TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABDULKERİM KARABOĞA VE
DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/9063)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Abdulkerim
KARABOĞA
|
|
|
Mahsum
KARABOĞA
|
|
|
İhsan KARABOĞA
|
|
|
Hamza KARABOĞA
|
|
|
Ahmet KARABOĞA
|
|
|
İhsan KARABOĞA
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, murisleri aleyhine 4/11/1961 tarihinde
Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının
makul sürede sonuçlandırılamadığını, bu nedenle taşınmazlarından gerektiği gibi
yararlanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden yoksun bırakıldıklarını
belirterek adil yargılanma hakları ile mülkiyet haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 16/12/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine
doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 11/7/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
26/12/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile
başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet
Bakanlığının 16/1/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
7. Mardin ili Kızıltepe ilçesi Ulaşlı (Çeltuk)
köyünde 1961 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 29 ilâ 39 parsel
numaralı taşınmazlar 29/8/1961 tarihinde başvurucuların murisi Taha Karaboğa
adına tespit edilmiştir.
8. Bu parsellere ilişkin olarak Mardin Ermeni Katolik
Kilisesi, S.K., A.K. ve A.K., tarafından 4/11/1961 tarihinde Kızıltepe Kadastro
Mahkemesinde başvurucuların murisi aleyhine kadastro tespitine itiraz davaları
açılmıştır.
9. Bu davalar Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin E.1961/203
sayılı dava dosyasında birleştirilmiştir.
10. Kızıltepe Kadastro Mahkemesi, 20/10/2010 tarih ve
E.1961/203, K.2010/6 sayılı kararıyla davanın reddine ve söz konusu
taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar vermiştir.
11. Kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk
Dairesi, 21/2/2013 tarih ve E.2012/9744, K.2013/1192 sayılı ilâmıyla dosyada
birtakım eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle dosyanın Mahkemeye geri
çevrilmesine karar vermiştir.
12. Yargıtayın 21/2/2013 tarihli geri çevirme
kararının gereğinin tam olarak yerine getirilmemesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk
Dairesi, 27/6/2013 tarih ve E.2013/6760, K.2013/7483 sayılı ilâmıyla dosyada
birtakım eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle dosyanın tekrar Mahkemeye geri
çevrilmesine karar vermiştir.
13. Eksiklerin tamamlanmasının ardından dosyanın temyiz
incelemesi için Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderildiği ve Dairenin
E.2014/9628 sayılı dosyasında temyiz incelemesinin devam ettiği anlaşılmıştır.
14. Başvurucular, 16/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§
16-22).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 16/12/2013 tarih ve 2013/9063 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular, murisleri aleyhine 4/11/1961 tarihinde
Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının
makul sürede sonuçlandırılamadığını, bu nedenle taşınmazlarından gerektiği gibi
yararlanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden yoksun bırakıldıklarını
belirterek, adil yargılanma hakları ile mülkiyet haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek
başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucular, murisleri aleyhine 4/11/1961 tarihinde
Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının
makul sürede sonuçlandırılamadığını, bu nedenle taşınmazlarından gerektiği gibi
yararlanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden yoksun bırakıldıklarını
belirterek, adil yargılanma hakları ile mülkiyet haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşlerdir.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması
gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine
itiraz davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda yer
alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak
ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 49).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 4/11/1961 tarihidir.
24. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
25. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, davacı
Ş.M. ve müşterekleri tarafından başvurucuların murisine karşı 29 ilâ 39 parsel
numaralı taşınmazlara ilişkin olarak Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde kadastro
tespitine itiraz davaları açıldığı, bu davaların Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin
1961/203 sayılı esas dosyasına kaydedildiği, Mahkemenin 20/10/2010 tarihli
ilamı ile davanın kabulüne karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtaya
gelen dosyanın, eksiklikler nedeniyle iki defa Mahkemesine geri çevrildiği,
eksikliklerin tamamlanmasından sonra Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin E.2014/9628
sayılı dosyasına kaydedilen davada temyiz incelemesinin halen devam ettiği
anlaşılmaktadır.
27. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 15).
28. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B.
No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67;
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
29. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında,
3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine
ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir
yön bulunmadığı ve elli üç yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama
sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle
taşınmazlarını kullanamadıklarını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde
tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup,
başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde
yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği
yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
32. Başvurucuların her biri, maruz kaldıkları zarar karşılığı
olarak 500.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmişlerdir.
33. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
34. Başvurucuların tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin elli üç
yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında Abdulkerim
Karaboğa, Mahsum Karaboğa, İhsan Karaboğa, Hamza
Karaboğa, Ahmet Karaboğa’nın her birine net 1.250,00 TL, başvurucu İhsan
Karaboğa’ya (T.C. Kimlik No: 16781651836) net 500,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde
bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar
arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi
tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
36. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
37. Başvuruya konu yargılamanın elli üç yılı aşkın bir
süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucular Abdulkerim Karaboğa, Mahsum Karaboğa, İhsan
Karaboğa, Hamza Karaboğa, Ahmet Karaboğa’nın her birine net 1.250,00 TL,
başvurucu İhsan Karaboğa’ya (T.C. Kimlik No: 16781651836) net 500,00 TL manevi
TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin
REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından
yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35
TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın
tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren
dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona
erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin ilgili
Derece Mahkemesine gönderilmesine,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.