TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET ÇELEBİ ÇALAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/9395)
|
|
Karar Tarihi: 4/11/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Murat ŞEN
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet Çelebi ÇALAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumu tarafından Demokratik Modernite
dergisinin (dergi) bazı sayfalarının çıkartılarak hükümlü olan başvurunun
dergiye erişiminin engellenmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ve anılan işleme
karşı başvurulan kanun yollarında etkin bir savunma imkânı verilmemesi
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 3/12/2013 tarihinde Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve başvurunun
Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 28/5/2015 tarihinde,
başvurucunun adli yardım talebi kabul edilerek kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 25/5/2015 tarihinde, başvurunun
bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar
verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular 25/5/2015 tarihinde
Bakanlığa bildirilmiştir. Bakanlık, tanınan ek süre sonunda 21/7/2015 tarihinde
görüş sunulmasına gerek duyulmadığını Anayasa Mahkemesine bildirmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru dilekçesi, ekleri ile başvuruya konu dosya
içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, başvuru tarihinde Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktadır.
8. Diyarbakır Gümrük Müdürlüğü, yurt dışından gelen
kolilerin kontrolü esnasında on yedi yayının yasak olabileceğini
değerlendirerek bunları Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
9. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, on yedi kitaptan on
dört tanesi hakkında toplatma ve yasaklama kararı bulunduğunu tespit ederek
hakkında karar bulunmayan üç kitabın 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10. maddesi ile görevli Cumhuriyet Savcılığına
gönderilmesine karar vermiştir.
10. Cumhuriyet Savcılığının (TMK 10. madde ile görevli) “Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel
Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunmak-Beşinci kitap)” (kitap) ve “İlk Konuşmalar (Belgeler zafer kazanan tarzın özdilidir)” isimli PKK terör örgütü lideri
Abdullah Öcalan tarafından yazılan iki ayrı kitaba ilişkin yaptığı inceleme
sonucunda kitaplarda sürekli KCK/PKK terör örgütünün propagandasının yapıldığı,
terör örgütünden ve terör örgütü mensuplarının yaptığı eylemlerden övgüyle
bahsedildiği, KCK/PKK terör örgütünün bundan sonra izleyeceği yolun nasıl
olması gerektiğinin belirtildiği ve bu bağlamda kitapların 3713 sayılı Kanun’un
7. maddesine ve 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 25. maddesine
muhalefet ettiği değerlendirilerek her iki kitaba el konulmasına ve
toplatılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
11. Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliği (TMK 10. madde ile görevli),
Cumhuriyet Savcılığının yaptığı değerlendirmeyle aynı yönde gerekçelerle
4/10/2012 tarihli ve 2012/102 Değişik İş sayılı kararı ile anılan kitaplara el
konulmasına ve bu kitapların toplatılmasına karar vermiştir.
12. Hâkimliğin anılan kararından sonra evrak Cumhuriyet
Savcılığına gönderilmiş ve 2012/3121 sayılı soruşturma başlatılmıştır.
13. Cumhuriyet Savcılığı, soruşturma sonucunda 29/11/2012
tarihli kararı ile kitapların yurt dışından geldiği ve kitapları basanın tespit
edilemediği, kitapların gönderildiği kişinin olaydan haberdar olmadığına dair
savunmasının aksine bir delil bulunmadığı gerekçesiyle olayla ilgili kovuşturma
yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı,
karar ile birlikte Diyarbakır 2 No.lu Hâkimliğinden (TMK 10. madde ile görevli)
kitapların müsaderesini talep etmiştir.
14. Hâkimlik, 30/11/2012 tarihli ve 2012/290 Değişik İş
sayılı kararı ile kitapların müsaderesine karar vermiştir. Kitaplar 11/3/2014
tarihinde yakılarak imha edilmiştir.
15. Anılan kitaplardan “Kürdistan
Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunma)” isimli kitabın, İstanbul 2 No.lu Hâkimliğinin
21/9/2012 tarihli ve 2012/156 sayılı kararı ile toplatılmasına ve bu kitaplara
el konulmasına ilişkin kararına karşı yapılan bireysel başvuru konusunda
Anayasa Mahkemesi, Abdullah Öcalan ([GK], B. No: 2013/409, 25/6/2014)
kararında Anayasa’nın 26. maddesinde tanımlanan ifade özgürlüğünün ihlal
edildiğine karar vermiştir. Bunun üzerine Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hâkimliği,
2/9/2014 tarihli ve 2014/467 Değişik İş sayılı kararı ile Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliğinin
4/10/2012 tarihli toplatma ve el koyma kararının kaldırılmasına karar
vermiştir.
16. Başvurucuya gelen Demokratik
Modernite dergisinin 2013 yılı 7.
sayısında, Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliğinin 4/10/2012 tarihli kararı ile el
konulmasına ve toplatılmasına karar verilen kitabın bazı bölümleri
yayımlanmıştır.
17. Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz
Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) 9/10/2013 tarihli ve K.3013/159 sayılı
kararında, anılan kitabın bölümlerinin yayımlandığı derginin ilgili
sayfalarının başvurucuya verilmesini uygun görmemiştir. Kararın ilgili kısmı
şöyledir:
"Kurumumuzda yukarıda
isimleri yazılı hükümlü/tutuklulara gelen "Demokratik Modernite
(Demokratik Çözüm ve Özgür Yaşam) dergi Eylül- Ekim- Kasım sayı:7" dergi
incelenmek üzere Ceza İnfaz Kurumumuz Eğitim Kuruluna gelmiştir. Derginin
incelenmesi neticesinde 6-19 sayfalar arası, Abdullah Öcalan'ın yazdığı,
Diyarbakır 3 Nolu Hakimliğinin 4/10/2012 tarih ve
2012/102 D.İş sayılı "El Konulması ve
Toplatılmasına" kararı bulunan Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü
(Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunmak) Beşinci Kitabın 442-465
sayfalar arasından birebir alıntılar olduğu tespit edilmiş olup, söz konusu
dergi sahibi hükümlülerin dilekçesi ile talep etmesi halinde, derginin 6. 7. 8.
9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. ve 19. sayfalarının çıkarılarak
kendisine verilmesine, herhangi bir talebi olmaması halinde derginin kütüphane
deposuna kaldırılmasına, 5275 sayılı Kanun'un 62/3 ile Tüzük'ün
87/3 maddeleri gereğince, karara tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde
Sincan İnfaz Hakimliğine itiraz edebileceğinin tebliğine oy birliği ile karar
verilmiştir.
"
18. Başvurucu, anılan karara karşı Sincan İnfaz Hâkimliğine
şikâyette bulunmuştur. Şikâyeti inceleyen Hâkimlik 25/10/2013 tarihli ve
K.2013/5266 sayılı kararı ile başvurucunun şikâyetinin reddine karar vermiştir.
19. Başvurucu, Hâkimliğin ret kararına karşı itiraz yoluna
başvurmuştur. İtirazı inceleyen Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi, İnfaz Hâkimliği
kararının "... usul ve yasaya uygun
olduğu ..." gerekçesiyle başvurucunun itirazının reddine karar
vermiştir. Bu karar başvurucuya 15/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucu 3/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
21. Anayasa Mahkemesinin 8/4/2015 tarihli ve B. No: 2013/3614
sayılı kararında belirtilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 4/11/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 3/12/2013 tarihli ve 2013/9395 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, dergide mahkemece yasaklanmış bir kitaptan
alıntılar olmasına rağmen dergi hakkında herhangi bir yasaklama kararı
olmadığını belirterek Eğitim Kurulunun dergiye ilişkin kararı nedeniyle
iletişim araçlarına ulaşma hakkının engellenmesini Anayasa’nın 26. maddesinde
düzenlenen ifade özgürlüğünü, ayrıca anılan işleme karşı başvurduğu kanun
yollarında etkin bir savunma yapma imkânı verilmemesinin ve başvurularının
dosya üzerinden sonuçlandırılmasının Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
24. Anayasa’nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma
özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade edilmiş ve
“başka yollar” ifadesiyle her
türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (Emin Aydın, B. No: 2013/2602, 23/1/2014, §
43).
25. İfade özgürlüğü, insanın haber, bilgi ve başkalarının
fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı
kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla
ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve
yayabilmesi anlamına gelir (Emin Aydın,
§ 40).
26. Haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünün, ifade
özgürlüğünün norm alanı içinde olduğu konusunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır.
Bu bağlamda Anayasa’da ifade özgürlüğüne ilişkin olarak daha ayrıntılı
düzenlemeler de yer almakla birlikte mevcut koşullar altında başvurunun,
iletişim araçlarına ulaşım hakkının engellenmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün
ihlal edildiği iddiası yönünden ifade özgürlüğüne ilişkin temel düzenleme olan
ve madde metninde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün haber veya fikir
almak özgürlüğünü de kapsadığının açıkça düzenlendiği Anayasa’nın 26. maddesi
kapsamında incelenmesinin gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiası Yönünden
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Başvurucunun ihlal iddialarını
kanıtlayamadığı, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara
ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin
meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden
ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir.
28. Başvurucu her ne kadar başvurduğu kanun yollarında etkin
bir savunma yapma imkânı verilmemesi ve başvurularının dosya üzerinden
sonuçlandırılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüşse de iddialarının soyut nitelikte kaldığı ve ihlalin ne şekilde
gerçekleştiğinin somut olarak ortaya konamadığı, dolayısıyla ihlal iddiasını
kanıtlamaktan uzak olduğu anlaşıldığından adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasının kanıtlanmamış şikâyet kapsamında kaldığının kabulü gerekir.
29. Açıklanan nedenlerle başvurucunun, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasının kanıtlanmamış şikâyet niteliğinde olduğu
görüldüğünden başvurunun bu kısmının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
b. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiği İddiası Yönünden
30. Başvurunun incelenmesi neticesinde ifade özgürlüğüne
ilişkin iddiaların, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşıldığından
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
31. Anayasa’nın “Düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesi şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka
yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet
resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek
serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri
yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni,
kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti
ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların
cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması,
başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun
öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun
olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına
ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla,
düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
32. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 10.
maddesi şöyledir:
“1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu
makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat
özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde,
Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi
tutmalarına engel değildir.
2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin
kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin,
toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması
ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve
haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı
erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı
formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.”
33. Başvuru konusu olayda dergide yayımlanan bazı yazıların,
Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliğinin 4/10/2012 tarihli ve 2012/102 Değişik İş sayılı
kararı ile el konulması ve toplatılmasına karar verilen Abdullah Öcalan’ın
kitabından alıntılar olması nedeniyle Eğitim Kurulu tarafından derginin anılan
bu kısmının ayrılarak başvurucuya verilmemesi söz konusudur.
34. Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliğinin anılan toplatma kararına
konu olan kitap; İstanbul 2 No.lu Hâkimliğinin kararı ile farklı bir toplatma
ve el koyma kararına, bu bağlamda Anayasa Mahkemesi nezdinde başka bir bireysel
başvuruya konu olmuştur. Anayasa Mahkemesi bu
kararında kitaba ilişkin değerlendirme yapmış ve İstanbul 2 No.lu
Hâkimliğinin toplatma kararının Anayasa'nın 26. maddesinde düzenlenen ifade
özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir (Abdullah
Öcalan).
35. Anılan karar gözetilerek Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu,
Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliğinin anılan toplatma kararına konu kitabın bazı
bölümlerinin yayımlandığı Azadiya Welat
gazetesinin ilgili sayfalarının hükümlüye verilmemesini Kamuran Reşit Bekir (B. No: 2013/3614,
8/4/2015) kararında ayrıca değerlendirmiştir. Başvuru konusu olayda Eğitim
Kurulu, Sincan İnfaz Hâkimliği ve Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ortaya
koyduğu gerekçeler gözetildiğinde anılan kararda ortaya konulan ilkelerden ve
yapılan değerlendirmelerden somut olay açısından ayrılmayı gerektirecek bir yön
bulunmamaktadır.
36. Mahkemenin anılan kararlarda ortaya koyduğu ilkeler
temelinde Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Eğitim
Kurulu ve Sincan İnfaz Hâkimliğinin
Demokratik Modernite dergisinin, bazı
sayfalarının yasaklanmış bir kitaba ait olması gerekçesiyle başvurucuya
verilmesinin engellenmesi kararı ile ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin
Diyarbakır 3 No.lu Hâkimliğinin toplatma kararı ile bir bütün olarak
değerlendirilmesi neticesinde başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan
müdahalenin demokratik toplumda gerekli ve ölçülü olmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
37. Açıklanan gerekçelerle Sincan İnfaz Hâkimliğinin ret
kararlarına konu derginin bazı sayfalarının çıkartılarak verilmemesi nedeniyle
başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü çerçevesinde
haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılması
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
38. Başvurucu ihlal nedeniyle maddi ve manevi tazminat
talebinde bulunmuştur. Bununla birlikte tazminat taleplerine ilişkin olarak
herhangi bir meblağ belirtmemiştir.
39. 6216 sayılı Kanun'un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
40. Başvurucu, uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile ilgili
olarak Anayasa Mahkemesine herhangi bir belge sunmamıştır. Anayasa Mahkemesinin
maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucuların, uğradıklarını iddia
ettikleri maddi zarar ile tazminat talepleri arasında illiyet bağı
bulunmalıdır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesine herhangi bir belge sunmayan
başvurucunun maddi tazminat talebi reddedilmelidir.
41. Başvurucunun haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünün
kısıtlanması nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya 1.300 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
42. Adli yardım talebinin kabul edilmesiyle başvurucunun muaf
tutulduğu yargılama giderlerinin tahsilinin başvurucunun mağduriyetine neden olacağından
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesi
uyarınca başvurucunun yargılama giderlerini ödemeden tamamen muaf tutulması
gerekir.
43. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (3) numaralı fıkrası
uyarınca kararın bir örneğinin bilgi için Bakanlığa gönderilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının açıkça
dayanaktan yoksunluk nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan haber ve
fikirlere ulaşma özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasının KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan haber ve
fikirlere ulaşma özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 1.300 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
D. Başvurucunun yargılama giderlerinden tamamen MUAF
TUTULMASINA,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
F. Kararın bir örneğinin 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin
(3) numaralı fıkrası uyarınca Bakanlığa gönderilmesine,
4/11/2015
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.