: 6232/73, 28/6/1978,§
89).
29. Somut olayda başvurucunun, Ankara 23. İcra Müdürlüğünün
E.2013/1138 sayılı dosyasında, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla
başlattığı icra takibine yapılan yetki itirazında Mahkeme, takip dayanağı çekin
keşide yeri, muhatap bankanın bulunduğu yer veborçlu
davacının ikametgâhının bulunduğu yerin Turhal olduğunu belirterek yetki
itirazının kabulü ile yetkili icra müdürlüğünün Turhal İcra Müdürlüğü olduğuna
karar verdiği anlaşılmıştır.
30. Mahkemenin verdiği karar esas itibarıyla alacaklı ile borçlu
arasında bir hakkın var olup olmadığından ziyade hakkın özüne temas etmeyen,
tamamıyla takip hukukuna yönelik yetkili icra dairesinin tespitinden ibaret
olduğu anlaşılmaktadır.
31. Yine başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların, Mahkeme
kararının içeriği vesonucuyla yani takibin hangi icra
dairesinde yapılması gerektiği hususuyla ilgili olduğu anlaşılmıştır.
32. Buna göre başvurucunun ihlal iddiasına konu İcra Hukuk Mahkemesi
kararının, bir ilama bağlı olmayan alacağa dayalı olarak başlatılan icra
takibine yapılan yetki itirazı meselesinin hâlline yönelik olduğu, yargılama
sonucu verilen kararın söz konusu hak üzerinde belirleyici olmadığı, başka bir
ifadeyle yetki itirazının kabulüyle yetkili olduğuna karar verilen yerde
takibin yapılmasının mümkün olduğu, bu aşamada esasa yönelik bir uyuşmazlığın
karara bağlanmadığı, dolayısıyla başvuru konusu davanın, kişisel hakların ve
yükümlülüklerin karara bağlanmasıyla ilgili olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
33. Bu nedenle başvurucunun, kambiyo senetlerine mahsus icra
takibine yapılan yetki itirazında İcra Mahkemesinin yetkili icra dairesinin
tespitine yönelik verdiği karara karşı ileri sürdüğü ihlal iddialarının
konusunun Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının kapsamı dışında yer
aldığının kabulü gerekir.
34. Açıklanan nedenlerle başvurunun Anayasa ve Sözleşme'nin
koruma kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığından diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin "konu
bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
vermek gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun "konu
bakımından yetkisizlik" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
13/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.