TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BURHAN GÖKALP VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
Başvuru Numarası: 2013/9057
|
|
Karar Tarihi: 7/4/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan ALTAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Basvurucular
|
:
|
1. Hasan GÖKALP
|
|
|
2. Burhan GÖKALP
|
|
|
3. Turan GÖKALP
|
|
|
4. Ömer GÖKALP
|
|
|
5. Hamdiye
GÖKALP
|
|
|
6. Haluk GÖKALP
|
|
|
7. Nebahat GÖKALP
|
|
|
8. Mehmet GÖKALP
|
|
|
9. Nezahet GÖKALP
|
|
|
10. Necat GÖKALP
|
|
|
11. Müzeyyen ÇAMÇİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurular kadastro davasının makul sürede bitirilememesi
nedeniyle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 16/12/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır.Başvuru formu ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların Komisyona
sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyon ve Birinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
4. Başvurucular Hasan Gökalp, Burhan Gökalp, Turan Gökalp, Ömer
Gökalp, Hamdiye Gökalp, Haluk Gökalp, Nebahat Gökalp,
Mehmet Gökalp, Nezahat Gökalp tarafından yapılan
2013/9057 sayılı başvuru ile başvurucular Necat Gökalp, Müzeyyen Çamçi tarafından yapılan 2014/2619 sayılı başvurunun hukuki
ve fiilî irtibat nedeniyle birleştirilmesine karar verilmiş ve incelemeye
2013/9057 sayılı bireysel başvuru dosyası üzerinden devam edilmiştir.
5. Başvurunun bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 29/5/2015 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.Bakanlığın
29/5/2015 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu
kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı
bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Mardin ili Derik ilçesi Hisaraltı
köyünde 1967 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında 120 parsel numaralı
taşınmaz, H.A. adına tespit görmüş ancak malik tayin edilmeden tutanak,
Hâkimliğe gönderilmiştir. Başvurucuların murislerinin tespite yaptığı itiraz
Tapulama Müdürlüğü tarafından reddedilmiş, bu karardan sonra başvurucuların
murisleri, Derik Kadastro Mahkemesinde 30/11/1967 tarihinde H.A. aleyhine
kadastro tespitine itiraz davası açmışlardır.
8. Mahkeme 26/3/1971 tarihli ve E.1967/200, K.1971/47 sayılı
karar ile hâkimlerin davadan çekinmeleri nedeniyle merci tayini için dosyanın Yargıtaya gönderilmesine karar vermiştir.
9. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 25/5/1971 tarihli ve E.1971/6076,
K.1971/5132 sayılı ilamıyla Kızıltepe Kadastro Mahkemesini davaya bakmak için
görevlendirmiştir. Dava, Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin E.1971/89 sayılı
dosyasına kaydedilmiştir.
10. Kızıltepe Kadastro Mahkemesi 2/9/1971 tarihli ve E.1971/89,
K.1971/6 sayılı kararı ile kadastro tutanağına malik sutünunun
yazılması için dosyanın Mardin Tapulama Müdürlüğünegönderilmesine
karar vermiştir.
11. Mardin Tapulama Müdürlüğü 8/2/1972 tarihli kararıyla fiilî
durum nedeniyle bir malik tayin ederek Komisyon kararı ile birlikte dosyanın
Kızıltepe Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
12. Kızıltepe Kadastro Mahkemesi 25/3/1974 tarihli ve E.1972/14,
K.1974/85 sayılı kararıyla davacı Ömer Gökalp ve müştereklerinin yaptığı
itirazların kabulüne ve davalı H.A. adına yapılan tespitin iptaline ve
taşınmazın hissedarların hisseleri oranında tapuya tesciline karar vermiştir.
13. Anılan karar, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 1/12/1978 tarihli
ve E.1978/10136, K.1978/14413 sayılı ilamıyla bozulmuştur.
14. Bozma kararı üzerine dava, Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin
E.1981/9 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
15. Kızıltepe Kadastro Mahkemesi 20/3/1981 tarihli ve E.1981/9,
K.1981/45 sayılı kararıyla Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Derik Kadastro
Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
16. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi
20/10/1981 tarihli ve E.1981/12504 sayılı kararıyla merci olarak belirtilen
mahkemenin fiilî ve hukuki nedenin kalkmasından sonra bile merci sıfatıyla
bakmakta olduğu dava dosyası hakkında yetkisizlik kararı veremeyeceği
gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
17. Bozma üzerine dava, Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin
E.1982/16 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
18. Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin kapatılmasından sonra dosya,
Mardin Kadastro Mahkemesinin 2013/84 sayılı dosyasına kaydedilmiş olup
yargılama devam etmektedir.
