logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ednan Şentürk [GK], B. No: 2014/1155, 1/6/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

EDNAN ŞENTÜRK BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2014/1155)

Karar Tarihi: 1/6/2016

 

R.G. Tarih ve Sayı: 15/7/2016-29771

GENEL KURUL

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Zühtü ARSLAN

Başkanvekili

:

Burhan ÜSTÜN

Başkanvekili

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Serruh KALELİ

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Alparslan ALTAN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Hüseyin TURAN

Başvurucu

:

Ednan ŞENTÜRK

Vekili

:

Av. Önder KIRMIZITAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; tutukluluğun devamına ilişkin kararlar ile tahliye taleplerine ilişkin kararların gerekçesiz olduğu, tutukluluğa itiraz incelemesinde duruşma yapılmadığı ve Cumhuriyet savcısı görüşünün tebliğ edilmediği, bu nedenlerle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/1/2014 tarihinde İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 31/3/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 12/6/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 13/8/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 13/8/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 17/9/2014 tarihinde ibraz etmiştir.

7. Birinci Bölüm tarafından 18/5/2016 tarihinde yapılan toplantıda, Anayasa'nın 19. maddesinde düzenlenmiş olan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının usule ilişkin güvencelerinin hükümden sonra devam edip etmeyeceğinin belirlenmesi amacıyla başvurunun Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca görüşülmek üzere Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu cinsel saldırı suçlamasıyla 22/12/2011 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinceyakalanıp gözaltına alınmış, kolluk ve savcılıktaki işlemlerden sonra nitelikli cinsel saldırı suçunu işlediği şüphesi ve tutuklama talebiyle sevk edildiği Üsküdar 3. Sulh Ceza Mahkemesince 23/12/2011 tarihinde "üzerine atılı nitelikli cinsel saldırısuçundan, aleyhine kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, kaçması saklanması kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması, suçun CMK 100/3 maddesinde yazılı suçlardan olması" gerekçesiyletutuklanmıştır.

10. Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığının 3/2/2012 tarihli ve E.2012/84 sayılı iddianamesi ile başvurucu hakkında nitelikli cinsel saldırı, şantaj, cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından cezalandırılması istemiyle Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

11. Söz konusu iddianame şöyledir:

"...İddia, şüpheli savunması,23/12/2011 tarihinde mahkeme kararıylaevinde yapılan aramada ele geçen dizüstü bilgisayar üzerinde geri getirilen silinmiş görüntülerin incelemesi sonucu düzenlenenayrıntılıteknik analiz ve inceleme raporu ile tespit edilen görüntülerin kaydedildiğiemanetin 2012/480 sırasında kayıtlı hard diskin incelenmesinde, şüpheli tarafından şikayetçinin karşı çıkmasına rağmençekilen çıplak görüntülerinin bulunması, yine şüpheli tarafından ilişki sonrası çıplak görüntüleri çekilirken tehdit ve hakareteuğrayan açık kimliği tespit edilemeyen genç bir kadına ait görüntüler ile pek çok kızve kadınla görüntülerinikaydettiğisohbetlerinde, şüpheliningenelde Serdar adını kullanması, kendisini bazen jinekolog, bazen anestezi uzmanı olarak tanıtıp görüştüğü kadınların güvenlerini sağladıktan sonra lafı döndürüp dolaştırıp cinselliğe getirdiğinin açıkça anlaşılması, iş yerinde soyunma odasına koyduğu gizli kamera ile kaydettiği görüntüler birlikte değerlendirildiğinde,

Şüphelinin (...) cezalandırılmasına, .... karar verilmesi kamu adına talep edilmiş[tir]."

12. Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi 6/2/2012 tarihinde tensiben yaptığı incelemede "yükletilen suçun niteliğine, delil durumuna ve tutuklama gününe" göre başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına, tutukluluğun 5/3/2012 tarihinde gözden geçirilmesine ve duruşmanın 4/4/2012 tarihine bırakılmasına karar vermiştir.

13. Duruşmanın 4/4/2012 tarihli birinci celsesinde "...müsnet suçun niteliği, delil durumu, kuvvetli suç şüphesini gösteren somut olguların varlığı ve CMK.nun 100/3-a, 5. maddesinde tutuklamayı gerektiren katalog suçlardan olması" gerekçesiyle başvurucunun tutukluluğunun devamına karar verilmiştir. Aynı celsede Cumhuriyet Savcılığının mütalaası üzerine başvurucu tarafından süre talep edilmiş, Mahkemece bu doğrultuda başvurucuya savunma yapmak üzere süre verilmiştir.

14. Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesinceyapılan duruşmanın 26/4/2012 tarihli ikinci celsesinde "...müsnet suçun niteliği, delil durumu, kuvvetli suç şüphesini gösteren somut olguların varlığı ve CMK.nun 100/3-a, 5. maddesinde tutuklamayı gerektiren katalog suçlardan olması" gerekçesiyle başvurucunun tutukluluğunun devamına karar verilmiştir. Mahkeme aynı celsede, mağdurenin cinsel istismar nedeniyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102. maddesinin (2) numaralı fıkrası kapsamında kişinin beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına karar vermiştir.

15. İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinceyapılan duruşmasının 21/2/2013 tarihli yedinci celsesinde başvurucunun tahliye talebi "... üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyetine, mevcut delil durumuna, atılı suç için kanunda öngörülen ceza süresine, kaçma şüphesinin bulunmasına binaen ve adli kontrol kararı da yetersiz kalacağı" gerekçesiyle reddedilmiş ve tutukluluğunun devamına karar verilmiştir. Bu celseye kadar Mahkemece savunma tanığı dinlenmiş, savunma tarafından istenen deliller toplanmış ve mağdurenin raporunun sonucu beklenmiştir.

16. İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan duruşmanın 10/7/2013 tarihli on birinci celsesinde başvurucununtahliye talebi "... üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyetine, mevcut delil durumuna, atılı suç için kanunda öngörülen ceza süresine, kaçma şüphesinin bulunmasına binaen ve adli kontrol kararı da yetersiz kalacağı" gerekçesiyle reddedilmiş, aynı celsede başvurucunun müdafiinin mazeretinin kabulüne ve mağdurenin raporunun beklenmesine karar verilmiştir.

17. 4/9/2013 tarihli on ikinci celsede başvurucununtahliye talebi "... üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyetine, mevcut delil durumuna, atılı suç için kanunda öngörülen ceza süresine, kaçma şüphesinin bulunmasına binaen ve adli kontrol kararı da yetersiz kalacağı" gerekçesiyle reddedilmiş ve aynı celsede mağdurenin raporunun akıbetinin sorulması içinAdli Tıp Kurumuna müzekkere yazılmıştır.

18. Mağdurenin raporunun gelmesi üzerine İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesince19/12/2013 tarihinde yapılan on dördüncü celsede başvurucu ile müdafiinin hazır bulunduğu duruşmada cinsel saldırı, hürriyeti tahdit, şantaj suçlarını işlediği ve özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle başvurucunun toplam 14 yıl 6 ay hapis ve 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına; hükmolunan ceza miktarı, tutuklulukta geçen süre ve kaçma şüphesi gerekçe gösterilerek tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

19. Başvurucu, tutukluluk hâlinin devamına dair karara karşı İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yoluna başvurmuş; Mahkemece Cumhuriyet savcısının yazılı mütalaası da alındıktan sonra duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme ile Cumhuriyet savcısının yazılı mütalaasına uygun olarak itirazın reddine karar verilmiştir.

20. Bu karar başvurucu vekiline 9/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

21. Başvurucu 20/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

22. Mahkûmiyet kararına karşı başvurucu tarafından 19/12/2013 tarihinde temyiz yoluna başvurulmuştur. Temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 14. Ceza Dairesi 10/3/2015 tarihli kararıyla İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesince nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve şantaj suçlarından kurulan hükümleri onamış; kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan kurulan hüküm yönünden ise bozma kararı vermiştir.

B. İlgili Hukuk

23. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi şöyledir:

“(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarındakuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

3.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),

...

7. (Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),

...

(4) Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.”

24. 5271 sayılı Kanun’un 104. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.

(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir.

(3) Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar re'sen de verilebilir."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Mahkemenin 1/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

26. Başvurucu; hükümle birlikte verilen tutukluluğa itiraz incelemesinde itiraz merciinin duruşma yapmadan ve kendisini dinlemeden karar verdiğini, kendisine çağrı kağıdı gönderilmediğini, Cumhuriyet Savcılığınca verilen mütalaanın bildirilmediğini ve mütalaaya karşı beyanlarının alınmadığını, tutukluğa itiraz incelemesinin dosya üzerinden yapıldığını, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğini, tutukluluk süresinin yaklaşık iki yıldır devam ettiğini, tutuklamanın makul olmadığını, genel ve soyut gerekçelere dayanılarak tutukluluğunun devamına karar verildiğini belirterek Anayasa’nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

27. Başvurucunun genel ve soyut gerekçelere dayanılarak tutukluluğunun devam ettiği ve tutukluluğun makul süreyi aştığı şikâyetinin Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci; tutukluluğa itiraz incelemesinde alınan Savcılık görüşünün kendisine tebliğ edilmediği ve bu incelemenin duruşmalı yapılmadığı yönündeki şikâyetlerinin ise ikinci ve sekizinci fıkraları kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

1- Kabul Edilebilirlik Yönünden

28. Bakanlık görüşünde tutukluluğa itiraz incelemelerinin duruşmalı yapılmasının özgürlükten mahrumiyet hususlarında uygulanan usulün temel güvenceleri arasında yer aldığı; ancak, tutuklu kişilerin tutukluluk süresinin uzatılması kararına karşı her itirazının duruşmalı yapılmasının gerekmediği, Anayasa Mahkemesi kararlarında kişinin serbest bırakılmadan yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm olduğu hâllerde mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk hâlinin de sona erdiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında da ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm olan sanığın söz konusu mahkûmiyet kararından sonraki tutulmasının mahkûmiyet sonrası tutulma olarak kabul edildiği vetutukluluk süresinin hesabında dikkate alınmadığı, söz konusu başvuruda tutukluğa itiraz incelemesinin mahkûmiyet kararı sonrası dönem içinde olduğunun dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

29. Başvurucu, ikinci dilekçesinde Bakanlık görüşüne katılmadığını belirtmiş ve başvuru kapsamındaki taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

a. Mahkûmiyet Sonrasında Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddalar

30. Başvurucu, hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı kararına itiraz üzerine itiraz merciince Cumhuriyet savcısından alınan mütalaanın kendisine bildirilmediğini ve itiraz merciince duruşma yapılmadan dosya üzerinden karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

31. Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

Şekil ve şartları kanunda gösterilen:

Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; … halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.

32. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:

“Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.”

33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

34. Anayasa’nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğu, ikinci ve üçüncü fıkralarında ise bireylerin bu haktan şekil ve şartları kanunda gösterilen bazı istisnai durumlarda mahrum edilebileceği kuralı yer almaktadır (Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 38). Buna göre hürriyetten yoksun bırakılma ancak Anayasa’nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan birinin varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Hamit Kaya, § 39). Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların yerine getirilmesi” amacıyla kişilerin hürriyetinden yoksun bırakılması maddenin ikinci fıkrasında sayılan hâllerden biridir.

35. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası, her ne sebeple olursa olsun hürriyeti kısıtlanan kişiye tutuklanmasının yasallığı hakkında süratle karar verebilecek ve tutulması kanuni değilse salıverilmesine hükmedebilecek bir mahkemeye başvurma hakkı tanımaktadır. Anılan Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) hükümleri esas olarak tutukluluğun yasallığına ilişkin itiraz başvurusu üzerine bir mahkeme nezdinde yürütülmekte olan davalardaki tahliye talepleri veya tutukluluğun uzatılması kararlarının incelenmesi açısından bir güvence oluşturmaktadır (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013, § 30).

36. Tutukluluk hâline itirazda bulunulan bir davada, Cumhuriyet savcısı ve tutuklunun davaya katılma hakkı bulunmaktadır. Ayrıca tutukluluk hâline itiraz başvurusunda Cumhuriyet savcısı ve tutuklu arasında silahların eşitliği ilkesinin gözetilmesi gerekir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, § 76).

37. Silahların eşitliği, başvurucunun soruşturma dosyasına ulaşabilmesine imkân verilmesini gerektiren bir ilkedir. Cumhuriyet savcısının görüşlerine etkili bir şekilde cevap verebilme imkânı, kural olarak başvurucunun söz konusu belgelere ulaşması hâlinde mümkün olabilir. Bu gerekliliğin hangi şekilde yerine getirileceğini belirlemek kanun koyucuya ait olmakla beraber tarafların, beyanların birbirlerine bildirilmesi ve bu beyanlara cevap verebilme imkânına sahip olmaları gerekir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, § 77).

38. Devam eden tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin temel amacı tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebep veya sebeplerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna bağlı olarak ilgilinin tutukluluk hâlinin devamına gerekçe olarak gösterilen hukuki sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest kalmasının yolu açılabilecektir. Dolayısıyla belirtilen nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma amacıyla yapılacak bireysel başvuruların -olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla- tutukluluk hâli devam ettiği sürece yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 30).

39. Kişi serbest bırakılmadan yargılandığı davada ilk derece mahkemesinin kararıyla mahkûm olmuşsa mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk hâli sona erer. Çünkü bu durumda kişinin hukuki durumu “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmaktadır. Bireysel başvuru incelemesi açısından tutuklamanın şartları ile mahkûmiyete hükmedilmesi arasındaki esaslı fark bunu gerektirir. Zira mahkûmiyete karar verilmiş olmakla isnat olunan suçun işlendiği, bundan failin sorumlu olduğunun sübuta erdiği kabul edilmekte ve bu nedenle sanık hakkında hürriyeti bağlayıcı cezaya ve/veya para cezasına hükmedilmektedir. Mahkûmiyetle birlikte kişinin kuvvetli suç şüphesi ve bir tutuklama nedenine bağlı olarak tutukluluk hâli sona ermektedir (Korcan Pulatsü, § 33).

40. Bu kapsamda bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma durumunda tutukluluk süresinin makul olmadığı iddiasıyla yapılacak bireysel başvurunun ilk derece yargılaması devam ederken tutukluluğun devamına karar verilen her aşamada başvuru yolları tüketildikten sonra ve serbest bırakılma dışında bu durumun ortadan kalktığı mahkûmiyet kararından itibaren süresi içinde yapılması gerekir.

41. Tutukluluk süresinin belirlenmesinde bir suç isnadına bağlı olarak tutuklulukta geçen sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih; doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 66). Belirtilen tarihler arasında geçen süre esas alınarak bir suç isnadına bağlı olarak tutuklulukta geçen sürenin makul olup olmadığı değerlendirmesi yapılmaktadır. Bu süreye hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamına ilişkin karara itirazedildiğinde itiraz süresinde geçen süre dâhil edilmemektedir.

42. Somut olayda başvurucu, isnat edilen suçlar nedeniyle 23/12/2011 tarihinde tutuklanmıştır. Başvurucu hakkında yürütülen yargılama neticesinde İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesince 19/12/2013 tarihinde mahkûmiyet hükmü kurulmuş ve hükümle birlikte tutukluluğun devamına karar verilmiştir. Başvurucu tutukluluğun devamına ilişkin karara itiraz etmiştir. İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verilmiştir. Başvurucu bu kararın 9/1/2014 tarihinde kendisine tebliğinden itibaren süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

43. Başvurucutarafından süresinde yapılan bu başvurunun kapsamı bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma durumu ile sınırlıdır. Zira kişi tutuklu yargılandığı davada ilk derece mahkemesinin kararıyla mahkûm olmuşsa mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk hâli sona erer. Çünkü bu durumda kişinin hukuki durumu bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma kapsamından çıkmaktadır. Her ne kadar hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamına ilişkin karara itiraz edilmesi durumunda başvuru süresiitirazın sonucunun öğrenilmesinden itibaren başlamakta isede (Hasan Elçi, B. No: 2013/6398, 3/4/2014, § 33) bu, sadece bireysel başvuruda bulunmak içinkabul edilen bir kriterdir.

