TÜRKİYE
CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FIRAT
SARUHANOĞULLARI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/12108)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Fırat SARUHANOĞULLARI
|
Vekili
|
:
|
Av. Kutsal HADİOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, "suç
işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve uyuşturucu veya uyarıcı madde
ticareti yapmak" suçlarını işlediği iddiasıyla yargılandığı
davanın halen devam ettiğini ve makul
sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 17/7/2014 tarihinde
İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden
yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/11/2014
tarihinde başvurunun kabul edilebilir olduğuna ve esas incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 26/12/2014
tarihinde, esas incelemesinin yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 27/1/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
7. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK. 250. maddesi ile yetkili) yürütülen soruşturma
kapsamında 22/10/2007 tarihinde yakalanarak gözaltına
alınmıştır.
8. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK.
250. maddesi ile görevli), 23/10/2007 tarih ve 2007/87
Sorgu sayılı kararı ile başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.
9. Başvurucu ve diğer yedi şüpheli hakkında, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK. 250. maddesi ile
yetkili) 8/11/2007 tarih ve E.2007/1400 sayılı
iddianamesi ile "suç işlemek amacıyla
kurulan örgüte üye olmak ve uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapmak"
suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış, dava İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesinin (CMK. 250. maddesi ile görevli)
E.2007/493 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
10. Mahkemece, 9/4/2008 tarih ve
E.2008/64, K.2008/44 sayılı karar ile E.2008/64 sayılı dava dosyasının, aynı
Mahkemenin E.2007/493 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamaya
E.2007/493 sayılı dava dosyası üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.
11. Mahkemece, 22/12/2010 tarih ve
E.2007/493, K.2010/423 sayılı karar ile başvurucunun, "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye
olmak" suçundan beraatine, "uyuşturucu madde ticareti yapmak"
suçundan 6 yıl 3 ay hapis ve 6.000,00 TL adli para cezası ile
cezalandırılmasına ve tahliyesine karar verilmiştir.
12. Karar, başvurucu tarafından temyiz edilmiş olup temyiz
incelemesi Yargıtayda devam etmektedir.
13. Başvurucu, 17/7/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
14. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’nun 188. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkraları, 220. maddesinin (2)
numaralı fıkrası; 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
223. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e) bendi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 17/7/2014 tarih ve 2014/12108 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 22/10/2007 tarihinde gözaltına
alınarak 23/10/2007 tarihinde tutuklandığını, 22/12/2010 tarihinde tahliye
edildiğini, ancak hakkında açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul
sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Esas Yönünden
17. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 22/10/2007 tarihinde gözaltına alınmasıyla başlayan
yargılama sürecinin devam ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri
olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
19. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§
41–45).
20. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak
ve uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapmak" suçlarını
işlediği iddiasıyla soruşturma
başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar 5237 sayılı Kanun’un
188. maddesinin (3), (4) ve (5) numaralı fıkraları ile 220. maddesinin (2)
numaralı fıkrasında hapis ve adli para cezasını gerektirir şekilde
tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı
yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda
kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §
32).
21. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anı ya da
kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut başvuru açısından bu tarih, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun gözaltına alındığı 22/10/2007
tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai
olarak karara bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa
Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No:
2013/695, 9/1/2014, § 35).
22. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, 22/10/2007 tarihinde yakalanarak gözaltına alınan ve
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/10/2007 tarihli kararı ile tutuklanan
başvurucu ile diğer yedi şüpheli hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
8/11/2007 tarihli iddianamesi ile "suç
işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve uyuşturucu veya uyarıcı madde
ticareti yapmak" suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası
açıldığı, davanın İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2007/493 sayılı
dosyasına kaydedildiği tespit edilmiştir. Mahkemece, 9/4/2008
tarihli karar ile E.2008/64 sayılı dava dosyasının, aynı Mahkemenin E.2007/493
sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamaya E.2007/493 sayılı dava
dosyası üzerinden devam edilmesine karar verildiği belirlenmiştir. Mahkemece
yapılan yargılamada, başvurucu ile diğer sanıkların savunmalarının alındığı,
tanıkların dinlendiği ve suça konu uyuşturucu maddeye ilişkin Adli Tıp Kurumu
raporu değerlendirilerek 22/12/2010 tarihli karar ile
başvurucunun, "suç işlemek amacıyla
kurulan örgüte üye olmak" suçundan beraatine,
"uyuşturucu madde ticareti yapmak"
suçundan 6 yıl 3 ay hapis ve 6.000,00 TL adli para cezası ile
cezalandırılmasına ve tahliyesine karar verildiği, hükmün başvurucu tarafından
temyiz edildiği ve temyiz incelemesinin halen devam ettiği anlaşılmıştır.
23. 5271 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar
verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
24. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır.
Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli
haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli
ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında,
somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön
bulunmadığı ve söz konusu yedi yılı aşkın süredir devam eden yargılama
sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
2. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
26. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
27. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin
ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde
mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
28. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yedi yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
29. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
30. Başvuruya konu yargılamanın
yedi yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 5.000,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Yargıtaya
gönderilmesine,
22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE
karar verildi.