TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
OSMAN RAHMİ OFLUOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/10115)
|
|
Karar Tarihi: 19/2/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Recep KAPLAN
|
Başvurucu
|
:
|
Osman Rahmi
OFLUOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Refik
Çağlar DİLBER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, davalı sıfatına sahip olunan bir tazminat davasında
mahkemece gerekli araştırmaların yapılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. 1947 doğumlu olan başvurucu, olay tarihinde avukat olarak
görev yapmaktadır. Başvurucu,vekil
sıfatı ile takip etmekte olduğu karşılıksız çek keşide etmek davası ile ilgili
olarak davaya bakan İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi M.S.yi (Hâkim) Bakanlığa şikâyet etmiş ve bu şikâyete
ilişkin dilekçesini kendisinin yöneticisi olduğu www.mahkemekararlari.wordpress.com alan
adına sahip internet sitesinde yayımlamıştır. 3/3/2010 tarihli şikâyet
dilekçesi şu şekildedir:
"ADALET BAKANLIĞI
CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
ANKARA
...
Konu : İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi ...'nın
... karşılıksız çek davalarındaki taraflı davranışı nedeniyle hakkında şikayet.
Açıklamalar ;
1- İstanbul 1. Asliye
Ceza hakimi .. yeni çek yasasımn uygulaması konusunda taraflı davranmaktadır.
Görülmekte olan ... esas sayılı dosyamızda savunma avukatının savunmasını,
savcının beraat talebini ciddiye almaksızın hakim ceza
vermiştir ve avukata hitaben şöyle demiştir:
-Ben böyleyim, ceza veriyorum.
Hakimin savunmaya meydan okurcasına kullandığı bu ifadeler bizde hakimin
tarafsızlığı konusunda şüpheler uyandırmıştır.
2- Avukat savunmasında
özet olarak suç konusu çekin erken ibraz edildiğini, 5941 sayılı yasanın 5/1 maddesine
göre çeklerin erken ibrazı halinde karşılıksız çek suçunun oluşmayacağını,
sanığın çek hesabı sahibi şirketin ortağı ve yönetim organı üyesi olmadığı,
suça konu çeki vekaleten imzaladığı nedenleri ile beraat talep etmiştir.
3- Şikayetçi olduğumuz hakim 5941 sayılı yasanı 2. maddesini uygularken istisnasız
herkese güvenlik tedbiri olarak yurt dışı çıkış yasağına hükmetmektedir.
Şikayetimiz: Hakim bakmakta olduğu çek davalarında tarafsız değildir. Yasanın amir
hükümlerini, yasa koyucunun amacını gözardı ederek
istinasız herkese ceza verdiği gibi, cezaların kişiselliği ilkesini hiçe
sayarak 5941 sayılı yasanın geçici 2. maddesine göre taahhütname veren herkese
yurt dışı çıkış yasağına hükmetmesi taraflı davranışının apaçık kanıtlarıdır.
Hakim ...’nın kendisinin alacaklı çek mağduru olup
olmadığı, 1. derece yakınlarından alacaklı çek mağdurlanma
bulunup bulunmadığının araştırılmasını ve hakimin disiplin cezası ile
cezalandırılmasını şikayet yolu ile talep ediyorum. 03.03.2010"
9. Bu dilekçenin internet sitesinde yayımı sonrasında anılan
sitede aşağıdaki yorumlar yapılmıştır:
"iyi olmuş ama bakanlık bu hakimden daha beter değilmi erken
ibraz konusunda bir tane kararı temyiz etmedi bizim kesik cezada temyiz
hakkımız yok demekki hakimler iktidarın görüşüne
paralel karar veriyor akp yargı el ele...
Yorum yapan yılmaz—Mart 3, 2010 @ 9:51
Kararı Adalet Bakanlığı vermeyecek, HSYK verecek.. Bakanlık sadece soruşturmayı yapacak. Hakimin
aleyhinde soruşturma yapılmış olması bile yeterli..
Ama daha çoğu da olabilir. İddiamız ciddi ve hukuki temeli var. Hakim sıradan, herkese yurt dışı yasağı koyuyor. Buna ilave
olarak herkese ceza veriyor.
Yorum yapan rahmiofluoglu
— Mart 3, 2010 @ 11:40
Rahmi bey şikayetiniz
için çok sevindim. Sizin hakimi şikayetinize canı
gönülden destek veriyorum. Bir sürü masum iş adamımızın hakkını yedi onlara
çocuklarına ailelerine annelerine zulm etti. Bu ve
buna benzer tüm hakimlerin cezalandırılması gerekir. Kimbilir
ne kadar çok insanın canını yaktı hakkını yedi.
Adalet en az içindir. Kanun adamlarının
kendilerini yenilemeleri ve geliştirmeleri gerekir.
Bu satten sonra
bütün keyfe keder hareket eden YASAYI dikkate almayan kusur ilkesini yok sayan hukuk
adamlarını şikayet etmek en büyük görevimizdir.
Yorum yapan su — Mart 3, 2010 @ 9:20
insanlık ayıbı olan borca hapis cezasına karşı verdiği mücadelede, üstelik,
bizle aynı safta olduğunu belirten bir gurubun hakaretlerine rağmen üstün
gayret ve çaba gösteren Sn Rahmi OFLUOĞLU’NA
emeklerinden dolayı taktir ve şükranlarımı sunuyorum.
Bir gün bu ceza kalktığında, sürece yaptığı
olumlu katkılardan dolayı mağdurlar bu ismi herzaman
şükranla anacaklardır.
Yorum yapan a.b. —
Mart 3, 2010 @ 3:09
aynı kanun bu kadar zıt uygulanabiliyor ve bunada
adalet hukuk hakimin yorumu yada herne ise ne denirse
densin bu kadar basit olamaz olmamalı kanun yoruma açıktır da bu kadar açık
nasıl oluyor kanunların önemi kalmıyor şansınıza hangi asliye cezaya düştüğünüz
ve ordaki hakimin zihniyeti kanunların önüne geçiyor
evet reform gerekiyor ama uygulayıcıları bu reformda nereye koyacağız önemli
olan o
Yorum yapan elif — Mart 3, 2010 @ 9:30
Yasalar farklı uygulanamaz, farklı yorumlar
akademik tartışmalarda olur
Yasaların yoruma tabi olması doğru
anlaşılmalı. Yasalar yorumlanır ama farklı uygulama olmaz. Bütün dünyada üst
mahkemeler uygulamadaki birliği sağlar.
Bu olayda en enterasan
olan beraat isteyen savcının yasayı bilmeden körleme
doğru yapması. Hakim ve savcılarımızın okuma firsatı
ve de alışkanlığı yok..5941 yürürlüğe girdiği ilk
günlerde önce eften püften nedenlerle ertelemeler yaptılar. Neden? Yargıtay bir
karar verir diye beklediler. Sonra beklenen kararın Yargıtay’dan gelmeyeceği
anlaşılınca şaşkına döndüler. Kolaycılar, İçtihat tapınmacılığı
hakim.. Bağımsız ve tarafsız bir yargıç olup
uygulamaya katkı sağlamak yerine içtihat bekliyorlar..
Yorum yapan rahmiofluoglu
— Mart 4, 2010 @ 7:17
bu konuda rahmi beye yürekten katılıyorum
ayrıca yargıda yaşanan yoğunluğun, kilitlenmelerin, zaman aşımlarının altında
yatan en büyük sebebin bu kolaycılık anlayışının benimsenmesinden
kaynaklandığını düşünüyorum
Yorum yapan a.b. —
Mart 4, 2010 @ 11:20 "
10. Bu yazı ve yorumlara dayanarak Hâkimin başvurucu hakkında
yaptığı şikâyet üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan
soruşturmada başvurucunun hakaret suçundan cezalandırılması istemiyle 27/4/2011
tarihli iddianame düzenlenmiştir.
11. Bu iddianamenin kabulü üzerine açılan davaya bakan (kapatılan)
İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi 10/10/2012 tarihinde 2/7/2012 tarihli ve 6352
sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve
Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesindeki düzenlemeyi
dayanak alarak başvurucu hakkındaki kovuşturmanın ertelenmesine karar
vermiştir.
12. Duruşma tutanaklarına göre başvurucu bu yargılama esnasında;
Hâkimi tanımadığı, Bakanlığa böyle bir dilekçe verdiğini hatırlamadığı,
internette yayımlanan dilekçeyi kendisinin yayımlamadığı, dilekçenin kendi
bilgisi dışında büro çalışanları tarafından yayımlanmış olabileceği, internet
sitesindeki yorumların hangi yazıya ait olduğu ve kime karşı yapıldığının belli
olmadığı ve Hâkimin talebi üzerine yazının yayından kaldırıldığı yönünde
savunmada bulunmuştur. Başvurucu bununla birlikte dilekçe içeriğini
savunduğunu, Hâkim'in bütün çek dosyalarında yurt dışı çıkış yasağı
uyguladığını, şikâyet dilekçesinden sonra bir daha yurt dışı çıkış yasağı
kararı vermediğini, eski verdiği yurt dışı çıkış yasaklarını kendisinin bir
müvekkili dışında kaldırdığını, kendisi müvekkili tarafından Hâkim'in talebiyle
azledilince bu kişiyle ilgili yurt dışı çıkış yasağının da kaldırıldığını
belirtmiştir. Başvuru ayrıca şikâyet dilekçesindeki iddiaların gerçekliğinin
anlaşılabilmesi için Hâkim'in görev yaptığı mahkemedeki yirmi dosyanın
incelenmesini istemiştir. Ancak bu inceleme talebi (kapatılan) İstanbul 5. Sulh
Ceza Mahkemesi tarafından bu incelemenin dava dosyasına bir katkı sağlamayacağı
gerekçesiyle reddedilmiştir.
