TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HASAN KAYA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1168)
|
|
Karar Tarihi: 8/6/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe
GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Hasan KAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Barış
TOPUK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/1/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddia dışındaki iddialar yönünden kısmi kabul edilmezlik kararı
verilerek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia
yönünden başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 6/5/2001 tarihinde yasa
dışı örgüt üyeliği suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alınmış, 12/5/2001
tarihinde tutuklanmıştır. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığının E.2001/743 sayılı iddianamesi ile başvurucu hakkında kamu
davası açılmıştır. (Kapatılan) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK mülga
250. madde ile görevli) 23/9/2010 tarihli kararıyla
başvurucunun hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Temyiz üzerine hüküm, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 22/3/2013
tarihli kararıyla onanmıştır.
9. Mahkemece, kararın kesinleştirme işlemi 18/7/2013 tarihinde
gerçekleştirilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
10. Mahkemenin 8/6/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
11. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
12. Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin
öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça-
hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık
oluşturmaz. (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).
13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47.
maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği
tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde bireysel başvuruların yapılması gerekmektedir. Anılan
düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin
başlangıcına ilişkin olarak "başvuru
yollarının tüketildiği tarih"ten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir
hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin "nihai kararın
gerekçesinin öğrenilebildiği tarih"
olarak anlaşılması gerekir. Bu öğrenme, somut olayın özelliklerine göre farklı
şekillerde gerçekleşebilir.
14. Bireysel başvuru süresi bakımından "nihai kararın
gerekçesinin tebliği", öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği
ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir.
Bu kapsamda nihai kararın gerekçesinin "dosyadan suret alınması" gibi
hâllerde öğrenilmesi de mümkündür. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini"öğrendiklerini beyan ettikleri tarih"
de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).
15. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla
birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir
durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin
olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği
tarihten itibaren başlatılması gerekir (Aydın
Selçuk, B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § 24; Özgür Çapkın, B. No: 2014/2546,
30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B.
No: 2014/3038, 10/12/2014, § 38).
16. Nihai kararın gerekçesinin öğrenilemediği veya nihai kararın
sonucunun öğrenilip gerekçesinin kesin olarak öğrenilme imkânının elde
edilemediği hâllerde başvuru süresinin hangi tarihten başlayacağının
belirlenmesi gerekir. Aksi hâlde sınırsız bir başvuru süresi söz konusu
olabilecektir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede sürenin başlangıç
tarihinin, başvurucuların özen yükümlükleri ile mahkemeye erişim haklarının
aşırı sınırlanmaması hususlarının birlikte dikkate alınması gerekir.
17. Başvurucunun bireysel başvuruda bulunmak amacıyla dava ve
başvurusunu takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülüğü vardır.Bu yükümlülük kapsamında
ilk derece mahkemesine fiilen ulaşan nihai kararın gerekçesini öğrenme
konusunda gerekli özeni gösterme sorumluluğu başvurucuya aittir. Diğer bir
ifadeyle başvurucu veya vekilinin ilk derece mahkemesine ulaşan kararın bir
örneğini almak için özenli davrandığını kanıtlaması gerekir (Fatma Gökot, B.
No: 2013/5697, 21/4/2016, § 50).
18. Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen kararların
taraflara tebliğine ilişkin bir düzenleme mevzuatta bulunmamaktadır. Ceza
yargılamasında nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda kararın derece
mahkemesine ulaşmasından ve böylece gerekçesinin erişilebilir olmasından sonra
özen yükümlülüğü kapsamında makul bir süre içinde bireysel başvuru yapmak
isteyen ilgililerden karara erişmeleri ve karar gerekçesini öğrenmeleri
beklenir. Bu kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde ilgilileri
tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir. Aksi tespit
edilmediği sürece bireysel başvuru için 6216 sayılı Kanun'da öngörülen otuz
günlük başvuru süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır (A.C. ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1827,25/2/2016, § 30; Fatma
Gökot, § 51).
19. Somut olayda (kapatılan) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin
(CMK mülga 250. madde ile görevli) 23/9/2010 tarihli
hükmü, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 22/3/2013 tarihli kararıyla onanmış ve karar
aynı tarihte kesinleşmiştir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi aracılığıyla
yapılan araştırmada Yargıtay kararının en geç kesinleştirme şerhinin
düzenlendiği, 18/7/2013 tarihinde Mahkemeye ulaştığı
görülmüştür. Diğer bir ifadeyle başvurucunun nihai kararın içeriğine erişme imkânını
en geç 18/7/2013 tarihinde elde ettiği anlaşılmıştır.
20. Nihai kararın içeriğine erişme imkânının elde edildiği 18/7/2013 tarihinden itibaren özen yükümlüğü kapsamında
kararın içeriğinin öğrenildiği kabul edilen üç aylık sürenin sonundan itibaren
en geç otuz günlük bireysel başvuru süresi sonunda 20/10/2013 tarihine kadar
başvurucu tarafından bireysel başvuruda bulunulması gerekirken başvuru süresi
geçtikten sonra 22/1/2014 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
21. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın süre aşımı nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/6/2017tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.