TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİ ABDÜSSEMETOĞLU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/8575)
Karar Tarihi: 17/11/2014
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Murat AZAKLI
Başvurucu
Ali ABDÜSSEMETOĞLU
Vekili
Av. Mesut ÖKMEN – Av. Rıdvan GÜMÜŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, 28/3/1997 tarihinde Kızıltepe Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı taşınmazın tescili davasında on yıl sonra görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, yargılamanın Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 18/11/2013 tarihinde Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 19/12/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 7/1/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 7/3/2014 tarihli görüş yazısı 17/3/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu ile A.T. ve S.T. arasında Kızıltepe Noterliğinde düzenlenen 14/8/1986 tarihli “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” ile anılan kişiler, murisleri olduğunu iddia ettikleri H.T.’den miras kalan taşınmazın satış vaadinde bulunmuşlar, başvurucu taşınmazın satış vaadini kabul etmiştir.
8. Başvurucu, Maliye Hazinesi, E.G. ve S.T. aleyhine 28/3/1997 tarihinde Kızıltepe Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı davada, taşınmazı harici satış sözleşmesi ile satın aldığını, tapu malikinin mirasçı bırakmaksızın vefat ettiğini, 1968 yılından beri malik sıfatıyla taşınmazı kullandığını ileri sürerek, taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.
9. Mahkemece, 9/7/2007 tarih ve E.1997/76, K.2007/348 sayılı kararla; 19/6/2007 tarihinde yapılan keşfe göre taşınmazın değerinin Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırını aştığı gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
10. Dava, Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2007/558 sayılı dosyasında devam etmektedir.
B. İlgili Hukuk
11. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi, 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. ve 716. maddeleri.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 18/11/2013 tarih ve 2013/8575 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, 1968 yılından beri malik sıfatıyla kullandığı taşınmazı“Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” ile satın aldığını ancak, taşınmazın başkasına satıldığını, taşınmazın adına tescili amacıyla Kızıltepe Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, dava tarihinden on yıl sonra görevsizlik kararı verilerek dosyanın Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, yargılamanın uzun süredir devam ettiğini, taşınmazı bu sürede kullanamadığını, makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
14. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
15. Başvurucu, Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tescil davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Adalet Bakanlığı, görüş yazısında, makul sürede yargılama yapılmadığı iddialarına yönelik olarak görüş sunulmayacağını, mülkiyet hakkının ihlali iddialarına yönelik olarak ise taşınmazın mülkiyetine ilişkin yargılamanın devam etmesi nedeniyle mevcut durumda başvurucunun mülkiyet hakkının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini bildirmiştir.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
18. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
19. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu taşınmazın tescili davasında, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 28/3/1997 tarihidir.
21. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
22. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurucu tarafından 28/3/1997 tarihinde Kızıltepe Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davasında Mahkemece tarafların delilleri toplanmış, kadastro tutanağı ve “gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi” incelenmiş, keşif yapılarak tanıklar dinlenmiş, bilirkişi raporu alınarak 9/3/2007 tarihinde, taşınmazın değerinin Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırını aştığı gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine ve talep halinde dosyanın Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dosyanın gönderildiği Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesi yargılamaya devam etmiş, yeniden keşif yapılmasına karar vermiştir. Mahkemece birçok defa dosyanın incelemeye alındığı ve keşif kararlarının farklı gerekçelerle yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Yargılamanın halen Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde devam ettiği belirlenmiştir.
23. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir. (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
24. Başvuruya konu davadaki taraf sayısı ve davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, mülga 1086 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yaklaşık on sekiz yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
26. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazını kullanamadığını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
27. Başvurucu, 100.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
28. Adalet Bakanlığı, ihlal tespit edilmesi halinde hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedilmesinin yerinde olacağını bildirmiştir.
29. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık on sekiz yıldır devam yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 24.900,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık on sekiz yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 24.900,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
17/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.