TÜRKİYE
CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BARAN ESGİCİ
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/12103)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Baran ESGİCİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Kutsal HADİOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, "uyuşturucu
madde ticareti yapmak" suçundan yargılandığı davanın halen
devam ettiğini ve yargılamanın
makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 15/7/2014 tarihinde
İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden
yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 29/12/2014
tarihinde, başvurunun, makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiası yönünden
kabul edilebilir olduğuna ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına,
dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 13/3/2015
tarihinde, esas incelemesinin yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 30/3/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
7. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK. 250. maddesi ile yetkili) yürütülen soruşturma
kapsamında 7/4/2008 tarihinde gözaltına alınmıştır.
8. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK.
250. maddesi ile görevli), 11/4/2008 tarihli ve
2008/49 Değişik İş sayılı kararıyla başvurucunun tutuklanmasına karar
verilmiştir.
9. Başvurucu ve diğer yedi şüpheli hakkında, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK. 250. maddesi ile
yetkili) 14/4/2008 tarihli ve E.2008/519 sayılı
iddianamesi ile "örgüt faaliyeti
çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçunu
işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış ve dava, İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesinin (CMK. 250. maddesi ile görevli)
E.2008/123 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
10. Mahkemece, 4/7/2008 tarihli ve
E.2008/181, K.2008/181 sayılı karar ile E.2008/181 sayılı dava dosyasının,
Mahkemenin E.2008/123 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın
E.2008/123 sayılı dava dosyası üzerinden devam etmesine karar verilmiştir.
11. Mahkemece, 3/12/2009 tarihli ve
E.2009/190, K.2009/196 sayılı karar ile E.2009/190 sayılı dava dosyasının,
Mahkemenin E.2008/123 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın
E.2008/123 sayılı dava dosyası üzerinden devam etmesine karar verilmiştir.
12. Mahkemece, 31/1/2012 tarihinde
başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir.
13. Mahkemece, 27/12/2012 tarihli ve
E.2008/123, K.2012/339 sayılı karar ile toplam on dört sanık hakkında hüküm
kurulmuş, başvurucunun, "suç işlemek
amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan beraatine,
"uyuşturucu madde ticareti yapmak"
suçundan 6 yıl 3 ay hapis ve 3.740,00 TL adli para cezası ile
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
14. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiş olup temyiz
incelemesi devam etmektedir.
15. Başvurucu, 15/7/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
16. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’nun 188. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkraları, 220. maddesinin (2)
numaralı fıkrası; 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
223. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e) bendi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 15/7/2014 tarih ve 2014/12103 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 7/4/2008 tarihinde gözaltına
alınarak 11/4/2008 tarihinde tutuklandığını, 31/1/2012 tarihinde tahliye
edildiğini, ancak "uyuşturucu madde
ticareti yapmak" suçundan hakkında
açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Esas Yönünden
19. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 7/4/2008 tarihinde gözaltına alınmasıyla başlayan yargılama
sürecinin halen devam ettiğini ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut
görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen
adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36.
maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin
6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî
içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına
dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer
vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma
hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§
41–45).
22. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde
ticareti yapmak" suçunu işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında
isnat olunan suç, 5237 sayılı Kanun’un 188. maddesinin (3), (4) ve (5) numaralı
fıkraları ile 220. maddesinin (2) ve (4) numaralı fıkralarında hapis ve adli
para cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu
hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence
kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
23. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anı ya da
kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut başvuru açısından bu tarih, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun gözaltına alındığı 7/4/2008
tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai
olarak karara bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa
Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No:
2013/695, 9/1/2014, § 35).
24. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 7/4/2008 tarihinde gözaltına alınarak 11/4/2008 tarihinde
tutuklanan başvurucu ile diğer yedi şüpheli hakkında, Başsavcılığın 14/4/2008
tarihli iddianamesi ile "örgüt
faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçunu
işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı, davanın, İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2008/123 sayılı dosyasına kaydedildiği tespit edilmiştir.
Mahkemece, 4/7/2008 ve 3/12/2009 tarihlerinde olmak
üzere iki farklı dava dosyasının, Mahkemenin E.2008/123 sayılı dava dosyası ile
birleştirildiği görülmüştür. Mahkemece, 31/1/2012
tarihinde başvurucunun tahliyesine karar verildiği, başvurucu ile diğer
sanıkların savunmalarının alındığı, iletişim tespit tutanakları ile Adli Tıp
Kurumu raporlarının incelenerek, 27/12/2012 tarihli karar ile toplam on dört
sanık hakkında hüküm kurulduğu, başvurucunun, "suç
işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan beraatine, "uyuşturucu
madde ticareti yapmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapis ve 3.740,00 TL
adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği belirlenmiştir.
Başvurucu tarafından temyiz edilen hükmün temyiz incelemesinin halen devam
ettiği anlaşılmıştır.
25. 5271 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar
verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
26. Başvuruya konu davanın mahiyeti
nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın
karmaşık olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında,
somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön
bulunmadığı ve söz konusu söz konusu yedi yılı aşkın süredir devam eden
yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
2. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
28. Başvurucu, yargılama makul
sürede sonuçlandırılamadığı için 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini
talep etmiştir.
29. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yedi yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
3.750,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Başvuruya konu yargılamanın
yedi yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılamadığı yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 3.750,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Yargıtaya
gönderilmesine,
22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE
karar verildi.