44. Anayasa Mahkemesi Neytullah Bayram (B. No: 2014/10339, 15/4/2015, § 44) başvurusunda hüküm sonrasına ait kişi özgürlüğü ve güvenliğine ilişkin tutuklulukla ilgili kararların gerekçelerinin ilgili ve yeterli olmadığı, tutukluluk konusunda ayrımcılığa maruz kaldığı, başvuru konusu yaptığı talep ve bu talebin reddine ilişkin incelemelerin duruşmasız yapıldığı, tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara yapılan itiraz incelemesinin etkin bir şekilde yapılmadığı ve başvuruya konu yaptığı tutukluluk incelemesine ilişkin Cumhuriyet savcısının mütalaasının kendisine bildirilmediği gibi şikâyetleri,Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasındaki "mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların yerine getirilmesi" kapsamında değerlendirmiştir.

45. Başvuru konusu olayda başvurucu, isnat edilen suçlar nedeniyle 23/12/2011 tarihinde tutuklanmıştır. Başvurucu hakkında yürütülen yargılama neticesinde İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesince 19/12/2013 tarihinde mahkûmiyete ve hükümle birlikte tutukluluğun devamına karar verilmiştir (bkz. § 18). Mahkemenin vermiş olduğu mahkûmiyet kararı sonrasındaki bu tutma hâli, Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrasındaki “mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların yerine getirilmesi” kapsamındadır.

46. Açıklanan nedenlerle başvurucunun mahkûmiyet sonrası kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin şikâyetlerinin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

47. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

48. Başvurucu, tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçesiz olduğunu ve iki yılı aşan bir süre boyunca tutuklu olarak yargılandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

49. Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:

“Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.”

50. Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasında bir ceza soruşturması kapsamında tutuklanan kişilerin, yargılamanın makul sürede bitirilmesini ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme haklarına sahip olduğu güvence altına alınmıştır.

51. Tutukluluk süresinin makul olup olmadığı her davanın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Anayasanın 38. maddesinde “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” şeklinde ifadesini bulan masumiyet karinesi, yargılama süresince kişinin hürriyetinin esas, tutukluluğun ise istisna olmasını gerektirmektedir. Masumiyet karinesine rağmen tutukluluğun devamı ancak kişi hürriyetine göre daha ağır bir kamu yararının mevcut olması durumunda haklı görülebilir. Bu nedenle bir davada tutukluluğun makul süreyi aşmamasını gözetmek, öncelikle derece mahkemelerinin görevidir. Bu amaçla belirtilen kamu yararı gereğini etkileyen tüm olayların derece mahkemeleri tarafından değerlendirilmesi ile serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararlarda bu olgu ve olayların ortaya konması gerekir (Murat Narman, § 61, 62).

52. Devam eden tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin temel amacı tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebep veya sebeplerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna bağlı olarak ilgilinin tutukluluk hâlinin devamına gerekçe olarak gösterilen hukuki sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest kalmasının yolu açılabilecektir. Bu amaçla yapılan bir başvuruda itiraz kanun yolunda çelişmeli yargılama ve/veya silahların eşitliği gibi ilkelere uygun olarak bir inceleme yapılıp yapılmadığı da dikkate alınacaktır. Dolayısıyla belirtilen nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma amacıyla yapılacak bireysel başvuruların olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla tutukluluk hâli devam ettiği sürece yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü,§ 30).

53. Tutuklama tedbirine, suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunmasının yanı sıra bu kişilerin kaçmalarını, delilleri yok etmelerini veya değiştirmelerini önlemek maksadıyla başvurulabilir. Başlangıçtaki bu tutuklama nedenleri belli bir süreye kadar tutukluluğun devamı için yeterli görülebilirse de bu süre geçtikten sonra uzatmaya ilişkin kararlarda tutuklama nedenlerinin devam ettiğinin gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Bu gerekçeler “ilgili” ve “yeterli” görüldüğü takdirde yargılama sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediği de incelenmelidir. Davanın karmaşıklığı, organize suçlara dair olup olmadığı veya sanık sayısı gibi faktörler sürecin işleyişinde gösterilen özenin değerlendirilmesinde dikkate alınır. Tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesiyle sürenin makul olup olmadığı konusunda bir sonuca ulaşılabilir (Savaş Çetinkaya, B. No: 2012/1303, 21/11/2013, § 53).

