logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Aycan Yılmaz [1.B.], B. No: 2014/10799, 10/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYCAN YILMAZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/10799)

 

Karar Tarihi: 10/3/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Derya ATAKUL

Başvurucu

:

Aycan YILMAZ

Vekili

:

Av. Erdoğan SONAR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, "resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve banka kartının kötüye kullanılması" suçlarını işlediği iddiasıyla yargılandığı davada yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını, "nitelikli dolandırıcılık" suçundan hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün, yeterli inceleme yapılmadan verildiğini, kararın Yargıtay tarafından onandığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, yargılamanın yenilenmesi ile manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 25/6/2014 tarihinde İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/9/2014tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 1/12/2014tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 11/12/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, 10/3/2009 tarihinde gözaltına alınmıştır.

8. İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi, 10/3/2009 tarih ve 2009/74 Sorgu sayılı kararı ile başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.

9. Başvurucu hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 20/3/2009 tarih ve E.2009/3281 sayılı iddianamesi ile "resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve banka kartının kötüye kullanılması" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.

10. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 1/10/2009 tarih ve E.2009/120, K.2009/331 sayılı kararı ile başvurucunun, "banka kartının kötüye kullanılması" suçundan beraatine, "resmi belgede sahtecilik" suçundan 1 yıl 8 ay hapis, "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 2 yıl 6 ay hapis ve 4.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca tahliyesine karar vermiştir.

11. Başvurucunun temyizi üzerine, Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 11/3/2014 tarih ve 2012/11494, K.2014/4400 sayılı ilâmı ile "banka kartının kötüye kullanılması ve nitelikli dolandırıcılık" suçlarından verilen hükmü onamış, "resmi belgede sahtecilik" suçundan verilen hükmü bozmuştur.

12. Karar, 26/5/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

13. Başvurucu, 25/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

14. Bozma ilâmına uyularak yapılan yargılamada Mahkemece, 8/7/2014 tarih ve E.2014/262, K.2014/243 sayılı karar ile başvurucunun,"resmi belgede sahtecilik" suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

15. Başvurucunun anılan karara itirazı, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/8/2014 tarih ve 2014/862 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilerek kesinleşmiştir.

B. İlgili Hukuk

16. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) ve (j) bentleri, 204. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 245. maddesinin (1) ve (3) numaralı fıkraları; 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e) bendi, 231. maddesinin (5) numaralı fıkrası.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun25/6/2014 tarih ve 2014/10799 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, 10/3/2009 tarihinde gözaltına alınarak aynı tarihte tutuklandığını, 1/10/2009 tarihinde tahliye edildiğini, "resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve banka kartının kötüye kullanılması" suçlarını işlediği iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında açılan kamu davasında makul sürede yargılama yapılmadığını, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince "nitelikli dolandırıcılık" suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün, lehe olan hükümler değerlendirilmeden ve yeterli inceleme yapılmadan verildiğini, Yargıtay tarafından kararın onandığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası

19. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

20. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

21. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

22. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

23. Başvuru konusu olayda başvurucu, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince "nitelikli dolandırıcılık" suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün, lehe olan hükümler değerlendirilmeden ve yeterli inceleme yapılmadan verildiğini, Yargıtay tarafından kararın onandığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

24. Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, 20/3/2009 tarihinde "resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve banka kartının kötüye kullanılması" suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince, başvurucunun savunması alınmış, müşteki ve tanıklar dinlenmiş, banka kayıtları ve bilirkişi raporları değerlendirilerek, suça konu olayın önem ve değeri ile başvurucunun duruşmalarda gözlenen kişiliği dikkate alınarak "nitelikli dolandırıcılık" suçundan takdiren 2 yıl 6 ay hapis ve 4.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, başkaca yasal ve takdiri artırım veya indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Başvurucunun temyizi üzerine, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin11/3/2014 tarihli ilâmı ile "nitelikli dolandırıcılık" suçundan verilen hüküm,yapılan yargılamaya, karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazlarının yerinde görülmediği” gerekçesiyle onanmıştır.

25. Mahkemenin gerekçesi ile başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

26. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

27. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılama Süresinin Makul Olmadığı İddiası

28. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

29. Başvurucu, 10/3/2009 tarihinde gözaltına alınarak aynı tarihte tutuklandığını, 1/10/2009 tarihinde tahliye edildiğini, "resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve banka kartının kötüye kullanılması" suçlarını işlediği iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında açılan kamu davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

30. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme)’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

31. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§41–45).

32. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014, § 31).Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve banka kartının kötüye kullanılması" suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar5237sayılı Kanun’un 158. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendi, 204. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 245. maddesinin (1) ve (3) numaralı fıkralarında hapis ve adli para cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).

33. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, başvurucunun gözaltına alındığı 10/3/2009 tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih ise suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen karara yapılan itirazın İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiği 14/8/2014tarihidir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).

34. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, 10/3/2009 tarihinde gözaltına alınarak aynı tarihte tutuklanan başvurucu hakkında, Başsavcılığın 20/3/2009 tarihli iddianamesi ile "resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve banka kartının kötüye kullanılması" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince, başvurucunun savunmasının alındığı, müşteki ve tanıkların dinlendiği, banka kayıtları ve bilirkişi raporları değerlendirilerek1/10/2009 tarihli karar ile başvurucunun, "banka kartının kötüye kullanılması" suçundan beraatine, "resmi belgede sahtecilik" suçundan 1 yıl 8 ay hapis, "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 2 yıl 6 ay hapis ve 4.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca tahliyesine karar verildiği tespit edilmiştir. Başvurucunun temyizi üzerine, Yargıtay 15. Ceza Dairesince 11/3/2014 tarihli ilâm ile hükmün,"banka kartının kötüye kullanılması ve nitelikli dolandırıcılık" suçlarından onanmasına, "resmi belgede sahtecilik" suçundan bozulmasına karar verildiği belirlenmiştir. Bozma ilâmına uyularak yapılan yargılamada Mahkemece, 8/7/2014 tarihli karar ile başvurucunun,"resmi belgede sahtecilik" suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, başvurucunun anılan karara itirazının, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/8/2014 tarihli kararı ile reddedilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.

35. 5271 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).

36. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu beş yıl beş ay dört günlük yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

37. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

38. Başvurucu, makul sürede yargılama yapılmadığı için 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

39. 6216 sayılı Kanun'un“Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

40. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin beş yıl beş ay dört günlük yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 3.350,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

41. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun;

1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 3.350,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Aycan Yılmaz [1.B.], B. No: 2014/10799, 10/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı AYCAN YILMAZ
Başvuru No 2014/10799
Başvuru Tarihi 25/6/2014
Karar Tarihi 10/3/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, "resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve banka kartının kötüye kullanılması" suçlarını işlediği iddiasıyla yargılandığı davada yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını, "nitelikli dolandırıcılık" suçundan hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün, yeterli inceleme yapılmadan verildiğini, kararın Yargıtay tarafından onandığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, yargılamanın yenilenmesi ile manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal Manevi tazminat
Kanun yolu şikâyeti Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 158
204
245
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 223
231
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi