TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HASAN OĞUZ ERMUMCU VE DİĞERLERİ
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/8720)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Murat AZAKLI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Hasan Oğuz ERMUMCU
|
|
|
2. Güneş ERMUMCU ILLING
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Emel ARICAN
|
|
|
3. Harun BOLEL
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat NAS
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, Orman İşletme
Müdürlüğü tarafından 27/11/2002 tarihinde, Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde
aleyhlerine açılan tapu iptali ve tescil davasında görevsizlik kararı verilerek
dava dosyasının Kadastro Mahkemesine gönderildiğini, anılan Mahkemece de karşı
görevsizlik kararı verildiğini, yargılamanın halen devam ettiğini, makul sürede
yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşler, maddi ve manevi tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular, 2/12/2013 ve
17/1/2014 tarihlerinde Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Bakırköy 2. Asliye
Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci
Bölüm İkinci Komisyonunca, 9/1/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi
Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar
verilmiştir.
4. Başvurucu
Hasan Oğuz Ermumcu tarafından yapılan 2013/8720
sayılı bireysel başvuru dosyası ile Güneş Ermumcu Illing tarafından yapılan 2013/8721 sayılı bireysel başvuru
dosyası ve Harun Bolel tarafından yapılan 2014/886
sayılı bireysel başvuru dosyası, aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle
birleştirilmiş, incelemeye 2013/8720 sayılı bireysel başvuru dosyası üzerinden
devam edilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından,
29/1/2014 tarihli ara kararı gereğince başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet
Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
6. Adalet Bakanlığının
27/2/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu
kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı
bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru
formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Fethiye Orman İşletme Müdürlüğü, 26/3/2002 tarihinde
Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde, başvurucuların arkadaşları aleyhine
açtığı davada; 1330 parsel numaralı taşınmazın kısmen orman sınırları içinde
kaldığını, davalılar adına olan tapu kaydının geçersiz olduğunu ileri sürerek,
anılan kısmın orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya tescilini talep
etmiş, dava dosyası Mahkemenin 2002/175 esas numarasına kaydedilmiştir.
9. Yine Fethiye Orman İşletme Müdürlüğü, 27/11/2002
tarihinde Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde, başvurucular ve arkadaşları
aleyhine açtığı davada; 1330 parsel numaralı taşınmazın kısmen orman sınırları
içinde kaldığını, davalılar adına olan tapu kaydının geçersiz olduğunu ileri
sürerek, anılan kısmın orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya tescilini
talep etmiş, dava dosyası Mahkemenin 2002/699 esasına kaydedilmiştir.
10. Mahkemece, 11/3/2003 tarih ve E.2002/699, K.2003/181
sayılı kararla; her iki dava dosyasının taraflarının ve konularının aynı olduğu
gerekçesiyle birleştirilmesine, yargılamaya E.2002/175 sayılı dava dosyası
üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.
11. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 29/5/2012 tarih ve
E.2002/175, K.2012/295 sayılı kararla; taşınmazın bulunduğu yerde kadastro
uygulama çalışması yapıldığı, uygulama tutanaklarında taşınmazın davalı olarak
gösterildiği, kadastro uygulama çalışmasından sonra görevsizlik kararı
verilerek dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesi gerektiği belirtilerek,
12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi ve
21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 27. maddesi gereğince
Mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesinden sonra davacının talebi
halinde dosyanın Fethiye Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
12. Görevsizlik kararı, 29/5/2012 tarihinde başvurucular
tarafından öğrenilmiştir.
13. Görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin 30/1/2014
tarihinde kesinleşmiş olup, dava dosyası Fethiye Kadastro Mahkemesine
gönderilmiştir.
14. Görevsizlik kararı sonrası
Fethiye Kadastro Mahkemesinin E.2014/13 sırasına kaydı yapılan dosyada
20/2/2014 tarihinde verilen karşı görevsizlik kararı üzerine, dosya olumsuz
görev uyuşmazlığının karara bağlanması için Yargıtay 17. Hukuk Dairesine
gönderilmiştir.
B. İlgili
Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi, 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25.
maddesinin birinci fıkrası, 27. maddesi, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29.
maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve
ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci
fıkrasının son cümlesi, 31/8/1956
tarih ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 11. maddesinin birinci ve üçüncü
fıkraları.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 2/12/2013 tarih ve 2013/8720 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular, Muğla ili Fethiye ilçesinde bulunan 1330
parsel numaralı taşınmazın yarı hissesinin murisleri adına tespit ve tapuya
tescil edildiğini, Orman İşletme Müdürlüğü tarafından taşınmazın orman vasfı
ile Maliye Hazinesi adına tapuya tescili istemiyle Fethiye 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinin 2002/175 ve 2002/699 esas sayılı dosyalarında tapu iptali ve
tescil davaları açıldığını, Mahkemece her iki dava dosyasının
birleştirildiğini, taşınmazın bulunduğu yerde kadastro uygulama çalışmaları
yapılması üzerine Mahkemece görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının
Kadastro Mahkemesine gönderilmesine hükmedildiğini, anılan Mahkemece de karşı
görevsizlik kararı verildiğini, makul sürede yargılama yapılmadığını
belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
18. Başvurucuların yargılamanın uzunluğuyla ilgili şikâyeti
açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi, bu şikâyet için diğer kabul edilemezlik
nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucular, 27/11/2002 tarihinde Fethiye 1. Asliye
Hukuk Mahkemesinde aleyhlerine açılan tapu iptali ve tescil davasında makul
sürede yargılama yapılmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde
tanımlanan adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, esasen Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil
yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36.
maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin
6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi
içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına
dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer
vermektedir Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı
da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına
dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de, Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, başvurucuların
murisleri adına tapuya tescilli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı
Orman Genel Müdürlüğü adına tapuya tescili istemine ilişkin davada, 1086 sayılı
mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul
hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve
yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 49).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından
27/11/2002 tarihidir.
24. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı başvurunun
karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
25. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
yargılamanın konusunun, başvurucular ile arkadaşları adına tapuya tescil edilen
taşınmazın tapu kaydının iptali ile Orman Genel Müdürlüğü adına tescili
istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
26. Orman Genel Müdürlüğü tarafından, 26/3/2002 tarihinde
başvurucuların arkadaşları aleyhine Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan
davada, 1330 parsel numaralı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına
tapuya tescili talep edilmiş, yargılama Mahkemenin E.2002/175 sayılı dosyasında
başlamıştır.
27. Yine Orman Genel Müdürlüğü tarafından 27/11/2002
tarihinde başvurucular ve arkadaşları aleyhine Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde
açılan davada 1330 parsel numaralı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı
adına tapuya tescili talep edilmiş, yargılama Mahkemenin E.2002/699 sayılı
dosyasında başlamıştır. Mahkemece 11/3/2003 tarihinde davanın konusunun ve
taraflarının aynı olduğu gerekçesiyle dava dosyalarının birleştirilmesine,
yargılamanın E.2002/175 sayılı dava dosyası üzerinden devamına karar
verilmiştir.
28. Mahkemece, tapu kayıtları getirtilmiş, taraflara tebligat
yapılmış, adresi tespit edilemeyen davalıların adresleri araştırılmış, davacı
vekiline, ölmüş olan davalılara ait veraset ilamlarını sunmaları için süre
verilmiştir. Veraset ilamlarının tamamlanmasından ve taraf teşkilinin
sağlanmasından sonra, 13/9/2007 tarihinde taşınmazın bulunduğu yerde keşif
yapılmasına karar verilmiştir. Keşiflerin defalarca ertelenmesinden sonra
28/11/2008 tarihinde keşif yapılmış, bilirkişi raporu alınmıştır.
29. 16/2/2010 tarihinde dava konusu taşınmaza ilişkin olarak
memleket haritası ve hava fotoğrafının gönderilmesi için Adalet Bakanlığına
müzekkere yazılmasına karar verilmiştir. Bakanlıktan yazı cevabının gelmesinden
sonra 15/7/2010 tarihinde yeniden keşif yapılması yönünde hüküm kurulmuş, ancak
keşif kararı yerine getirilmemiştir.
30. 16/2/2012 tarihli duruşmada, dosyanın hâkim değişikliği
nedeniyle incelemeye alınması yönünde ara karar kurulmuştur. 29/5/2012 tarihli
duruşmada, taşınmazın bulunduğu yerde kadastro uygulama çalışmalarının
yapılması nedeniyle Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın Fethiye Kadastro
Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Görevsizlik kararı tüm davalılara
tebliğ edildikten sonra, temyiz edilmeksizin 30/1/2014 tarihinde
kesinleşmiştir. Görevsizlik kararı üzerine yargılamaya devam eden Fethiye
Kadastro Mahkemesince karşı görevsizlik kararı verilmiş ve dosya merci tayini
amacıyla Yargıtaya gönderilmiştir.
31. Mahkemece, 27/11/2002 havale tarihli dilekçe ile
yargılamasına başlanıldığı anlaşılan davanın tensip zaptının tanzimi
sonrasında, yargılama sürecinde birçok duruşma yapılmış olup, belirtilen
celseler arasında genellikle üç aylık sürelerin bulunduğu, davanın esasına
yönelik uyuşmazlığın sona ermediği anlaşılmıştır.
32. Yargılama sürecinde keşif ara kararlarının müracaat
yokluğu, hava şartları, bilirkişi temin edilememesi gibi nedenlerle yerine
getirilmediği ve bu uygulamanın davada yer alan taraf sayısı da nazara
alındığında yargılamanın uzaması üzerinde baskın bir etkiye sahip olduğu
anlaşılmaktadır. Bu kapsamda keşif yapılmasından sonra tekrar delil toplandığı
ve yeniden keşif kararı verildiği, ancak keşfin yapılmadığı görülmektedir.
33. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
yargılamanın gerek taşınmazın büyüklüğü ve taraf sayısı, gerekse keşif ve
bilirkişi incelemesi gibi usul işlemlerini gerektirmesine bağlı olarak karmaşık
bir niteliğe sahip olduğu, ancak yargılama sürecindeki gecikmeler ayrı ayrı
değerlendirildiğinde yazılı yargılama usulünde tatbiki gereken yargılamayı
hızlandırıcı niteliğe sahip özel usul hükümlerine riayet edilmediği, celse
harcı tayini gibi usuli imkânların yargılama
makamlarınca kullanılmadığı, yapılması gereken işlemlerin uzun sürelerle yerine
getirilmediği anlaşılmaktadır.
34. Başvuru konusu yargılamada söz konusu olduğu gibi,
verilen birleştirme kararlarının adaletin daha iyi gerçekleştirilebilmesi için
makul olduğu değerlendirilebilirse de, bu tür
kararların yargılamayı uzatacağı göz önünde bulundurularak, yargılamanın diğer
aşamalarında sürecin hızlandırılması hususunda daha fazla gayret ve özen gösterilmesi
gerektiği açıktır.
35. Yargılama sürecinde davanın taraflarının yargılamayı
geciktirici yöndeki işlem ve davranışları kural olarak, yargılamanın uzamasında
taraf kusuru olarak kabul edilmekte ise de yargılama makamlarının ilgili usuli imkânları kullanmak suretiyle bu girişimleri
engelleme sorumluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda, davacı vekilince muhtelif
celselerde ve keşif günlerinde mazeret dilekçeleri sunulduğu görülmekle
birlikte, başvurucuların tutumunun yargılamanın uzamasına özellikle bir etkisi
olduğu tespit edilememiştir.
36. Başvurunun konusu olan tapu
iptali ve tescil davasında yer alan kişi sayısı ve davanın mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği, başvuruya konu yargılamanın karmaşık
olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında yaklaşık on
iki yıldır devam eden ve henüz uyuşmazlığın esastan çözüme kavuşturulmadığı
yargılama sürecinin makul olmadığı sonucuna varılmıştır.
37. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
38. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının ihlali
nedeniyle maddi ve manevi tazminata karar verilmesini talep etmişlerdir.
39. 6216 sayılı Kanun’un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
40. Başvurucu Harun Bolel
tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olup, mevcut başvuruda Anayasa’nın
36. maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiş olmakla beraber, tespit edilen
ihlalle iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı
anlaşıldığından, anılan başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar
verilmesi gerekir.
41. Başvurucuların tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık
on iki yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında, başvurucuların
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında her bir başvurucuya net
11.650,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
42. Başvurucular Hasan Oğuz Ermumcu
ve Güneş Ermumcu Illing
tarafından ayrı ayrı yapılan 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin ayrı
ayrı başvuruculara ödenmesine ve
belirtilen başvuruculara 1.500,00 TL vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine, başvurucu Harun Bolel
tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
1.706,10 TL yargılama giderinin anılan başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
43. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık on iki yıldır devam
ettiği, uyuşmazlığın esasının henüz çözüme kavuşturulmadığı ve bu hususun makul
sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal
edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven
ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın
konusu uyuşmazlığın esasının mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların;
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuların her birine net 11.650,00 TL manevi TAZMİNAT
ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular Hasan Oğuz Ermumcu ve
Güneş Ermumcu Illing
tarafından ayrı ayrı yapılan 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin ayrı
ayrı BAŞVURUCULARA ÖDENMESİNE ve belirtilen başvuruculara 1.500,00 TL vekâlet
ücretinin müştereken ödenmesine,
D. Başvurucu Harun Bolel tarafından
yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.706,10 TL
yargılama giderinin anılan BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
F. Kararın bir örneğinin ilgili derece Mahkemelerine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.