logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Ali Şanlı [2.B.], B. No: 2013/9515, 14/4/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİBÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET ALİ ŞANLI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/9515)

 

Karar Tarihi: 14/4/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

Raportör

:

Yakup MACİT

Başvurucu

:

Mehmet Ali ŞANLI

Vekili

:

Av. Ferman YARDIMCI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında zarar tespit komisyonuna yapılanbaşvurunun reddedilmesi nedeniyle açılan davada derece ve temyiz mahkemesince esasa etkili itirazların cevaplanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının, zarara neden olan olay sonucu meydana gelen ölümden güvenlik güçlerinin sorumlu olması nedeniyle de yaşam hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/12/2013 tarihinde Batman İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuş; İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca başvurucunun adli yardım talebininkabulüne karar verilmiştir.

4. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 30/9/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından 4/3/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 21/3/2016 tarihli yazısında başvuru hakkında verilen kabul edilebilirlik kararının gönderilmesi hâlinde görüş bildirileceği belirtilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu; olay tarihinde Batman ili Kozluk ilçesi Yeniçağlar köyünde ikamet ettiğini, 1997 yılının Temmuz ayında icar olarak ektiği 150 dönüm buğday tarlasının terör olayları nedeniyle güvenlik güçleri tarafından yürütülen operasyonda kullanılan patlayıcılardan dolayı yandığını, yangın nedeniyle babası M.S.Ş.nin kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdiğini belirterek 5233 sayılı Kanun hükümleri gereği 30/5/2008 tarihinde Batman Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.

9. Komisyon 28/12/2010 tarihli ve E.2010/2-1706 sayılı kararıyla başvurucunun talebini reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan müracaatın incelenmesi sonucunda; 4/10/2004 tarihli ve 2004/7955 sayılı Yönetmelik hükümlerinde belirtilen şartlara uygun olması nedeniyle yapılan incelemede, bilirkişi heyetince yapılan keşif, tutulan tutanaklar ve dosyada bulunan diğer bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda; Yeniçağlar köyü ve mezraları boşaltılmamış olup, yıllar itibarıyla nüfusunda bir azalma görülmemiştir, seçimler düzenli yapılmış olup, şahsa yönelik doğrudan bir tehdit ve saldırı bulunmadığından, ödeme yapılmamasına, talebin reddine, ilgili şahsayargı yoluna başvurarak zararın tazmin edilmesini talep etme hakkının saklı olduğu hususları ile kararın tebliğine, komisyonumuzca oy birliği ile karar verlidi."

10. Başvurucu; Komisyona yaptığı başvuruda köyün kısmen veya tamamen boşaltıldığı yönünde iddiası olmadığını, terörle mücadele sırasında askerlerin kullandığı bomba nedeniyle icar yoluyla ektiği tarlanın yandığını, olay nedeniyle babasınınkalp krizi geçirerek öldüğünü, ekinlerinin yandığına ilişkin haberin o dönemdeki yerel gazetede de yayımlandığını, yine Yeniçağlar köyü muhtarının ve çevre köy muhtarlarının birlikte imzaladıkları tutanakla yangın olayını doğruladıklarını, bu açıdan zarara uğradığı hususunun sabit olduğunu belirterek kararın iptali için Diyarbakır1. İdare Mahkemesinde iptal davası açmıştır.

11. Mahkeme 20/7/2011 tarihli ve E.2011/834, K.2011/1869 sayılı kararıyla davayı yetki yönünden reddetmiş, dosyayı Batman İdare Mahkemesine göndermiştir.

12. Dosya Batman İdare Mahkemesinin E.2011/1340 sırasına kaydedilmiş, Mahkeme 2/12/2011 tarihli ve K.2011/1636 sayılı kararı ile davayı reddetmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

Dosyanın incelenmesinden; davacı vekili tarafından, davacının ikamet ettiği köyden, bölgede yaşanan terör olayları ve terör saldırılarından dolayı yaşamlarının tehlikeye girmesi nedeniyle göç etmek zorunda kaldığı, göç sonucu taşınır, taşınmaz malvarlığı ile yoksun kalınan malvarlığı zararının bulunduğu belirtilerek 5233 sayılı Yasa uyarınca tazminat talebinde bulunulduğu, başvurunun dava konusu zarar tespit komisyon kararı ile "Köyün ve mezraların boşalmadığı, yıllar itibarıyla nüfusunda azalma olmadığı, seçimlerin düzenli olarak yapıldığı, şahsına yönelik saldırı olmadığı” sebebiyle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

5233 sayılı Yasanın yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; "terör eylemleri" veya "terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler" sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle malvarlığına ulaşamayan kişilerce uğranılan maddi zararın, sözü edilen Yasa hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından "tamamen" boşaltılmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar Yasada tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararın idarece karşılanması mümkündür. Sosyal güvenlik kaygısına dayanılarak bir yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması nedeniyle malvarlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararın idarece ödenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.

Yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde, yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının idarece yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının, yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Terör olayları nedeniyle toplumda oluşan korku ve endişe karşısında her bireyin farklı tepki göstermesi mümkündür. Bu nedenle, kişiden kişiye değişebilen bir duygu olan güvenlik kaygısının yukarıda belirtildiği şekilde nesnel bir ölçüte dayandırılması zorunludur. Ancak, bir yerleşim yerinde meydana gelen terör olayları nedeniyle yerleşim yerinde sadece köy korucuları ile bunların aileleri kalmış, diğer köy halkının yerleşim yerini terk etmiş olması halinde ise, yerleşim yerini kısmen terk eden köy halkının da güvenlik kaygısıyla köyden ayrıldığının kabul edileceği ve bu nedenden dolayı malvarlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararın 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre idarece karşılanacağı açıktır.

Bu itibarla, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy korucuları ile bunların aileleri dışındaki diğer köy halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının, yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın, güvenlik kaygısından kaynaklandığından bahisle 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.

Olayda, Batman İli, Kozluk İlçesi, Yeniçağlar Köyü ve Mezralarının “Boşalan, Kısmen Boşalan ve Boşalmayan Köyler" listesinde isminin yer almadığı, genel nüfus sayımlarına görenüfusun 1990 yılında 1422, 1997 yılında 2034, 2000 yılında ise 1794 kişi olduğu, Kozluk İlçe Seçim Kurulu’nun 07.08.2009 tarih ve 174 sayılı yazısında, 1990-2000 yılları arasında Kozluk İlçesine bağlı tüm köylerde muhtarlık seçimlerinin yapıldığı ve seçim yapılmayan köy olmadığı, Batman İl Jandarma Alay Komutanlığı tarafından tutulan 13/11/2009 tarihli tutanağa göre Yeniçağlar köyünde köy boşaltma ve koruculuk sisteminin olmadığı ifade edilmiştir.

Bu durumda; aralarında davacının da bulunduğu Yeniçağlar Köyü halkının bir kısmının, ekonomik, sosyal ve güvenlik nedenleriyle de olsa köyden göç etmelerinden dolayı uğradıkları zararın, anılan köyün tamamen boşalmamış olması diğer bir ifadeyle anılan köyde nesnel güvenlik kaygısının yaşanmamış olması ve davacıya yönelik bir terör tehdidi ya da saldırısının bulunmaması nedenleriyle, uğranıldığı ileri sürülen zararın, 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre idarece karşılanmasına hukuki olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davanın reddine,

..."

13. Başvurucunun temyizi üzerine karar, Danıştay Onbeşinci Dairesinin 11/10/2012 tarihli ve E.2012/2078, K.2012/6830 sayılı ilamıyla onanmıştır.

14. Karar düzeltme talebi, aynı Dairenin 26/9/2013 tarihli ve E.2013/9843, K.2013/6415 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.

15. Ret kararı, 19/11/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş; 17/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

B. İlgili Hukuk

16. 5233 sayılı Kanun'un 1. maddesi şöyledir:

"Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir."

17. 5233 sayılı Kanun'un 2. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.

18. 5233 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesi şöyledir:

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 14/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

20. Başvurucu, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat talebinde bulunduğunu, Komisyonunun, ileri sürdüğü iddia çerçevesinde değerlendirme yapmadığını ve talebini başka bir gerekçeyle reddettiğini, aynı iddialarla Mahkemeye açtığı davanın da şablon gerekçelerle reddedildiğini, dilekçelerin hiçbirisinde köyün terör olayları nedeniyle tamamen veya kısmen boşaltıldığı yönünde bir iddia ileri sürmediği hâlde bu çerçevede değerlendirme yapıldığını, talebinin tamamen yanan tarla nedeniyle uğradığı zarara ilişkin olduğunu ancak Komisyon ve Mahkemenin iddialarla ilgili hiçbir değerlendirme yapmadığını, temyiz ve karar düzeltme aşamalarında da itirazlarının cevaplandırılmadığını ve talebinin aynı şekilde reddedildiğini, 1997 yılında meydana gelen terör olayları sonucunda icar olarak ektiği 150 dönüm buğday ekili tarlasının yandığını, buna ilişkin yerel gazetede haber yayımlandığını, köy muhtarlarının da tutanak düzenlediklerini, yangını söndürmeye çalışırken bu olaya dayanamayan babası M.Ş.Ş.nin kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdiğini, ölüm olayından güvenlik güçlerinin, kasıtlı veya ihmali davranışları ile sorumlu olduklarını belirterek Anayasa’nın 17., 35. ve 36. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

B. Değerlendirme

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesindedüzenlenen hakkının ihlal edildiği iddiasının, delillerin değerlendirilmesi ve yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşıldığından Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür. Buna göre başvuru, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia ve yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia başlıkları altında incelenmiştir.

1. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

22. Başvurucu; Derece Mahkemesi ve Danıştay kararlarında davanın sonucuna etki edecek nitelikteki iddialarıyla ilgili cevap verilmediğini, davada ileri sürmediği vakıalar çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

23. Başvurucu tarafından adil yargılanma hakkı kapsamında ileri sürülen iddianın idari ve yargısal süreçte talep edilen husus dışında değerlendirme yapılarak şablon gerekçelerle tazminat isteminin reddine karar verilmesine ilişkin olması nedeniyle başvuru, gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.

24. 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurularda, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiası daha önce bireysel başvuruya konu olmuş ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği kararlarında, başvurucuların hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında olan özel durumlarının değerlendirilmesi hariç olmak üzere başvurucular tarafından ileri sürülen ve hüküm sonucunu etkilediği iddia edilen taleplerinin Derece Mahkemeleri kararlarında denetlenerek reddedildiği, bu nedenlerle başvuruların bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna varılmıştır (Mesude Yaşar, B. No: 2013/2738, 16/7/2014, §§ 79-82; Cahit Tekin, B. No: 2013/2744, 16/7/2014, §§ 75-77).

25. Somut olayda başvurucunun 1997 yılında meydana gelen terör olayları sırasında icar olarak ektiği 150 dönüm buğday ekili tarlasının yandığını, buna ilişkin yerel gazetede haber yayımlandığını belirterek zararının giderilmesi için Komisyona başvurduğu, Komisyonun, başvurucunun yaşadığı Yeniçağlar köyü ve mezralarının terör nedeniyle boşaltılmadığı olgusundan hareketle talebi reddettiği, Komisyon kararının iptali için açılan davada ise Mahkemenin, başvurucunun ikamet ettiği köyün terör nedeniyle boşaltılmadığını ve başvurucuya yönelik bir terör tehdidi ya da saldırısının bulunmadığını belirterek davayı reddettiği anlaşılmıştır.

26. Başvurucu, idari ve yargısal sürecin tamamında icar yoluyla ektiğini belirttiği 150 dönümlük buğday tarlasının, güvenlik güçlerinin kullandığı bomba nedeniyle yandığı iddiasıyla tazminat talebinde bulunmuş ise de başvurucunun babasının ektiği belirtilen tarlanın bilinmeyen bir nedenle yandığı hususuna yönelik 15/7/1997 tarihli yerel gazetede çıkan haber ile Komisyona başvuru tarihinden sonra muhtarlarca düzenlenen 22/4/2011 tarihli tutanak çerçevesinde ileri sürülen iddianın, davanın sonucunu etkileyecek derecede esaslı bir niteliği haiz olmadığı, başka bir ifadeyle başvurucunun soyut ve temelsiz iddialarının Mahkemece ayrıntılı bir şekilde cevaplandırılmasının zorunlu olmadığı, Mahkemenin gerekçeli kararında zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında kalıp kalmadığına değinilirken başvurucuya yönelik bir terör tehdidi ya da saldırısının bulunmaması yönünde bir değerlendirme yapıldığı ve bu şekilde iddiaların zımnen reddedildiği, bu açıdan başvurucunun karar sonucuna etki etmeyecek nitelikteki iddiasıyla ilgili ayrıca bir değerlendirme yapılmamış olmasının kararı gerekçeden yoksun bırakmayacağı, İlk Derece Mahkemesince oluşturulan karar ve gerekçesine atıf yapılmak suretiyle hükmün Danıştay tarafından onandığı ve karar düzeltme talebinin reddedildiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine yönelik iddiaları hakkında farklı karar verilmesini gerektiren bir yön bulunmamaktadır.

27. Açıklanan nedenlerle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

28. Başvurucu; davaya konu olay nedeniyle babasının kalp krizi geçirerek vefat ettiğini, ölüm olayından güvenlik güçlerinin kasıtlı veya ihmali davranışları ile sorumlu olduklarını belirterek yaşam hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

29. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru “ikincil nitelikte bir kanun yolu” olup bu yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır (Makbule Talay, B. No: 2013/8592, 6/1/2016, § 42).

30. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 17)

31. Bireysel başvurunun ikincil niteliği gereği başvurucunun, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarını öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne uygun olarak iletmesi; bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu mercilere sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).

32. Başvurucu; terörle mücadele sırasında askerlerin kullandığı bomba nedeniyle icar yoluyla ektiği tarlanın yandığını, olay nedeniyle babasının üzüntüden kalp krizi geçirerek öldüğünü, ölüm olayından güvenlik güçlerinin sorumlu olduğunu, bu yönüyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

33. Başvurucunun öncelikle bu hak ihlali iddiası için öngörülen tüm yargısal yolları tüketmiş olması gerekmektedir.

34. Başvurucu, olay nedeniyle sorumlu olduğunu iddia ettiği kişilerle ilgili suç duyurusunda bulunduğu veya dava açtığına ilişkin herhangi bir bilgi, belge sunmamış; bu konuda girişimde bulunduğu hususunda gerek başvuru dilekçesinde gerekse dosya kapsamında bir bilgiye ulaşılamamıştır.

35. Belirtilen nedenlerle anılan hak ihlali yönünden başvurucunun ilgili yargısal yollara başvurmaksızın bireysel başvuruda bulunduğu anlaşıldığından başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

14/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mehmet Ali Şanlı [2.B.], B. No: 2013/9515, 14/4/2016, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET ALİ ŞANLI
Başvuru No 2013/9515
Başvuru Tarihi 17/12/2013
Karar Tarihi 14/4/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında zarar tespit komisyonuna yapılan başvurunun reddedilmesi nedeniyle açılan davada derece ve temyiz mahkemesince esasa etkili itirazların cevaplanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının, zarara neden olan olay sonucu meydana gelen ölümden güvenlik güçlerinin sorumlu olması nedeniyle de yaşam hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5233 Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun 1
2
geçici 1
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi