Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Hikmet Murat AKKAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Cevdet BAYIR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, başvurucuya avukatı tarafından posta yolu ile
gönderilen mektubun ceza infaz kurumu görevlileri tarafından açılıp okunmasının
haberleşmenin gizliliği ilkesini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/7/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, yasa dışı silahlı örgüt kurmak veya
katılmak suçundan dolayı (kapatılan) İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin
26/12/2007 tarihli ilamı ile 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun 314. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca altı yıl üç ay hapis cezası
ile cezalandırılmıştır. Karar, 17/12/2009 tarihinde kesinleşmiştir. Başvurucu,
başvuru tarihi itibarıyla anılan suçtan dolayı Kocaeli 1 No.lu F Tipi Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
10. Bir avukat tarafından başvurucuya 12/7/2013 tarihinde
İstanbul'daki bir PTT şubesi aracılığıyla bir mektup yollanmıştır. Başvurucu,
göndericinin kendi avukatı olduğunu belirtmekle beraber başvuru formuna
herhangi bir vekâlet akdi sunulmamıştır. İlgili mektup 16/7/2013 tarihinde Ceza
İnfaz Kurumuna ulaşmış, aynı gün Mektup Okuma Komisyonu tarafından "görülmüştür"
kaşesi vurularak başvurucuya teslim edilmiş ve bu durum tutanağa işlenmiştir.
Aynı tutanakla Ceza İnfaz Kurumunda bulunan diğer yedi tutuklu yahut hükümlüye
de faks ve ilgili mektupların vardiya blok görevlileri nezaretinde teslim
edildiği anlaşılmaktadır.
11. Başvurucu 5/2/2014 tarihli dilekçesi ile Kandıra
(Kocaeli) Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek avukatın gönderdiği
mektubun hukuki sorunlarıyla ilgili olduğunu, bunların okunmasının savunmanın
gizliliğini ihlal ettiğini, mektubu okuyan kişilerden şikâyetçi olduğunu
belirtmiştir.
12. Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı 17/2/2014 tarihli
kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.
13. Daha sonra başvurucunun itirazı Sakarya 3. Ağır Ceza
Mahkemesinin 12/3/2014 tarihli kararıyla kabul edilmiştir. Mahkeme, başvurucuya
gönderilen mektubun celbi ile soruşturmanın incelenmesi gerektiğinden bahisle
itirazı kabul etmiştir.
14. İtirazın kabulü üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca
dosya tekrar incelenmiştir. 26/3/2014 tarihinde Kurum Müdürünün ifadesi
alınmıştır. Şüpheli ifadesinde şunları söylemiştir:
"...Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda kurum müdürü olarak görev yapmaktayım.
Ben soruşturma konusuyla ilgili olarak daha önce üst yazı ile bildirimde bulunmuştum.
Cezaevimizdeki tutuklu ve hükümlülerin resmi vekaletlerine dayanarak
avukatlarına göndermiş oldukları mektupları kanunen inceleyemiyoruz. Ancak
dışarıdan cezaevimizde bulunan tutuklu ve hükümlülere gönderilen mektupları
resmi makamlardan kapalı zarf ile gelen mektuplar haricinde kimden geldiğine
bakılmaksızın mektup okuma komisyonu tarafından gerekli incelemesini
yaptırıyoruz. Sakıncalı ve yasaklı bir hal bulunmuyorsa ilgili kişilere
teslimini sağlıyoruz. Aksi durum söz konusu olduğunda da disiplin kurulana sevk
ediyoruz. Herhangi bir hukuksuz kanunsuz bir işlem yapılmamıştır. Bu ifade
ettiğim hususlar doğrultusunda Cevdet Bayır'a gelen mektup incelenmiştir.
Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum."
15. Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı ayrıca 26/3/2014
tarihinde mektubun örneğini ilgili Kurumdan istemiştir.
16. 27/3/2014 tarihinde ilgili mektubun örneği
gönderilmiştir.
17. Soruşturma kapsamında 28/3/2014 tarihli kararla
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şu
şekildedir:
"... genişletilen soruşturma kapsamında
Şüpheli
sıfatıyla celp edilen ve ifadesine başvurulan ceza infaz kurumu müdürü ...;
cezaevindeki tutuklu hükümlülerin resmi vekaletlerine dayanarak avukatlarına
göndermiş oldukları mektupları kanunen incelemediklerini, ancak dışarıdan
cezaevindeki tutuklu hükümlülere gönderilen mektupları resmi makamlardan kapalı
zarf ile gelen mektuplar haricinde kimden geldiğine bakılmaksızın mektup okuma
komisyonu tarafından incelendiğini, sakıncalı ve yasaklı bir hal yok ise ilgili
kişilere tesliminin sağlandığını, herhangi bir hukuksuz kanunsuz işlem
yapılmadığını ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiş,
Son
olarak müştekinin şikayetine konu mektubun onaylı örneği istenmiş ve dosyasına
derc edilmiş olup,
Öncelikle
Evrensel Ceza normu ve Türk Adalet Teşkilatının külliyen dahil olduğu AİHM
ilkelerine göre; bir tutuklunun avukatı ile haberleşmesinin-görüşmesinin ayrıcalıklı
olduğu muhakkak olmakla birlikte,
Yasa
dışı silahlı örgüt kurmak veya katılmak suçundan İstanbul 14.Ağır Ceza
Mahkemesi tarafından süreli hapis cezasına çarptırılan müştekinin sonuçlanmış
bir kamu davasından hükümlü olduğu,
Bir
avukat tarafından müştekiye gönderilen mektubun müdafii-tutuklu müvekkil
ilişkisi olduğuna dair dosya mündericatına dahi bir vekaletnamenin söz konusu
olmadığı,
Müştekiye
gönderilen bahse konu mektubun bir kamu kurumundan gönderilmediğinin aşikar
olduğu,
Son
olarak bahse konu mektubu müştekiye ulaşmadan açan kişi/kurumun bu hususta meri
mevzuat ile yetkilendirilmiş olan Ceza İnfaz Kurumu Mektup Okuma Komisyonu
olduğu hususları göz önüne alındığında,
Hükümlü
tutukluların gönderdikleri ya da kendilerine gönderilen mektuplar için5275
sayılı kanunun ve bu kanun uyarınca çıkarılan Ceza İnfaz Kurumları ile
Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük'ün 91. 121. 122. ve
123. maddelerinin açık hükmü gereğince avukat mesleğine mensup bir kişi
tarafından ilgi Tüzüğün 91/4 maddesinde zikredilen hüküm çerçevesinde kalan bir
hükümlüye gönderilen mektubun, tetkikinin akabinde müştekiye teslim edilmesinin
Pozitif Ceza Mevzuatımıza uygun olduğu bu noktada kanunun emrini ifa eden kamu
görevlilerinin görevi kötüye kullanma suçunu işlemesinin mümkün olmadığı,
Bu
bağlamda şikayete konu iddianın yerine getirilip getirilmemesinin Ceza ve
Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün inisiyatifinde kurum işleyiş ve düzenine
ilişkin mevzuat çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği kanaati hasıl olmakla eylemin
bu haliyle TCK 257. madde de zikredilen görevi kötüye kullanma yahut ihmali
suçuna vücut vermeyeceği anlaşılmıştır."
18. 22/4/2014 tarihinde anılan karar başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
19. Başvurucu 7/5/2014 tarihinde takipsizlik kararına
karşı itiraz etmiştir. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 15/5/2014 tarihli
kararıyla itirazı reddetmiştir.
20. İtirazın reddi kararı başvurucuya 3/6/2014 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
21. Başvurucu 1/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
22. Anayasa Mahkemesi 3/8/2015 tarihinde başvuruya konu
mektubun örneğini başvurucudan istenmiştir. 23/8/2015 tarihinde mektubun
örnekleri başvurucu tarafından dosyasına sunulmuştur.
