TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÇAĞRI TUR SEY. TAŞ. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/8880)
|
|
Karar Tarihi: 6/10/2015
|
R.G. Tarih-Sayı: 20/11/2015-29538
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Çağrı Tur Sey. Taş. Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Gökçe GARİPCAN OCAK
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, yasanın açık
hükmüne ve yerleşik içtihatlara aykırı olarak salınan vergi asıl ve vergi
cezalarına ilişkin açılan iptal davasının reddi ve ret kararı sonucu yapılan
hacizler nedeniyle mülkiyet hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 4/12/2013 tarihinde
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin
idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun, Komisyona
sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci
Komisyonunca 27/2/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu olan yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen olaylar özetle
şöyledir:
5. Başvurucu Balıkesir ili
Edremit ilçesinde okul aile birliğinden kiraladığı bir okul kantinini
işletmektedir.
6. Edremit Vergi Dairesi
Müdürlüğünce, kiralanan kantin için 2007 yılı vergilendirme dönemi kira
ödemelerinde başvurucunun sorumlu sıfatıyla %18 katma değer vergisi (KDV) tevkifatı yapmadığı ve beyanname vermediği gerekçesiyle
takdir komisyonu kararlarına istinaden resen KDV ve vergi cezaları tarh
edilmiştir.
7. Başvurucu, resen tarh edilen
KDV ve vergi cezalarının terkinine karar verilmesi istemiyle 27/4/2011
tarihinde Balıkesir Vergi Mahkemesinde açtığı davada 25/10/1984 tarihli ve 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 4/d bendinde iktisadi
işletmelere dâhil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işleminin katma değer
vergisinden istisna edildiğini, okul aile birliklerinin tüzel kişiliğinin ve
iktisadi işletme niteliğinin bulunmadığını, bu nedenle okul kantini kiralanması
işleminin istisna kapsamında olduğunu belirtmiştir.
8. Yargılama sonunda Balıkesir
Vergi Mahkemesi, 26/10/2011 tarihli ve E.2011/596, K.2011/896 sayılı kararı ile
“…okul aile birliklerinin iktisadi işletme
niteliğinde olmadığı ve bu nedenle iktisadi işletmeye dahil olmayan işletme
hakkının kiraya verilmesi işleminin istisna kapsamında olduğu iddia edilmekte
ise de yukarıda belirtilen gerekçeler ile uyuşmazlıkta gayrimenkul kiralama
işlemi yerine işletme hakkı kiralama faaliyeti bulunduğundan ve işletme
hakkının kiralanması faaliyetinin katma değer vergisinden istisna edildiğine
ilişkin yasada istisna hükmü yer almadığından, okul aile birliğinin iktisadi
işletme niteliği bulunmasa dahi dava konusu yapılan işletme hakkı kira ödemelerinden
katma değer vergisi tevkifatı yapılması gerektiği
sonucuna ulaşılmıştır.” gerekçesine dayanarak davanın reddine
hükmetmiştir.
9. Başvurucu, İlk Derece
Mahkemesi kararına itiraz etmiş; itiraz sonucunda Bursa Bölge İdare Mahkemesi,
20/3/2012 tarihli ve E.2012/415, K.2012/949 sayılı kararla itirazın reddine ve
kararın onanmasına hükmetmiştir.
10. Karar düzeltme yoluna
başvurulmaması üzerine İlk Derece Mahkemesinin kararı 20/3/2012 tarihinde
kesinleşmiştir.
11. Edremit Vergi Dairesi, yukarıda
yer alan yargılama sürecinin sonuçlanmasının ardından 6/1/1982 tarihli ve 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 5 numaralı fıkrası
uyarınca Mahkeme kararına göre kesinleşen vergi ve vergi cezalarına ilişkin
ikinci bir ihbarnameyi, bir ay içinde ödeme yapılmaması üzerine de 10/4/2012
tarihli ödeme emrini düzenlemiştir.
12. Başvurucu, adına düzenlenen
ve kendisine 13/4/2012 tarihinde tebliğ edilen söz konusu ödeme emri üzerine
Balıkesir Vergi Mahkemesinde 20/4/2012 tarihinde açtığı davada, 4/1/1961
tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca amme
alacağının tahsili yoluna gidilebilmesi için usulüne uygun tarhiyatın yapılıp
mükellefe tebliğ edilmesi gerektiğini ancak dava konusu tarh edilen vergilerin
usulüne uygun olarak tebligatının yapılmadığını ve bu nedenle borcun
kesinleştiğinden bahsedilemeyeceğini ileri sürmüş, ödeme emrinin iptal
edilmesini istemiştir.
13. Balıkesir Vergi Mahkemesi
9/8/2012 tarihli ve E.2012/306, K.2012/586 sayılı kararı ile “…Dava dosyasının incelenmesinden, 2007 dönemine ait
davacı şirket tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gereken katma değer
vergilerinin süresi içerisinde beyan edilmediğinin anlaşılması üzerine
davacının takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonunca belirlenen
matrahlar üzerinden yapılan tarhiyatların Balıkesir Vergi Mahkemesinin 2011/596
esas nolu dosyasında dava konusu yapıldığı ve
mahkemece 26.10.2011 tarih ve 2011/896 nolu karar ile
davanın reddine karar verildiği, karara karşı yapılan itiraz üzerine Bursa
Bölge İdare Mahkemesi’nce 20.03.2012 tarih ve E:2012/415, K:2012/949 sayılı
karar ile anılan mahkeme kararının onandığı, davalı idarece de 2577 sayılı
yasanın 28.maddesinin 5.fıkrası uyarınca anılan mahkeme kararına göre tespit
edilen vergi ve cezalara ilişkin ikinci ihbarname düzenlenerek 06.01.2012
tarihinde davacıya tebliğ olunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davalı
idarece tebliğ edilen ikinci ihbarnamede gösterilen vergi alacağı, cezası ve
gecikme faizinin bir aylık ödeme süresi içerisinde ödenmediği ve alacaklı
tahsil dairesi tarafından alacağın cebren tahsiline başlandığı görüldüğünden,
dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” gerekçesine dayanarak
davanın reddine hükmetmiştir.
14. Başvurucu İlk Derece
Mahkemesinin davayı reddetmesi üzerine Bursa Bölge İdare Mahkemesine itirazda
bulunmuş ancak itirazı 7/2/2013 tarihli ve E.2012/3673, K.2013/516 sayılı onama
ilamı ile reddedilmiştir.
15. Başvurucu bu defa karar
düzeltme isteminde bulunmuş, bu istemi de Bursa Bölge İdare Mahkemesinin
25/9/2013 tarihli ve E.2013/1981, K.2013/2975 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
16. Karar düzeltme talebinin
reddine ilişkin ilam, başvurucuya 5/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu 4/12/2013
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
18. 6183 sayılı Kanun’un “Ödeme
emrine itiraz” kenar başlıklı 58. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı
veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi
itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve
itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik
olunur.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 6/10/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 4/12/2013 tarihli ve 2013/8880
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu, okul aile birliğinden
kiraladığı kantini işletmekte iken 2007 yılı vergilendirme döneminde kira
ödemesinden KDV tevkifatı yapmadığı gerekçesiyle
hakkında resen tarh edilen KDV’ye ve kesilen vergi ziyaı
cezasına karşı açtığı davanın Danıştayın yerleşik
içtihadına aykırı olarak reddedildiğini, okul aile birlikleri için kantin
kiralama işlemlerinin KDV'den istisna tutulduğunu, açtığı davanın reddedilmesi
üzerine Mahkeme kararının icra edilmesi amacıyla Edremit Vergi Dairesi
Müdürlüğünce hakkında düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle Balıkesir Vergi
Mahkemesinde açtığı davada okul aile birliklerinden kantin kiralama
işlemlerinin KDV'den istisna tutulduğuna ilişkin Danıştayın
yerleşik içtihadının dikkate alınmadığını, ödeme emrine konu olan borç
nedeniyle ticari araçlarının haczedildiğini belirterek kanun önünde eşitlik
ilkesiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlallerin tespit
edilmesi hakkında bir tedbire ivedilikle karar verilmesini, tedbire karar
verilmediği takdirde tazminata hükmedilmesini ve yeniden yargılama yapılmasına
karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
21. Başvuru formu ve ekleri
incelendiğinde başvurucunun başvuru konusu yaparak Anayasa Mahkemesi önüne
getirdiği olayların iki ayrı yargılama sürecini içerdiği anlaşılmaktadır. Bu
süreçlerden ilkini, yerleşik Danıştay içtihatlarına aykırı olarak tarh edildiği
iddia edilen verginin ve vergi cezasının iptali istemiyle Balıkesir Vergi
Mahkemesinde açılan dava, ikincisini ise ilk açılan davanın reddedilmesi
üzerine tarh edilen vergi ile vergi cezasının tahsil edilmesi amacıyla
düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle aynı Mahkemede açılan dava
oluşturmaktadır. Bu nedenle başvurucunun şikâyetleri iki ayrı başlık altında
değerlendirilmiştir.
1. Balıkesir Vergi Mahkemesinin E.2011/596
sayılı Dava Dosyasında Yürütülen Yargılama Yönünden
22. Başvurucu, okul aile
birliğinden kiraladığı kantini işletmekte iken 2007 yılı vergilendirme
döneminde kira ödemesinden KDV tevkifatı yapmadığı
gerekçesiyle hakkında resen tarh edilen KDV’ye ve kesilen vergi ziyaı cezasına karşı Balıkesir Vergi Mahkemesinde açtığı
davanın reddedilmesinin Danıştayın yerleşik
içtihadına aykırı olduğunu belirtmiş ve okul aile birlikleri için kantin
kiralama işlemlerinin KDV'den istisna tutulduğunu, Mahkemece bu hususun dikkate
alınmadığını ifade etmiş bu nedenle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un
geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler."
24. Anılan Kanun hükmü uyarınca
Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi
olup Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar
aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilir. Niteliği itibarıyla kamu
düzenine ilişkin olan ve bu başvuru şartını taşımayan bireysel başvuruların
incelenebilmesi mümkün değildir.
25. Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin
geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir (Zafer Öztürk, B. No. 2012/51, 25/12/2012,
§ 18).
26. Somut olayın incelenmesi neticesinde
başvurucu tarafından resen tarh edilen KDV’nin ve kesilen vergi ziyaı cezasının iptali istemi ile açılan davanın Balıkesir
Vergi Mahkemesinin 26/10/2011 tarihli kararıyla reddedildiği, itiraz üzerine
kararın Bursa Bölge İdare Mahkemesinin 20/3/2012 tarihli ilamıyla onandığı
tespit edilmiş; karar düzeltme talebinde de bulunulmaması üzerine kararın
Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi dışında kalan 20/3/2012 tarihinde
kesinleştiği anlaşılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerden dolayı
başvuru konusu kararın 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğunun
anlaşılmasıyla başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik şartları
yönünden incelenmeksizin zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
2. Balıkesir Vergi Mahkemesinin E.2012/306
sayılı Dava Dosyasında Yürütülen Yargılama Yönünden
28. Başvurucu, 2007 yılı
vergilendirme döneminde kira ödemesinden KDV tevkifatı
yapmadığı gerekçesiyle hakkında resen tarh edilen KDV ve kesilen vergi ziyaı cezasına karşı açtığı davanın reddedilmesi üzerine bu
defa Edremit Vergi Dairesi Müdürlüğünce söz konusu borçların tahsili için
düzenlenen 22/9/2011 ödeme emrinin iptali istemiyle açtığı davanın yerleşik
Danıştay içtihatlarına aykırı olarak reddedildiğini ileri sürmüştür.
29. Başvurucunun şikâyeti, İlk
Derece Mahkemesinin yerleşik Danıştay içtihatlarına aykırı karar verdiği
iddiasına dayandığından yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı ve adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası kapsamında değerlendirilmiştir.
30. Anayasa’nın 36. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahiptir.”
31. Anayasa’nın 148. maddesinin
dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda
inceleme yapılamaz.”
32. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine
karar verebilir.”
33. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın
148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular
kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin
şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
34. Anılan kurallar uyarınca
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili
varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine
konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir takdir hatası içermesi ve bu
durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal
etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular
açıkça keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince
incelenemez (Muhammet Kaplan, B.
No: 2013/1586, 18/9/2013, § 21).
35. 6183 sayılı
Kanun'un 1. maddesine göre kamu alacakları; devlete ve diğer kamu tüzel
kişilerine ait vergi, resim, harç, mahkeme masrafı, vergi cezası, para cezası,
gecikme zammı ve gecikme faizi gibi alacaklardır. 6183 sayılı Kanun'un esası,
vergiler başta olmak üzere kamu alacağını güvence altına almak ve ödenmediği takdirde
kamu alacağını zora dayanarak devlet gücü ve memurları eliyle tahsil etmektir (Hilal Özkök, B. No: 2013/2420, 14/4/2014,
§ 27).
