TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET TEMİZ BAŞVURUSU (6)
(Başvuru Numarası: 2014/10213)
Karar Tarihi: 1/2/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Recai AKYEL
Raportör
Yunus HEPER
Başvurucu
Ahmet TEMİZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya gönderilen günlük gazetenin bazı sayfalarının çıkarılarak verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvuru tarihi itibarıyla 40 yaşında olan başvurucu, devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışma suçundan müebbet ağır hapis cezası ile hükümlüdür ve Ankara Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunmaktadır.
9. Başvurucu, ulusal ölçekte yayımlanan Ülkede Özgür Gündem Gazetesinin (gazete) abonesidir. Adı geçen gazete 4 Nisan 2011 tarihinde yayına başlamış ise de 16 Ağustos 2016 tarihinde "terör örgütü PKK'nın propagandasını yaparak örgütün yayın organı gibi hareket ettiği" gerekçesi ile geçici olarak mahkeme kararı ile kapatılmıştır. 29/10/2016 tarihinde çıkarılan kanun hükmünde kararname ile gazetenin tamamen kapatılmasına karar verilmiştir. Gazetenin PKK yanlısı yayın yaptığı, PKK ve KCK terör örgütlerinin yöneticilerinin müstear isimlerle söz konusu gazetede yazılar yazdığı iddiaları çerçevesinde soruşturma ve kovuşturmalar bulunmaktadır.
10. Başvurucunun iddiasına göre başvuruya konu olaydan önce terör suçundan aynı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan bir başka hükümlü, yetkili organların kararı ile şartlı tahliyeden yararlandırılmamıştır. Yine başvurucuya göre 108 tutuklu ve hükümlü infaz kurumuna dilekçe vererek söz konusu kararı ve kararın alınmasında sorumluluğu olduğu düşünülen birinci müdürü protesto etmiştir.
11. Gazetenin 14 Mayıs 2014 tarihli nüshasının birinci ve dokuzuncu sayfalarında söz konusu olaylara ilişkin bir haber yer almıştır. Gazetenin ilk sayfasında büyük harflerle "Haddini Bil İsmail! Sincan 2 No.lu F Tipi Cezaevi Müdürü İsmail Güz, Cezası Biten Ali Sayan'ı Rehin Aldı" başlığı ile verilen haberde, iddiaya göre cezası biten ve herhangi bir disiplin cezası olmayan Ali Sayan'ın şartla tahliye edilmediği ifade edilmiştir. Gazete, Ceza İnfaz Kurumu müdürünün tamamen keyfî olarak hareket ettiğini iddia etmektedir. Gazete haberine göre PKK'lı olan Sayan "tutsak"tır. Gazete, Sayan'ın Ceza İnfaz Kurumunda iyileştirme ve rehabilitasyon programlarına katılmaması ve eylemlerinden pişmanlık duymaması nedenlerinden tekrar örgüte katılma ihtimali bulunduğu kanaatiyle şartla tahliyeden yararlandırılmadığını da ileri sürmüştür.
12. Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) anılan haberin yayımlandığı gazetenin ilgili kısmının başvurucuya verilmesini uygun görmemiştir. 9/5/2014 tarihli Kurul kararında; gazete haberinin infaz kurumunun kararlarını çarpıttığı, haberin gerçekle bağdaşmadığı ve başta İnfaz Kurumunun birinci müdürü olmak üzere kişileri ve kurumları hedef gösteren ifadelere yer verdiği belirtilmiştir.
13. Başvurucu, kararlara karşı Sincan İnfaz Hâkimliğine şikâyetçi olmuştur. Şikâyeti inceleyen Hâkimlik 16/5/2014 tarihli kararı ile başvurucunun şikâyetinin reddine karar vermiştir. Hâkimliğin gerekçesine göre, yapılan uygulama Ceza İnfaz Kurumu kurallarına uygun olup mevzuata ve hukuka aykırılık söz konusu değildir.
14. Başvurucu, Hâkimliğin ret kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi 27/5/2014 tarihli kararında, İnfaz Hâkimliğinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazını reddetmiştir. Başvurucu 10/6/2014 tarihinde bireysel başvuru yapmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun “Süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı” başlıklı 62. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir...
(3) Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren ... hiçbir yayın hükümlüye verilmez.”
16. 12/7/2005 tarihli ve Adalet Bakanı oluru ile yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumları Kütüphane ve Kitaplık Yönergesi’nin “Kuruma kabul edilmeyecek yayınlar” başlıklı 11. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
b) Mahkemelerce yasaklanmamış olsa bile, kurum güvenliğini tehlikeye düşürdüğü ... eğitim kurulu kararıyla tespit edilen, hiçbir yayın kuruma kabul edilmez."
B. Uluslararası Hukuk
17. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 10. maddesi şöyledir:
“1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar...
2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, (...) için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.”
18. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hükümlü ve tutukluların Sözleşme’de yer alan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahip olduğunu pek çok kararında yinelemiştir (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2), B. No: 74025/01, 6/10/2005, § 69). AİHM, hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de Sözleşme kapsamında koruma altında olduğunu belirtmiştir (Yankov/Bulgaristan, B. No: 39084/97, 11/12/2003, özellikle §§ 126-145; Tapkan ve diğerleri/Türkiye, B. No: 66400/01, 20/9/2007, § 68). AİHM ayrıca, hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünü de içerdiğini vurgulamıştır. AİHM'e göre bir gazetenin bazı sayılarının ceza infaz kurumu idaresince hükümlü ve tutuklulara verilmemesi bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğüne yapılan bir müdahaledir (Mesut Yurtsever ve diğerleri/Türkiye, B. No: 14946/08 ve 20/1/2015, §§ 101, 102 ).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 1/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
20. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizinyargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. İhlal İddiası Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, abonesi olduğu gazetenin, bir haberin olduğu kısım çıkarılarak kendisine verilmesinin keyfî olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucuya göre haberde çarpıtma bulunmamakta, Ceza İnfaz Kurumunda yaşanan gerçek olaylaranlatılmaktadır. Başvurucu, tüm yaşananların sorumlusunun İnfaz Kurumunun birinci müdürü olduğunu ve Kurum idaresinin amacının yaşananları gizlemek olduğunu iddia etmektedir. Başvurucu, Anayasa'nın 2., 10., 26. ve 28. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının, Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün görünümlerinden olan haber veya fikir alma özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
23. Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... başkalarının ... haklarının, özel ve aile hayatlarının ... korunması ... gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Müdahalenin Varlığı
25. Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olan başvurucunun, abonesi olduğu gazetenin bir haberin olduğu bazı bölümlerinin çıkarılarak kendisine verilmesinin, haber veya fikir alma özgürlüğü ve dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturduğu açıktır.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
26. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
27. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.
28. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma,demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
(1) Kanunilik
29. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun’un 62. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
(2) Meşru Amaç
30. Gazetenin belirli bölümleri kişilerin hayatının korunması, infaz kurumunun düzeninin ve güvenliğinin sağlanması ve suçun önlemesi amacıyla başvurucuya verilmemiştir. Anılan müdahalenin, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
(3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
31. “Demokratik toplum düzeninin gerekleri” kavramı; ifade özgürlüğü üzerindeki sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmasını, başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendisini göstermesini gerektirmektedir. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir. Buna göre sınırlayıcı tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da başvurulabilecek en son çare niteliğinde değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51)
32. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın -demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte- temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının da incelenmesi gerekir. Bu sebeple ifade özgürlüğü alanında getirilen müdahalelerde, hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir (AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 63; Bekir Coşkun §§ 53, 54; ölçülülük ilkesine ilişkin açıklamalar için ayrıca bkz. Abdullah Öcalan [GK], B. No: 2013/409, 25/6/2014, §§ 96-98; Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 84; Tansel Çölaşan, §§ 54, 55;Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72).
33. Mevcut başvurunun özelliklerinden biri başvurucunun yüksek güvenlikli bir ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunmasıdır. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa'da korunan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65; Hüseyin Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44).
34. Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasında ifade özgürlüğüne herkesin sahip olduğu belirtilmiş, bunun sonucu olarak da Anayasa Mahkemesi pek çok kararında hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de Anayasa'nın koruması altında olduğunu vurgulamıştır. Mahkeme, hükümlü ve tutukluların, süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesinin, bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altında bulunduğuna karar vermiştir (Kamuran Reşit Bekir, § 43; Hüseyin Sürensoy, § 44; İbrahim Bilmez, B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74).
35. Öte yandan cezaevinde bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi cezaevinde güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir. Ancak, bu durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik yapılacak herhangi bir sınırlandırma ölçülü olmalıdır (Kamuran Reşit Bekir, § 44; Hüseyin Sürensoy, § 45). Bu bağlamda, mevcut başvuruya benzer olaylarda kamu gücünü kullanan organların ve mahkemelerin görevi somut olayın koşullarında hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğü ile ceza infaz kurumunun güvenliği, disiplini ve düzeninin sağlanması ihtiyacı arasında adil bir denge sağlamaktır.
36. Başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni, müdahaleye neden olan idarenin ve derece mahkemelerinin kararlarında dayandıkları gerekçelerin, ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından “demokratik toplum düzeninin gereklerine” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Bekir Coşkun, § 56; Abdullah Öcalan,§ 98; Tansel Çölaşan § 56).
37. Mevcut başvurudaki gibi ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerde söz konusu olan ceza infaz kurumunun güvenliği, disiplini ve düzeni ise derece mahkemelerinin dava konusu ifadelerin, cezaevinin asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içerip içermediğini değerlendirmeleri gerekir (Bejdar Ro Amed, B. No: 2013/7363, 16/4/2015, § 80; idare ve derece mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapılmaması nedeniyle ihlal sonucuna ulaşılan bir karar için bkz. Kamuran Reşit Bekir, § 73).
38. Anayasa Mahkemesi, bahsi geçen gazete haberi gibi metinlerin bütünüyle ele alındığında şiddete teşvik edip etmediğinin belirlenmesi için metinde kullanılan terimlerin ve hangi bağlamda yazıldığının dikkate alınmasının uygun olacağını her zaman vurgulamıştır (Abdullah Öcalan,§ 108; Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 100).
39. Başvuruya konu müdahaleden önce başvurucunun terör suçundan hükümlü olarak bulunduğu Ceza İnfaz Kurumunda bazı olaylar meydana gelmiştir. Başvurucunun terör suçundan hükümlü bir diğer arkadaşının şartla tahliye talebi idari ve yargısal makamlar tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine İnfaz Kurumunda bulunan diğer hükümlülerden 108'i dilekçe yazarak gelişmeleri kınamış ve Ceza İnfaz Kurumu birinci müdürünü gelişmelerden sorumlu tutmuştur. Bahsi geçen gazete haberinden önce Ceza İnfaz Kurumunda tansiyonun yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
40. Ceza İnfaz Kurumunda olaylar devam ettiği sırada adı geçen gazetede agresif bir üslupla ve Ceza İnfaz Kurumu müdürü hedef alınarak bazı suçlamalara yer verilmiştir. Ülkenin bir bölümünde şiddet olaylarının yaşandığı bir sırada, PKK terör örgütü tarafından yönlendirildiği yönünde kuvvetli iddialar olan ve benzer sebeplerle hakkında pek çok soruşturma ve kovuşturma bulunan bir gazetede doğrudan bir idarecinin hedef alınmasının, Ceza İnfaz Kurumu idarecilerinde bir endişeye neden olduğunu kabul etmek gerekir. Üstelik haber, Türkçede tehdit olarak yorumlanmaya müsait emir kipi ve sözlerle verilmiştir.
41. Yazılı bir metnin, kişilerin ve ceza infaz kurumunun güvenliğine zarar verme ihtimalinin tespit edilmesinde, ilk elden bilgiye sahip ceza infaz kurumu yetkililerinin ve derece mahkemelerinin daha geniş takdir payı bulunduğunda şüphe yoktur (benzer durumlarda ceza infaz kurumu yetkililerinin takdir payına ilişkin değerlendirmeler için bkz. Özkan Kart, B. No: 2013/1821, 5/11/2014, § 51).
42. Anayasa Mahkemesinin rolü başvuruya konu müdahalenin, olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesine dayanılarak yapıldığının ve keyfî olmadığının denetlenmesini kapsar. Haberde yer alan meseleyle ilgili olarak aynı ceza infaz kurumunda daha önce bir dizi olayın yaşandığı gözetildiğinde, gazetenin üslubunun ve meseleyi ele alış tarzının terör suçlarından hükümlülerin bulunduğu infaz kurumu yetkililerini endişeye sevk etmesi anlaşılabilir bir durumdur.
43. Yapılan bireysel başvurularda, terörle mücadele ile ilgili zorluklar ve buna bağlı koşullar gözönüne alınmak durumundadır. Olağan zamanlardan farklı olarak tansiyonun yükseldiği ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin söz konusu olduğu kimi durumlarda, idarece durumun gerektirdiği tedbirlerin alınması normal karşılanmalıdır. Bu bağlamda Ceza İnfaz Kurumu yetkililerinin hedef olmasını engellemek ve Ceza İnfaz Kurumunda güvenliği sağlamak amacıyla başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplumda gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
44. Başvurucunun gazetede yer alan yalnızca bir habere erişimine müdahale edildiği gözetilmelidir. Başvurucunun gazetenin ilgili sayısının geri kalan kısmına veya sonraki sayılarına erişimine herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Bu sebeple sınırlamanın, güdülen kamu yararı amacını gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
45. Açıklanan gerekçelerle, gazetenin bazı sayfalarının çıkarılarak verilmemesi nedeniyle başvurucunun, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü kapsamındaki haber veya fikir alma özgürlüğünün ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğü kapsamındaki haber veya fikir alma özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan haber veya fikir alma özgürlüğünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
E. Geçici olarak muaf tutulan 206,10 TL harçtan ibaret yargılama giderinin, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucudan TAHSİLİNE 1/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.