23. Mektup içeriğinin ilgili kısmı özetle şu şekildedir:
"Sevgili
Cevdet;
Merhaba,
Öncelikle benden istediğin yazıya dönük belgeleri gönderiyorum. 94/474 no ile direk
bulamadım. Ama 9. Ağır Ceza Mh. 93/123 esas ile 4 yıl 6 ay hapis cezası alan
dosyayı buldum. Bu dosya için 19.4.93 tarihinde gözaltına alınıp, 26.4.93
tarihinde tutuklanmışsın ardından 24.6.93 tarihinde tahliye edilmişsin.
Daha
sonra 15.11.97 tarihinde gözaltına alınmışsın. Bu nedenle 18.11.97 tarihinde
tutuklanmışsın. Bununla ilgili olarak 98/4 Esas ile 4 nolu DGM (yeni ismi 12.
Ağır Ceza) Mahkemesinde yargılama devam ederken 2000/28 karar ile 14. Ağır Ceza
Mah. 96/168 esaslı dosya ile birleşiyor. 31.1.200 tarihinde birleştirme kararı
veriliyor. Bu tarihten sonra 27.9.2000 tarihinde tahliye ediliyorsun.
Eski
infazın şartlı tahliyesi 2.5.2001 tarihinde, bi hakkın tahliyesi 6.8.2002
tarihinde bitiyor. Daha sonra 2005 yılında yasal düzenleme nedeniyle bu ilk
yattığın ceza ile ilgili beraat kararı da veriliyor. İkinci ceza 6 yıl 3 ay
olarak 17.12.2009 tarihinde onanıyor.
Gerisini
sana bırakıyorum. 9 ACMye 93/123 esas ile dosyadan infazla ilgili bilgilerin bu
kadar.
'Sol
ayağım' kitabını soluksuz okudum dersem yalan olmaz. Öylesine etkileyici ki,
sanki yanı başımda bir yaşam sürüyor. Ben gözlerim açık onları izliyorum...
...
Sevgili
Cevdet iyi olmana sevindim. Mümkün olduğunca düzenli spor yap. Faydasını çok
göreceksin. Hasan G. İle ilgili avukatına ulaşamadım. Ama ayrıntılı olduğuna
inandığım taraf'ın haberini gönderiyorum. Ayrıca kızım da sana bir teşekkür
mektubu yazdı. Onu da mektubuma ekliyorum.
Mektup
içinde 1:3 sayfalık kanun
2:1
sayfalık taraf gazetesi küpürü
3:Sevgi
Nehirin yazısı
Sevgi
ve saygılarımla S. A. 12.7.2013"
24. Başvurucudan, 6/7/2017 tarihli yazıyla avukatı
olduğunu belirttiği kişi ile bireysel başvuru öncesi veya sonrasında herhangi
bir vekâlet ilişkisi olup olmadığına ilişkin bilgi ve belge de istenmiştir.
Anayasa Mahkemesine 21/7/2017 tarihinde sunulan belgede, başvurucunun avukatı
olarak belirttiği kişiyle 8/2/2010 tarihinde bir vekâletname ilişkisi kurulduğu
anlaşılmıştır.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Ulusal Hukuk
25. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 68. maddesi şöyledir:
“(1)Hükümlü,
bu maddede belirlenen kısıtlamalar dışında, kendisine gönderilen mektup, faks
ve telgrafları alma ve ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla, gönderme
hakkına sahiptir.
(2)
Hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine gelen mektup, faks ve telgraflar;
mektup okuma komisyonu bulunan kurumlarda bu komisyon, olmayanlarda kurumun en
üst amirince denetlenir.
(3)
Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren,
terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının
haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve
yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar
hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez.
(4)
Hükümlü tarafından resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilen
mektup, faks ve telgraflar denetime tâbi değildir.”
26. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) 91. maddesi şöyledir:
“(1) Hükümlü, kendisine gönderilen
mektup, faks ve telgrafları alma ve ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla,
gönderme hakkına sahiptir.
(2) Hükümlü tarafından gönderilen ve
kendisine gelen mektup, faks ve telgraflar; mektup okuma komisyonu bulunan
kurumlarda bu komisyon, olmayanlarda kurumun en üst amirince denetlenir.
(3) Kurumun asayiş ve güvenliğini
tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü
veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine
neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri,
tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez.
Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez.
(4) Hükümlü tarafından resmî makamlara
veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime
tâbi değildir. Ancak, hükümlünün savunması için avukatına gönderilen mektup,
faks veya telgraflar 84 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendinin (2)
numaralı alt bendinde belirtilen hâllerin gerçekleşmesi hâlinde, bu gönderiler
hakkında da 84 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendinin (2) numaralı alt
bendinde belirtilen esas ve usuller uygulanır.”
27. Tüzük’ün 122. maddesi şöyledir:
“(1)
91 inci maddeye göre mektup alma ve gönderme hakkı kapsamında hükümlüler
tarafından yazılan mektup, faks ve telgraflar, zarfı kapatılmaksızın bu işle
görevlendirilen ikinci müdür başkanlığında, idare memuru ve yüksek okul mezunu
iki infaz ve koruma memuru tarafından oluşturulan mektup okuma komisyonuna
iletilmek üzere güvenlik ve gözetim servisi personeline verilir. Yapılan incelemeden
sonra gönderilmesinde sakınca görülmeyen mektuplar üzerine "görüldü"
kaşesi vurulur, zarf içerisine konularak kapatılır ve postaneye teslim edilir.
(2) Resmî makamlara veya savunması için
avukatına gönderilenler hakkında 91 inci maddenin dördüncü fıkrası hükmü
uygulanır.
(3) Hükümlülere gönderilen ve açılıp
incelendikten sonra verilmesinde sakınca olmadığı anlaşılan mektup, faks ve
telgraflar zarfları ile birlikte verilir.”
28. Tüzük'ün 123. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"(1) Mektup okuma komisyonunca,
mahalline gönderilmesi veya hükümlüye verilmesi sakıncalı görülen mektuplar, en
geç yirmidört saat içinde disiplin kuruluna verilir. Mektubun disiplin kurulu
tarafından kısmen veya tamamen sakıncalı görülmesi hâlinde, mektup aslı
çizilmeden veya yok edilmeden şikâyet ve itiraz süresinin sonuna kadar muhafaza
edilir. Mektubun kısmen sakıncalı görülmesi hâlinde, aslı idarede tutularak
fotokopisinde sakıncalı görülen kısımlar okunmayacak şekilde çizilerek disiplin
kurulu kararı ile birlikte ilgilisine tebliğ edilir. Mektubun tamamının
sakıncalı görülmesi hâlinde, sadece disiplin kurulu kararı tebliğ edilir.
Tebliğ tarihinden itibaren infaz hâkimliğine başvuru için gereken süre
beklenir. Bu süre içinde infaz hâkimliğine başvurulmamış ise, disiplin kurulu
kararı yerine getirilir. İnfaz hâkimliğine başvurulmuş ise, infaz hâkimliği
kararının tebliğinden itibaren itiraz süresi beklenir. İnfaz hâkimliği kararına
itiraz edilmemiş ise bu karara göre, itiraz edilmiş ise mahkemenin kararına
göre işlem yapılır."
B. Uluslararası
Hukuk
29. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel
ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
“(1) Herkes özel ve aile hayatına,
konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu
makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir
toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin
korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının
hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz
konusu olabilir.”
30. AİHM kararlarında taraf devletlerin, Sözleşme’nin 8.
maddesi kapsamında korunan haklar bakımından keyfî müdahalede bulunmama
şeklindeki negatif yükümlülüklerinin yanı sıra bu hakların etkili bir şekilde
korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak şeklinde pozitif
yükümlülükleri olduğu vurgulanmıştır (Craxi/İtalya (2), B. No: 25337/94,
17/7/2003, § 73; Apostu/Romanya, B. No: 22765/12, 3/2/2015, § 118).
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
31. Mahkemenin 22/11/2017 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
32. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden
yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli
yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
33. Başvurucu, avukatı tarafından gönderilen mektubun
Ceza İnfaz Kurumu tarafından okunmasının yasaya aykırı olduğunu, verilen ilk
takipsizlik kararında mektubun okunduğundan bahsedilmediğini, itirazın kabulü
üzerine dosyanın yine incelenmediğini ileri sürmüştür. Bu kapsamda ilgili Kanun
ve Tüzük'te hükümlüler lehine olan maddelerin dikkate alınmadığını, avukat
mektubunun alelade bir mektup olarak değerlendirildiğini, savunma hakkının
ihlal edildiğini ifade etmiştir. Ayrıca takipsizlik kararının Tüzük'ün 121.
maddesine dayandırıldığını, halbuki anılan maddenin hükümlülerin ölümü ile
ilgili olduğunu, adil ve etkin bir soruşturma yapılmadığını ileri sürerek
toplamda 10.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.
34. Bakanlık görüşünün de negatif yükümlülükler
kapsamında Anayasa'nın 22. maddesinde düzenlenen haberleşme hürriyetine ilişkin
genel ilkeler belirtildikten sonra somut olayda avukat ile yapılan
haberleşmenin savunma ile herhangi bir ilgisinin olmasının başvurucunun hükümlü
olması dolayısıyla mümkün olmadığını, diğer taraftan Ceza İnfaz Kurumunda
bulunan hükümlüye gönderilen mektubun denetlenmesinin asgari koşulunun mektubun
okunması olduğu belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucu her ne kadar savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürse de
ihlal iddiasının dayanağı olan bu iddiaya ilişkin herhangi bir delil
gösterilmemiş olduğu ve o sırada hükümlü olarak Ceza İnfaz Kurumunda bulunan
başvurucuya gönderilen mektubun aynı gün teslim edildiği göz önüne alındığında,
başvurucunun iddialarının haberleşmenin gizliliği ilkesi kapsamında
değerlendirilmesi gerekmektedir.
36. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak
Anayasa'nın 22. maddesi şöyledir:
"Herkes,
haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.
Millî
güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel
ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim
kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan
hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça;
haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı
yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını
kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.
İstisnaların
uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.. ..."
37. Anayasa Mahkemesi haberleşme gizliliğine ilişkin ilke
ve esasları Mehmet Seyfi Oktay [GK] (B. No: 2013/6367, 10/12/2015,§§
43-57), Yasemin Çongar ve diğerleri [GK] (B. No: 2013/7054,
6/1/2015, §§ 48-65), Ahmet Temiz (B. No: 2013/1822, 20/5/2015 §§ 28-34)
ve V.D., (B. No: 2013/1222, 20/4/2016, §§ 44-66) başvurularında
açıklamıştır.
38. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu Mektup Okuma
Komisyonunca, başvurucuya avukatı tarafından gönderilen mektubun okunması
nedeniyle kamu makamları tarafından haberleşmenin gizliliğine ilişkin
müdahalede bulunulmuştur.
39. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 22. maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına
dayanmadığı, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği
müddetçe Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle
sınırlamanın; Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet’in gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının
belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
40. 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin ceza
infaz kurumlarından yaptıkları yahut kendilerine gelen yazışmaların denetimi ve
sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 29).
Öte yandan haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin
ikinci fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak
sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün
olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların
uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir." denilerek
bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar
getirilebileceği açıkça düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123,
30/12/2015, § 71). Bu bağlamda ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin
üçüncü fıkrası kapsamında istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet
Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
41. Başvurucunun iddialarının özü avukat S.A. tarafından
gönderilen mektubun Mektup Okuma Komisyonunca incelenmesinin suç olduğu ve
soruşturmanın etkin olarak yürütülmediği iddiasıdır. Öncelikle somut başvuruda,
bir avukat tarafından gönderilen metnin incelenmesinin şikâyet edildiğini
belirtmek gerekir. Ancak 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin son fıkrası,
hükümlülerin savunma için avukata gönderdiği belgelerin denetime tabi
olmadığını belirtmektedir. Bu kapsamda hükümlülere gönderilen ve adi postayla
ceza infaz kurumuna gelen mektupları inceleme yetkisi ceza infaz kurumunun
yetkisi dâhilindedir. Aksi düşünüldüğü takdirde vekâletname ilişkisi olsun
yahut olmasın, bir avukat tarafından adi posta yolu ile hükümlüye gönderilen
bir belgenin mutlak dokunulmazlığa sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Bu
kapsamda cezaevi idaresi tarafından yapılan müdahalenin "kanunilik"
ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
42. 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı
fıkrasında “Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri
hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri
mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe
yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve
telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise
gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada belirtilen sebeplerin, Anayasa’nın 22.
maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan kamu düzeni ve suç işlenmesinin
önlenmesi genel amacı çerçevesinde cezaevinde güvenliğin ve disiplinin
sağlanmasını hedeflediği söylenebilir.
43. Mektupların açılıp okunmasının amacı hukuk devleti
ilkesi çerçevesinde cezaevindeki güvenliğin ve disiplinin sağlanmasıdır. Bu
kapsamda mektup okuma işleminde müdahalenin meşru bir amacı bulunmaktadır.
44. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 58-68)
kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen
mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelerde demokratik toplum
düzeninde gereklilik ve ölçülülük ilkesi yönünden genel ilkelere yer
verilmiştir.
45. Ceza infaz kurumlarının, özgürlüğü mahkeme kararıyla
kısıtlanan hükümlülerin tutulduğu devletin kontrolü altındaki özel alanlar
olması ve dolayısıyla devletin hem bu kurumda bulunanların güvenliklerinin
korunması hem de düzen ve disiplini tesis etme yükümlülüğünün bulunmasının
doğal sonucu olarak hükümlülerin sosyal ilişkilerinin ve dış dünya ile
iletişimlerinin sınırlandırılması kaçınılmazdır (AYM, E.2013/54, K.2013/161,
26/12/2013). Bu bağlamda ceza infaz kurumunda düzenin, güvenliğin ve disiplinin
sağlanması ve suç işlenmesinin önüne geçilmesi açısından hükümlülere avukatları
tarafından gönderilen yazılı haberleşmelerin denetiminin yapılması demokratik
toplum düzeni için gereklidir.
46. Diğer taraftan soruşturmanın etkisiz olarak
yürütüldüğü iddia edilmekte ise de söz konusu soruşturma kapsamında takipsizlik
kararı verilmesi üzerine Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başvurucunun
itirazı kabul edilmiş, itiraz sonrası soruşturma derinleştirilerek Cumhuriyet
Başsavcılığınca şüphelinin ifadesi alınmış, mektubun içeriği ilgili Kurumdan
talep edilerek ceza soruşturması yürütülmüştür. Bu kapsamda başvurucunun
iddialarının soyut olduğu, soruşturmanın neden etkisiz olduğunun açıklanamadığı
anlaşılmaktadır.
47. Söz konusu olayda ileri sürülen şikâyetler ile
mektubun Ceza İnfaz Kurumuna geldiği gün zarflarıyla beraber başvurucuya aynı
gün teslim edildiği dikkate alındığında, haberleşme hürriyeti kapsamında
yapılan müdahalenin ölçüsüz olup olmadığı yönünden ayrıca bir değerlendirme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
48. Bu kapsamda açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 22/11/2017tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.