36. Kamu
alacağını ödemekle yükümlü olan borçlunun, bu alacakla ilgili ödeme emri
çıkartılması aşamasına gelmeden alacağın esasına ilişkin yargı mercilerine
başvurma hakkı bulunmaktadır. Özel kanununda hüküm bulunan hâller için ödeme
vadesinde, yoksa 6183 sayılı Kanun'un 37. maddesine göre tebliğden itibaren bir
aylık süre içinde yargı yerlerine başvurarak kamu alacağının esası, dava konusu
edilebilecektir. Kamu alacağı esasının dava konusu edilmemesi veya dava konusu
edilmesine rağmen alacakta hukuki sakatlık bulunmadığına karar verilmesi
durumunda alacak kesinleşmiş olacak ve tahsili için ödeme emri düzenlenecektir.
6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinin birinci fıkrasına göre bu aşamada ödeme
emrine itiraz hâlinde mahkeme, davayı tahsile ilişkin olarak böyle bir borcun
olmadığı, borcun kısmen ödendiği ve borcun zamanaşımına uğradığı nedenleriyle
sınırlı olarak inceleyebilecektir (AYM, E.2009/83, K.2011/29, 3/2/2011).
37. Başvuru
konusu olayda başvurucu, ödeme emrine karşı açtığı davada ve verilen karar
üzerine yaptığı itiraz ile karar düzeltme taleplerinde ihbarnamelerin kendisine
tebliğ edilmediğini, kamu alacağının usulüne uygun kesinleşmediğini,
valiliklere kantin kiralama işlemlerinin katma değer vergisinden istisna
edildiğini bildirilmesine karşın kendisi hakkında işlem tesis edildiğini, emsal
mahkeme kararlarında katma değer vergisi tarhiyatı işlemlerinin iptal edildiği
hususlarını ileri sürmüştür. Balıkesir Vergi Mahkemesi ise 9/8/2012 tarihli
nihai kararında, başvurucuya tebliğ edilen ikinci ihbarnamede gösterilen vergi
alacağı ve cezası ile gecikme faizinin bir aylık süresi içinde ödenmediğini ve
alacaklı tahsil dairesi tarafından cebren tahsile başlandığını belirtmiş, bu
gerekçeyle dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığını ifade
ederek ödeme emrine karşı açılan davayı reddetmiştir. Karara karşı yapılan
itiraz ve karar düzeltme talepleri de Bursa Bölge İdare Mahkemesince
reddedilmiş böylece karar kesinleşmiştir.
38. Balıkesir
Vergi Mahkemesi, uyuşmazlıkta ödeme emrinin hukuka uygun olduğu tespitini
yapmış ancak davanın esasına yönelik başvurucunun ileri sürdüğü iddiaları, 6183
sayılı Kanun'un 58. maddesinde belirtilen “böyle
bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı" kapsamında
değerlendirmeyerek uyuşmazlığı çözüme kavuşturmuştur. Esasen de bu davanın
konusu, ilk açılan davada ileri sürüldüğü gibi tarh olunan vergi ve vergi
cezalarının yerleşik Danıştay içtihatlarına aykırı olduğu iddiası değil; tarh
edilen vergilerin usulüne uygun tebligatının yapılmadığı, bu nedenle borcun
kesinleşmediği iddiasıdır (bkz. § 12).
39. Adil yargılanma
hakkı bireylere, dava sonucunda verilen kararın değil; yargılama sürecinin ve
usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle bireysel
başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için
başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede
yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi
sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı
bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın
çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından
dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna
sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması
gerekir. Somut olayda başvurucunun, ödeme emrinin iptali istemiyle açtığı
davada yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da
belge sunmadığı, yalnızca mahkemece verilen kararın içeriğinin adil olmadığı
şikâyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır (Hilal
Özkök, § 31).
40. Açıklanan
nedenlerden dolayı başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararının açık bir keyfîlik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu
kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A.
Başvurucunun,
1.
Balıkesir Vergi Mahkemesinin E.2011/596 sayılı dava dosyasında yürütülen
yargılamaya ilişkin iddialarının zaman
bakımından yetkisizlik,
2.
Balıkesir Vergi Mahkemesinin E.2012/306 sayılı dava dosyasında yürütülen yargılamanın
sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B.
Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına
6/10/2015
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.