TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET TEMİZ BAŞVURUSU (6)
|
(Başvuru Numarası: 2014/10213)
|
|
Karar Tarihi: 1/2/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Yunus HEPER
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet TEMİZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan
başvurucuya gönderilen günlük gazetenin bazı sayfalarının çıkarılarak
verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvuru tarihi itibarıyla 40 yaşında olan başvurucu, devletin
egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya
çalışma suçundan müebbet ağır hapis cezası ile hükümlüdür ve Ankara Yüksek
Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunmaktadır.
9. Başvurucu, ulusal ölçekte yayımlanan Ülkede Özgür Gündem
Gazetesinin (gazete) abonesidir. Adı geçen gazete 4 Nisan 2011 tarihinde yayına
başlamış ise de 16 Ağustos 2016 tarihinde "terör örgütü PKK'nın propagandasını yaparak örgütün yayın organı gibi
hareket ettiği" gerekçesi ile geçici olarak mahkeme kararı ile
kapatılmıştır. 29/10/2016 tarihinde çıkarılan kanun hükmünde kararname ile
gazetenin tamamen kapatılmasına karar verilmiştir. Gazetenin PKK yanlısı yayın
yaptığı, PKK ve KCK terör örgütlerinin yöneticilerinin müstear isimlerle söz
konusu gazetede yazılar yazdığı iddiaları çerçevesinde soruşturma ve
kovuşturmalar bulunmaktadır.
10. Başvurucunun iddiasına göre başvuruya konu olaydan önce
terör suçundan aynı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan bir başka hükümlü, yetkili
organların kararı ile şartlı tahliyeden yararlandırılmamıştır. Yine başvurucuya
göre 108 tutuklu ve hükümlü infaz kurumuna dilekçe vererek söz konusu kararı ve
kararın alınmasında sorumluluğu olduğu düşünülen birinci müdürü protesto
etmiştir.
11. Gazetenin 14 Mayıs 2014 tarihli nüshasının birinci ve
dokuzuncu sayfalarında söz konusu olaylara ilişkin bir haber yer almıştır.
Gazetenin ilk sayfasında büyük harflerle "Haddini
Bil İsmail! Sincan 2 No.lu F Tipi Cezaevi Müdürü İsmail Güz, Cezası Biten Ali
Sayan'ı Rehin Aldı" başlığı ile verilen haberde, iddiaya göre
cezası biten ve herhangi bir disiplin cezası olmayan Ali Sayan'ın şartla
tahliye edilmediği ifade edilmiştir. Gazete, Ceza İnfaz Kurumu müdürünün
tamamen keyfî olarak hareket ettiğini iddia etmektedir. Gazete haberine göre
PKK'lı olan Sayan "tutsak"tır. Gazete,
Sayan'ın Ceza İnfaz Kurumunda iyileştirme ve rehabilitasyon programlarına
katılmaması ve eylemlerinden pişmanlık duymaması nedenlerinden tekrar örgüte
katılma ihtimali bulunduğu kanaatiyle şartla tahliyeden yararlandırılmadığını
da ileri sürmüştür.
12. Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz
Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) anılan haberin yayımlandığı gazetenin
ilgili kısmının başvurucuya verilmesini uygun görmemiştir. 9/5/2014 tarihli
Kurul kararında; gazete haberinin infaz kurumunun kararlarını çarpıttığı,
haberin gerçekle bağdaşmadığı ve başta İnfaz Kurumunun birinci müdürü olmak
üzere kişileri ve kurumları hedef gösteren ifadelere yer verdiği
belirtilmiştir.
13. Başvurucu, kararlara karşı Sincan İnfaz Hâkimliğine
şikâyetçi olmuştur. Şikâyeti inceleyen Hâkimlik 16/5/2014 tarihli kararı ile
başvurucunun şikâyetinin reddine karar vermiştir. Hâkimliğin gerekçesine göre,
yapılan uygulama Ceza İnfaz Kurumu kurallarına uygun olup mevzuata ve hukuka
aykırılık söz konusu değildir.
14. Başvurucu, Hâkimliğin ret kararına karşı itiraz yoluna
başvurmuştur. İtirazı inceleyen Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi 27/5/2014 tarihli
kararında, İnfaz Hâkimliğinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu
gerekçesiyle başvurucunun itirazını reddetmiştir. Başvurucu 10/6/2014 tarihinde
bireysel başvuru yapmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun “Süreli
veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı” başlıklı 62. maddesinin
ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış
olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma
hakkına sahiptir...
(3) Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren ...
hiçbir yayın hükümlüye verilmez.”
16. 12/7/2005 tarihli ve Adalet Bakanı oluru ile yürürlüğe giren
Ceza İnfaz Kurumları Kütüphane ve Kitaplık Yönergesi’nin
“Kuruma kabul edilmeyecek yayınlar”
başlıklı 11. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
b) Mahkemelerce yasaklanmamış olsa bile, kurum
güvenliğini tehlikeye düşürdüğü ... eğitim kurulu kararıyla tespit edilen,
hiçbir yayın kuruma kabul edilmez."
B. Uluslararası Hukuk
17. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 10. maddesi
şöyledir:
“1. Herkes ifade özgürlüğü
hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke
sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de
verme özgürlüğünü de kapsar...
2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu
özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal
güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu
düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, (...) için gerekli olan
bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.”
18. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hükümlü ve
tutukluların Sözleşme’de yer alan temel hak ve
hürriyetlerin tamamına kural olarak sahip olduğunu pek çok kararında
yinelemiştir (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2), B. No: 74025/01, 6/10/2005, §
69). AİHM, hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de Sözleşme kapsamında
koruma altında olduğunu belirtmiştir (Yankov/Bulgaristan, B. No: 39084/97, 11/12/2003, özellikle §§
126-145; Tapkan ve diğerleri/Türkiye, B. No: 66400/01,
20/9/2007, § 68). AİHM ayrıca, hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün bilgi
ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünü de içerdiğini vurgulamıştır. AİHM'e göre bir gazetenin bazı sayılarının ceza infaz
kurumu idaresince hükümlü ve tutuklulara verilmemesi bilgi ve kanaatlere ulaşma
özgürlüğüne yapılan bir müdahaledir (Mesut
Yurtsever ve diğerleri/Türkiye, B. No: 14946/08 ve 20/1/2015, §§
101, 102 ).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 1/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
20. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizinyargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. İhlal İddiası Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, abonesi olduğu gazetenin, bir haberin olduğu kısım
çıkarılarak kendisine verilmesinin keyfî olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucuya
göre haberde çarpıtma bulunmamakta, Ceza İnfaz Kurumunda yaşanan gerçek olaylaranlatılmaktadır. Başvurucu, tüm yaşananların
sorumlusunun İnfaz Kurumunun birinci müdürü olduğunu ve Kurum idaresinin
amacının yaşananları gizlemek olduğunu iddia etmektedir. Başvurucu, Anayasa'nın
2., 10., 26. ve 28. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının, Anayasa'nın 26.
maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün görünümlerinden olan haber
veya fikir alma özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
23. Anayasa’nın “Düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu
düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... başkalarının ...
haklarının, özel ve aile hayatlarının ... korunması ... gereğine uygun olarak
yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Müdahalenin Varlığı
25. Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olan başvurucunun, abonesi
olduğu gazetenin bir haberin olduğu bazı bölümlerinin çıkarılarak kendisine
verilmesinin, haber veya fikir alma özgürlüğü ve dolayısıyla ifade özgürlüğüne
yönelik bir müdahale oluşturduğu açıktır.
ii. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
26. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler,
... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak
ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum
düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
27. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini
teşkil edecektir.
28. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26.
maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha
fazlasına dayanma,demokratik
toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına
uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
(1) Kanunilik
29. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun’un 62. maddesinin
kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
(2) Meşru Amaç
30. Gazetenin belirli bölümleri kişilerin hayatının korunması,
infaz kurumunun düzeninin ve güvenliğinin sağlanması ve suçun önlemesi amacıyla
başvurucuya verilmemiştir. Anılan müdahalenin, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci
fıkrası kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
(3) Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
31. “Demokratik toplum
düzeninin gerekleri” kavramı; ifade özgürlüğü üzerindeki
sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmasını,
başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendisini
göstermesini gerektirmektedir. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma,
bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın
karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir. Buna göre sınırlayıcı
tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da başvurulabilecek en son
çare niteliğinde değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir
tedbir olarak değerlendirilemez (Bekir
Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343,
4/6/2015, § 68; Tansel Çölaşan,
B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51)
32. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın
-demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte- temel
haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup
olmadığının da incelenmesi gerekir. Bu sebeple ifade özgürlüğü alanında
getirilen müdahalelerde, hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin
elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir (AYM,
E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Kamuran
Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 63; Bekir Coşkun §§ 53, 54; ölçülülük ilkesine
ilişkin açıklamalar için ayrıca bkz. Abdullah
Öcalan [GK], B. No: 2013/409, 25/6/2014, §§ 96-98; Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051,
20/2/2014, § 84; Tansel Çölaşan,
§§ 54, 55;Mehmet Ali Aydın, §§
70-72).
33. Mevcut başvurunun özelliklerinden biri başvurucunun yüksek
güvenlikli bir ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunmasıdır. Hükümlü ve
tutuklular, Anayasa'da korunan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak
sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri,
B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65; Hüseyin Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44).
34. Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasında ifade
özgürlüğüne herkesin sahip olduğu belirtilmiş, bunun sonucu olarak da Anayasa
Mahkemesi pek çok kararında hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de
Anayasa'nın koruması altında olduğunu vurgulamıştır. Mahkeme, hükümlü ve
tutukluların, süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesinin, bilgi ve
kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün
koruması altında bulunduğuna karar vermiştir (Kamuran
Reşit Bekir, § 43; Hüseyin Sürensoy, § 44; İbrahim
Bilmez, B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74).
35. Öte yandan cezaevinde bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak
suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi cezaevinde güvenliğin ve düzenin
korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda
mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir. Ancak, bu
durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik yapılacak herhangi bir
sınırlandırma ölçülü olmalıdır (Kamuran
Reşit Bekir, § 44; Hüseyin Sürensoy, § 45). Bu bağlamda, mevcut başvuruya
benzer olaylarda kamu gücünü kullanan organların ve mahkemelerin görevi somut
olayın koşullarında hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğü ile ceza infaz
kurumunun güvenliği, disiplini ve düzeninin sağlanması ihtiyacı arasında adil
bir denge sağlamaktır.
36. Başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin
temel ekseni, müdahaleye neden olan idarenin ve derece mahkemelerinin
kararlarında dayandıkları gerekçelerin, ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından
“demokratik toplum düzeninin gereklerine” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun
olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Bekir Coşkun, § 56; Abdullah Öcalan,§ 98; Tansel Çölaşan § 56).
37. Mevcut başvurudaki gibi ifade özgürlüğüne yapılan
müdahalelerde söz konusu olan ceza infaz kurumunun güvenliği, disiplini ve
düzeni ise derece mahkemelerinin dava konusu ifadelerin, cezaevinin asayiş ve
güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar
amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak
haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve
yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içerip içermediğini değerlendirmeleri
gerekir (Bejdar Ro Amed,
B. No: 2013/7363, 16/4/2015, § 80; idare ve derece mahkemelerince söz konusu
değerlendirmelerin yapılmaması nedeniyle ihlal sonucuna ulaşılan bir karar için
bkz. Kamuran Reşit Bekir, § 73).
38. Anayasa Mahkemesi, bahsi geçen gazete haberi gibi metinlerin
bütünüyle ele alındığında şiddete teşvik edip etmediğinin belirlenmesi için
metinde kullanılan terimlerin ve hangi bağlamda yazıldığının dikkate
alınmasının uygun olacağını her zaman vurgulamıştır (Abdullah Öcalan,§
108; Fatih Taş [GK], B. No:
2013/1461, 12/11/2014, § 100).
39. Başvuruya konu müdahaleden önce başvurucunun terör suçundan
hükümlü olarak bulunduğu Ceza İnfaz Kurumunda bazı olaylar meydana gelmiştir.
Başvurucunun terör suçundan hükümlü bir diğer arkadaşının şartla tahliye talebi
idari ve yargısal makamlar tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine İnfaz
Kurumunda bulunan diğer hükümlülerden 108'i dilekçe yazarak gelişmeleri kınamış
ve Ceza İnfaz Kurumu birinci müdürünü gelişmelerden sorumlu tutmuştur. Bahsi
geçen gazete haberinden önce Ceza İnfaz Kurumunda tansiyonun yüksek olduğu
anlaşılmaktadır.
40. Ceza İnfaz Kurumunda olaylar devam ettiği sırada adı geçen
gazetede agresif bir üslupla ve Ceza İnfaz Kurumu müdürü hedef alınarak bazı
suçlamalara yer verilmiştir. Ülkenin bir bölümünde şiddet olaylarının yaşandığı
bir sırada, PKK terör örgütü tarafından yönlendirildiği yönünde kuvvetli
iddialar olan ve benzer sebeplerle hakkında pek çok soruşturma ve kovuşturma
bulunan bir gazetede doğrudan bir idarecinin hedef alınmasının, Ceza İnfaz
Kurumu idarecilerinde bir endişeye neden olduğunu kabul etmek gerekir. Üstelik
haber, Türkçede tehdit olarak yorumlanmaya müsait emir kipi ve sözlerle
verilmiştir.
41. Yazılı bir metnin, kişilerin ve ceza infaz kurumunun
güvenliğine zarar verme ihtimalinin tespit edilmesinde, ilk elden bilgiye sahip
ceza infaz kurumu yetkililerinin ve derece mahkemelerinin daha geniş takdir
payı bulunduğunda şüphe yoktur (benzer durumlarda ceza infaz kurumu
yetkililerinin takdir payına ilişkin değerlendirmeler için bkz. Özkan Kart, B. No: 2013/1821, 5/11/2014, §
51).
42. Anayasa Mahkemesinin rolü başvuruya konu müdahalenin,
olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesine dayanılarak yapıldığının ve
keyfî olmadığının denetlenmesini kapsar. Haberde yer alan meseleyle ilgili
olarak aynı ceza infaz kurumunda daha önce bir dizi olayın yaşandığı
gözetildiğinde, gazetenin üslubunun ve meseleyi ele alış tarzının terör
suçlarından hükümlülerin bulunduğu infaz kurumu yetkililerini endişeye sevk etmesi
anlaşılabilir bir durumdur.
43. Yapılan bireysel başvurularda, terörle mücadele ile ilgili
zorluklar ve buna bağlı koşullar gözönüne alınmak
durumundadır. Olağan zamanlardan farklı olarak tansiyonun yükseldiği ve ceza
infaz kurumunun güvenliğinin söz konusu olduğu kimi durumlarda, idarece durumun
gerektirdiği tedbirlerin alınması normal karşılanmalıdır. Bu bağlamda Ceza
İnfaz Kurumu yetkililerinin hedef olmasını engellemek ve Ceza İnfaz Kurumunda
güvenliği sağlamak amacıyla başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin
demokratik toplumda gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
44. Başvurucunun gazetede yer alan yalnızca bir habere erişimine
müdahale edildiği gözetilmelidir. Başvurucunun gazetenin ilgili sayısının geri
kalan kısmına veya sonraki sayılarına erişimine herhangi bir müdahalede
bulunulmamıştır. Bu sebeple sınırlamanın, güdülen kamu yararı amacını
gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama
niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
45. Açıklanan gerekçelerle, gazetenin bazı sayfalarının
çıkarılarak verilmemesi nedeniyle başvurucunun, Anayasa’nın 26. maddesinde
güvence altına alınan ifade özgürlüğü kapsamındaki haber veya fikir alma
özgürlüğünün ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğü kapsamındaki haber veya fikir alma
özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan haber veya
fikir alma özgürlüğünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
E. Geçici olarak muaf tutulan 206,10 TL harçtan ibaret yargılama
giderinin, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339.
maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucudan TAHSİLİNE 1/2/2017
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.