19. Başvurucular 16/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
20. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun
25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29. maddesinin
birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci fıkrasının
son cümlesi (Güher Ergun ve Tosun Tayfun
Ergun, B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22).
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 7/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucular, murisleri tarafından açılan kadastro tespitine
itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek mülkiyet ve
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep
etmişlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
23. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
24. Başvurucular adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
25. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara Anayasa’nın 36.
maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul
sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulması gerektiği açıktır (Güher
Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).
26. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde gözönünde
bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher
Ergun ve diğerleri, §§ 41–45).
27. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara
bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında
Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan ve Mardin Kadastro Mahkemesine
devredilen kadastro tespitine itiraz davasında 3402 sayılı Kanun ile 6100
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama
faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğuna
kuşku yoktur (Güher Ergun ve diğerleri,
§ 49).
28. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak uyuşmazlığı
karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle
davanın ikame edildiği tarih olup somut başvuru açısından bu tarih
30/11/1967'dir.
29. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil; somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (Gülseren
Erdal ve diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
30. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak
şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara
ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren
başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı
bulunduğundan değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı, başvurunun
karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve
diğerleri, § 52).
31. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu
yargılamanın Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle 3402 sayılı Kanun’da
yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usul
hükümleri içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu
olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı
Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi
gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 20).
32. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (Güher
Ergun ve Diğerleri, §§ 54-64; Güher
Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, §§ 53-62; Gülseren Erdal ve Diğerleri, §§ 60-67; Haydar İzgi, B. No: 2012/673, 19/12/2013,
§§ 37-43).
33. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında
3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine
ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir
yön bulunmadığı ve kırk sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde
makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
34. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını
kullanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını
belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının
ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet
haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine
gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
37. Başvurucuların her biri 250.000 TL maddi, 100.000 TL manevi
tazminat talebinde bulunmuştur.
38. Başvuruda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
39. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin kırk
sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi dikkate alındığında
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucu Mehmet Gökalp'e
net 3.500 TL; başvurucular Hasan Gökalp, Ömer Gökalp, Hamdiye
Gökalp, Nezahat Gökalp, Necat Gökalp,Müzeyyen
Çamçi, Burhan Gökalp, Turan Gökalp, Haluk Gökalp,
Nebahat Gökalp'ın her birine ayrı ayrı net 500 TL manevi tazminat ödenmesine;
tazminata ilişkin diğer taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
40. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen
ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucuların bu konuda herhangi bir
belge sunmamış olmaları nedeniyle maddi tazminat taleplerinin reddine karar
verilmesi gerekir.
41. Dosyadaki belgelerden tespit edilen ve başvurucular Hasan
Gökalp, Burhan Gökalp, Turan Gökalp, Ömer Gökalp, Hamdiye
Gökalp, Haluk Gökalp, Nebahat Gökalp, Mehmet Gökalp, Nezahat
Gökalp tarafından yapılan 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin anılan
başvuruculara müştereken ödenmesine, başvurucular Necat Gökalp, Müzeyyen Çamçi, tarafından yapılan 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin anılan başvuruculara müştereken ödenmesine ve 1.800 TL
vekâlet ücretinin tüm başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
42. Başvuruya konu yargılamanın kırk sekiz yılı aşkın süredir
devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin kırk
sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi dikkate alındığında
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucu Mehmet Gökalp'e
net 3.500 TL; başvurucular Hasan Gökalp, Ömer Gökalp, Hamdiye
Gökalp, Nezahat Gökalp, Necat Gökalp, Müzeyyen Çamçi, Burhan Gökalp, Turan Gökalp, Haluk Gökalp, Nebahat
Gökalp'ın her birine ayrı ayrı net 500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE; tazminata
ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. Başvurucular Hasan Gökalp, Burhan Gökalp, Turan Gökalp, Ömer
Gökalp, Hamdiye Gökalp, Haluk Gökalp, Nebahat Gökalp,
Mehmet Gökalp, Nezahat Gökalp tarafından yapılan
198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin anılan başvuruculara MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE, başvurucular Necat Gökalp, Müzeyyen Çamçi
tarafından yapılan 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin anılan
başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE ve 1.800 TL vekâlet ücretinin tüm
başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Mardin Kadastro Mahkemesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
7/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.