54. Dolayısıyla Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilip edilmediğinin değerlendirilmesinde esas olarak serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararların gerekçelerine bakılmalı ve tutuklu bulunan kişiler tarafından yapılan tutukluluğa itiraz başvurularında sunulan belgeler çerçevesinde kararların yeterince gerekçelendirilmiş olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Öte yandan hukuka uygun olarak tutuklanan bir kişinin suç işlediği yönünde kuvvetli belirti ve tutuklama nedeninin varlığı devam ettiği sürece ilke olarak belli bir süreye kadar tutukluluk hâlinin makul kabul edilmesi gerekir (Murat Narman,§§ 63, 64).

55. Hukuka uygun olarak tutuklanan bir kişinin suç işlediği yönünde kuvvetli belirti ve tutuklama nedenlerinden biri veya birkaçının varlığı devam ettiği sürece ilke olarak belli bir süreye kadar tutukluluk hâlinin makul kabul edilmesi gerekir. Diğer taraftan özgürlük hakkı adli makamlarla güvenlik görevlilerinin özellikle organize suçlarla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek biçimde yorumlanmamalıdır (Hanefi Avcı, B. No: 2013/2814, 18/6/2014, § 69).

56. Makul sürenin hesaplanmasında sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih; doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (Savaş Çetinkaya, § 56).

57. Tutukluluk süresinin hesabında ilk derece mahkemesi önünde yargılama aşamasında geçen sürelerin dikkate alınması gerekir. Zira kişi yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm edilmişse bu kişinin hukuki durumu bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma kapsamından çıkmakta ve tutmanın nedeni ilk derece mahkemesince verilen hükme bağlı olarak tutma hâline dönüşmektedir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 67).

58. Somut olayda başvurucu 23/11/2011 tarihinde tutuklanması ile İlk Derece Mahkemesinin 19/12/2013 tarihli kararı ile hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi arasında 2 yıl 26 gün bir suç isnadına bağlı olarak tutulmuştur.Bu durumda makul süre açısından dikkate alınması gereken tutukluluk süresi yaklaşık 2 yıl 1 aydır.

59. Başvurucunun cinsel saldırı, hürriyeti tahdit, şantaj suçlarını işlediği ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediği iddiasıyla tutuklandığı ve hakkında bu suçlardan kamu davası açıldığı ve yargılandığı, akabinde Mahkemece bu suçlardan hakkında mahkûmiyet kararı verildiği, tutukluluğun devamına ilişkin gerekçe olarak atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, atılı suçlar için kanunda öngörülen ceza süresi, kaçma şüphesinin bulunması, kuvvetli suç şüphesini gösteren somut olguların varlığı ve bir kısım suçun katalog suçlardan olması gösterilmiştir. Kuvvetli suç şüphesi altında bulunan başvurucu hakkında mahkemece verilen tutukluğun devamına ilişkin kararların gerekçeleri, tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içeriktedir. Tutukluluk süresi dikkate alındığında makul sürenin aşılmadığı ve gösterilen gerekçelerin bu süre bakımından yeterli olduğu kabul edilmelidir.

60. Başvurucunun tutukluluk hâlinin devam ettiği ilk derece yargılaması sürecinde tutukluluk nedeniyle yargılamanın yürütülmesinde başvurucuya isnat edilen suçların niteliği, mağdurun raporunun alınması içinduruşmaların ertelendiği dikkate alındığında ayrıca gösterilmesi gereken özel hassasiyetin yargılama makamınca gösterilmediği sonucuna varılması için bir neden bulunmamaktadır.

61. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Hüküm sonrasında tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız yapıldığı ve Cumhuriyet savcısının görüşünün tebliğ edilmediğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 1/6/2016tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Genel Kurul
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Ednan Şentürk [GK], B. No: 2014/1155, 1/6/2016, § …)
   
Başvuru Adı Ednan ŞENTÜRK
Başvuru No 2014/1155
Başvuru Tarihi 20/1/2014
Karar Tarihi 1/6/2016
Resmi Gazete Tarihi 15/7/2016 - 29771

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutukluluğun devamına ilişkin kararlar ile tahliye taleplerine ilişkin kararların gerekçesiz olduğu, tutukluluğa itiraz incelemesinde duruşma yapılmadığı ve Cumhuriyet savcısı görüşünün tebliğ edilmediği, bu nedenlerle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) İhlal Olmadığı
Mahkumiyete bağlı tutma Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tutukluluk (süre) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
104
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi