logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Cevdet Bayır (2) [1.B.], B. No: 2014/11710, 22/11/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

CEVDET BAYIR BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2014/11710)

 

Karar Tarihi: 22/11/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 


Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör Yrd.

:

Hikmet Murat AKKAYA

Başvurucu

:

Cevdet BAYIR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, başvurucuya avukatı tarafından posta yolu ile gönderilen mektubun ceza infaz kurumu görevlileri tarafından açılıp okunmasının haberleşmenin gizliliği ilkesini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 1/7/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu, yasa dışı silahlı örgüt kurmak veya katılmak suçundan dolayı (kapatılan) İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/12/2007 tarihli ilamı ile 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca altı yıl üç ay hapis cezası ile cezalandırılmıştır. Karar, 17/12/2009 tarihinde kesinleşmiştir. Başvurucu, başvuru tarihi itibarıyla anılan suçtan dolayı Kocaeli 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

10. Bir avukat tarafından başvurucuya 12/7/2013 tarihinde İstanbul'daki bir PTT şubesi aracılığıyla bir mektup yollanmıştır. Başvurucu, göndericinin kendi avukatı olduğunu belirtmekle beraber başvuru formuna herhangi bir vekâlet akdi sunulmamıştır. İlgili mektup 16/7/2013 tarihinde Ceza İnfaz Kurumuna ulaşmış, aynı gün Mektup Okuma Komisyonu tarafından "görülmüştür" kaşesi vurularak başvurucuya teslim edilmiş ve bu durum tutanağa işlenmiştir. Aynı tutanakla Ceza İnfaz Kurumunda bulunan diğer yedi tutuklu yahut hükümlüye de faks ve ilgili mektupların vardiya blok görevlileri nezaretinde teslim edildiği anlaşılmaktadır.

11. Başvurucu 5/2/2014 tarihli dilekçesi ile Kandıra (Kocaeli) Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek avukatın gönderdiği mektubun hukuki sorunlarıyla ilgili olduğunu, bunların okunmasının savunmanın gizliliğini ihlal ettiğini, mektubu okuyan kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir.

12. Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı 17/2/2014 tarihli kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.

13. Daha sonra başvurucunun itirazı Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/3/2014 tarihli kararıyla kabul edilmiştir. Mahkeme, başvurucuya gönderilen mektubun celbi ile soruşturmanın incelenmesi gerektiğinden bahisle itirazı kabul etmiştir.

14. İtirazın kabulü üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca dosya tekrar incelenmiştir. 26/3/2014 tarihinde Kurum Müdürünün ifadesi alınmıştır. Şüpheli ifadesinde şunları söylemiştir:

 "...Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda kurum müdürü olarak görev yapmaktayım. Ben soruşturma konusuyla ilgili olarak daha önce üst yazı ile bildirimde bulunmuştum. Cezaevimizdeki tutuklu ve hükümlülerin resmi vekaletlerine dayanarak avukatlarına göndermiş oldukları mektupları kanunen inceleyemiyoruz. Ancak dışarıdan cezaevimizde bulunan tutuklu ve hükümlülere gönderilen mektupları resmi makamlardan kapalı zarf ile gelen mektuplar haricinde kimden geldiğine bakılmaksızın mektup okuma komisyonu tarafından gerekli incelemesini yaptırıyoruz. Sakıncalı ve yasaklı bir hal bulunmuyorsa ilgili kişilere teslimini sağlıyoruz. Aksi durum söz konusu olduğunda da disiplin kurulana sevk ediyoruz. Herhangi bir hukuksuz kanunsuz bir işlem yapılmamıştır. Bu ifade ettiğim hususlar doğrultusunda Cevdet Bayır'a gelen mektup incelenmiştir. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum."

15. Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı ayrıca 26/3/2014 tarihinde mektubun örneğini ilgili Kurumdan istemiştir.

16. 27/3/2014 tarihinde ilgili mektubun örneği gönderilmiştir.

17. Soruşturma kapsamında 28/3/2014 tarihli kararla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şu şekildedir:

 "... genişletilen soruşturma kapsamında

 Şüpheli sıfatıyla celp edilen ve ifadesine başvurulan ceza infaz kurumu müdürü ...; cezaevindeki tutuklu hükümlülerin resmi vekaletlerine dayanarak avukatlarına göndermiş oldukları mektupları kanunen incelemediklerini, ancak dışarıdan cezaevindeki tutuklu hükümlülere gönderilen mektupları resmi makamlardan kapalı zarf ile gelen mektuplar haricinde kimden geldiğine bakılmaksızın mektup okuma komisyonu tarafından incelendiğini, sakıncalı ve yasaklı bir hal yok ise ilgili kişilere tesliminin sağlandığını, herhangi bir hukuksuz kanunsuz işlem yapılmadığını ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiş,

 Son olarak müştekinin şikayetine konu mektubun onaylı örneği istenmiş ve dosyasına derc edilmiş olup,

 Öncelikle Evrensel Ceza normu ve Türk Adalet Teşkilatının külliyen dahil olduğu AİHM ilkelerine göre; bir tutuklunun avukatı ile haberleşmesinin-görüşmesinin ayrıcalıklı olduğu muhakkak olmakla birlikte,

 Yasa dışı silahlı örgüt kurmak veya katılmak suçundan İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından süreli hapis cezasına çarptırılan müştekinin sonuçlanmış bir kamu davasından hükümlü olduğu,

 Bir avukat tarafından müştekiye gönderilen mektubun müdafii-tutuklu müvekkil ilişkisi olduğuna dair dosya mündericatına dahi bir vekaletnamenin söz konusu olmadığı,

 Müştekiye gönderilen bahse konu mektubun bir kamu kurumundan gönderilmediğinin aşikar olduğu,

 Son olarak bahse konu mektubu müştekiye ulaşmadan açan kişi/kurumun bu hususta meri mevzuat ile yetkilendirilmiş olan Ceza İnfaz Kurumu Mektup Okuma Komisyonu olduğu hususları göz önüne alındığında,

 Hükümlü tutukluların gönderdikleri ya da kendilerine gönderilen mektuplar için5275 sayılı kanunun ve bu kanun uyarınca çıkarılan Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük'ün 91. 121. 122. ve 123. maddelerinin açık hükmü gereğince avukat mesleğine mensup bir kişi tarafından ilgi Tüzüğün 91/4 maddesinde zikredilen hüküm çerçevesinde kalan bir hükümlüye gönderilen mektubun, tetkikinin akabinde müştekiye teslim edilmesinin Pozitif Ceza Mevzuatımıza uygun olduğu bu noktada kanunun emrini ifa eden kamu görevlilerinin görevi kötüye kullanma suçunu işlemesinin mümkün olmadığı,

 Bu bağlamda şikayete konu iddianın yerine getirilip getirilmemesinin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün inisiyatifinde kurum işleyiş ve düzenine ilişkin mevzuat çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği kanaati hasıl olmakla eylemin bu haliyle TCK 257. madde de zikredilen görevi kötüye kullanma yahut ihmali suçuna vücut vermeyeceği anlaşılmıştır."

18. 22/4/2014 tarihinde anılan karar başvurucuya tebliğ edilmiştir.

19. Başvurucu 7/5/2014 tarihinde takipsizlik kararına karşı itiraz etmiştir. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 15/5/2014 tarihli kararıyla itirazı reddetmiştir.

20. İtirazın reddi kararı başvurucuya 3/6/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

21. Başvurucu 1/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

22. Anayasa Mahkemesi 3/8/2015 tarihinde başvuruya konu mektubun örneğini başvurucudan istenmiştir. 23/8/2015 tarihinde mektubun örnekleri başvurucu tarafından dosyasına sunulmuştur.

23. Mektup içeriğinin ilgili kısmı özetle şu şekildedir:

 "Sevgili Cevdet;

 Merhaba, Öncelikle benden istediğin yazıya dönük belgeleri gönderiyorum. 94/474 no ile direk bulamadım. Ama 9. Ağır Ceza Mh. 93/123 esas ile 4 yıl 6 ay hapis cezası alan dosyayı buldum. Bu dosya için 19.4.93 tarihinde gözaltına alınıp, 26.4.93 tarihinde tutuklanmışsın ardından 24.6.93 tarihinde tahliye edilmişsin.

 Daha sonra 15.11.97 tarihinde gözaltına alınmışsın. Bu nedenle 18.11.97 tarihinde tutuklanmışsın. Bununla ilgili olarak 98/4 Esas ile 4 nolu DGM (yeni ismi 12. Ağır Ceza) Mahkemesinde yargılama devam ederken 2000/28 karar ile 14. Ağır Ceza Mah. 96/168 esaslı dosya ile birleşiyor. 31.1.200 tarihinde birleştirme kararı veriliyor. Bu tarihten sonra 27.9.2000 tarihinde tahliye ediliyorsun.

 Eski infazın şartlı tahliyesi 2.5.2001 tarihinde, bi hakkın tahliyesi 6.8.2002 tarihinde bitiyor. Daha sonra 2005 yılında yasal düzenleme nedeniyle bu ilk yattığın ceza ile ilgili beraat kararı da veriliyor. İkinci ceza 6 yıl 3 ay olarak 17.12.2009 tarihinde onanıyor.

 Gerisini sana bırakıyorum. 9 ACMye 93/123 esas ile dosyadan infazla ilgili bilgilerin bu kadar.

 'Sol ayağım' kitabını soluksuz okudum dersem yalan olmaz. Öylesine etkileyici ki, sanki yanı başımda bir yaşam sürüyor. Ben gözlerim açık onları izliyorum...

 ...

 Sevgili Cevdet iyi olmana sevindim. Mümkün olduğunca düzenli spor yap. Faydasını çok göreceksin. Hasan G. İle ilgili avukatına ulaşamadım. Ama ayrıntılı olduğuna inandığım taraf'ın haberini gönderiyorum. Ayrıca kızım da sana bir teşekkür mektubu yazdı. Onu da mektubuma ekliyorum.

 Mektup içinde 1:3 sayfalık kanun

 2:1 sayfalık taraf gazetesi küpürü

 3:Sevgi Nehirin yazısı

 Sevgi ve saygılarımla S. A. 12.7.2013"

24. Başvurucudan, 6/7/2017 tarihli yazıyla avukatı olduğunu belirttiği kişi ile bireysel başvuru öncesi veya sonrasında herhangi bir vekâlet ilişkisi olup olmadığına ilişkin bilgi ve belge de istenmiştir. Anayasa Mahkemesine 21/7/2017 tarihinde sunulan belgede, başvurucunun avukatı olarak belirttiği kişiyle 8/2/2010 tarihinde bir vekâletname ilişkisi kurulduğu anlaşılmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

25. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 68. maddesi şöyledir:

 “(1)Hükümlü, bu maddede belirlenen kısıtlamalar dışında, kendisine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla, gönderme hakkına sahiptir.

 (2) Hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine gelen mektup, faks ve telgraflar; mektup okuma komisyonu bulunan kurumlarda bu komisyon, olmayanlarda kurumun en üst amirince denetlenir.

 (3) Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez.

 (4) Hükümlü tarafından resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime tâbi değildir.”

26. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) 91. maddesi şöyledir:

“(1) Hükümlü, kendisine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla, gönderme hakkına sahiptir.

 (2) Hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine gelen mektup, faks ve telgraflar; mektup okuma komisyonu bulunan kurumlarda bu komisyon, olmayanlarda kurumun en üst amirince denetlenir.

(3) Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez.

(4) Hükümlü tarafından resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime tâbi değildir. Ancak, hükümlünün savunması için avukatına gönderilen mektup, faks veya telgraflar 84 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen hâllerin gerçekleşmesi hâlinde, bu gönderiler hakkında da 84 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen esas ve usuller uygulanır.

27. Tüzük’ün 122. maddesi şöyledir:

(1) 91 inci maddeye göre mektup alma ve gönderme hakkı kapsamında hükümlüler tarafından yazılan mektup, faks ve telgraflar, zarfı kapatılmaksızın bu işle görevlendirilen ikinci müdür başkanlığında, idare memuru ve yüksek okul mezunu iki infaz ve koruma memuru tarafından oluşturulan mektup okuma komisyonuna iletilmek üzere güvenlik ve gözetim servisi personeline verilir. Yapılan incelemeden sonra gönderilmesinde sakınca görülmeyen mektuplar üzerine "görüldü" kaşesi vurulur, zarf içerisine konularak kapatılır ve postaneye teslim edilir.

(2) Resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilenler hakkında 91 inci maddenin dördüncü fıkrası hükmü uygulanır.

(3) Hükümlülere gönderilen ve açılıp incelendikten sonra verilmesinde sakınca olmadığı anlaşılan mektup, faks ve telgraflar zarfları ile birlikte verilir.”

28. Tüzük'ün 123. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"(1) Mektup okuma komisyonunca, mahalline gönderilmesi veya hükümlüye verilmesi sakıncalı görülen mektuplar, en geç yirmidört saat içinde disiplin kuruluna verilir. Mektubun disiplin kurulu tarafından kısmen veya tamamen sakıncalı görülmesi hâlinde, mektup aslı çizilmeden veya yok edilmeden şikâyet ve itiraz süresinin sonuna kadar muhafaza edilir. Mektubun kısmen sakıncalı görülmesi hâlinde, aslı idarede tutularak fotokopisinde sakıncalı görülen kısımlar okunmayacak şekilde çizilerek disiplin kurulu kararı ile birlikte ilgilisine tebliğ edilir. Mektubun tamamının sakıncalı görülmesi hâlinde, sadece disiplin kurulu kararı tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren infaz hâkimliğine başvuru için gereken süre beklenir. Bu süre içinde infaz hâkimliğine başvurulmamış ise, disiplin kurulu kararı yerine getirilir. İnfaz hâkimliğine başvurulmuş ise, infaz hâkimliği kararının tebliğinden itibaren itiraz süresi beklenir. İnfaz hâkimliği kararına itiraz edilmemiş ise bu karara göre, itiraz edilmiş ise mahkemenin kararına göre işlem yapılır."

B. Uluslararası Hukuk

29. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:

“(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”

30. AİHM kararlarında taraf devletlerin, Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamında korunan haklar bakımından keyfî müdahalede bulunmama şeklindeki negatif yükümlülüklerinin yanı sıra bu hakların etkili bir şekilde korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak şeklinde pozitif yükümlülükleri olduğu vurgulanmıştır (Craxi/İtalya (2), B. No: 25337/94, 17/7/2003, § 73; Apostu/Romanya, B. No: 22765/12, 3/2/2015, § 118).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

31. Mahkemenin 22/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

32. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Kabul Edilebilirlik Yönünden

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

33. Başvurucu, avukatı tarafından gönderilen mektubun Ceza İnfaz Kurumu tarafından okunmasının yasaya aykırı olduğunu, verilen ilk takipsizlik kararında mektubun okunduğundan bahsedilmediğini, itirazın kabulü üzerine dosyanın yine incelenmediğini ileri sürmüştür. Bu kapsamda ilgili Kanun ve Tüzük'te hükümlüler lehine olan maddelerin dikkate alınmadığını, avukat mektubunun alelade bir mektup olarak değerlendirildiğini, savunma hakkının ihlal edildiğini ifade etmiştir. Ayrıca takipsizlik kararının Tüzük'ün 121. maddesine dayandırıldığını, halbuki anılan maddenin hükümlülerin ölümü ile ilgili olduğunu, adil ve etkin bir soruşturma yapılmadığını ileri sürerek toplamda 10.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.

34. Bakanlık görüşünün de negatif yükümlülükler kapsamında Anayasa'nın 22. maddesinde düzenlenen haberleşme hürriyetine ilişkin genel ilkeler belirtildikten sonra somut olayda avukat ile yapılan haberleşmenin savunma ile herhangi bir ilgisinin olmasının başvurucunun hükümlü olması dolayısıyla mümkün olmadığını, diğer taraftan Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlüye gönderilen mektubun denetlenmesinin asgari koşulunun mektubun okunması olduğu belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu her ne kadar savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürse de ihlal iddiasının dayanağı olan bu iddiaya ilişkin herhangi bir delil gösterilmemiş olduğu ve o sırada hükümlü olarak Ceza İnfaz Kurumunda bulunan başvurucuya gönderilen mektubun aynı gün teslim edildiği göz önüne alındığında, başvurucunun iddialarının haberleşmenin gizliliği ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

36. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın 22. maddesi şöyledir:

 "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.

 Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.

 İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.. ..."

37. Anayasa Mahkemesi haberleşme gizliliğine ilişkin ilke ve esasları Mehmet Seyfi Oktay [GK] (B. No: 2013/6367, 10/12/2015,§§ 43-57), Yasemin Çongar ve diğerleri [GK] (B. No: 2013/7054, 6/1/2015, §§ 48-65), Ahmet Temiz (B. No: 2013/1822, 20/5/2015 §§ 28-34) ve V.D., (B. No: 2013/1222, 20/4/2016, §§ 44-66) başvurularında açıklamıştır.

38. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu Mektup Okuma Komisyonunca, başvurucuya avukatı tarafından gönderilen mektubun okunması nedeniyle kamu makamları tarafından haberleşmenin gizliliğine ilişkin müdahalede bulunulmuştur.

39. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın; Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet’in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).

40. 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin ceza infaz kurumlarından yaptıkları yahut kendilerine gelen yazışmaların denetimi ve sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 29). Öte yandan haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir." denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).

41. Başvurucunun iddialarının özü avukat S.A. tarafından gönderilen mektubun Mektup Okuma Komisyonunca incelenmesinin suç olduğu ve soruşturmanın etkin olarak yürütülmediği iddiasıdır. Öncelikle somut başvuruda, bir avukat tarafından gönderilen metnin incelenmesinin şikâyet edildiğini belirtmek gerekir. Ancak 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin son fıkrası, hükümlülerin savunma için avukata gönderdiği belgelerin denetime tabi olmadığını belirtmektedir. Bu kapsamda hükümlülere gönderilen ve adi postayla ceza infaz kurumuna gelen mektupları inceleme yetkisi ceza infaz kurumunun yetkisi dâhilindedir. Aksi düşünüldüğü takdirde vekâletname ilişkisi olsun yahut olmasın, bir avukat tarafından adi posta yolu ile hükümlüye gönderilen bir belgenin mutlak dokunulmazlığa sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Bu kapsamda cezaevi idaresi tarafından yapılan müdahalenin "kanunilik" ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.

42. 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında “Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada belirtilen sebeplerin, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde cezaevinde güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği söylenebilir.

43. Mektupların açılıp okunmasının amacı hukuk devleti ilkesi çerçevesinde cezaevindeki güvenliğin ve disiplinin sağlanmasıdır. Bu kapsamda mektup okuma işleminde müdahalenin meşru bir amacı bulunmaktadır.

44. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 58-68) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelerde demokratik toplum düzeninde gereklilik ve ölçülülük ilkesi yönünden genel ilkelere yer verilmiştir.

45. Ceza infaz kurumlarının, özgürlüğü mahkeme kararıyla kısıtlanan hükümlülerin tutulduğu devletin kontrolü altındaki özel alanlar olması ve dolayısıyla devletin hem bu kurumda bulunanların güvenliklerinin korunması hem de düzen ve disiplini tesis etme yükümlülüğünün bulunmasının doğal sonucu olarak hükümlülerin sosyal ilişkilerinin ve dış dünya ile iletişimlerinin sınırlandırılması kaçınılmazdır (AYM, E.2013/54, K.2013/161, 26/12/2013). Bu bağlamda ceza infaz kurumunda düzenin, güvenliğin ve disiplinin sağlanması ve suç işlenmesinin önüne geçilmesi açısından hükümlülere avukatları tarafından gönderilen yazılı haberleşmelerin denetiminin yapılması demokratik toplum düzeni için gereklidir.

46. Diğer taraftan soruşturmanın etkisiz olarak yürütüldüğü iddia edilmekte ise de söz konusu soruşturma kapsamında takipsizlik kararı verilmesi üzerine Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başvurucunun itirazı kabul edilmiş, itiraz sonrası soruşturma derinleştirilerek Cumhuriyet Başsavcılığınca şüphelinin ifadesi alınmış, mektubun içeriği ilgili Kurumdan talep edilerek ceza soruşturması yürütülmüştür. Bu kapsamda başvurucunun iddialarının soyut olduğu, soruşturmanın neden etkisiz olduğunun açıklanamadığı anlaşılmaktadır.

47. Söz konusu olayda ileri sürülen şikâyetler ile mektubun Ceza İnfaz Kurumuna geldiği gün zarflarıyla beraber başvurucuya aynı gün teslim edildiği dikkate alındığında, haberleşme hürriyeti kapsamında yapılan müdahalenin ölçüsüz olup olmadığı yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

48. Bu kapsamda açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 22/11/2017tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Cevdet Bayır (2) [1.B.], B. No: 2014/11710, 22/11/2017, § …)
   
Başvuru Adı CEVDET BAYIR (2)
Başvuru No 2014/11710
Başvuru Tarihi 1/7/2014
Karar Tarihi 22/11/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, başvurucuya avukatı tarafından posta yolu ile gönderilen mektubun ceza infaz kurumu görevlileri tarafından açılıp okunmasının haberleşmenin gizliliği ilkesini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Haberleşme-Sakıncalı mektup Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 68
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 91
122
123
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi