logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hasan Esir [2.B.], B. No: 2014/1097, 8/9/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HASAN ESİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/1097)

 

Karar Tarihi: 8/9/2014

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Murat AZAKLI

Başvurucu

:

Hasan ESİR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, 21/12/2005 tarihinde Rize 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatıyla) aleyhine açılan rücuen tazminat davasının tamamen reddedilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verildiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 20/1/2014 tarihinde Rize 1. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm tarafından 2/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 20/5/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, 20/12/2002 tarihinde aracını muayene ettirmek için araç muayene istasyonunda kanala yaklaştığı sırada, arka tekerleğin kanala düşmesi sonucu muayene kontrol teknisyeninin kafasına çarpmış ve yaralanmasına neden olmuştur.

8. Başvurucu hakkında Rize Cumhuriyet Başsavcılığınca 18/3/2003 tarihinde Rize 2. Asliye Ceza Mahkemesine açılan kamu davası sonunda Mahkemece, 12/11/2009 tarih ve E.2009/390, K.2009/498 sayılı kararla; başvurucunun olayda 5/8 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle 807,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.

9. Temyiz üzerine, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 10/5/2012 tarih ve E.2012/12414, K.2012/11824 sayılı ilamıyla; dava zamanaşımın geçmesi nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.

10. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK) tarafından sigortalı olan muayene kontrol teknisyenine tedavi masrafı ve iş göremezlik ödenekleri ödenmiştir.

11. SGK, 21/12/2005 tarihinde, başvurucu ile Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) aleyhine Rize 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatıyla)a açtığı davada, sigortalıya ödemeler yapıldığını ve davalıların kusurlu olduğunu ileri sürerek yaptığı ödemelerin rücuen tazminini talep etmiştir.

12. Mahkemece, 14/3/2013 tarih ve E.2005/1042, K.2013/224 sayılı kararla; bilirkişi heyetinin raporuna göre, olayda sigortalının %20, başvurucunun %50, davalı KGM’nin %30 oranında kusurlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 35.248,91 TL davacının peşin sermaye değerli gelir alacağının, 12.251,47 TL geçici iş göremezlik ödeneği alacağının ve 8.387,19 TL tedavi masraflarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

13. Tarafların temyizi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 12/11/2013 tarih ve E.2013/7910, K.2013/21062 sayılı ilamıyla maddi hatalar yönünden hüküm düzeltilerek onanmıştır.

14. Karar, başvurucuya 19/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu, 20/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

16. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 447. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 30/1/1950 tarih ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrası ile 7. maddesinin birinci fıkrası ve 15. maddesi, 31/5/2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93. maddesinin üçüncü fıkrası.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 8/9/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 20/1/2014 tarih ve 2014/1097 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, araç muayene istasyonuna aracı götürdüğünde kontrol muayene teknisyeninin yanlış yönlendirme yaptığını, teknisyenin kafasında miğfer ve üzerinde iş elbisesinin olmadığını, onun yönlendirmesi ile kanala çıktığı sırada aracın şahsın kafasına çarptığını ve yaralanmasına neden olduğunu, araç muayenesinin yapıldığı yerin KGM’ye ait olmadığını, KGM’nin, kendi kurumuna ait olmayan bir yerde araç muayenesi yaptırdığını, dolayısıyla kamu gücünün ihmali nedeniyle kazanın meydana geldiğini, ayrıca mevzuata göre araç muayene istasyonlarında meydana gelen kazalardan istasyonu işletenlerin sorumlu olduğunu, işletenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, dolayısıyla kendisine kusur izafe edilemeyeceğini, aleyhine açılan davanın tamamen reddi gerektiği halde kısmen kabulüne karar verildiğini ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

19. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde başvurucunun, yargılama sırasında hukuk kurallarının yanlış yorumlanması, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu davanın kabulüne karar verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ve yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını ileri sürdüğü anlaşılmakla, akla, belirtilen iddiaların adil yargılanma hakkı kapsamında, yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı ve yargılama süresinin makul olmadığı iddiaları çerçevesinde değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası

20. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

21. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

22. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

23. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

24. Somut olayda başvurucu, kontrol muayene teknisyeninin yanlış yönlendirme yaptığını, teknisyenin kafasında miğfer ve üzerinde iş elbisesinin olmadığını, onun yönlendirmesi ile kanala çıktığı sırada aracın şahsın kafasına çarptığını, KGM’nin ihmali nedeniyle kazanın meydana geldiğini, ayrıca mevzuata göre araç muayene istasyonlarında meydana gelen kazalardan istasyonu işletenlerin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, dolayısıyla kendisine kusur izafe edilemeyeceğini, aleyhine açılan davanın tamamen reddi gerektiği halde kısmen kabulüne karar verildiğini belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Mahkemece davanın tensip zaptının düzenlenmesinden sonra, tarafların delilleri toplanmış, başvurucu hakkında açılan ceza dava dosyası ve mahkûmiyet kararı incelenmiş, kusur durumlarının ve tazminatın hesaplanması için bilirkişi raporları alınarak başvurucunun meydana gelen iş kazasında tedbirsiz ve dikkatsiz araç sevk ederek kazaya birinci dereceden sebebiyet verdiği ve %50 oranında kusurlu olduğu, KGM’nin %30, mağdurun ise %20 oranlarında kusurlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, Yargıtay 10. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir.

26. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

27. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

28. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemesi kararının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılama Süresinin Makul Olmadığı İddiası

29. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

30. Başvurucu, Rize 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatıyla) aleyhine açılan rücuen tazminat davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

31. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (B.No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).Bu doğrultuda, makul sürede yargılanma hakkı da adil yargılanma hakkının kapsamında değerlendirilmektedir.

32. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, sigortalıya ödenen tazminatların rücuen tazmini davasında, 5521 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).

33. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde gözönünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§41–45).

34. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından 21/12/2005 tarihidir.

35. Sürenin bitiş tarihi ise yargılamanın sona erme tarihi olan 12/11/2013 tarihidir.

36. İş mahkemelerinin görevi 5521 sayılı Kanun’un 1. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede, işçiyle işveren veya işveren vekili arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerinde çözümleneceği hüküm altına alınmıştır.

37. Bu şekilde kanun koyucu, iş hukukunun çalışanı koruyucu niteliğini ve iş davalarının özelliklerini dikkate alarak genel mahkemelerin dışında özel bir iş yargılaması sistemi oluşturmuş ve iş davalarının, konunun uzmanı mahkemelerce mümkün olduğunca hızlı, basit ve ucuz bir biçimde sonuçlandırılmasını amaçlamıştır (B.No:2013/4701, 23/1/2014, § 47).

38. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurucu aleyhine SGK tarafından açılan davada, başvurucunun, aracını sevk ve idare ettiği sırada SGK nezdinde sigortalı şahsa çarpması sonucu yaraladığı, sigortalıya iş göremezlik aylığı bağlandığı ve başvurucunun kusurlu olduğu iddiasıyla sigortalıya ödenen tazminatların rücuen tahsili talep edilmiştir. Mahkemece, başvurucu hakkında açılan ceza dava dosyasının sonuçlanması beklenmiş, sigortalıya yapılan ödemeler getirtilmiş, kusur durumunun ve tazminatın tespiti için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir. Raporların gelmesinden sonra 14/3/2013 tarihinde davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 12/11/2013 tarihinde hüküm onanmış ve karar düzeltme yolu kapalı olan hüküm anılan tarihte kesinleşmiştir.

39. 5521 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2013/772, 7/11/2013, §§ 49-66; B. No: 2013/4701, 23/1/2014, §§ 35-51).

40. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu iş kazasına dayalı rücuen tazminat davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Dolayısıyla somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu yaklaşık 8 yıllık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

41. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

42. Başvurucu, yargılamanın sonucunun adil olmadığı iddiası nedeniyle 62.546,87 TL maddi tazminat ile makul sürede yargılama yapılmadığı için 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

43. 6216 sayılı Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

44. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık sekiz yıllık yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya 5.850,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

45. Başvurucu tarafından yargılamanın sonucunun adil olmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayalı olarak maddi tazminat talebinde bulunulmuştur. Anayasa Mahkemesince, yargılamanın sonucunun adil olmadığı iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verildiği dikkate alındığında, başvurucunun maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

46. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya 5.850,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

8/9/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Hasan Esir [2.B.], B. No: 2014/1097, 8/9/2014, § …)
   
Başvuru Adı HASAN ESİR
Başvuru No 2014/1097
Başvuru Tarihi 20/1/2014
Karar Tarihi 8/9/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, 21/12/2005 tarihinde Rize Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatıyla) aleyhine açılan rücuen tazminat davasının tamamen reddedilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verildiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat
Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 447
30
5521 İş Mahkemeleri Kanunu 1
7
15
5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 93
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi