TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
A.B. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/11764)
Karar Tarihi: 11/12/2018
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör Yrd.
Tuğba YILDIZ
Başvurucu
A.B.
Vekili
Av. Mehmet Ali ÇERKEZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari soruşturma sürecinde usulüne uygun ifade alınmaması nedeniyle savunma hakkının; mahkemeden istenilen belgelere ulaşma imkânı sağlanmaması nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/7/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında (Komutanlık) astsubay olarak görev yapmakta iken ahlak dışı davranışlarda bulunduğuna ilişkin şikâyet üzerine hakkında idari tahkikat başlatılmıştır. Başvurucunun ve bazı personelin ifadeleri alınmıştır. Başvurucu, sorulan soruları ayrıntılı olarak yanıtlamış ve 23/11/2012 tarihli ifade tutanağını imzalamıştır.
7. İdari soruşturma neticesinde düzenlenen raporda; başvurucunun bekâr arkadaşlarıyla ev tuttuğu, daha sonra arkadaşlarından O.Y.T.nin -eşiyle birlikte düğüne kadar üç ay kalmak üzere- bu eve taşındığı ve bu süreçte arkadaşının eşiyle gayriahlaki ilişki içinde bulunduğu, düğünden sonraki süreçte de bu ilişkilerinin devam ettiği, başvurucunun ifadelerinde de bu hususu teyit ettiği, bahse konu olayın ve davranışların Türk toplumunun gelenek ve göreneklerine uymayan, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline yakışmayan ve TSK'nın itibarını sarsacak ahlak dışı hareketler olduğu tespiti yapılarak başvurucu ve O.Y.T. hakkında TSK'dan ayırma işlemi tesis edilmesi teklif edilmiştir.
8. Bu teklif doğrultusunda 18/1/2013 tarihli Millî Savunma Bakanlığının kararnamesiyle başvurucu hakkında 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 94. maddesi uyarınca TSK'dan ayırma işlemi tesis edilmiştir. 14/2/2013 tarihinde başvurucunun TSK ile ilişiği kesilmiştir.
9. Başvurucu 4/3/2013 tarihli dilekçe ile Komutanlıktan hakkındaki soruşturmayla ilgili evrakı bilgi edinme hakkı kapsamında istemiş, Komutanlık 29/3/2013 tarihli yazı ile talep edilen belgelerin fotokopilerinin hazırlanarak gönderildiğini belirtmiştir.
10. Başvurucu,TSK'dan ayırma kararına karşı Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) iptal davası açmıştır. Başvurucu; dava dilekçesinde TSK'dan ayrılmasını gerektirecek disiplinsizliğinin ve ahlaki zafiyetinin olmadığını, idari soruşturmanın sadece ifadelere dayandığını, iddiaların somut delille ispatlanmadığını, buna rağmen en ağır yaptırımın uygulandığını, idari soruşturmanın hukuka aykırı yürütüldüğünü ve yasal hakları hatırlatılmadan ifadesinin alındığını belirterek anılan idari işlemin iptalini istemiştir.
11. Başvurucu 10/6/2013 tarihinde AYİM'e verdiği dilekçe ile idare tarafından gönderilen cevap dilekçesine ek gizli belgeler olduğunu tespit ettiğini, bu belgelerin incelemesine izin verilmesini istemiştir.
12. AYİM Genel Sekreterliği 2/7/2013 tarihli yazı ile inceleme talebinin değerlendirildiğini ve uygun bulunmadığını belirtmiştir.
13. Başvurucu 3/7/2013 tarihli dilekçe ile gizli belgeleri inceleme talebinin reddine dair karara itiraz etmiştir.
14. İtiraz, AYİM Birinci Dairesince değerlendirilmiş ve 9/7/2013 tarihli kararla üçüncü kişilerin bilgileri karartılarak başvurucu vekiline gizli zarf içinde gönderilen belgelerin incelettirilmesine karar verilmiştir.
15. AYİM Başsavcılığı 14/11/2013 tarihli görüşünde başvurucunun ahlaki yapısının ve yaşayışının TSK'nın itibarını sarsacak dereceye ulaştığını ve statüsü itibarıyla kamu görevlisi olma nitelik ve yeterliliğini kaybettiğini belirterek başvurucu hakkında ayırma işlemi tesis edilmesinin ölçülü ve hukuka uygun olduğu kanaatine varıldığını ifade etmiştir.
16. AYİM Birinci Dairesi 4/3/2014 tarihli kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir;
"...davalı idarece 1602 sayılı AYİM Kanunu'n 52'nci maddesi kapsamında savunma ekinde gizlilik dereceli olarak gönderilen belgeler içerisinde yer alan ve disiplin hukuku çerçevesinde değerlendirilmek üzere idari tahkikat kapsamında alınmış olduğu ve bu şekilde tespit edilen ifadesi esnasında iradesinin fesada uğratıldığı, yanıltıldığı ya da ifadesinin hukuka aykırı bir şekilde veya yasak yöntem ve usullerle alınmış olduğuna dair dosya kapsamında herhangi somut bir bilgi ve belge bulunmadığı görülen davacı tarafından imzalanmış bulunan davacıya ait 23.11.2012 tarihli ifade tutanağı ile yine bu kapsamda alınmış olduğu anlaşılan [O.Y.T.]'ye ait 05.12.2012 tarihli davacının ifadesinde geçen olayları doğrulayan ve teyit eden beyanlara ve idari soruşturma raporuna nazaran; davacının 3 bekar astsubay arkadaşı ile birlikte kalmakta olduğu eve, ev arkadaşı [O.Y.T.]'nin nikah yapmasını müteakip eşini getirdiği ve düğün yaptığı tarihe kadar 3 ay (Mart-Mayıs 2012 arası) eşi ile bu evde kaldığı, bekar evinde kalan [O.Y.T.]'nin evli olduğu bayan ile [başvurucunun] aralarında samimiyet oluştuğu, telefonda karşılıklı birçok mesajlaşmalarının olduğu ve mesajlarda birbirlerine "aşkım" vs. şeklinde hitap ettikleri; [O.Y.T.]'nin Haziran 2012'de gemide görevli olduğu dönemde ... [başvurucunun] söz konusu bayanıailesinin yanına götürdüğü ve evleneceğim kız" diye tanıttığı; [O.Y.T.] ile evli olan bayanın 25.07.2012 tarihinde boşanma kararıyla evi terk ettiği ve davacının kaldığı evde kalmaya başladığı hususları hep birlikte gözönüne alındığında davacının söz konusu davranışlarının, TSK'nın itibarını sarsacak ahlak dışı hareketler kapsamında olduğu, bu mevcut durumu itibarı ile TSK'daki kamu hizmetini devam ettirmesine olanak kalmadığı, bu itibarla; tesis edilen ayırma işleminde idarece takdir yetkisinin objektif kıstaslara bağlı kalınarak, kamu yararı amacına yönelik olarak ölçülü bir şekilde kullanıldığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır."
17. Karar düzeltme talebi AYİM Birinci Dairesinin 17/6/2014 tarihli kararı ile kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği belirtilerek reddedilmiştir.
18. 17/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 28/12/1998 tarihli ve 23567 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Astsubay Sicil Yönetmeliği'nin (Sicil Yönetmeliği) mülga 60. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
'' Aşağıdaki sebeplerden biri ile disiplinsizlik veya ahlaki durumları gereği Silahlı Kuvvetlerde kalmaları, son rütbelerine ait bir veya birkaç belge ile anlaşılıp uygun görülmeyen astsubaylar hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın emeklilik işlemi yapılır:
...
e) Silahlı Kuvvetlerin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunması,
... ''
20. 926 sayılı Kanun'un 94. maddesinin olay tarihindeki ilgili kısmı şöyledir:
"Kadrosuzluk, yetersizlik, disiplinsizlik, ahlaki durum ... ile aşağıda belirtilen esas ve şartlar dahilinde astsubaylar hakkında Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemi yapılır."
21. 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı mülga Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 52. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
(Değişik dördüncü fıkra: 19/6/2010-6000/20 md.) Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler taraf ve vekillerine açıktır. Şu kadar ki; mahkeme tarafından getirtilen veya idarece gönderilen bilgi, belge ve dosyalardan, başka şahıs ve makamların özel bilgileri ile şeref, haysiyet ve güvenliğinin korunması veya idarenin soruşturma metotlarının gizli tutulması maksatlarıyla taraf ve vekillerine incelettirilmemesi kaydı konulanlar ile personelin özlük dosyasındaki dava konusu haricindekiler taraf ve vekillerine incelettirilemez.
(Ek fıkra: 19/6/2010-6000/20 md.) Taraf ve vekillerine incelettirilemeyecek nitelikteki bilgi ve belgeler; bulundukları yer itibarıyla taraf ve vekillerine açık olan diğer evraktan ayrılamaz nitelikte iseler, taraf ve vekillerine incelettirilecek suretleri, ilgili bölümleri idare tarafından karartılarak ayrıca gönderilir.
(Ek fıkra: 19/6/2010-6000/20 md.) Davacı taraf veya vekili, karartılan veya verilmeyen bilgi ve belgelerin savunmaya esas teşkil edecek unsurlar olduğu iddiası ile mahkemeye itiraz edebilir. Yapılan bu itiraz, mahkeme tarafından incelenerek haklı görülen hususlarda, mahkemenin belirleyeceği çerçevede daha önce karartılan veya verilmeyen bilgi ve belgeler karşı tarafa incelettirilebilir.
(Ek fıkra: 19/6/2010-6000/20 md.) Bu hükümlere göre elde edilen ve gizlilik derecesine sahip bilgi ve belgeler, taraf ve vekillerince mahkeme haricinde, diğer bir maksatla kullanılamaz. Aksine davranışta bulunanlar hakkında ilgili kanun hükümleri saklıdır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 11/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Savunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu; idari soruşturma aşamasında ifadesi alınırken yasal haklarının hatırlatılmadığını, bu sebeple savunma hakkının kısıtlandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Savunma hakkının sağladığı güvenceler esasen adil yargılanma hakkı içinde yer almaktadır. Savunma hakkı, hukuk devleti ilkesinin gereklerinden ve adil yargılanma hakkının önemli güvencelerinden biri olması nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde açıkça ifade edilmiştir. Anılan hükümde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir (Yusuf Karakuş ve diğerleri, B. No: 2014/12002, 8/12/2016, § 70).
25. Savunma hakkının güvence altına alınması demokratik toplumun temel bir ilkesidir. Bu sebeple hakkaniyete uygun bir yargılamanın gerçekleştirilebilmesi için savunma hakkının tam ve etkili bir biçimde kullanılmasının sağlanması gerekir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32).
26. Yargılama öncesi aşama (araştırma, soruşturma süreci) konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), yargılamaları bir bütün olarak düşünmektedir. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin bazı gerekliliklerine yargılama öncesi süreçte uyulmaması yargılamanın adilliğine önemli ölçüde zarar verecek ise adil yargılanma hakkının bazı güvenceleri yargılamaların bu aşamasında da söz konusu olabilir (Afitap Salman, B. No: 2013/2105, 11/11/2015, § 18). Ancak yargılama öncesi aşamaya ilişkin ileri sürülen iddiaların bireysel başvuruya konu olabilmesi için yargılamanın hakkaniyetinin zedelenecek olması ve bu ihlallerin yargılama sürecinde telafi edilemeyecek nitelikte olması gerekir. (Afitap Salman, § 22).
27. Başvurucu her ne kadar hakkında yürütülen soruşturma sürecinde yanlı davranıldığını ve sahip olduğu haklar kullandırılmayarak savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmüş ise de hakkında tesis edilen meslekten çıkarmaya ilişkin işlemin iptali istemiyle AYİM'de dava açarak anılan işleme yönelik bilgi ve kanıtları ile iddia ve savunmalarını yargı mercilerine sunma fırsatı elde etmiştir. AYİM de başvurucunun usulüne uygun ifade alınmadığına ilişkin iddialarını kararında değerlendirmiş (bkz. § 16) ve dosya kapsamında somut bilge ve belgenin bulunmadığını belirtmiştir. Bu itibarla yargılama bir bütün olarak değerlendirildiğinde işlemin tesisi aşamasında savunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların yargılamanın adil bir şekilde yürütülmesini engelleyecek bir duruma yol açacak nitelikte olmadığı görülmüştür. Dolayısıyla savunma hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
29. Başvurucu; davanın esasına etki edeceğini düşündüğü Soruşturma Komisyonunun oluşum şekline ilişkin bilgi ve belgeleri mahkemeden talep ettiğini ancak bu iddianın AYİM tarafından değerlendirmeye alınmadığını, idarenin de istediği belgeleri vermediğini, bu belgeler ile Soruşturma Komisyonunun usulüne uygun toplanıp toplanmadığının tespit edilebileceğini, anılan belgelerin kendisine verilmemesiyle Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
30. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).
31. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin de dâhil olduğu AİHM'in birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Fazlı Celep, B. No: 2015/1025, 21/3/2018, § 22).
32. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi gereğince uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını kapsamaktadır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).
33. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).
34. Hakkaniyete uygun yargılanmanın temel unsurları, yargılamanın çelişmeli olması ve taraflar arasında silahların eşitliğinin sağlanmasıdır. Anılan ilkeler uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir. Ancak silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri uyarınca taraflara delillerini sunma ve inceletme noktasında uygun imkânların tanınıp tanınmadığı yargılamanın bütünü nazara alınarak değerlendirilecektir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi, somut olayın usul kurallarına uygunluğunu denetlemek değil adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini yargılamanın bütünü ışığında denetlemektir (Fazlı Celep, § 25).
35. Somut olayda başvurucu, idari soruşturma sürecinin hukuka uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin ve hakkında meslekten çıkarılma cezasının tarafsız olarak verilip verilmediğinin kontrol edilebilmesi için birtakım belgeleri mahkemeden talep ettiğini ve belgeleri incelemesine imkân sağlanmadığını ileri sürmekte ise de maddi olay ve olguların kanıtlanması noktasında hangi delillere ihtiyaç duyulduğu ve bu delillerin dosyaya ibrazının gerekip gerekmediği hususunun takdiri derece mahkemelerine aittir. Kaldı ki başvurucu, meslekten çıkarılma işlemine ilişkin idari işlemden sonra bilgi edinme hakkı kapsamında talep ettiği belgeleri idareden almıştır (bkz. § 9). Başvurucu dava sürecinde de idare tarafından sunulan gizli belgeleri inceleme imkânına sahip olmuş (bkz. § 14) ve iddialarını yargılama aşamasında ileri sürme imkânını elde etmiştir. Bu bağlamda maddi olayın niteliğine, yargılamanın bütününe ve gerekçeli karara bakıldığında başvurucunun şikâyet ettiği hususa ilişkin olarak çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Savunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.