13. Hâkim bu davadan ayrı olarak internet sitesinde de
yayımlanan şikâyet dilekçesinde ve bu dilekçeyle ilgili yorumlarda kullanılan
ifadeler nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığından bahisle manevi
tazminat davası açmıştır.
14. Davayı gören İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesindeki
yargılama esnasında (kapatılan) İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesindeki
yargılamanın sonucu beklenmiştir. Mahkeme ayrıca internet sitesinden silinen
yazı ve yorumlar yönünden bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. Bilirkişi
raporunda, dava konusu dilekçenin internet sitesinin yöneticisi tarafından
silindiğinin internet sayfasında ifade edildiği belirtilmiş; bu konu ile
bağlantılı olabilecek yazı ve yorumların internet çıktıları Mahkemeye
sunulmuştur. Mahkemenin gerekçeli kararındaki bilgilere göre başvurucu, Hâkimi
Bakanlığa şikâyet ettiğini kabul etmiştir. Mahkeme (kapatılan) İstanbul 5. Sulh
Ceza Mahkemesindeki yargılamada başvurucu hakkındaki kovuşturmanın
ertelenmesine karar verildikten sonra 12/02/2013 tarihli kararında aşağıdaki
gerekçelerle davayı kabul etmiş ve başvurucu aleyhine 5.000 TL manevi tazminata
hükmetmiştir:
"...Bilirkişi tarafından 13/09/2011
havale tarihli rapor ile, dava konusu olayın internet web sayfasının admini tarafından silindiğinin web sayfasında ifade
edildiğini, bu konu ile bağlantılı olabilecek yazı ve yorumların internet
çıktılarının word belgesine aktarılmış haldeki
yorumların çıkartılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davacının İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Hakimi olarak görevini ifa ederken mahkemesinde açılmış bulunan karşılıksız çek
keşide etmek suçundan verdiği mahkumiyet kararı ve sanığa yurt dışı çıkış
yasağı uygulaması sebebiyle sanık vekili olan davalı avukatın mahkeme hakimi
davacının bu kararı sebebiyle hakimi Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel
Müdürlüğü'ne şikayet ettiği, şikayet hakkı anayasal bir hak olmakla birlikte
şikayet dilekçesini 03/03/2010 tarihinde internette
www.mahkemekararlari.wordpress.com adlı internet sitesinde 'hakimi şikayet
ettik' başlıklı yazı yazdığı, hakimi şikayetine ilişkin şikayet dilekçesini
aynen internet sitesine koyduğu, davacının 'Ben böyleyim, ceza veririm tavrını
sergileyen, savunmaya meydan okurcasına davranan, çek davalarında tarafsız olmayan,
içtihat tapınmacılığı yapan, okumayan, eften püften
nedenlerle erteleme yapan, şaşkına dönen, kolaycı' hakim olduğuna ilişkin
sözlerle küçük düşürüldüğü, Adalet Bakanlığı'na şikayet edildiği ifşa edilmek
suretiyle davacıyı rencide edici yorumlar yazılmasına sebebiyet verdiği,
davalının internet sitesinde yayınlanan ve bir ay sonra kaldırılan yazı ve
davacı ile ilgili Adalet Bakanlığı'na yapılan şikayet dilekçesinin aynen
internet sitesinde yayınlanmış olması sebebiyle tüm bu eylemlerin davacının kişilik
haklarına hukuka aykırı saldırı niteliğinde olduğu, manevi tazminat talep
koşullarının oluştuğu sabit olduğundan, davanın kabulüne karar vermek
gerekmiştir."
15. Başvurucunun temyizi üzerine karar Yargıtay 4. Hukuk
Dairesince 7/4/2014 tarihinde onanmıştır. Onama kararı başvurucuya 15/5/2014
tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 13/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun
"İlke" kenar başlıklı
24. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Hukuka aykırı olarak kişilik
hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını
isteyebilir.”
18. 4721 sayılı Kanun’un "Davalar"
kenar başlıklı 25. maddesinin üçüncü fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Davacının, maddî ve manevî
tazminat...istemde bulunma hakkı saklıdır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 19/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
20. Başvurucu;
i. Hakim'in şikâyet
dilekçesinin internette yayımlanmasından sonra tutumunu değiştirdiğini ve
koyduğu yurt dışı çıkış yasaklarını talep hâlinde kaldırmaya başladığını, yeni
verilen taahhütlerde yurt dışı çıkış yasağı koymamaya başladığını ve erken
ibraz edilen veya vekiller tarafından imzalanan çeklerde beraat kararı vermeye
başladığını belirtmiştir. Başvurucunun iddiasına göre Hâkim şikâyet
dilekçesinden sonra bir istisna hariç herkesin yurt dışı çıkış yasağını
kaldırmıştır, bu istisna da başvurucunun bir müvekkilidir. Başvurucu, Hâkim'in
kendi müvekkilinin yurt dışı çıkış yasağını kaldırmayı kendisinin azledilmesi
şartına bağladığını ve bunu müvekkiline sözlü olarak bildirdiğini nitekim
müvekkili kendisini azlettikten sonra aynı gün müvekkiline ilişkin yurt dışı
çıkış yasağının da Hâkim tarafından kaldırıldığını ileri sürmüştür. Başvurucu
bu bağlamda derece mahkemelerindeki yargılamalar esnasında ispat hakkını
kullanma imkânı olsaydı bu iddialarını kanıtlayabileceğini belirtmiştir.
ii. Davanın bütün safahatlarında gerçeğin araştırılmasını talep
etmesine rağmen Hâkim'e isnat edilen olayların gerçek olup olmadığının
araştırılmaması nedeniyle kendisine ispat hakkı tanınmadığını, ayrıca bilirkişi
tarafından belgelerin aslına ulaşılamamasına karşın dosyada mevcut fotokopilere
dayalı olarak karar verildiğini ve bu nedenlerle de adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
iii. Bu iddialardan ayrı olarak herhangi bir gerekçe ileri
sürmeksizin soyut olarak Anayasa'nın 2., 25., 26., 27., 28. maddelerinde
düzenlenen haklarının da ihlal edildiğine de karar verilmesini istemiştir.
B. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru konusu olayın bir kişinin kullanmış
olduğu bazı sözler nedeniyle tazminat ödemek durumunda kalmış olması nedeniyle
ifade özgürlüğü ile bir ilişkisi varsa da başvurucu, iddialarını ifade
özgürlüğü temelinde ileri sürmemiştir.
22. Başvurucu, bilirkişi tarafından belgelerin (internet
sitesinde yayımlanan şikâyet dilekçesi ve bu dilekçe üzerine yapılan yorumlar)
aslına ulaşılamamasına karşın dosyada mevcut fotokopilere dayalı olarak karar
verildiğini iddia etmiş olmakla birlikte gerek derece mahkemeleri önündeki
yargılamaların kimi aşamalarında (bkz. § 14) gerekse Anayasa Mahkemesine
sunduğu başvuru dilekçesinde (bkz. § 21) şikâyet dilekçesinin kendisi
tarafından verildiğini kabul etmiştir. Bu nedenle başvurucunun fotokopilere
dayalı olarak karar verildiği yönündeki iddialarının ayrıca incelenmesine gerek
görülmemiştir. Başvurucu diğer iddialarında esas olarak ispat külfeti konusunda
dezavantajlı konuma düşürüldüğünü iddia ettiğinden başvuru adil yargılanma
hakkı kapsamında güvence altında olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı
çerçevesinde silahların eşitliği ilkesi yönünden ele alınmıştır (Mehmet Yılmaz (2) B. No: 2015/8533,
14/11/2018, § 27).
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3) ve 48.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu
gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre
özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal
edildiği, buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B.
No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
24. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda başvuru
formu titizlikle doldurulmalı, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olaylar
gösterilmeli, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları
destekleyici tüm belgeler başvuru dilekçesine eklenmelidir. Bir belge elde
edilememişse bunun da nedenleri açıklanmalıdır (Musa Yılmaz Acar, B. No: 2013/1664, 16/7/2014, § 42).
25. Somut olayda başvurucu; gerçeğin araştırılması bakımından
başvuruya konu İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesindeki yargılamanın hangi
aşamasında ne tür taleplerde bulunduğu ve Mahkemenin bu taleplerini ne şekilde
değerlendirdiği konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.
26. Bu durumda ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma, temel
hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki
yükümlülüğünü yerine getirmeyen başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların
temellendirilemediği sonucuna ulaşılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
28. Serruh KALELİ bu sonuca;
başvurucunun iddialarının, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk
kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu dikkate alındığında kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu yönünde farklı gerekçeyle katılmaktadır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği
ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
19/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.