logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Filiz Fırat [1.B.], B. No: 2014/10305, 5/12/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FİLİZ FIRAT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/10305)

 

Karar Tarihi: 5/12/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Gülbin AYNUR

Başvurucu

:

Filiz FIRAT

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, uyuşmazlığın esasına yönelik talebin karara bağlanmaması nedeniyle karar hakkının; davanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/6/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, bu aşamada başvuru hakkında bir görüş bildirilmeyeceğini ifade etmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinde hemşire olarak görev yapmaktadır.

9. Başvurucu 2/4/2008 ile 14/11/2009 tarihleri arasında 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 105. maddesi uyarınca hastalık izni kullanmıştır. Başvurucu, hastalık izninin 2/4/2008 ile 16/4/2008 ve 26/5/2008 ile 19/6/2008 tarihleri arasındaki kısımlarında hastanede yatarak tedavi görmüş; diğer kısımlarında ise sağlık kurulu raporuyla istirahatli sayılmıştır.

10. Hastalık izninde olduğu süreçte fiilen görev yapmadığı gerekçesiyle başvurucuya döner sermaye gelirinden pay ödenmemiştir.

11. Başvurucu, hastalık izni devam ederken 21/4/2009 tarihinde idareye başvurmuş ve hem hastanede yatarak tedavi gördüğü hem de sağlık kurulu raporlarıyla istirahatli sayıldığı süreler dâhil olmak üzere hastalık izni süresince tarafına döner sermaye gelirinden pay (ek ödeme) ödenmesi gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu, bu süreçte kesilen ek ödeme tutarlarının hesaplanarak yasal faiziyle birlikte ödenmesini istemiştir. Başvurucunun bu talebi idarece cevap verilmemek suretiyle reddedilmiştir.

12. Başvurucu, söz konusu zımni ret işleminin iptali istemiyle 10/7/2009 tarihinde İzmir 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde davanın konusunu hastalık izni nedeniyle kesilen ek ödemelerinin tarafına ödenmesi istemi olarak göstermiştir.

13. Mahkeme, söz konusu yargılamada davanın konusunu başvurucunun sadece hastanede yatarak tedavi gördüğü döneme (2/4/2008 ile 16/4/2008 ve 26/5/2008 ile 19/6/2008 tarihleri arasındaki dönem) ilişkin olarak ödenmeyen ek ödemelerin ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemi olarak değerlendirmiş ve bu çerçevede yaptığı inceleme neticesinde 3/2/2010 tarihli kararıyla dava konusu işlemi iptal etmiştir. Kararın gerekçesinde 657 sayılı Kanun'un 105. maddesi gereğince, çalışanların özlük haklarına hastalık izni süresince dokunulamayacağı, bu itibarla başvurucunun hastanede tedavi gördüğü döneme ilişkin olarak ödenmeyen ek ödemelerinin idarece hesaplanarak ödenmesi gerekirken bu yöndeki başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı belirtilmiştir.

14. Başvurucu; davadaki talebinin sadece hastanede yatarak tedavi gördüğü döneme ilişkin olarak ek ödeme yapılmasından ibaret olmadığını, hastalık izninin tamamı süresince ödenmeyen ek ödemeye yönelik talepte bulunduğunu, nitekim idareye başvurusunun da bu kapsamda olduğunu ancak hastalık izninin hastane dışında geçen kısmına (sağlık kurulu raporuyla istirahatli olduğu döneme) ilişkin talebiyle ilgili olarak Mahkemenin herhangi bir değerlendirme yapmadığını belirterek kararı temyiz etmiştir.

15. Karar, Danıştay Sekizinci Dairesince (Daire) 12/3/2013 tarihinde onanmıştır.

16. Başvurucunun karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 19/3/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

17. Nihai karar 30/5/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucu 20/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

19. 657 Kanun'un 105. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

"Memura, aylık ve özlük hakları korunarak, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı hâlinde onsekiz aya kadar, diğer hastalık hâllerinde ise oniki aya kadar izin verilir.

Memurun, hastalığı sebebiyle yataklı tedavi kurumunda yatarak gördüğü tedavi süreleri, hastalık iznine ait sürenin hesabında dikkate alınır."

B. Uluslararası Hukuk

20. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes davasının, ... esası konusunda karar verecek olan, ... bir mahkeme tarafından ... görülmesini isteme hakkına sahiptir..."

21. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) mahkeme hakkının görünümlerinden biri olan karar hakkı ile ilgili Kutic/Hırvatistan davasında yaptığı değerlendirmede, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının hukuki uyuşmazlıkların tespiti için mahkemeye erişim hakkını güvence altına aldığını yinelemekte ancak bu hakkın yalnızca dava açma hakkı ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda mahkemenin "uyuşmazlık konusundaki kararını" elde etme hakkını da kapsadığını belirtmektedir. AİHM'e göre bir taraf devletin iç hukuk sistemi uyarınca, bir birey tarafından açılan davaya ilişkin yürütülen yargılamalar neticesinde davanın nihai bir karara bağlanacağı garanti edilmeden bu kişinin bir mahkeme önünde hukuk davası açmasına izin verilmesi yanıltıcı olur. AİHM Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının davacılara tanınan usule ilişkin güvenceleri -adil, aleni ve hızlı yargılama-, uyuşmazlıklarının nihai bir çözüme kavuşturulacağını garanti etmeksizin detaylı olarak açıklamasının anlamsız olacağına dikkat çekmektedir (Kutic/Hırvatistan, B. No: 48778/99, 1/3/2002, § 25).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Mahkemenin 5/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu, gerek idareye başvuru dilekçesinde gerekse dava dilekçesinde talepte bulunmuş olmasına rağmen sağlık kurulu raporu ile istirahatli olduğu döneme ilişkin olarak ek ödeme yapılması istemi hakkında Mahkemenin herhangi bir değerlendirme yapmadığını ve bu hususta bir hüküm kurmadığını belirtmektedir. Başvurucu, Mahkeme kararının talep konusunun neden bu şekilde sınırlandırıldığına dair herhangi bir gerekçe içermediğinden şikâyet etmektedir. Uyuşmazlığın tümü hakkında bir karar verilmemesi nedeniyle yasa hükmü ile hastalık izni süresince güvence altına alınan özlük haklarından yoksun bırakıldığını belirten başvurucu; adil yargılanma, çalışma, maddi ve manevi varlığın korunması haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

2. Değerlendirme

24. Anayasa'nın 36. maddesi şöyledir:

"Herkes, ...yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisiiçindeki davaya bakmaktan kaçınamaz."

25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda belirtilen şikâyetlerinin özü; iptal davasına konu uyuşmazlığın esasını oluşturan, sağlık kurulu raporu ile istirahatli sayıldığı döneme ilişkin olarak da tarafına ek ödeme yapılması talebi hakkında Mahkemece değerlendirme yapılmak suretiyle olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasıdır. Bu itibarla belirtilen ihlal iddiaları mahiyeti itibarıyla karar hakkı kapsamında incelenmiştir..

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

27. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin yargı organları önündedavacı veya davalı olarak iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun'un Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasına "adil yargılanma hakkı" ibaresinin eklenmesine ilişkin 14. maddesinin gerekçesinde "değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkı[nın] metne dahil" edildiği belirtilmiştir. Dolayısıyla Anayasa'nın 36. maddesinde herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu ibaresinin eklenmesinin amacının Sözleşme'de düzenlenen adil yargılanma hakkını anayasal güvence altına almak olduğu anlaşılmaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017,§ 54). Bu itibarla Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğinin Sözleşme'nin "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesi çerçevesinde belirlenmesi gerekir (Onurhan Solmaz, B.No: 2012/1049, 26/3/2013, § 22).

28. Anılan maddenin ikinci fıkrasında ise hiçbir mahkemenin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, kişilere davanın görüldüğü mahkemeden uyuşmazlığa ilişkin bir karar verilmesini isteme güvencesini de sağlar.Öte yandan Sözleşme'yi yorumlayan AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkeme hakkı şeklinde genel bir hakkı düzenlediğini kabul etmekte ve bu hakkın karar hakkını da içerdiğini ifade etmektedir (bkz. § 21).

29. Adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkeme hakkı; mahkemeye erişim hakkı, karar hakkı ve kararın icrası haklarını içerir. Karar hakkı genel itibarıyla mahkeme önüne getirilen uyuşmazlığın karara bağlanmasını isteme hakkını ifade eder. Bununla birlikte karar hakkı bireylerin sadece yargılama sonucunda şeklî anlamda bir karar elde etmelerini güvence altına almaz. Bu hak aynı zamanda, dava konusu edilen uyuşmazlığa ilişkin esaslı taleplerin yargı merciince bir sonuca bağlanmasını da gerektirir.

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

30. Başvurucu, idare aleyhine açtığı iptal davasının sebebinin 657 sayılı Kanun'un 105. maddesi uyarınca kullandığı hastalık izni süresince ek ödemeden faydalandırılması ve bu dönemde hak ettiği hâlde tarafına ödenmeyen ek ödeme tutarının ödenmesi talebi olduğunu belirtmektedir. Başvurucu, hastanede yatarak tedavi görmemekle birlikte sağlık kurulu raporu ile istirahatli sayıldığı döneme ilişkin talebiyle ilgili olarak herhangi bir karar verilmediğinden şikâyet etmektedir.

31. Somut olayda değerlendirilmesi gereken mesele; başvurucunun sağlık kurulu raporu ile istirahatli sayıldığı döneme ilişkin olarak ek ödeme yapılması talebinin uyuşmazlığın esasına yönelik bir talep olup olmadığı, Mahkemece yapılan değerlendirmenin kapsamı ile verilen iptal kararının bu döneme ilişkin talebi karşılayıp karşılamadığının tespiti ile ilgilidir.

32. Başvurucunun 10/7/2009 tarihli dava dilekçesinde, hastalık izni süresinceödenmeyen ek ödemelerin tarafına ödenmesi talebiyle idareye yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptalini istediği anlaşılmaktadır. Başvurucunun dava konusu zımni ret işlemine dayanak teşkil eden idareye başvuru dilekçesinde; hastalık izninin hem hastanede yatarak tedavi gördüğü hem de sağlık kurulu raporlarına istinaden istirahatli sayıldığı dönemlerinin tamamı içintarafına ek ödeme yapılması gerektiğini açıkça belirttiği, keza dava dilekçesinde de söz konusu talebini aynı şekilde tekrar ettiği görülmektedir. Bu açıdan sağlık kurulu raporuyla istirahatli sayılan dönemde de ek ödemeden faydalandırılma talebinin davanın esasına yönelik bir talep olduğu anlaşılmaktadır.

33. Mahkemenin ise gerekçeli kararında davanın konusunu sadece hastanede yatarak tedavi görülen dönemde ödenmeyen ek ödemenin tarafına ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemi olarak belirttiği görülmektedir. Bu kabulden hareketle Mahkemenin iddia ve savunma kurgusunun tamamen, hastalık izninin sadece hastanede yatarak tedavi görülen kısmı temeline oturtulduğu, bu döneme ilişkin ek ödeme talebi yönünden değerlendirme yapıldığı, dolayısıyla iptal hükmünün de bu döneme ilişkin olarak verildiği anlaşılmaktadır.

34. Buna göre Mahkemenin, başvurucunun yargılama sürecinin tüm aşamalarında dile getirdiği ve yargılamanın sonunda çözülmesi gerekli bir uyuşmazlık olarak ortaya koyduğu, "hastalık izninin sağlık kurulu raporuyla istirahatli sayıldığı dönemine ilişkin olarak da ek ödeme yapılması" talebini davanın kapsamına dâhil etmediği görülmektedir. Mahkemenin, davanın kapsamına ilişkin bu sınırlamayı yaparken herhangi bir hukuki dayanak göstermediği dikkate alındığında esasen uyuşmazlığın konusunu eksik tespit ettiği anlaşılmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak söz konusu talep hakkında Mahkemece değerlendirme yapılmak suretiyle olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmediği ya da bu talebin bir sonuca bağlanmadığı görülmektedir. Bu açıdan başvurucunun, dava konusu ettiği uyuşmazlığın belirtilen kısmı yönünden karar hakkından yoksun bırakıldığı sonucuna ulaşılmıştır.

35. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

36. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

37. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

38. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).

39. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).

40. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki 4 yıl 8 ay 9 günlük yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

41. Açıklanan nedenlerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

42. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

43. Başvurucu, yeniden yargılama yapılmasına hükmedilerek ihlalin giderilmesi talebinde bulunmuştur.

44. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

45. Karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan ihlal kararının bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 1. İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

46. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

47. Başvurucunun, yargılamanın makul süreyi aşması nedeniyle tazminat talebi bulunmadığından bu konuda bir karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.

48. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 1. İdare Mahkemesine (E.2009/935) GÖNDERİLMESİNE,

D. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Filiz Fırat [1.B.], B. No: 2014/10305, 5/12/2017, § …)
   
Başvuru Adı FİLİZ FIRAT
Başvuru No 2014/10305
Başvuru Tarihi 20/6/2014
Karar Tarihi 5/12/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, uyuşmazlığın esasına yönelik talebin karara bağlanmaması nedeniyle karar hakkının; davanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) İhlal Yeniden yargılama
Makul sürede yargılanma hakkı (idare) İhlal İhlalin tespiti

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 657 Devlet Memurları Kanunu 105
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi