TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CELAL BÜYÜKBAYRAM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/8546)
|
|
Karar Tarihi: 25/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Gizem Ceren DEMİR KOŞAR
|
Başvurucu
|
:
|
Celal BÜYÜKBAYRAM
|
Vekili
|
:
|
Av. Sabri YURDAKUL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ifade vermek üzere gittiği Emniyet Müdürlüğünde
kötü muameleye maruz kaldığını ileri süren başvurucunun işkence ve kötü muamele
yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 25/11/2013 tarihinde Torbalı 2. Asliye Ceza
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğinin bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 10/3/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAYLAR VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade
edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve
belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, mağduru olduğu bir hırsızlık suçu nedeniyle
ifade vermek üzere, 9/12/2010 tarihinde Torbalı Emniyet Müdürlüğüne gitmiştir.
6. Başvurucunun anlatımına göre, sivil giyimli dört polis
memurunun bulunduğu ifade odasına girdiğinde kendisine, sonradan odaya giren ve
emekli polis memuru olduğunu öğrendiği hırsızlık suçunun şüphelisi H.A.'nın söylediği şekilde ifade vermesi istenmiş, başvurucu
kabul etmemiştir.
7. Başvurucunun, söylenen şekilde ifade vermesi için
psikolojik ve fiziksel baskı gördüğü ve darp edildiği yönündeki şikâyeti
doğrultusunda, Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığınca olayla ilgili soruşturma
başlatılmış, polis memuru C.C. hakkında yaralama suçundan dava açılmıştır.
8. Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığının 17/10/2011 tarihli
kararı ile şüpheli H.A. ve M.A.U. hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı
verilmiştir.
9. Açılan davada Torbalı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/1/2013
tarihli ve E.2011/518, K.2013/24 sayılı kararıyla, sanık C.C. hakkında
mahkûmiyet ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir.
10. Başvurucu anılan karara itiraz etmiş, İzmir 9. Ağır Ceza
Mahkemesinin 6/5/2013 tarihli ve 2013/390 Değişik İş sayılı kararıyla itirazın
reddine hükmedilmiştir.
11. İtirazın reddine ilişkin karar başvurucuya 31/5/2013
tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. 1/8/2013 tarihinde Torbalı 2. Asliye Ceza Mahkemesince
kesinleşme şerhi düzenlenmiş ve başvurucuya 31/10/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu, kesinleşme şerhinin tebliğinden sonra
25/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
14. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri
Kanunu’nun 231. maddesinin (5) ve (12) numaralı fıkraları şöyledir:
“…
Sanığa
yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise;
mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
…
Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.”
15. 5271 sayılı Kanunu’nun 271. maddesinin (4) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Merciin,
itiraz üzerine verdiği kararları kesindir…”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 25/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 25/11/2013 tarihli ve 2013/8546 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, mağduru olduğu hırsızlık suçu nedeniyle ifade
vermek üzere gittiği Torbalı Emniyet Müdürlüğünde, polislerin istediği şekilde
ifade vermesi için zorlandığını, psikolojik ve fiziksel baskı gördüğünü, darp
edildiğini, yürütülen soruşturmanın yetersiz olduğunu, kamera kayıtlarının
incelenmediğini ve yalnızca bir kişi hakkında dava açıldığını, yapılan
yargılama sonunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini
belirterek işkence ve kötü muamele yasağı ile kişi hürriyeti ve güvenliğinin
ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespiti ve yargılamanın yenilenmesi
talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
18. Başvurucu, şikâyeti üzerine açılan soruşturma sonucunda
yalnızca bir kişi hakkında dava açılmasından şikâyet etmişse de,
dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin
olarak verilen bilgiler, yalnızca Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık C.C.
hakkında açılan dava sonucunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kararı ve bu karara yapılan itirazın reddine ilişkin olduğundan, başvuru bu kapsamla
sınırlı olarak değerlendirilmiştir.
19. 30/3/2011 tarihli
ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı”
kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
20. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel
başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının
tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten
itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.”
21. Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik koşullarından
olan başvuru süresine riayet edilmesi şartı, bireysel başvuru incelemesinin her
aşamasında resen nazara alınması gereken bir başvuru koşuludur (Taner Kurban, B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 19).
22. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47.
maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64.
maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt
dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir.
23. Başvuru konusu olayda, başvurucunun, karakolda kötü muamele
gördüğü iddiası üzerine başlatılan soruşturma sonucunda polis memuru C.C.
hakkında dava açılmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
verilmiştir. İtiraza tabi olan söz konusu karar hakkında başvurucunun yaptığı
itiraz, 6/5/2013 tarihinde reddedilmiş ve anılan ret kararı başvurucuya
31/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucunun, anılan kararın tebliğinden
itibaren 30 gün içinde en geç 1/7/2013 tarihine kadar bireysel başvuruda
bulunması gerekirken, Mahkemece düzenlenen kesinleşme şerhinin 31/10/2013
tarihinde tebliğ edilmesinden sonra 25/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunduğu anlaşılmaktadır (bkz. §§ 9-13).
24. Hüküm aleyhine gidilecek bir kanun yolu bulunmadığında,
kanun yoluna süresi içinde başvurulmadığında veya kanun yolları tüketildiğinde,
mahkemeler tarafından hükmün kesinleştiği, karar üzerinde, kesinleşme tarihi
konmak suretiyle belirtilmektedir. Kesinleşme şerhinin mahkemece taraflara
tebliği zorunluluğu bulunmadığı gibi, nihai kararın daha önce öğrenildiği
durumda, söz konusu kesinleşme şerhinin tebliğinin yeni bir başvuru süresi
doğurmayacağı açıktır.
25. Nihai karar niteliğindeki itirazın reddi kararının
başvurucu vekiline tebliğ tarihinde, başvurucunun anılan karardan haberdar
olduğunun kabulü gerekmektedir. Başvurucu, başvuru süresinin kaçırılması ile
ilgili bir mazeret de ileri sürmemiştir. Yukarıda açıklanan hususlar
gözetildiğinde bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük sürenin geçtiği
anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan başvurunun diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun “süre aşımı”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerine bırakılmasına,
25/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.